Son yıllarda, Çin-Afrika ilişkileri hızla gelişirken eğitim alanında yapılan yatırımlarda da dikkat çekici bir artış görülmektedir. Çin-Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC), 2000 yılından itibaren bu iş birliğini geliştiren en önemli platformlardan biri olmuştur. Çin, bu süreçte sadece ekonomik ve stratejik ilişkileri değil, aynı zamanda kültürel ve eğitimsel bağları da güçlendirmeyi hedeflemektedir. 24 Ekim 2000’de düzenlenen Yeni Yüzyıl Çin-Afrika Kültürel Değişim Sempozyumu, kültürel ilişkilerin geliştirilmesine yönelik ilk büyük adımlardan biri olarak öne çıkmaktadır.
Bu sempozyumla birlikte, Çin’in Afrika’daki stratejisinde kültürel etkileşim ve kardeş şehir ilişkileri önemli bir yer edinmeye başladı. Bugün Çin’in Afrika’da 130’dan fazla kardeş şehri bulunuyor ve her yıl bir milyondan fazla Çinli turist bu kıtaya seyahat ediyor. Kültürel ve turistik çeşitlilik artarken eğitim alanındaki yatırımlar da hızla yükseliyor. Çin, binlerce Afrikalı öğrenciye burs vererek bölgenin insan kaynağı ihtiyacına önemli bir katkı sağlıyor. Özellikle Fransa’nın ardından Afrikalı öğrenciler için ikinci ve popüler uluslararası eğitim merkezi haline gelen Çin’de şu anda 80 binden fazla Afrikalı öğrenci bulunuyor. Bu sayı, 2003’teki 1600’den bu yana sürekli artış gösteriyor. Bu da Çin’in eğitim alanında yükselen rolünü ortaya koyuyor.
Çin, zamanla Afrika’ya yönelik politikalarında eğitimi giderek daha merkezi bir konuma taşıdı. 2000’lerden bu yana düzenlenen zirveler, Çin-Afrika eğitim iş birliğinin temelini attı. Özellikle 2015 Johannesburg ve 2018 Pekin’de yapılan zirveler, bu iş birliğine ivme kazandırdı. Böylece eğitim, Çin’in Afrika’da uyguladığı yumuşak güç stratejisinin en önemli araçlarından biri haline geldi.
Son Çin-Afrika Zirvesi ve Eğitimdeki Yeni Adımlar
Geçtiğimiz aylarda (Eylül 2024) Pekin’de düzenlenen son Çin-Afrika Zirvesi’nde, eğitim alanında önemli kararlar alındı. Zirvede özellikle mesleki eğitim, teknik becerilerin geliştirilmesi ve dijital eğitimin güçlendirilmesi konularına vurgu yapıldı. Çin, Afrika ülkelerinde meslek yüksekokulları ve teknik eğitim merkezleri kurarak gençlerin iş gücüne katılımını artırmayı hedefliyor. Bu doğrultuda, 2024-2028 yılları arasında Afrika’da 100 yeni meslek yüksekokulu açılması ve 1 milyon Afrikalı öğrenciye burs sağlanması planlanıyor. Ayrıca, Çinli üniversitelerde daha fazla Afrikalı öğrenciye burs verilmesi ve Afrika’daki üniversitelerle ortak eğitim programlarının oluşturulması kararlaştırıldı.
Bu girişimler, eğitim yatırımlarının sadece sayısal değil, niteliksel anlamda da derinleştirildiğini gösteriyor. Çin, dijital teknolojiyi eğitime entegre ederek dijital altyapıyı güçlendirmeyi ve bu alandaki eşitsizlikleri gidermeyi planlıyor. Dijital eğitime yapılan vurgu, Afrika’daki öğretmen açığının giderilmesi ve nitelikli öğretmenlerin yetiştirilmesi hedefini de içeriyor.
Bununla birlikte, Çin, Luban Atölyeleri ve Konfüçyüs Enstitüleri gibi projelerle hem teknik hem de kültürel eğitimdeki iş birliğini artırmaya devam ettiğini belirtti. Halklar arasında değişim programları için ortaklık kapsamında, Çin ve Afrika, “Afrika’nın Geleceği-Mesleki Eğitim İş Birliği Planı”nı daha sağlam bir şekilde uygulayacak ve birlikte bir mühendislik teknolojisi akademisi kuracak. Bu kapsamda, Afrika’da yaşayan 60.000 kişiye çeşitli mesleklerde eğitim verilmesi hedefleniyor. Ayrıca Çin, Afrika ile bir Kültürel İpek Yolu programı başlatacak ve radyo, TV ve görsel-işitsel programlarda inovasyon konusunda ortak projeler geliştirecek. Bunlara ilave olarak 2026 yılı da Çin-Afrika Halklar Arası Değişim Yılı olarak belirlendi. Bu projelerle Afrika’daki gençlerin hem teorik bilgi hem de pratik becerilerle donatılması sağlanarak, kıtanın ekonomik ve sosyal kalkınmasında önemli bir rol oynanması hedefleniyor.
Geleceğe Yönelik Tahminler
Çin’in Afrika’daki eğitim yatırımları, kıtanın geleceğini şekillendirecek önemli bir adım. Özellikle Belt and Road (BRI) girişimi kapsamında, eğitim ve altyapı alanındaki iş birliği hızla derinleşiyor. Bu sayede, Afrika’nın insan kaynakları güçlenecek ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir sıçrama yapacak. Eğitim yatırımları, dijital dönüşümden tarımsal üretime, sağlık hizmetlerinden çevre korumaya kadar geniş bir yelpazede destek sağlayacak.
FOCAC, eğitim ve istihdamın yanı sıra 1.000 küçük ölçekli işletme projesi ve Çinli tarım uzmanlarının Afrika’ya gönderilmesi gibi girişimlerle kıtanın sosyal ve ekonomik yapısını güçlendirmeyi de amaçlıyor. Bu sayede, kırsal bölgelerde geçim kaynakları çeşitlenecek ve kıta genelinde ekonomik büyüme desteklenecek. Ancak bu yatırımların, Afrika ülkelerinin ekonomik bağımsızlığı ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılmış değil. Bazı uzmanlar, bu durumun uzun vadede Afrika ülkelerini Çin’e ekonomik olarak bağımlı hale getirebileceği endişesi taşıyor.
Çin’in Afrika’ya yaptığı yatırımlar, sadece eğitimle sınırlı değil. Sağlık ve teknoloji gibi kritik alanlarda da önemli adımlar atılıyor. Son FOCAC zirvesinde alınan kararlarla, 2.000 Çinli sağlık çalışanı Afrika’ya gönderilecek, 20 yeni sağlık tesisi inşa edilecek ve bu tesislerde eğitimler verilecek. Bu sayede, kıtanın sağlık sistemi güçlenecek ve halkın yaşam kalitesi yükselecek. Çin’in bu çok yönlü yaklaşımı, Afrika’nın sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayacağa benziyor.
Ayrıca, Çin’in Afrika’da gıda güvenliğine yönelik 1 milyar RMB (yaklaşık 142 milyon dolar civarı) tahsis etmesi ve tarım merkezlerinin inşa edilmesi gibi girişimler de kıtanın gıda güvenliği ve tarımsal kalkınmasına önemli katkılar sağlayacaktır. Bu projeler, tarım eğitiminin güçlendirilmesi ve Afrika’nın tarımsal üretim kapasitesinin artırılması yönündeki çabaları desteklemektedir. Çin’in tarımsal alandaki yatırımları, eğitimle birleşerek kıtada uzun vadeli kalkınmaya hizmet edecek nitelikte gözükmektedir.
Sonuç olarak, Çin’in Afrika’ya yaptığı eğitim ve kalkınma yatırımları, kıtanın geleceğini şekillendiren önemli bir süreç. Bu yatırımlar, bir yandan Afrika’nın ekonomik ve sosyal gelişimini desteklerken diğer yandan Çin’in kıtadaki siyasi ve ekonomik nüfuzunu artırıyor. Özellikle Çin’in verdiği krediler, stratejik altyapı projeleri ve doğal kaynakların işletilmesi gibi konularda ortaya çıkan dengesizlikler, Afrika ülkelerinin ekonomik bağımsızlığına yönelik endişeleri artırıyor. Eğitim alanındaki iş birliği de bu bağlamda ele alınmalı; Çin’in eğitim projelerinin yerel ihtiyaçlara ne ölçüde cevap verdiği ve karşılıklı kazanç ilkesine ne kadar bağlı olduğu sorgulanmalıdır. Afrika ülkeleri, bu iş birliğinden faydalanırken kendi ulusal çıkarlarını göz önünde bulundurarak dengeli bir yol izlemeli ve uzun vadede bağımsızlıklarını korumalıdır.
[Dr. Halil İbrahim Delen, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde araştırma görevlisidir.]