İletişim Başkanlığı’nın Stratejik İletişim Başarısı

Türkiye’nin 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra fiili olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi modeline geçmesinden sonra kurulan İletişim Başkanlığı 24 Temmuz 2023’te beş yaşına girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Temmuz 2018’de İletişim Başkanı olarak atanan Prof. Dr. Fahrettin Altun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda hem kurumun beşinci yaşını kutladı hem de Başkanlığın hedeflerine dair bir çerçeve çizdi. Altun mesajında “Millet-devlet arasındaki iletişim köprüsünü güçlendirmeyi amaç edinen Başkanlığımız, hakikat mücadelesinden taviz vermeden, kamuoyunu doğru, şeffaf ve hızlı şekilde bilgilendirmeye devam edecektir” ifadelerine yer verdi. Ayrıca Altun “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye Yüzyılı’nı ‘iletişimin yüzyılı’ yapmak ve daha güçlü Türkiye için ortaya koyduğumuz hedeflere ulaşmak için hiç durmadan mücadele edeceğiz. İletişim Başkanlığı olarak 5 yıldır olduğu gibi hakikatin peşinde gitmeye, milletimizin sesi olmaya, Türkiye’nin haklı davasını, tezlerini güçlü biçimde uluslararası alana taşımaya ve gönül köprüleri kurmaya devam edeceğiz” ifadelerini de kullanarak küresel krizlerin yoğunlaştığı bir zaman diliminde İletişim Başkanlığının Türkiye açısından önemine işaret etmiş oldu.

Bu açıklamalardan Başkanlığın ikinci beş yılının da etkin ve dinamik bir bağlamda geçeceğini öngörmek mümkündür. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı’nın 14-28 Mayıs seçimlerinde sandıktan zaferle çıkması ve Erdoğan’ın yüzde 52,18 oy oranıyla yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi bu anlamda siyasi istikrar ve güçlü Türkiye ideali bakımından önemli bir zemin oluşturmaktadır. Nitekim seçim zaferinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan İletişim Başkanı olarak Prof. Dr. Fahrettin Altun’u yeniden kurumun başına atamış ve bu yeni dönemde İletişim politikaları noktasındaki sürekliliğe işaret etmiştir.

İletişim Başkanlığı kurulduktan sonra Türkiye’nin temel ihtiyaçları noktasında ortaya koyduğu performans, içerik üretimindeki başarısı ve iletişimi çeşitlendirme noktasındaki çalışmaları ikinci beş yıl için güçlü bir altyapı oluşturmaktadır. Kurumsallaşma, mesaj tasarımı, söylem üretimi ve yapısal dönüşümler noktasında bunun yansımaları görünmektedir. Başkanlığın bu bağlamda gerçekleştirdiği çalışmaları zikretmeden önce iletişimin stratejik yönünü kısaca ortaya koymak bu çalışmaların önemini daha da anlaşılır kılacaktır.

 Mücadelenin Stratejik Alanı: İletişim

İkinci Dünya Savaşı yılları sonrasında Varşova Paktına üye ülkelerle NATO’ya üye ülkelerin iki kutuplu bir dünyayı oluşturduğu ve Soğuk Savaş dönemi olarak da adlandırılan yıllar, birbirleriyle savaşan ülkelerin savaş sonrası yıllarda düşmana karşı sadece kendini koruma refleksiyle oluşturulmuş birliktelikler değildi. Bu birliktelikler aynı zamanda gerek NATO ülkeleri gerekse Varşova Paktı ülkelerinin birbirlerinin olası hamlelerine karşı ön alma, ulusal ve uluslararası ölçekte birliğe üye ülkelerin dayanışmasını sağlama, ortak çıkarları gözetme, uluslararası sorunlarda birliğe üye ülkelerin ortak karar alma mekanizmalarını oluşturarak güç merkezi haline gelmelerini de amaçlayan bir dizi stratejik hedefleri olan birlikteliklerdi. Bu birliktelikleri güçlü tutmanın yolu her iki kutbun üye ülkelerinin birbirlerine görece üstünlük sağlamak ve pekiştirmek amacıyla yaptıkları en önemli çalışmalardan biri de o günün teknolojisiyle yaptıkları yayın faaliyetleri, bugünkü anlamıyla iletişim etkinlikleriydi. Dolayısıyla rekabet alanlarından birini de iletişim alanı oluşturmaktaydı.

