Umman Sultanının Tarihi Ziyareti

İlişkilerde Yeni Dönem

Orta Doğu’nun ve Körfez’in jeopolitik açıdan stratejik bir konumunda bulunan Umman’ın ekonomisi de petrol üzerinden gelişmiştir. Ekonomik yapısı, yer aldığı jeopolitik konumu, Yemen gibi sorunlu, BAE ve Suudi Arabistan gibi aktif ve güçlü komşularına rağmen dış politikasında daha sükunetli, pragmatik politikaları tercih etmiştir. Oldukça hareketli ve dinamik bir bölgede, bölgesel krizler ve sorunlar içerisinde adını çok az duyduğumuz bir ülkedir. Umman’ın bir tercihin neticesi olan mesafeli dış politikası, öne çıkan bir özelliğidir. Türkiye’nin Körfez ülkeleri ile ilişkileri genel olarak yakın ve yoğun bir özellik taşımasına rağmen Umman ile ilişkileri hem geç başlamış hem daha yavaş ilerlemiş hem de arzu edilen düzeye henüz erişmemiştir. İki ülke arasında hiçbir kriz alanının bulunmamasına rağmen ilişkilerdeki bu yavaş ivme iki ülkeyi de tatmin etmemektedir. Muhtelif zaman ve mekanlarda her iki ülkenin de beyanları ilişkilerin daha ileriye taşınması minvalinde olmuştur. 28-29 Kasım’da gerçekleşen Umman Sultanının ziyareti bu itibarla ilişkilerde önemli dönüm noktalarından birisidir.

28 Kasım Ziyareti Neden Önem Taşıyor?

Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ın 28 Kasım 2024 tarihinde Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret, Umman’dan Türkiye’ye devlet başkanı düzeyinde ilk resmi ziyaret vurgusuyla kamuoyunda yer aldı. Ziyaret kapsamında kamuoyu önünde gerçekleşen törenle iki ülke arasında 10 anlaşma da imzalandı.

İmzalanan anlaşmaların ötesinde bu ziyaret, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği açısından şüphesiz önemli bir dönüm noktasıdır. Zira devletler arasındaki ilişkilerin önemli göstergelerinden birisi de ziyaretlerin ne düzeyde ve ne sıklıkla yapıldığına ilişkin verilerdir. Umman’a cumhurbaşkanı düzeyindeki ziyaretler, 1997’de Süleyman Demirel ve 2010 yılında Abdullah Gül tarafından gerçekleştirilmiştir. 27 Eylül 2005’te Başbakan olarak Tayyip Erdoğan’ın Umman ziyareti de üst düzey ziyaret olarak oldukça önemlidir. Bu üst düzey ziyaretler Türkiye’nin Umman ile ilişkileri geliştirmek noktasında arzu ve çabasının önemli tezahürleridir. Ancak her iki ülke dışişleri bakanları arasındaki ilişkilerin 2006-2017 arasında olmak üzere durgun seyrettiği bir dönem de söz konusu olmuştur.  İlişkilerin bu genel tablosunda, Umman Sultanının ziyareti sonrasında ilişkilerde karşılıklı ziyaretlerin arttığı bir sürece, döneme girileceğini söylemek mümkündür ki bu da ilişkilerde yeni bir safhayı oluşturacaktır. Nitekim liderlerin ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından yapılan açıklamada gelecek dönem iade-i ziyarette bulunulacağının öngörüldüğü belirtilmiştir.

Umman ile ilişkilerimiz tarihsel olarak 16.yüzyıla kadar uzanmaktadır. Umman bağımsızlığını İngiltere’den 1970 yılında elde etmiş, bağımsızlığını Türkiye 1970’te tanımıştır. Akabinde iki ülke arasındaki ilişkiler 1973 yılında tesis edilmiştir. Her ne kadar diplomatik ilişkiler 1973 yılında başlamış olsa da diplomatik ilişkilerin büyükelçilik düzeyine çıkarılması 1985 yılında olmuştur. Bunun Kuveyt (1971), BAE (1979), Katar’dan (1980) çok sonraya tekabül etmesi de ilişkilerdeki gecikmenin önemli göstergesidir. İki ülke arasındaki ilişkilere ilişkin değerlendirmelerde genel itibarıyla vurgulanan husus; ilişkilerin ekonomik ve siyasi olarak önemli potansiyeli ihtiva ettiği ancak ilişkilerdeki düzeyin bugüne kadar bu potansiyeli yansıtamadığıdır. İki ülke arasında muhtelif kademelerde yapılan görüşmelerde, her iki taraf da ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini, potansiyelin daha fazla olduğunu beyan etmişlerdir. Ancak her iki taraf açısından da ilişkilerde arzu edilen ivme yeterince oluşmamıştır. İki ülke arasında ilişkilerin gelişimini etkileyen krizlerin mevzubahis olmadığını da ayrıca belirtmek gerekmektedir.

Bölgenin öne çıkan kriz ve sorunlarında iki ülke arasında derin farklılıklar da bulunmamaktadır. Örneğin 2017 Katar krizinde, Türkiye ve Umman aynı tutumda olmuşlardır. Umman Sultanının ziyaretinde yapılan ortak basın toplantısında bölgesel sorunlarda benzer görüşlerin paylaşıldığı taraflarca belirtilmiş ve teyit edilmiştir. Hususen her iki devletin de İsrail saldırganlığı ve bölge güvenliğini tehdidi konusunda İslam dünyasının somut adımlar atması gerektiği noktasında mutabık olduklarını vurgulamışlardır.

Potansiyelin Habercisi: İlişkilerdeki Dip Dalgalar

Umman ile ilişkilerin 2002 sonrasında arttığı, liderler düzeyinde olmasa da daha alt düzeylerde karşılıklı ziyaretlerin gerçekleştiği, süreklilik arz eden muhtelif toplantılar icra edildiği ve muhtelif anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalandığı görülmektedir. Sürekliliği olan Karma Ekonomik Toplantıları, İş Konseyi Toplantıları, Ortak Komite Toplantıları somut çıktıları olan öne çıkan toplantılardır.

Umman 2003 yılında ülkemize sınırda vize kolaylığı sağlamaya başlamıştır. 13.01.2004 tarihinde iki ülke arasında Karayolu Taşımacılığı Anlaşması imzalanmıştır. Savunma sanayi alanındaki ilişkilerin ve ticaretin geliştirilmesi 2001 yılında telaffuz edilmeye başlanmış bu konudaki somut gelişmeler 2010’lu yıllarda görülmeye başlanmıştır. 2010’lu yılların ortalarında Umman Silahlı Kuvvetlerine araç ve teçhizat teslimatları yapılmıştır. 28 Kasım’daki ziyaret kapsamında yapılan ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayi alanında Umman’ın Türk ürünlerini tercih etmesinden iftihar ettiklerini söylemiştir.

Umman Dışişleri Bakanının 2012 yılında yaptığı bir açıklamada, Türkiye’nin İslam dünyasındaki temsiliyet rolüne dikkat çekerek Türkiye’nin İslam devletlerinin kapısı olduğunu vurgulaması önemli bir ayrıntıdır. Benzer bir açıklama 2015 yılında Umman Ticaret Odası Başkanı tarafından da yapılmıştır.

2015 yılında Umman’ın en büyük 100 firması, İstanbul’da DEİK’in ev sahipliğinde 120 Türk firması bir araya gelmiştir. Bu toplantıda Umman Ticaret Odası Başkanı “Türkiye’nin ekonomisindeki gelişmelere sevindiklerini, övündüklerini, Türkiye’nin model bir ülke haline geldiğini” ifade etmiştir. DEİK Başkanı da “Kardeşliğimiz var. Aynı zamanda ülkelerimiz arasındaki siyasi ilişkilerimiz çok iyi. Ancak ticaret ve yatırım hacmi istediğimiz boyutta değil.” ifadeleriyle iki ülke arasındaki potansiyelin farklılığına dikkat çekmiştir.

2015 yılında Umman’da kayıtlı 60 şirket var iken bu sayı bugün 238’e ulaşmıştır. 2023 yılı itibarıyla 2700 Türk vatandaşı Umman’da bulunuyor iken bu rakam 2024 yılı itibarıyla 3000’i aşmıştır. Ancak bu rakamlar her iki ülkenin potansiyelini yansıtmaktan uzaktır. Bu husus Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ortak basın toplantısında da vurgulanarak “Ekonomi ve ticari ilişkilerimizi mevcut potansiyelimizi yansıtacak şekilde ilk aşamada 5 milyar dolara çıkartmayı hedefliyoruz.” şeklinde ifade edilmiştir.

Umman’ın ihracat yaptığı ülkeler arasında Türkiye’nin 9. ithalat yaptığı ülkeler arasında da 10. sırada bulunmasıyla her iki kategoride de ilk onda yer alıyor olması ticari ilişkilerin öneminin göstergesidir. Ticari kalemler geniş bir yelpazede çeşitlilik göstermektedir. Türkiye’nin ihracatında hububat, bakliyat, kimyevi maddeler, mobilya ve demir-çelik sektörleri başta gelmektedir.

Bu tarihi ziyaretin ilk sonucu elbette ki ziyaret kapsamında imzalanan anlaşmalar ve kamuoyuna yapılan açıklamalardır. Ziyaretin ilk etkisi ise karşılıklı üst düzey ziyaretlerin artışını beraberinde getirecek olmasıdır. Zira ilişkilerin ilerlemesinin önemli eşiklerinden birisi karşılıklı ziyaretlerde artışların olmasının gerekliliğidir. Böyle bir sürece girilmesi durumunda, aslında her iki ülkenin de arzu edip beyan ettiği potansiyelin açığa çıkması noktasında bir ivme oluşacaktır. Ekonomik ilişkilerin artması bu sürecin zaten doğal bir sonucu olacaktır. Ziyaretin bir diğer önemli anlamı ise İsrail’in bölgesel krizleri artırdığı ve çatışmaları yaygınlaştırmaktan kaçınmadığı, Türkiye’nin İsrail’e karşı söylem ve arayışlarını giderek yükselttiği, bölgesel ve küresel aktörlerin olası küresel çatışmalar ihtimalini daha yüksek sesle telaffuz ettikleri bir döneme tekabül etmesidir.

Doç. Dr. Ahmet Hüsrev Çelik, Düzce Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesidir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu