BRICS’in Genişleme Süreci

Ekonomi-Politik Bağlamda Daha Fazla Küresel Etki Oluşturma Çabası mı?

Giriş

Küresel ekonomik düzen, bir yandan ekonomik gücün gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kaydığı jeopolitik değişikliklere tanıklık ederken bir yandan da iş birliğinde “kazan-kazan”a dayalı yeni rekabet alanları için çeşitli fırsatlar sunmaktadır. BRICS’in iş birliğinde kazan-kazan stratejisi ile ortaya koymuş olduğu yol haritası, onu uluslararası arenada etkili bir grup hâline getirmeyi başarmıştır. Öte yandan gelişmiş ekonomileri temsil eden G-7 ise gelişmekte olan ekonomilerin aksine büyümede geri kalmaktadır.  BRICS’in başarısı küresel ve bölgesel aktörlerin dikkatini çekerek beş yeni devletin üyeliğine kapı aralarken G-7’nin ekonomik gücündeki göreli azalma eğilimi ise onun finansal ve politik kurumlar üzerindeki kontrolünü güçleştirmektedir. BRICS’teki genişleme yeni bir aşamayı temsil etmekte ve ona daha fazla ekonomik ve demografik ağırlık vermektedir. Ancak üyelerin nüfuslarının heterojenliği, birbirleri ile aralarındaki düşük ticaret entegrasyonu ve yönetim biçimlerindeki farklılıklar grubun dünya ticaretini etkileme yeteneğinin önündeki engeller olarak düşünülebilir. Küresel ekonomide baskın aktör olan G-7 ülkelerinin son dönemde yaşadığı zorluk ise ekonomik gücün getirdiği siyasi hakimiyeti koruma çabasıdır. BRICS’in yaşadığı sorun ise G-7’nin hakimiyetinin yerini alırken blok içerisindeki farklılıkların uluslararası topluma nasıl yansıtılacağına dair durumdur.

Bu çalışma BRICS+’ın gelişmekte olan ülkeler için çekiciliğinin mevcut hegemonik ekonomik sisteme bir alternatif oluşturup oluşturamayacağını incelemektedir.

BRICS Oluşumu ve Genişleme Süreci

2000 yılından küresel finans krizine kadar geçen sürede, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızı, gelişmiş ekonomilerin ilk kez önüne geçmeyi başarmıştır. Bu süreçte küresel piyasalarda gelişmekte olan ülkelerin ticari ve finansal ağırlığının artışı göz ardı edilemez boyutlara ulaşmıştır. Bu ülkelerin uyguladığı mali ve parasal politikaların küresel ekonomide önemli bir etki oluşturabileceği gerçeği, onların global ölçekte etkilerinin artacağına dair önemli bir göstergedir. Örneğin, Dünya Bankası açık veri kaynaklarına göre, 2024’teki genişlemeden hemen önce BRICS ülkelerindeki nüfus, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 45’ine denk gelmektedir. Yine bu ülkelerin GSYH’sinin toplamı 25.5 trilyon doları aşarak küresel ekonominin yaklaşık 33.8’ini oluşturmaktadır.

Mevcut Batı merkezli ekonomik hegemonyanın sarsılabileceği ve hatta gelişmekte olan ekonomiler tarafından geçebileceğine dair işaretler, küresel ve bölgesel aktörlerin dikkatlerini bu denli dinamik bir pazara ve büyük ekonomik güce sahip olan ülkelerin üzerine çekmeyi başarmıştır. Uluslararası ekonomik ilişkilerdeki gelişmeler, ülkelerin kendilerini Batı merkezli platformların dışında ifade edebilme çabalarını da beraberinde getirmiştir. Bu çabaların gelecekteki uluslararası politik ekonomideki yerini öngörebilmek oldukça önemlidir.

Harita 1: BRICS’in Genişleme Süreci

Kaynak: Haritalama yazar tarafından özgün olarak oluşturulmuştur.

Küresel ölçekteki ekonomi politik hareketleri izleyen kredi derecelendirme kurumlarının da geleceğe dair çeşitli projeksiyonları söz konusudur. Nitekim 2001 yılında Goldman Sacsh ekonomisti Jim O’Nill tarafından yayımlanan bir araştırma raporunda “Daha İyi Küresel BRIC’ler İnşa Etmek” adlı çalışma ile “BRIC” kavramı ortaya atılmıştır.  BM Genel Kurulu marjında Eylül 2006’da ilk kez Brezilya, Hindistan, Çin ve Rusya’nın Dışişleri Bakanlar Toplantısı seviyesinde bir araya gelinmesi ile resmileşen ve adını bu ülkelerin baş harflerinden alan “BRIC”in ortaya çıkması söz konusudur. İlk BRIC Zirvesi ise 2009’da Rusya’da gerçekleşmiştir. 2010 yılında ise Çin, Güney Afrika’yı gruba katılmaya davet etmiştir. Nitekim Nisan 2011’de Güney Afrika, Çin’de düzenlenen üçüncü BRIC Zirvesi’ne katılmıştır. Böylelikle grup, günümüzdeki ismiyle “BRICS”e dönüşmüştür. Grup, kurulduğu günden 2023 yılına kadar da beş üye ülke ile yıllık zirvelerde bir araya gelmeye devam etmiştir. 2024’te ise BRICS’in daveti üzerine Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Suudi Arabistan ve Etiyopya bu oluşuma dahil olmuştur. Böylelikle BRICS yeni üyeler ile 10 ülkeye genişlemiştir. Oluşum adı henüz açıklanmasa da BRICS+ hâlini alabileceği düşünülmektedir. 2009’dan bu yana da düzenli olarak her yıl zirvelerde bir araya gelen bu ülkeler, 2024’ün Ekim ayında on altıncısı düzenlenen yeni bir zirve ile Rusya’nın ev sahipliğinde Kazan’da toplandılar.

Küresel Ekonomide G-7’ye Karşı BRICS

Literatürde G-7 olarak aldandırılan “Group of Seven”, dünyanın çeşitli bölgelerindeki gelişmiş ekonomileri temsil etmektedir. Bu ülkeler ABD, Almanya, Fransa, İtalya, Birleşik Krallık, Japonya ve Kanada’dır. Bu ülkeler ulusal zenginlikleri, yüksek-teknoloji ihracat yapma yetenekleri, yüksek doğrudan yabancı yatırım (DYY) çekme potansiyelleri, İnsani Gelişim Endeksi’ndeki değerlerinin dünya ortalamasının üzerinde olması ve tamamının demokratik olması gibi çeşitli göstergelerle karakterize edilmektedir. BRICS ülkeleri ise gelişmekte olan ekonomilerden oluşmaktadır. Demografik olarak BRICS ülkelerinin toplam nüfusu G-7 ülkelerinin toplam nüfusunun yaklaşık 5 katı kadardır. Geniş pazar ekonomilerine sahip bu ülkelerin güçlü büyüme oranları söz konusudur. Yine BRICS ülkeleri son on yılda yabancı yatırım çekme kabiliyetinde iyi bir performans göstermişlerdir. Dünya Bankası 2023 verilerine göre BRICS genişleme öncesinde beş ülkenin toplam GSYH’si 25.9 trilyon dolar civarındadır. 2024 yılında yeni katılan beş yeni üye ile de bu tutarın ciddi şekilde artacağı tahmin edilmektedir. Ancak BRICS tüm bu güçlü yönlerine rağmen Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Endeksi 2023/24 raporuna göre, 188 ülke arasında Rusya 56’ncı, Brezilya 89’uncu, Çin 75’inci, Güney Afrika 110’uncu ve Hindistan 134’üncü sırada yer almaktadır. G-7’de ise Almanya 7’nci, Birleşik Krallık 15’inci, Kanada 18’inci, ABD 20’nci, Japonya 24’üncü ve Fransa 28’inci sıradadır. Görülmektedir ki İnsani Gelişmişlik Endeksi’nde BRICS, G-7’nin oldukça gerisinde yer almaktadır.[1]

Grafik 1: BRICS ve G7’nin Dünya GSYH’sındaki Yeri (2023)

Kaynak: World Bank, “GDP (Current US$)”.

Grafik 1’de 2023 yılı itibarıyla BRICS ve G7 üyesi ülkelerin dünya GSYH’sindeki yeri gösterilmektedir. Dünya Bankası 2023 yılı GSYH verilerine göre G-7 ülkelerinin toplam GSYH’si 46.7 trilyon dolar düzeyindedir. Buna karşılık BRICS ’in yeni üyelerle beraber toplam GSYH’si 28.4 trilyon dolar düzeyinde kalmaktadır. Görülmektedir ki aradaki farkın büyüklüğünden ötürü BRICS yeni üyeleriyle bile G-7’nin küresel GSYH’sindeki yüzde 61.1’lik payının gerisinde kalacaktır. Dünyanın geri kalanı ise yüzde 5.1’lik dilimin içerisinde yer almaktadır. Fakat gruba gelecekte daha fazla üyenin katılımı, Çin ve Hindistan gibi geniş pazar ekonomilerinin ortalamanın üzerinde büyümeye devam etmesi hâlinde aradaki farkın daralması muhtemel gözükmektedir.

Grafik 2: Küresel Mal İhracatından Aldıkları Pay (2001- 2023, Yüzde)

Kaynak: World Bank, “Merchandise exports (current US$)”.

Grafik 2’de 2001-2023 yılları arasında BRICS ve G-7 üyesi ülkelerin küresel mal ihracatından aldıkları pay gösterilmektedir. G-7’nin küresel mal ihracatından aldığı pay kademeli olarak düşerken BRICS’in aldığı pay ise kademeli olarak artış eğilimindedir. 2001 yılında BRICS’in küresel mal ihracatından aldığı pay yüzde 8.01’den 2011’de yüzde 16.74’e, 2023’te ise yüzde 19.60’a yükselmiştir. Buna karşın G-7’nin payı 2001’de yüzde 54.06’dan 2011’de önce yüzde 31.80’e sonra da 2023’de 28.62’ye gerilemiştir.

Doğrudan yabancı yatırımlar ekonomik büyümeyi önemli ölçüde etkileyen bir kalkınma göstergesidir. Özellikle 2000’den sonra dünya genelinde yabancı yatırım girişinde değişiklikler fark edilmiştir. Bu değişiklileri anlamak için gelişmiş ekonomileri temsil eden G-7 ekonomilerine olan doğrudan yabancı yatırım girişi ile gelişmekte olan ekonomileri bünyesinde barındıran BRICS’in yapılan doğrudan yabancı yatırım girişinin karşılaştırılmalı olarak incelenmesi gerekmektedir.

Grafik 3: Küresel Ekonomide BRICS ve G-7’nin DYY Akışlarının Payı (%)

Kaynak: “Foreign direct investment: Inward and outward flows and stock, annual”, UNCTAD.

Grafik 3’te görüldüğü üzere BRICS ekonomilerinin 2001’den 2023’e kadar doğrudan yabancı yatırım girişlerinde ciddi artışlar söz konusudur. 2001’de BRICS’in küresel ekonomideki doğrudan yabancı yatırım akışlarından aldığı pay yüzde 10.9’dan 2023’te yüzde 20.4’e yükselmiştir. Ancak G-7 için tam tersi bir durum söz konusudur. 2001’den 2023’e kadar geçen süre içerisinde doğrudan yabancı yatırım akışı yüzde 37.1’den yüzde 37.2’ye yükselmiştir. Yani BRICS’e yüksek düzeyde pozitif doğrudan yabancı yatırım girişine karşın G-7’nin küresel ekonomideki doğrudan yabancı yatırım payında oldukça sınırlı bir artış söz konudur. Ancak şu da unutulmamalıdır ki; G-7’nin doğrudan yabancı yatırım akışlarından sahip olduğu pay hâlâ oldukça yüksek düzeydedir.