Bu bağlamda Bilgi Çağı olarak da adlandırılan ve internetin hızla yaygınlaşmasıyla hayatımıza giren sosyal ağlar ve bu ağlar üzerinden sınırlar ötesi etki üreten sosyal medya gerçekliğiyle birlikte iletişim, bilinen ve kabul gören tanımlarının çok ötesinde bir anlam ve muhteva kazanmaya başlamıştır. Nitekim iletişim artık sadece klasik anlamda bir iletişim şemasında belirtildiği şekliyle bir ilişki, bir konuşma, bir eylem, bir iletinin alıcı verici arasında bir bağlam içerisinde karşılıklı bir veri, bilgi aktarımı olmanın çok ötesine geçerek stratejik bir etkinliğe dönüşmüştür. İletişim bir stratejik etkinlik olarak sosyal medya, tüm dünyada içerik üreticilerinin çok hızlı ve çok farklı biçimlerde kendini göstermesiyle stratejik etkinlik olmanın da ötesine geçmeye başlamış; bir ilişki yönetim biçimi, bir kamu yönetişimi, ulusal ve uluslararası ölçekte bir değer davranış oluşturma alanı, bir kamu diplomasisi uygulama alanı, yerel, ulusal ve uluslararası kimlik ve kültürel değerler oluşturma, ulusal ve uluslararası ölçekte her türlü idari ve ekonomik söz ve eylemlerin de ortaya konma aşamasına geçmiştir.

Bu dönem sadece “Bilgi Çağı”, “İletişim Çağı” olarak adlandırmakla kalınmamış 90’lı yıllarda “İçerik Kraldır” diyen Bill Gates’in bu sözünün o yıllarda kapsadığı anlam günümüzde bunun çok ötesine geçmiştir. Artık sadece içeriğin kral olmadığını; sunulmayan, sunumu başarılı bir şekilde yapılmayan, “Kime niçin nasıl hangi amaçla ne zaman” sunulması gerektiği sorularını, bu soruların gerektirdiği bağlam ve anlamı güçlü bir şekilde vurgulayacak biçimde yapılmayan bir içeriğin başarısız bir “kral” olması bugün artık hiç de şaşırtıcı olmamaktadır.

Ülkelerin iletişim içerik ilişkisini içeriğin hemen her bağlamda olması gerektiği ya da olmasını bekledikleri amaca uygun şekilde hazırlayıp sunmaları, ne sadece bireylerin beklentisine cevap vermiş olma ne de kamusal bir gerekliliği yerine getirmiş olma eylemi olarak açıklanamaz. Bir zorunluluğun yerine getirilmesi olarak ilk sıralarda yer alan ve kamusal sorumluluğun bir gereği olarak da ele alınabilecek ve iletişimi stratejik bir ilişki yönetim biçimi olarak değerlendirip hemen her alanda bunu gerçekleştirmeye çalışmak kamusal sorumluluğun en başta gelen görevlerinden biri olsa gerek. Bu amaçla Türkiye Yüzyılı hedefinin gerçekleşmesinde iletişimi stratejik bir ilişki yönetim biçimi olarak görüp değerlendirmek ve bu çerçevede oluşturulan içeriği, içeriğin gerektirdiği ve optimum yarar gözetilecek bir sonuca göre hazırlayıp sunmak ciddi bir çaba gerektirmektedir. Türkiye, son yıllarda bu anlamda İletişim Başkanlığı öncülüğünde önemli bir aşama kat etmiş durumdadır.

 Güçlü Hamleler

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın “Türkiye markasını güçlendirmek” hedefiyle yaptığı etkinliklerin sadece içerik oluşturmada değil içeriğin sunumunda ve hedef kitleye ulaşmasında izlediği yöntemlerle de önemli ve başarılı çalışmalara imza attığı görülmektedir. Başkanlığın belirlediği hedef doğrultusunda ortaya koyduğu iletişimi stratejik bir ilişki yönetim biçimi olarak ele alıp maksimum fayda gözeterek yaptığı çalışmalar gerek pandemi döneminde gerekse pandemi sonrası dönemlerde oldukça başarılı olmuştur. Ulusal ve uluslararası ölçekte aynı şekilde medya ve özellikle sosyal medya üzerinden algı yönetimi başta olmak üzere her türlü medya manipülasyonunu kullanan, dezenformasyonun her türlüsünü içeriden ve dışarıdan yaptıkları uygulamalarla gerçekleştirmeye çalışan iç ve dış merkezlere karşı İletişim Başkanlığı’nın çabaları hem güçlü bir cevap ortaya koymuştur hem de kendi örnek yol haritası modelini oluşturmuştur. Bu anlamda farklı ülke kamuoylarında İletişim Başkanlığı’nı model alacak şekilde öne çıkan yaklaşımların olması dikkat çekmektedir.

Diğer taraftan geçmiş yılların kamu bürokrasisi anlayışının çok ötesinde anlık ve hızlı karar alma süreçleri ve olası gelişmelere hazırlıklı olacak şekilde bir stratejik iletişim yönetiminin olduğu görülmektedir. Bu kapsamda terör örgütleri FETÖ ve PKK başta olmak üzere sosyal medya düzleminde Türkiye karşıtı boyutuyla öne çıkartılan konularda İletişim Başkanlığı dinamik bir süreç yönetimi ortaya koymaktadır. Bu listeyi orman yangınları, Covid-19 dönemi, askeri operasyonlar, deprem felaketi, Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve diğer hassas durumlar bağlamında uzatmak mümkündür. Bu süreçlerde İletişim Başkanlığı, kaos ortamı oluşturarak devlet millet birlikteliğini zedelemeye yönelik üretilen dezenformasyona karşı gerçeği ortaya koyarak hakikat mücadelesi yürütmektedir.

Sadece ulusal ölçekte değil uluslararası ölçekte de kamu diplomasisinin en ince ayrıntılarına varıncaya kadar yapılan bir dizi toplantı, buluşmalar ve çoğu iki-üç dilde yayımlanmış birçok yayın Türkiye Yüzyılı hedefine yönelik çalışmalar olarak dikkat çekmektedir. Stratejik iletişimin önemli bir noktası da ne yaptığınızdan daha çok ne yaptığınızı anlatmak, anlatabilmek, hedef kitleyle buluşmasını, anlaşılmasını sağlamaktır. Bu açıdan bakıldığında Başkanlık yayınları arasında çok çeşitli başlıklarda birçok eksikliği gidereceğini düşündüğümüz çalışma yer almıştır. 1915 olaylarından Yüzyılın İşgali Filistin’e, Ayasofya kitabından Preveze Deniz Zaferi kitabına, Sosyal Medya Kullanım Kılavuzu’ndan İletişim Medya Bağlamında Çevirmen Başvuru kitabına kadar birçok önemli çalışmaya yayınlarda yer verilmiştir. Bu yayınların İngilizce ve Türkçe dışında diğer dillerde de yayınlanması Türkiye’nin soft power’ına ayrı bir zenginlik katacaktır.

 Dezenformasyonla Mücadele

Ayrıca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyunda Sosyal Medya Yasası olarak da bilinen ve sosyal medya mecralarında dezenformasyona karşı önemli ve önleyici tedbirleri içerisinde barındıran “7418 no.lu Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 13/10/2022 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanundaki değişikliklerin en basit anlamıyla sadece zorunlu bir yasal güncelleme olmadığı, aksine dönemin medyasına ilişkin dünyanın diğer devletlerinde olduğu gibi medyada özellikle de sosyal medyada yapılan yayınların, paylaşımların medyayı bir “hak ihlali alanı olarak görme”, medya mecralarını özellikle dezenformasyon konusunda caydırıcı tedbirlerle dikkatli olmaya sevk etme amacı taşıdığı, düşünce özgürlüğünün sınırlarının kişi hak ve özgürlükleriyle çatışmayacak noktada bir denetimle hukuki teminat altına alınması gerektiğini sağlama amacında olduğu görülmektedir. Nitekim benzer uygulamaların ABD’de, birçok Avrupa ülkesinde ve bazı Uzak Doğu ülkelerinde de olduğu bilinmektedir. İletişim Başkanlığı tarafından yapılan düzenlemelerin, oturdukları yerden her türlü medya içeriğiyle kimlik, kültür, değer, düşünce ve davranışları etkilemeye yönelik üretilen ve kargaşa ortamı oluşturmayı amaçlayan odakların da bu çabalarına meydanın boş bırakılmadığını göstermek açısından da ayrıcalıklı bir yeri bulunmaktadır.

 Milli İradenin Yansıması

Böylesi tedbirler, kamuoyunu, provokatif içeriklerin ve radikal ideolojik oluşumların oyuncağı haline getirme girişimlerine karşı bir önlem olarak da öne çıkmaktadır. Ayrıca milletin fertleri üzerinde geleceğe yönelik her türlü girişimi sadece önlemeyi değil aynı zamanda milletin kendi düşünce ve değerleriyle bütünleşmesini ve ortak bir hedef doğrultusunda bir araya gelmesini de sağlama potansiyeline sahiptir. Milletin genel kanaat ve düşünceleriyle çatışan, kimlik, kültür ve inanç değerlerine karşı savaş açmış medya içeriklerine karşı bu bütünlüğü bozacak çabaları engelleyecek tedbirler de bu kapsamda önem kazanmaktadır. Hakikat mücadelesi bu anlamda tam olarak yerine oturmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak iletişimi hemen her alanda bir ilişki yönetim biçiminin stratejik olarak düşünülmesi, değerlendirilmesi ve bu doğrultuda bir eylem planı oluşturarak bunun sahaya yansıtılması olarak değerlendirmek gerekecektir. İletişim Başkanlığı kuruluşunun beşinci yılında bu alanda güçlü bir birikim ortaya koymuş ve kurumsal bir süreklilik inşa etmiştir. Önümüzdeki süreçte bu çıtanın daha da yukarıya çıkacağını öngörmek mümkündür.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu