Afrika kıtası, Türkiye’nin eşit ortaklık anlayışıyla şekillendirdiği stratejik bakış açısının önemli seviyeye yükselmesiyle yeni bir niş diplomasisi alanı hâline geldi. Afrika politikasını samimiyet ve dayanışma ilkeleri üzerine temellendiren Türkiye, dış politikasının proaktif ve dinamik yapısını vurgulayan yumuşak ve sert güç araçları ile ikili bağlarını geliştirmeye devam ediyor. Bu yazıda, Türkiye’nin Afrika’ya yönelik dış politikasının kapsamına yeni bir boyut ekleyerek kıtadaki ülkelerle uzun vadeli stratejik iş birliklerine kapı aralayacak olan Senegal ile imzalanan iş birliği anlaşmalarını değerlendireceğim.
Stratejik İş Birliği Anlaşmaları Hangi Alanları Kapsıyor?
Türkiye ile Senegal arasındaki köklü tarihi bağlara dayanan ortaklık ilişkilerinin boyutu düşünüldüğünde, Dakar’ın sosyo-ekonomik kalkınmasına doğrudan etki edecek uzun vadeli stratejinin bir parçası olan iş birliği anlaşmaları bir sürpriz niteliği taşımıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Faye’nin iştirakinde iki ülkenin üst düzey bakanlarının imzasını taşıyan anlaşmalar, Ankara ve Dakar arasındaki diplomatik ve ekonomik iş birliği alanları için çerçeve sunuyor. Türkiye ve Senegal arasında ikili ilişleri ilerletecek Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi’nin kurulmasıyla neticelenen iş birliği anlaşmaları kentsel gelişim, enerji, tarım ve yüksek öğretim gibi birden fazla sektörü kapsıyor. Türkiye’nin anti-emperyalist ve sömürgeci olmayan ideolojisiyle ilişkili özel olarak hazırlanmış ortaklık ilişkisi kapsamında imzalanan hidrokarbon anlaşması her iki ülke için de önemli fırsatlar sunuyor. Anlaşma, Ankara’nın enerji tedarik kaynaklarını çeşitlendirip aynı zamanda Afrika politikasının sürdürülebilirliğini pekiştirirken uzun vadede Dakar’ın kalkınma hedeflerine ulaşmasını sağlayacaktır.
Gelişen Senegal Planının Destekleyicisi Türkiye
Sahra Altı Afrika’nın demokratik olarak en gelişmiş ve istikrarlı ülkelerinden biri olan Senegal, yaygın yoksulluk, yüksek işsizlik ve düşük büyüme oranları ile mücadele ediyor. Ülkenin içinde bulunduğu çok boyutlu zorlu koşullar ile mücadele etmede kararlı olan Dakar yönetimi, Senegal’i Batı Afrika için bir cazibe merkezi hâline getirecek olan Senegal Gelişim Planı (Plan Senegal Emergant, PES) ile 2035 yılına kadar gelişmekte olan bir piyasa ekonomisi olmayı amaçlıyor. Bu kapsamda PES üç temel unsur üzerinde şekillenmektedir: doğrudan yabancı yatırım, ihracata ve yapısal dönüşüme dayalı olarak sürdürülebilir büyüme; insani kalkınma ve sosyal koruma; yönetişimin iyileştirilmesi, barış ve güvenlik. Plan kapsamında Dakar yönetimi, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve enerji sektörünün modernize edilmesini öncelikli hedef hâline getirdi. Öncelikler arasında çeşitlendirilmiş enerji kaynakları aracılığıyla enerji maliyetlerinin düşürülmesi, artan talebi karşılamak için üretim kapasitelerinin artırılması, bölgesel enerji entegrasyonu, yerli doğal gaza geçiş ve kırsal alanlarda enerji erişiminin artırılması yer alıyor. Bununla birlikte Batı Afrika’nın yeni petrol üreticisi ülkesi Senegal’de Sangomar Petrol Projesi’nin faaliyete başlamasıyla günlük 100.000 varil petrol üretimi gerçekleştirildi. Bu kapsamda Dakar yönetiminin, Türk şirketlerini kara ve denizlerinde petrol arama faaliyetlerine yatırım yapmaya davet etmesi önem arz ediyor. İki ülke arasında imzalanan hidrokarbon anlaşması kapsamında Türkiye Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, petrol ve doğal gaz arama, üretim ve ticaret alanlarında iş birliğini kapsayan anlaşmanın Senegal’in kara ve denizlerindeki sismik arama faaliyetlerine ve yenilenebilir enerji, kritik mineraller ve nadir toprak elementleri alanlarında katkıda bulunacağını söyledi. Senegal’in kalkınma hedefleri kapsamında Afrika enerji pazarında önemli bir oyuncu olmasına hizmet edecek olan çok boyutlu iş birliği anlaşmaları Türkiye’nin, Senegal’in güvenilir bir ortağı olma kararlığı sergilediğini gösteriyor.
Dakar’ın kalkınma hedefleriyle bağlantılı olarak Türkiye ve Senegal arasında imzalanan iş birliği anlaşmalarının öne çıkan bir diğer boyutu tarım sektörüdür. Covid salgını ve Rusya-Ukrayna çatışması gibi son krizler, tarımsal üretkenliği ve yerel tedarik zincirlerini iyileştirmeye, üretimi artırmaya, araştırma ve inovasyonu desteklemeye dayanan stratejilerin önemini gösterdi. Senegal’in tarımsal sektörü nüfusun %70’ini istihdam ediyor olsa da tarım sektörü ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)’nın yalnızca %16’lık bir dilimine katkı sağlıyor. Senegal hükümeti 2028 yılına kadar tarım sektörünün Dakar ekonomisi içindeki düşük seviyesini yükseltmeyi hedefliyor. Dakar’ın gıda egemenliğini gerçekleştirme hedefi göz önüne alındığında Ankara’nın Dakar’ın tarım sektörünü modernize etmeyi ve gıda üretimini artırmayı amaçlayan anlaşma, Senegal’in tarım manzarasını ve üretim kapasitesini değiştirecek öneme sahiptir.
Türkiye’nin Afrika Angajmanı Dönüşümün Eşiğinde mi?
1998 Afrika Açılım Politikası’nın ilan edilmesinin ardından Türkiye’nin, Afrika’daki diplomatik misyon sayısında gözle görülür bir artış yaşandı. Türkiye, insani yardım ve kültürel dayanışma ekseninde başlattığı Afrika politikasını gelişen kaynak ve kapasitesi doğrultusunda askeri ve ekonomik angajmanıyla harmanlamayı başardı. Kıta ülkeleriyle ilişkilerini birden fazla sektörde yeni seviyelere taşıyan Türkiye, benzersiz ikili bir yaklaşımı ifade eden politikası ile kıtada askeri ve ticari bir müttefik hâline geldi. Hızla büyüyen Afrika ekonomileriyle ikili bağlarını sağlamlaştırarak ihtiyaç duyduğu enerji arzını güvence altına alırken kıtadaki ülkelerin de kalkınmasına çok boyutlu pozitif girdiler sağlayacak bir dizi enerji iş birliği anlaşmaları Türkiye’yi kıtada eşsiz bir konuma yükseltti. Bu noktada Ankara’nın son dönemdeki politika tasarımının örüntüsüyle bütünleşen ihtiyatlı diplomatik girişimleri ile Afrika politikasının kapsam ve boyutunu artırdığını söylemek mümkün. Türkiye’nin Afrika’ya açılan kapısı konumundaki Somali ile imzalanan stratejik iş birliği anlaşması adından çokça bahsettirirken Nijer hükümeti ile de petrol ve doğal gaz sahalarına yatırım yapmasını öngören bir dizi protokol imzalandı. Somali ile uzun yıllara dayanan çok taraflı ilişkilerinin meyvesi niteliğindeki stratejik iş birliği anlaşmalarının benzerlerinin Batı Afrika ülkeleri ile de imzalanıyor olması Türkiye’nin kıtada ilgiyle takip edilen bir aktör olarak hareket kabiliyetini artırırken politikalarının kıta ülkeleri tarafından kabul edilebilir nitelikte olduğunu gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında Ankara’nın, Afrika’daki genişleyen ayak izinin bir parçası olan Senegal ile imzalanan ve çeşitli sektörleri kapsayan iş birliği anlaşmalarının etkinliği ve görünürlüğü arttıkça diğer ülkeleri de aynı politikalar geliştirmeye teşvik etmesi kuvvetle ihtimaldir.
[Gözde Söğütlü, İstanbul Üniversitesi çatışma çözümü ve uyuşmazlık analizi alanında doktora adayıdır.]