Sosyolog Giddens “Değişimin hızını ve karakterini etkileyen, en önemli kültürel etki, iletişim sistemlerinin yapısıdır. İletişim düzeninin doğruları ve yanlışları değişimi olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.” derken adeta “Basın” ve “Medya” kavramlarının taşıdığı dönüşümü haber vermektedir.
Basın ve Medya kavramları arasındaki fark sadece birinin diğerinin yerine ikame edilmiş olması değildir. Bilişim teknolojileriyle çeşitlendirilmiş, yazılımlarla zenginleşen ve çeşitliliğin sağladığı imkânları olabildiğince kullanan bir dönüşümün de adıdır medya.
Tek yönlü haber akışından çok yönlü haber akışına, anlık zengin içeriklerin üretildiği, olabildiğince çeşitliliğin hâkim olduğu, interaktiflik barındıran, veri madenciliğiyle üreteceği etki için hedef kitleler oluşturan ve mobil hareketliliğin olabildiğince hızla arttığı yeni haber akışlarını tanımlayan bir kavramdır medya. Metni, görseli, hareketli görüntüyü (video, film, animasyon, vb.) ve sesi bir arada kullanarak sadece içeriği zenginleştiren ve izleyici/dinleyici/seyirci/takipçi/okuyucu üzerindeki etkisini çok daha fazla artıran bir ortamdır medya.
Yeni Kavramlar
Yurttaş gazeteciliği olarak adlandırılan ve hemen her mobil telefon kullanıcısının, her sosyal medya hesap sahibinin bir haber, bir bilgi merkezi olabildiği günleri yaşıyoruz. Prosumer (üreten tüketici) kavramıyla hem üretici hem tüketici hem yazıcı hem okuyucu, hem yapıcı hem paylaşıcıya dönüşen medya kullanıcıları geleneksel anlamdaki gazeteci tanımlamasının çok daha ötesinde yeni anlamlar kazanmıştır.
Dijital mecraların yaygınlaşması gündemimize yeni bir kavramı da taşımıştır: Post truth kavramı. Her ne kadar “gerçeklik ötesi” olarak tanımlansa da kavramsal olarak güncel karşılığı, nesnel gerçeklik yerine kişinin duygu ve düşüncelerinin daha öne çıkması ve gerçeğin bunun ardında kalması, zayıflaması olarak ifade edilebilir. Post truth çağda medya tüketicisi artık erişebildiği her bilgiyi, her haberi nesnel gerçeklik barındırıp barındırmadığına bakmaksızın daha kabul edilebilir, daha önemli ve daha “gerçekçi” görmeye başlamaktadır. Gerçeklikten daha çok erişilebilir ve paylaşılabilir ve duygulara hitap edebiliyor olması öne çıkmaktadır.
Sadece haberin değil birçok başka alana ilişkin uygulamaların da internet ağları, sosyal ağlar üzerinden yapıldığı düşünüldüğünde içerik üretiminin olabildiğince çoğalması kişi hak ve özgürlükleri, düşünce özgürlüğü ve haber alma özgürlüğü olarak bize demokratik katılımın önemini hatırlatabilir. Buna rağmen sosyal medya mecraları, içerik üretimi ve paylaşımını sınırsız ve sorumsuz demokratik katılımcılığın bir parçası olarak görmemelidir. Özgürlük ve sorumsuzlukta sınır tanımama durumu kişi hak ve özgürlüklerinin suiistimali olarak değerlendirilmelidir.
İçerik Üretimi: Sorunlar Sorumluluklar
Mobil erişime sahip hemen herkesin bir haber kaynağı olarak paylaşım yapabildiği günümüzde haberin objektif olması, teyit edilmesi, haberi yapanın kişisel ve kurumsal sorumluluk taşıması gibi temel özellikleri barındırması beklenir. Ancak günümüzde sıkça karşımıza çıkan manipülasyon (gerçeği değiştirme; bozarak sunma; yanıltma; yanıltarak yönlendirme), mezenformasyon (herhangi bir art niyet taşımaksızın gerçek dışı haberleri sosyal medya paylaşımcılığı yapmak adına paylaşmak), malenformasyon (gerçek olan ama özel kalması ve paylaşılmaması gereken bilginin kötü niyetle genele açılması, paylaşılması) ve dezenformasyon (bilinçli bir şekilde kurgu haberler ve üretilmiş içeriklerle stratejik bir amaç güderek internet ağlarının ve sosyal medyanın hızla yayma gücünü de kullanarak gerçek dışı haberler yayma) kavramları internet haberciliğinin, sosyal medya içerik üretiminin yaygınlaşmasıyla çok daha fazla şekilde duyulur, görülür olmuştur.
18 Ekim 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Sosyal Medya Yasası olarak da adlandırılan yasa internet haber sitesi çalışanlarını da Basın Mensubu olarak tanımlarken içerik üretimine ilişkin kişisel ve kurumsal sorumluluk üstlenmelerini de sağlamış olacaktır. Kurumsal ya da bireysel olarak üretilen içeriklerin yasal bir yaptırımla karşılaşmadığı sürece manipülasyon ve dezenformasyon unsurları barındırması olasıdır. Dijital ortamların sağladığı imkânların da bunda önemli bir katkısı olduğu göz ardı edilmemelidir. Bot hesaplar, fake hesaplar, deepfake’le üretilen içerikler dezenformasyon için oldukça elverişli birer ortam sunmaktadır. Web 3.0’ın yapay zekâ ile sağladığı içerik zenginliğinin yazılımlarla güçlendirilmesi, üretilen içeriğin çeşitli algoritmalarla hızla yayılması ve hedef kitle gözeterek paylaşımlarda bulunulması merkezîliğin kaybolduğu iddiasıyla tanımlanan yeni medya mecralarının aslında “yeni bir merkezîlikle” ortaya çıktığını göstermektedir.
1990’lı yıllarda “İçerik kraldır.” diyen Bill Gates bu öngörüsüyle neyi kastetmekteydi? Bugün sosyal ağlarla iç içe oluşumuz düşünüldüğünde bu sözün ne anlama geldiği üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Nitekim dezenformasyon kavramını bugün hemen her alanda önemli kılan sadece çokça dezenformasyon yapılması değil onun “içeriğin kral” olmasıyla ilişkisidir. Üretilen her gerçek dışı içerik ve kurgu haber, dijital ortamların sunduğu metin, görsel, hareketli görüntü ve ses birlikteliğinin sağlanması ve hızlıca yayılmasıyla çok daha etkili olmaktadır.
Medya üzerine değerlendirmelerde bulunanların dezenformasyonu basit yalandan, aldatmadan, propagandadan manipülasyondan, ideolojik körlükten farklı kılan nedir sorusuna verdikleri cevap şu üç noktaya dikkat çekmektedir: Dezenformasyon internet ağları ve sosyal ağların hızla yayılma sürecinden yararlanmak üzere medyayı aracı kılarak stratejik bir amaç için gerçek dışı haber, bilgi kurgulamaktır.
Yaklaşık 5 yıl önce Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) yaptığı bir araştırma yalan haberin gerçek habere göre 6 kat hızla yayıldığını ortaya koyarken dezenformasyonun “stratejik amaç” taşımasındaki stratejik amacın ne olduğuna ilişkin sorular sormayı zorunlu kılmaktadır.
Bugün medya ve algı yönetimi kavramlarının yan yana kullanılması kuşkucu olmamızı sağlamaktadır. Gerçek bilgi etrafında şüpheler oluşturmaktan, gündemi meşgul etmeye ve gündem oluşturmaya; bedeli mukabili içerikler üreterek siyasal, kişisel, ideolojik, vb. bir etki oluşturmaktan propaganda yapmaya kadar birçok amaç barındıran dezenformasyon dijital ortamların hemen her özelliğini üreteceği etkiye göre kullanmaktadır.
“Haber medyasının bilgi savaşının büyük satranç oyununda piyon haline geldiğini” söyleyen Danah Boyd (Data&Society’nin kurucusu) haber medyasının yerel ve küresel ölçekte yeni bir mücadelenin, yeni bir savaşın piyonu olarak konumlandığını ifade etmektedir. Kaos oluşturmayı amaçlayan birçok sosyal medya paylaşımı sadece bilgi eksikliği barındıran paylaşımlardan oluşmamakta içeriden ve dışarıdan birçok kaynağın bilinçli bir şekilde kaosun bir parçası olarak kaosun şiddetini artırmayı amaçlayan içerikler ürettiğini göstermektedir. 2021 yılında Türkiye’nin maruz kaldığı orman yangınlarında “Help Turkey” etiketiyle yapılan paylaşımların kaos oluşturma amaçlı olmanın ötesinde tek merkezden üretilen içeriklerin belirli hesaplarca sıkça paylaşıldığını Sosyal Medya Analisti Akademisyen Dr. Marc Owen Jones ortaya çıkartmıştı.
6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde bir yandan enkaz altından canlı kurtarmayla uğraşan devlet bir başka “âfetle” daha uğraşmak zorunda kalıyordu. Onca acının yaşandığı günlerde bir devlet kurumu sosyal medya ve internet sitelerindeki “dezenformasyonla mücadele” ediyordu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı neredeyse her gün dezenformasyonla mücadele bülteni yayımlamak zorunda kalıyordu.
Ne Yapılmalı?
2022’nin son aylarında yürürlüğe giren Sosyal Medya Yasasıyla Dezenformasyonla mücadelede görece olumlu sonuçlar ortaya çıkacağı düşünülse de önlenemeyen paylaşımlara karşı yasal yaptırımların daha caydırıcı ve hızla sonuç alıcı olması sağlanarak bu mücadelenin etkisi daha da artırılmalıdır. Medya kullanıcılarının bilinçli medya okuru/tüketicisi olması için gerekli adımlar atılmalı ve bu yönde örgün ve yaygın eğitimle farkındalık düzeyleri artırılmalıdır.
Dezenformasyonla mücadelede kamu denetimi ve yaptırımının önemi ortadadır. Gerek Help Turkey paylaşımlarında gerekse deprem esnasında ve sonrasında görüldüğü üzere Dezenformasyonla Mücadele konusu kamu denetiminde sürekli önem verilen bir konu olarak gündemde tutulmalıdır (Örneğin 2022/1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi).
Yasal düzenlemelerle hukuki bir temele dayandırılmak suretiyle Dezenformasyonla Mücadele’yi yasayla sağlamanın ötesinde kişi hak ve özgürlükleri bağlamında da farkındalık oluşturacak faaliyetlerle konu kamunun gündemine taşınmalıdır. Kurumsal içerik üreticilerinin hesap verebilir, şeffaf ve denetlenebilir olması sağlanmalı; bireysel içerik üreticilerinin yasal sorumlulukları yerine getirmelerinin sağlanması amacıyla kişi hak ve özgürlükleri de gözetilerek ceza ve ödül dengesi sağlanarak yaptırımlar uygulanmalıdır.
İnternet haber sitelerinin teyit edilmeyen ve dezenformasyon kapsamına giren tüm içeriklerden sorumlu oldukları ve bunun yaptırıma tâbi olacağının bilincinde olmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla kamu ya da meslek örgütlerinin denetim ve gözetiminde doğrulama merkezleri aktif olarak mücadeleye dahil edilmelidir. Bu anlamda doğrulama servisi ve Anadolu Ajansı tarafından kurulan teyit hattı önemli bir işlev görmektedir. Çocukların ve gençlerin sanal ortam dışındaki hayatla ilişkisini canlı tutacak etkinlikleri artırmaya yönelik faaliyetler düzenlenerek sosyal medya bağımlılığıyla da mücadele edilmelidir. Eğitim öğretimin her kademesinde nitelikli sosyal medya yayınlarını teşvik etmek amacıyla ödüllü yarışmalar düzenlenmeli, bu yolla her türlü yeni medya mecrasına hem içerik hem de yön kazandırılmalıdır. Milli, manevî, tarihî ve kültürel değerlerle ilgili içerik oluşturan ve bunlarla ilgili medya mecralarında yayın yapanlar desteklenmeli bu amaçla eğitim öğretimin hemen her kademesinde etkinlikler yapılmalıdır.