Grafik 4:BRICS ve G-7 Ülkelerinin Ekonomik Karmaşıklık Endeksi–Ticaret Karmaşıklığı Ülke Sıralaması- (2022)

Kaynak: OEC, Economic Complexity Index https://oec.world/en/rankings/eci/hs6/hs96?tab=ranking.

Grafik 4’te 2022 yılına ait BRICS ve G-7 ülkelerinin ekonomik karmaşıklık endeksi gösterilmektedir. Bu endekste 133 ülke yer almaktadır. Ekonomik kalkınmaya yönelik projeksiyonlar oluşturulurken incelenen göstergelerden biri olup ekonomideki bilgi-teknoloji yoğunluğunun ölçütünü ortaya koymaktadır.[2] Ekonomik karmaşıklık endeksi sıralamasında ilk 20 ülke arasında G-7 ülkelerinin 6’sı bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla Japonya, Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve İtalya’dır. Kanada ise 31. sıra ile ekonomik karmaşıklık endeks sıralamasındaki son G-7 üyesi ülkedir. Çin 22. sıra ile ilk 25 ülke içerisindeki tek BRICS ülkesidir. Çin hariç tüm BRICS ve yeni üye ülkeleri ilk 30 içerisine girememiştir. Çin’e en yakın sıralamada bulunan şu anki BRICS+ üyesi ülke 35. sıra ile Suudi Arabistan’dır. En düşük ekonomik karmaşıklık endeks sıralamasına sahip BRICS’in yeni üyelerinden biri olan Endonezya 98. sıradadır. BRICS+ ülkelerinin ekonomik karmaşıklık endeks sıralamasını yükselmesi, üretilen ürünlerin bilgi-teknoloji yoğunluğunun arttığının işareti olacaktır. Ürün çıktısındaki bilgi-teknoloji kullanma yeteneğinin bir ölçütü olan bu endeksin ilk dörtte birlik dilimi içerisinde tüm G-7 üyesi ülkelerin bulunması tesadüf değildir.

Görülmektedir ki küresel ekonomide güç merkezi olma yolunda kararlılıkla ilerleyen BRICS ülkelerinin ekonomileri küresel ticarete oldukça entegredir. G-7’nin ekonomik gücündeki göreli azalma eğilimine karşın BRICS+’ın ekonomik gücündeki göreli artış gelişmekte olan ülkelerin kendilerini uluslararası topluma daha rahat ifade edebilecekleri çeşitli oluşumları destekleme eğilimine itmektedir. Yine de reel-politik gereği unutulmamalıdır ki G-7 ülkeleri hâlihazırda ve öyle görünüyor ki uzun bir süre ekonomik güç merkezi olma başarısını elinde tutmaya devam edeceklerdir. Dolayısıyla BRICS yeni üyeleri ile birlikte bile henüz mevcut hegemon ekonomik sisteme alternatif oluşturma yetenek ve kapasitesine sahip değildir. Ancak BRICS’in bu yolda kararlılıkla ilerlediğini söylemek doğru olacaktır.

[Merve Demir, İstanbul Üniversitesi doktora adayıdır.]

[1] “Human Development Report 2023/2024: Breaking the Gridlock-Reimagining Cooperation in a Polarized World”, United Nations Development Programme, (New York: 2024), p. 323,

[2] Olimpia Neagu, “Economic Complexity: A New Challenge for the Environment”, Earth 2021, 2(4), p. 1059.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu