Los Angeles Yangını ve Yapay Zekâ Dezenformasyonu

Los Angeles’ta başlayan yangın geniş bir alana yayılması ve söndürülememesi nedeniyle oldukça konuşulan bir konu oldu. Yangın sırasında sosyal medya platformlarında milyonlarca etkileşim alan sayısız paylaşım gerçekleşti. Bu paylaşımlar arasında en dikkat çekenlerden bir tanesi de Hollywood yazılı meşhur tepenin yandığı görüntü oldu. Bu görüntüler farklı görseller ve videolar ile dolaşıma sokuldu. Kısa zamanda anlaşıldı ki, görüntüler yapay zekâ aracılığı ile oluşturulmuş dezenformasyon içerikleriydi. Bugün, gerçek ile yalan arasındaki çizgi her zamankinden daha bulanık hâle geldi. Bilgiye erişimin kolaylaştığı bir dünyada, dezenformasyonun etki hızı da aynı şekilde artmaktadır. Bu yazıda Los Angeles yangını sırasında gerçekleşen dezenformasyon üzerinden yapay zekâ konusunu irdeleyeceğim.

Dezenformasyon Sorunu

Dezenformasyon, “aktörlerin bilgiyi bağlamından kopararak, manipüle ederek ya da tamamen uydurarak alıcıları yanıltmayı amaçladığı kasıtlı ve gizli bir eylem” olarak tanımlanır. Bu süreçte kullanılan yöntemler, içeriği daha inandırıcı kılmak adına gerçeklerin çarpıtılmasına veya bu gerçeklere bağlanmasına dayanabilir. Dolayısıyla dezenformasyon aslında gerçekliğin bükülmesi veya olmayan bir şeyin olmuş gibi gösterilmesidir. Günümüzde milyonlarca insanın anlık olarak etkileşimde olduğu sosyal medya mecraları, ana akım medya platformları ve resmi otoriteler bile dezenformasyon gerçekleştiren aktörler olabilmektedir.

Sosyal medyada ‘otorite’ olarak görülen hesaplar üzerinden yapılan dezenformasyonun anlık geniş kitlelere yayılması büyük bir bilgi problemi teşkil etmektedir. Devletler dezenformasyonla mücadele için farklı stratejiler geliştirmektedir. Lakin dezenformasyonun yayılım hızı ve yayan aktörlerin önceden tespit edilemiyor oluşu, devletlerin yüzde yüz başarıya ulaşamamasına neden olmaktadır.

Önceleri fotoğraflar üzerinden yapılan manipülasyonlar ile dezenformasyon üretilmekteydi. Buna karşılık dezenformasyona maruz kalan kişiler içeriği doğrulamak için videolu kanıt görmek gibi bir alışkanlık kazandı. Bugün ise yapay zekâ (AI) tarafından her türlü fotoğraf ve video içeriği deepfake aracılığıyla birkaç saniye içerisinde oluşturulabiliyor. Özellikle video içeriklerinde görüntülerin orijinale yakın olması ve sesin birebir taklit edilebiliyor olması, dezenformasyonun çürütülmesini oldukça zorlaştırıyor. Esasında bu konuda uzman kişiler tarafından hızlıca fark edilebilecek bu tarz dezenformasyon içerikleri, sosyal medyada bir kez yayılmaya başlayınca durdurulamıyor ve ‘gerçek’ kabul edilerek o içerik üzerinden gündemler ortaya çıkabiliyor.

Los Angeles Yangını

Dezenformasyonlar özellikle doğal afet ve terör olayları gibi kriz anlarında ciddi oranda artıyor. 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde veya İsrail’in Gazze soykırımı sırasında binlerce dezenformasyon içeriği sosyal medyada görüntülendi ve gerçek gibi kabul edilerek üzerine gündemler kurgulandı. ABD’nin Los Angeles bölgesinde 7 Ocak’ta başlayan yangında da bu dezenformasyon içerikleri oldukça etkileşim aldı. Yangın, rüzgârın hız kazanması ile birlikte 5 bölgeye yayılarak, 150 kilometrekareden büyük bir alanı tahrip etti. Bu yangın uluslararası medyada başladığı günden beri konuşulur oldu. Hâliyle dünyadaki tüm medya platformlarında konuşulduğu gibi sosyal medyada da binlerce paylaşım ve milyonlarca etkileşim gerçekleşti.

Bir durum veya konu, dünya gündemine düştüğünde hızla haberler gelmeye başlar ve haber ajansları enformasyon sürecinde birbirleri ile yarışır. Sosyal medyanın oldukça aktif kullanılmasıyla birlikte artık bilgi, ajanslardan daha önce bireyler tarafından yayılır hâle geldi. Böylelikle onaylanmamış bilginin dolaşıma sokulması oldukça kolaylaştı.

Los Angeles yangınında da onlarca dezenformasyon içeriği ortaya atıldı. Örneğin en çok etkileşim alan dezenformasyon içeriklerinden birisi 7’den 70’e herkesin adını duyduğu ve filmlerde gördüğü ‘Hollywood’ yazılı dağın yanışına dair görüntülerdi. İlk etapta gerçek olduğuna inanılan bu görüntülerin aslı bölge halkının sosyal medyada yaptığı paylaşımlar sonucunda ortaya çıktı. Los Angeles İtfaiyesi bu dezenformasyon içeriklerinin yangınla mücadeleyi daha da zorlaştırdığı ifade etti.

Deepfake ve Algı Yönetimi

Yapay zekâ teknolojilerinin bilgi üretimi ve yayılımını kolaylaştırması, kötü niyetli kullanımlar için de sınırsız bir imkân sunmaktadır. Daha özelde bakarsak; “Generative Adversarial Networks” (Üretken Çekişmeli Ağlar) adı verilen bir algoritma ailesi tarafından desteklenen Deepfake teknolojisi, yapay zekâ ve makine öğrenimi algoritmalarının kullanılması ile gerçekçi ancak sahte video ve ses içerikleri üretme olanağını sunar. Genellikle bir kişinin yüzü, sesi veya hareketleri üzerinde manipülasyon yaparak sahte bir gerçeklik sunan bu teknoloji zamanla kötü niyetli kullanım alanlarında ciddi bir tehdit hâline gelmektedir. İnternet ortamındaki dezenformasyon bağlamında bakıldığında, deepfake ile üretilen içerikler, insan algısını ve bilgiyi teyit etme refleksini devre dışı bırakma kapasitesine sahiptir.

Örneğin Los Angeles’taki yangında Hollywood yazısına ilişkin yayılan görüntülerde olduğu gibi, görsel olarak inandırıcılığı yüksek görüntülerin toplumsal bir kriz döneminde servis edilmesi ve söz konusu bölgenin dünyanın ilgi odağında olması dezenformasyon halkasını çok daha geniş tutmuştur.

Aslında Deepfake’ler, yapay zekâ tarafından oluşturulmuş, son derece gerçekçi sentetik içerikler olarak bir kuruluşun markasını tehdit etmek, liderleri ve finans görevlilerini taklit etmek, ağlara, iletişimlere ve hassas bilgilere erişimi etkinleştirmek gibi amaçlarla kullanıldığı ifade edilmekteydi. Lakin geldiğimiz noktada doğrudan ‘birey’ düzeyine inen bir tehlikeden söz etmemiz mümkündür.

Yapay zekâ ile oluşturulan ve görsel açıdan inandırıcılığı yüksek olan dezenformasyonlar yalnızca bireylerin değil, toplumların algısını ve güven duygularını da hedef almaktadır. Yanlış bilgiler ile manipüle edilen toplum, gerçeklikten uzaklaştırılarak duygusal tepkilerle hareket etmeye yatkın hâle getirilmektedir. Bu durum ise toplumda huzursuzluk ve demokrasiye olan güveni sarsarak devletlerin imajını zedelemektedir.

Sonuç

Hayatın çoğu alanını kolaylaştıran yapay zekâ, aynı zamanda günümüzde en büyük tehditlerden biri hâline gelmektedir. Bu yeni tehdit dalgasına karşı koymak için yine teknolojik araçlardan faydalanmak gerekmektedir. Yapay zekânın yanıltıcı içerik oluşturma kapasitesine karşılık, haber ve bilgi doğrulama platformlarının, yapay zekâ destekli analiz sistemleriyle donatılması gerekmektedir. Bunun haricinde yapay zekâ kullanımının, toplumu yanıltma ve halk arasında korku veya huzursuzluk yaratmaya yönelik kullanılması durumunda ağır yaptırımların uygulanması, deepfake ile oluşturulan dezenformasyonun önüne geçme yönelik atılması gereken bir adımdır.

Yeni nesil ve geleneksel medyada ve hatta tüm iletişim araçlarında dezenformasyonunun önüne geçilmesi adına filigranların veya CAI standartları gibi aktif kimlik doğrulama teknikleri kullanabilir. Hâlihazırda renk anormalliklerini tespit etmek için tasarlanan yapay zekâ araçları ve uzman ekipler bulunmaktadır. Lakin asıl mesele içeriğin dezenformasyon olarak yayılmasının önüne geçilmesidir. Çünkü manipüle edilmiş bir içerik sosyal medya platformları üzerinden dolaşıma sokulduğunda hızla etkileşime girebilmekte ve gerçek ortaya çıksa bile bu etkileşim artmaya devam edebilmektedir. Yapay zekânın henüz birkaç yıldır kamuoyuna açık erişimle kullanıldığı göz önüne alındığında, gelişen teknoloji ile birlikte suiistimale daha açık ve kötü niyetli kişilerin elinde daha büyük bir tehlike haline gelebilecektir.

Özge İrem Coşkun, TVNET prodüktörüdür.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu