Türkmenistan Doğal Gazı İçin En Güvenilir Güzergâh Türkiye

2024 yılı Mart ayının ilk gününde, Türkmen doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması konusunda Türkiye ve Türkmenistan arasında Doğal Gaz Alanında İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Karşılıklı İşbirliği Mutabakat Zaptı ve Petrol ve Doğal Gaz Alanlarında İşbirliğine İlişkin Niyet Beyanı imzalandı. İki ülke açısından önemli stratejik ön anlaşma niteliğinde olan bu belge ikili ve bölgesel iş birlikleri için de önemli fırsatlar açmaktadır. Analizde, doğal gaz zengini Türkmenistan’ın kendi enerji kaynaklarının ihracatında izlediği stratejiler, Avrupa enerji güvenliğinde Türkmenistan’ın oynayabileceği rolü ve Türkmen doğal gazının Batı pazarlarına çıkarılmasında Türkiye’nin en güvenilir güzergâh olduğu meseleleri değerlendirilmektedir.

Türkmenistan, sahip olduğu enerji kaynaklarına göre dünyanın dördüncü doğal gaz zengini ülkesi konumunda. Rezervlerinin yaklaşık 15 trilyon metreküp olduğu bilinmektedir. Bağımsızlığından günümüze kadarki süreçte Türkmenistan doğal gazını sadece çevresindeki komşu ülkelere ihraç etmektedir. Türkmenistan’da 2006 yılında baba Berdimuhammedov’un başkanlık koltuğuna geçmesiyle ülkenin doğal gaz ihracatını çeşitlendirme stratejisi dönemi de başlamış oldu. Bağımsızlığının ilk yıllarında kendi doğal gazını alternatif hatlar olmaması nedeniyle sadece Rusya’ya ihraç edebilen Türkmenistan, 2009 yılında yaşanan kriz sonrasında doğal gaz ihracatını çeşitlendirme kararı aldı. Bu istikamette Çin’in enerji tedarikinin karşılanmasında Türkmen gazı önemli bir kaynak olarak ortaya çıktı. Günümüzde de yıllık ürettiği doğal gazın yaklaşık yüzde 50’sini ihraç eden Türkmenistan’ın en büyük doğal gaz alıcısı Çin. Rusya, Özbekistan ve İran’ın yanı sıra, İran üzerinden Azerbaycan’a da Türkmen doğal gazı ihraç edilmekte.

Türkiye ve AB üye devletleri de Türkmenistan doğal gazına ilgi duymakta. Bu kapsamda Türkmen doğal gazının Türkiye ve Batı pazarlarına çıkarılması için güzergâh arayışı dikkat çekmektedir.

Türkiye-Türkmenistan Enerji İşbirliği

Türkmenistan’dan Türkiye’ye doğal gaz ihracı ile ilgili girişimler 1990’lı yılların sonuna dayanmaktadır ve proje “Hazar Geçişli Türkmenistan-Türkiye-Avrupa Doğal Gaz Boru Hattı Projesi” olarak adlandırılmıştır. 29 Ekim 1998 tarihinde dönemin Türkmenistan Devlet Başkanı ile dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı arasında imzalanmış hükümetler arası anlaşmayla Türkiye’nin yılda 30 milyar m³ gaz ithal etmesi planlanmıştır. İmzalanmış anlaşmaya uygun olarak Hazar Denizi’nin altından geçecek boru hattı, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya Türkmen doğal gazının ihracı planlanmıştı. Boru hattı ile taşınılacak doğal gazın 16 milyar m³’ünün Türkiye’de kullanılması ve 14 milyar m³’ünün ise Avrupa ülkelerine ihracı amaçlanmaktaydı. 21 Mayıs 1999 tarihinde Botaş ile Türkmenistan Hidrokarbon Kaynakları Yetkili Mercii arasında imzalanan 30 yıl süreli Doğal Gaz Alım-Satım Anlaşması’nda ise Türkmen doğal gazı tedarikinin 2005’de başlaması ve 2013 yılında 16 milyar m³’e ulaşması planlanmaktaydı. Fakat uzun yıllar bu, faaliyete geçemeyen bir proje olarak kaldı.

Bölgedeki diğer enerji zengini devletlerin Türkmen doğal gazını kendilerine rakip görmesinden kaynaklı olarak ortaya çıkan sorunlar bu projenin faaliyete geçmesini engelleyen temel sorunlardan biri sayılabilir. Özellikle, o dönemde Avrupa’ya ihraç edilebilecek Türkmen gazı Rusya’dan Türkiye’ye uzanan Mavi Akım boru hattına rakip gibi algılanmaktaydı. Ayrıca, o dönemde Azerbaycan ve Türkmenistan arasında yaşanan Kepez/Serdar doğal gaz yatağına ilişkin sorunlardan kaynaklı olarak da Hazar Denizi üzerinden bir gaz transferi ihtimali zayıf gözüküyordu. Bunlara ilaveten, Hazar Denizi’nin statüsü sorunu, çevre devletlerin onayı olmadan herhangi bir denizaltı boru hattı projesini de imkânsız kılmaktaydı. Dönemin Rusya Dışişleri Bakanı İvanov’un Tahran ziyaretinde verdiği demeç bunu net bir şekilde ortaya koymaktaydı: “Rusya ve İran’ın katılımı olmadan Hazar Denizi altından boru hattı inşasına Moskova ve Tahran karşıdır.”

Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Enerji İş Birliği

Üç Türk devletinin son yıllardaki kapsamlı iş birliklerinin önemli boyutunu enerji alanındaki iş birlikleri oluşturmaktadır. Hem doğal gaz tedariki açısından hem de güzergâh anlamında bu ülkeler arasında iş birliği stratejik bir öneme sahiptir.

Türkmenistan ev sahipliğinde 14 Aralık 2022 tarihinde Türkmenistan, Türkiye ve Azerbaycan devlet başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilmiş 1. Zirvede, Enerji Alanında İşbirliğinin Geliştirilmesine Dair Mutabakat Zaptı imzalanmış, Türkmen doğal gazının Batı pazarlarına çıkarılması için Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı’na (TANAP) bağlanması konusu gündeme gelmişti. Eylül 2023 tarihinde Türkmenistan Halk Maslahatı Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, uluslararası bir toplantıda ülkesinin menfaatleri doğrultusunda kendi doğal gazını Trans-Hazar gaz boru hattının inşası yoluyla Avrupa ülkelerine ihraç edilmesinde ilgili olduğunu beyan etti.

Türkmenistan, Azerbaycan’la bir deniz sınırı anlaşmasının imzalanmasında ve kendi doğal gazının Hazar Denizi ve Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye ve Avrupa pazarlarına çıkarılmasında ilgili olduğunu daima vurgulamakta.

Mart ayında imzalanmış mutabakat zaptı, iş birlikleri için yeni olasılıklar açıyor. İlk olarak, 2 milyar metreküp hacminde swap yoluyla Türkmen doğal gazının Türkiye’ye ulaştırılması planlanıyor. Bu aşamada hangi güzergahın kullanılmasının daha az maliyetli ve daha güvenilir olması dikkate alınmalıdır. Sıvılaştırılmış gaz (LNG) olarak taşınabilirlik maliyet açısından uygun bulunmamaktadır. Bu sebeple bir boru hattına ihtiyaç olduğu kesindir.

Avrupa Enerji Güvenliğinde Türkmenistan

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrası süreçte, Avrupa devletlerinin Rus doğal gazına bağımlılıklarını azaltma çabaları dikkatleri yeniden enerji zengini Türkmenistan’a çevirdi. Türkmenistan, AB ile 2008 yılında enerji iş birliği ve karşılıklı anlayışa ilişkin Çerçeve Anlaşması imzalamıştı. Anlaşmadan üç yıl sonra ise dönemin Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov ve dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso Trans-Hazar Doğal Gaz Boru Hattı projesini gündeme getirmişlerdi. Her ne kadar, Türkmenistan da kendi enerji kaynaklarını Avrupa pazarlarına çıkarmak için bu projeye ilgili olduğunu beyan etse de, günümüze kadar bu istikamette somut adım atılmamış. Rusya-Ukrayna savaşının başlanmasıyla bu proje yeniden gündeme gelmeye başladı. Bugün AB’nin enerji güvenliği için önemli olan Türkmen doğal gazını tedarik edebilmek istikametinde diplomatik girişimler de artmaktadır. Bu anlamda Güney Gaz Koridoru’nun AB tarafından desteklenmesi gerekiyor.

Muhtemel Rota

Doğal gaz zengini Türkmenistan’la iş birliğinin, kendi enerji tedarikindeki çeşitliliğe odaklanan Türkiye için de önemine değinmek gerekir. Jeostratejik konumda bulunan Türkiye’nin son yıllardaki enerji merkezi olma girişimleri açısından da Türkmen doğal gazının mevcut enerji altyapısıyla taşınması güvenlik ve sonraki iş birlikleri anlamında her iki ülke için avantaj sağlayacaktır. Uzun yıllardır Türkiye’nin gündeminde olan fakat bir türlü somut sonuçlara ulaşamayan Türkmen doğal gaz tedariki ile ilgili projenin ilerleyen süreçte faaliyete geçebilmesi için tüm engeller ortadan kalkmış gibi gözüküyor. Ayrıca, Türkiye’nin doğal gaz fiyatlarının belirlendiği bir merkez olabilme girişimleri de ilerleyen süreçte Türkiye’nin iyi bir enerji merkezi olması ve doğal gaz kaynağını çeşitlendirmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Türkmen doğal gazının Avrupa pazarlarına ulaşması için iki güzergâh bulunmaktadır. Bu seçeneklerden biri olarak, İran’dan geçerek Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına ulaşabilmesidir. Fakat, İran’ın nükleer politikasından kaynaklanan uluslararası sistemdeki konumu ve ABD’nin yaptırım politikaları bu seçeneği güvensiz kılmakta.

Diğer seçenek ise Doğu-Batı Enerji Koridoru veya Güney Gaz Koridoru olarak da bilinen Trans-Hazar boru hattı ile yine Türkiye üzerinden ulaştırılmasıdır. Yukarıda belirttiğim sorunlar bugün Türkmen gazının Batı piyasalarına ulaşmasında büyük oranda engel olmaktan çıkmıştır. En güvenilir güzergâh olarak nitelendirebileceğimiz bu hat, aynı zamanda Hazar Denizi’nin, Türk dünyasının ve Türkiye’nin Avrupa için önemini de artırmış olacaktır.

[Dr. Elnur İsmayıl, İstanbul Medeniyet Üniversitesi bünyesinde öğretim üyesi olarak görev almaktadır.]

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu