Türkiye- Mısır İlişkileri

Ekonomik Süreklilik ve Siyasi Normalleşme

Bilindiği üzere Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi 4 Eylül 2024’te Türkiye’yi ziyaret etti. Bu ziyaretten yedi ay önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan on iki yıl aradan sonra ilk kez 14 Şubat 2024’te Mısır’a bir ziyaret gerçekleştirmişti. İkili ilişkilerde üst düzey temasların, 2020’de ilk adımları atılan normalleşme sürecinin ve 2023’te yeniden üst düzeye çekilen diplomatik ilişkilerin ardından gelmesi elbette işin doğasına uygundu. Öte yandan bazı çevrelerce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmiş demeçlerine atıfla bu ziyaret her ne kadar dış politikada keskin bir dönüş olarak nitelendirilse de esasında durum pek de öyle değildi. Zira ikili ekonomik ilişkilerin devamlılığı ve iş çevreleri arasındaki temasların siyasi görüş ayrılıklarına rağmen kesilmeyişi, Türkiye-Mısır ilişkilerinde normalleşmeye dönüş yolunda önemli bir itici güç olmuştur. Hatta öyle ki, Türkiye ile Mısır arasında 2005’te imzalanan ve 2007’de yürürlüğe giren Serbest Ticaret Antlaşması (STA) sonrası iki ülke ekonomik ilişkileri, siyasi ilişkilerde yaşanan iniş çıkışlara rağmen istikrarlı bir seyir izleme eğiliminde olmuş ve ekonomik temasların devamlılığı da siyasal ilişkilerin sürükleyici bir unsuru olagelmiştir.

Diğer taraftan, Türkiye’nin Mısır’la ilişkilerini normalleştirme dinamiğini, bölgeye yönelik daha genel bir normalleşme sürecinin bir uzantısı olarak değerlendirmek de mümkün. Özellikle 2020 sonundan itibaren Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve (7 Ekim 2023 sonrasında kesintiye uğramakla birlikte) İsraili gibi bölge ülkeleriyle ilişkilerini normalleştiren Türkiye, 2020’de ise Mısır’la istikşafi istişareler yürütmeye başladı ve 2023 yılı ortasında iki ülke karşılıklı olarak diplomatik temsilciliklerini tekrar büyükelçilik düzeyine çıkardı. Türkiye’nin genelde bölge ülkeleri, özelde de Mısır’la ilişkilerini daha önce yakalanan düzeylere taşıma çabasını zaman içerisinde bölgede ortaya çıkan değişikliklere uyum çabası olarak değerlendirmek mümkün olabilir. Ancak bahse konu normalleşmelerin ekonomik dinamiklerin yönlendirdiği bir dış politika değişikliği ile de ilintili olabileceği aklıda tutulması gereken bir husustur.

2000’lerde Türkiye-Mısır Siyasi ve Ekonomik İlişkileri

2000’li yılların başından itibaren Türkiye ve Mısır arasında cumhurbaşkanı, başbakan ve muhtelif bakanlar düzeyinde çok sayıda resmi ziyaret gerçekleştirildi. 2004-2010 yılları arasında dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, Türkiye’ye iki kez geldi. Türkiye- Mısır Serbest Ticaret Antlaşması işte bu konjonktürde, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 27 Aralık 2005’teki Kahire ziyaretinde imzalandı. 2003’ten itibaren zaten devamlı bir artış gösteren iki ülke dış ticaret hacmi, 1 Mart 2007’de yürürlüğe giren STA’dan sonra ciddi ivme kazandı. Örneğin Türkiye’den Mısır’a yapılan ihracat -küresel finans krizine rağmen- 2008’de yaklaşık %6, 2009’da ise %82 arttı. 2009’da 3 milyar doları üzerine çıkan Türkiye-Mısır ticareti, Mübarek’in devrilmesi sonrası siyasi ilişkilerindeki yakınlaşmanın da etkisiyle 2012’de 5 milyar doları aştı. 3 Temmuz 2013 sonrası “Arap Baharı” sürecinin tersine çevrilmesi ile iki ülke arasındaki diplomatik kopuş ve politik mesafe ise ticari ilişkilere sınırlı bir biçimde yansıdı. 2013’te ticaret hacmindeki %3,8’lik düşüş, 2014’te sadece %2 ile sınırlı kaldı. Öte yandan ikili ticaret hacminde yakalanan ivmede bir düşüş olmasa da taraflar açısından bakıldığında, 2016’da Türkiye’nin Mısır’a ihracatı %12 azalarak 2,7 milyar dolar olarak gerçekleşirken Mısır’a yapılan ihracatın toplam ihracattaki payı yaklaşık %2 oldu. Aynı yıl en fazla ihracat yapılan ülkeler sıralamasında ise Mısır, 13. sıraya düştü ancak Afrika kıtasında Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülke olmayı sürdürdü. 2016’daki düşüş büyük ölçüde Mısır’ın ithalatını kısmak amacıyla bütün ülkelere uyguladığı üretici kayıt sisteminden

kaynaklanmıştı. Ayrıca iki ülke arasındaki deniz ticaret anlaşmasının 2015 Nisan itibarıyla sona ermesine rağmen Mısır tarafının söz konusu antlaşmayı uzatmaması ve bu nedenle Ro-Ro taşımacılığında yaşanan aksaklıklar ihracattaki bu düşüşlerde etkili olmuştu.ii Benzer şekilde 2017’de de Türkiye’nin Mısır’a yönelik ihracatı bir önceki yıla göre %14 civarında düşüşle 2,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2017’de ihracattaki söz konusu düşüşün ve Mısır’dan yapılan ithalatta yaklaşık yüzde 40’lık ciddi artışın etkisiyle ticaret avantajı açısından Mısır lehine bir gelişme oldu. Bu düşüşte, Mısır’a yönelik işlenmiş petrol ve demir çelik ürünleri ihracatında yaşanan ciddi düşüşler etkili oldu. 2017 yılı, iki ülke ekonomik ilişkileri açısından uzun bir aradan sonra iki ülke iş çevreleri arasında yoğun temasın kurulduğu ve ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesinin önündeki birtakım engellerin istişare edildiği yıl oldu. Nitekim 12 Mart 2017’de Türk iş dünyası heyeti uzun bir aranın ardından Kahire’yi ziyaret etti. Toplantıda özellikle 2016 yılı Mart ayında yürürlüğe giren üretici kayıt sistemi, gümrüklerde yaşanan uygulama farklılıkları, döviz limitleri, yenilenmeyen Ro-Ro ve kara yolları anlaşmaları, taşımacılıktaki sistemsel engeller, bürokratik işlemler ile vize başvuru sürelerinin uzunluğu gibi iki ülke arasındaki ticareti olumsuz etkileyen sıkıntılar Mısır tarafına iletildi. 2018 ’e gelindiğinde Türkiye, ihracattaki 2016 ve 2017’deki düşüş eğilimini sona erdirerek avantajlı konumunu tekrar pekiştirdi ve 2018 yılında, Mısır’a yönelik ihracat bir önceki yıla göre yaklaşık %30 oranında artış göstererek 3 milyar doların üzerine çıktı. Bu artışa paralel olarak 2018’de iki ülke dış ticaret hacmi de daha önce Mursi döneminde yakalanmış olan 5 milyar dolar seviyesini aştı.

2020 yılı ikili ilişkiler açısından ciddi bir dönüm noktasıydı. Zira 2020’nin sonlarında Türkiye- Mısır ilişkilerinin normalleşme süreci başladı. Bu sürecin başlayabilmesinde Ağustos 2020 ’de Yunanistan’la Mısır arasında imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasında tarafların, Türkiye’nin belirlediği kıta sahanlığının güney sınırını kabul ediyor olması etkiliydi. Türkiye- Mısır istikşafi istişarelerinin ilk turu Mayıs 2021’de Kahire’de, ikinci turu ise Eylül 2021’de Ankara’da gerçekleştirildi. 2021’deki bu siyasi normalleşme süreci ikili ticarete olumlu yönde yansıdı. Nitekim 2021‘de ikili dış ticaret hacmi 6,7 milyar doları aştı. Esasında toplam ticaret hacmindeki artışta Türkiye’nin ihracatında yaşanan %44 artışiii etkili olmuştu, zira 2021 yılındaki Türkiye’nin Mısır’a ihracatı 4,5 milyar dolar seviyesine ulaşmıştı. Ayrıca 2022’de Katar’da Dünya Kupası töreninde ve 2023’te G20 Zirvesi’nde iki ülke cumhurbaşkanlarının bir araya gelmesi ve 6 Şubat depreminde Mısır’ın Türkiye’ye yönelik insani yardımı ve Mısır Dışişleri Bakanı’nın deprem bölgesini ziyareti iki ülke ilişkilerinin dönüşümü açısından önemliydi. Nihayet 4 Temmuz 2023’teki müşterek açıklama ile iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin büyükelçi seviyesine yükseltildi.iv Keza Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Ekim 2023’teki Mısır ziyareti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kasım 2023’te Suudi Arabistan’da mevkidaşı Sisi ile gerçekleştirdiği ikili görüşme, Türkiye ve Mısır arasındaki üst düzey ziyaretlere tekrar başlanması ve ikili iş birliği mekanizmalarının tekrar canlandırılmasında tarafların mutabakata varmasında önemli dönüm noktaları olmuştur. Politik ve diplomatik ilişkilerdeki yumuşama, ekonomik düzlemde de yansıma bulmaya devam etti. Üstelik bu defa 2022 ve 2023 yıllarında dış ticaret dengesinin Mısır lehine değişmesi söz konusuydu. 2022’deki durum büyük ölçüde Türkiye’nin Mısır’dan sıvılaştırılmış doğalgaz ithalat etmesi ile ilgiliydi. 2023’te Türkiye’nin ihracatındaki %27’ye yakın düşüş ise 2022 yılından itibaren Mısır’da başlayan döviz darboğazıyla ilgiliydi. Türk ihracatçılarının Mısır’da yaşanan döviz sıkıntısı nedeniyle alacaklarını zamanında tahsil edememeleri sonucu bu ülkeye yönelik satışlarını azaltmalarından kaynaklanmıştı.

Ekonomik Diplomasinin Belirleyici Rolü

2023’teki diplomatik ilişkilerde normalleşmeye giden yolda, iş dünyasının artan etkisinden ve ekonomik diplomatlar olarak nitelendirebileceğimiz aktörlerin ekonomik çıkarlarının gereksinimlerinden azade olduğunu söylemek zordur. Ağustos 2022’de, ardından Ekim 2023te Mısır’a gerçekleştirilen ticaret heyetleri organizasyonları Türk iş dünyasının Mısır’a ilgisini kanıtlıyordu. 2022’deki heyette, muhtelif sektörlerden Türk ihracatçılar 400’den fazla Mısırlı firma temsilcisi ile 1000’i aşkın yuvarlak masa ve ikili iş görüşmesi gerçekleştirdi. 2023’teki ticaret heyeti sırasında ise Mısır ve Türkiye ticaret bakanları himayesinde bir mutabakat zaptı imzalandı. Ayıca, DEİK Türk-Mısır İş Konseyi Toplantısı da on yıl aradan sonra 29 Ekim 2023’te Kahire’de gerçekleştirildi. Öte yandan, Mısır tarafından Türkiye’ye gerçekleştirilen ziyaretler de iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin pekiştirilmesi hedefini güdüyordu. Nitekim Ağustos 2023’te Mısır Ticaret ve Sanayi Bakanı Ahmed Samir Saleh’in Türkiye ziyaretinde, iki ülke ticaret hacminin beş yılda 15 milyar dolara çıkarılması hedef olarak belirlendi. Son olarak 2024 yılı Şubat ayında Kahire’ye tüm sektörleri içeren bir ticaret heyeti düzenlendi. Ticaret Bakanlığının koordinasyonunda gerçekleştirilen heyette Türkiye’nin Mısır’la ticaretinde en avantajlı olduğu sektörler olan çelik, kimyevi maddeler ve mamulleri, otomotiv ve tekstil sektörlerinin yanı sıra deriden inşaata, çelikten makineye çeşitli sektörlerde ihracatçıların katıldığı organizasyonda 250’nin üzerinde ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi.

İlişkilerde Yeni Bir Boyut: Savunma Sanayii

Diplomatik ilişkilerin üst seviyeye taşınmasının hemen ardından ikili temaslarda savunma sanayii sektörünün giderek ön plana çıktığı da dikkate değerdir. Nitekim Temmuz 2023’te Mısır Savunma Bakanlığından genel müdür düzeyinde bir heyet, Türkiye’deki Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na katılırken Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün’ün, Türk savunma sanayi şirketlerinin üst düzey yöneticileriyle birlikte, Ekim 2023’te Mısır’a gerçekleştirdiği ziyaret, ikili ilişkilerin ticari boyutunda diğer sektörlerin yanı sıra savunma sanayii sektörünün giderek önem kazanacağına işaret ediyordu. Yine 2023 yılı sonunda Kahire’de düzenlenen ve açılışını Sisi’nin yaptığı 3. Mısır Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na katılım sağlayan Türk savunma sanayi şirketlerine, Milli Savunma Bakan Yardımcısı ve Savunma Sanayii Başkanlığı temsilcileri eşlik etmişti. Son olarak TUSAŞ’ın 3-5 Eylül 2024’te Mısır’da düzenlenen ve Milli Muharip Uçak KAAN’ın, Jet Eğitim Uçağı HÜRJET’in, T129 ATAK Helikopteri’nin ve AKSUNGUR İnsansız Hava Aracı’nın maketlerini sergilendiği Mısır Uluslararası Havacılık Fuarı’na katılması ve Mısır Hava Kuvvetleri Komutanı Mahmud Abdülcevat‘ın TUSAŞ standını ziyareti de savunma sanayi ticareti konusunda hem Kahire’nin hem de Ankara’nın iş birliğine açık olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye ve Mısır Arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK)

YDSK’nın Mısır’la hayata geçirilmesi yönünde ilk girişim, 2010 yılı sonunda, yani 25 Ocak 2011 devrimi arifesinde, Mübarek devrilmeden önceydi. Nitekim dönemin Türk ve Mısır dışişleri bakanları, 2007’de İstanbul’da imzalanan “Türk-Mısır Stratejik Diyaloğu Çerçeve Muhtırası” kapsamında 2010‘da Türkiye’de gerçekleştirdikleri üçüncü görüşmeleri sonrasında, Türkiye ve Mısır arasında YDSK mekanizması oluşturulmasına ilişkin ortak siyasi deklarasyonun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır ziyaretinde hayata geçirileceğini ifade etmişlerdi. Ancak Mısır’da meydana gelen gelişmeler ve yönetim değişikliği nedeniyle söz konusu mekanizmanın oluşturulması daha ileri bir tarihte mümkün oldu. Zira Mısır’da çıkan olayların Mübarek iktidarının sonunu getirmesi nedeniyle, Türkiye ile Mısır arasında hayata geçirilmesi planlanan YDSK’nın oluşturulmasına dair resmi imzalar ancak Mübarek sonrası dönemde, 13 Eylül 2011’de Başbakan Erdoğan’ın binlerce kişilik kalabalık tarafından karşılandığı Kahire ziyareti sırasında atıldı. Haziran 2012’de Mursi’nin Mısır’da ilk defa demokratik teamüllerle cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden sonra ise 18 Kasım 2012’de yine Kahire’de gerçekleştirilen YDSK Toplantısı’nda Türkiye ile Mısır arasında yirmi yedi anlaşma imzalandı. Elbette 3 Temmuz sonrasında Mursi’yi deviren darbe aktörleri ile söylem düzeyinde yaşanan gerginlik Türkiye’nin Mısır’la siyasi ve diplomatik ilişkilerinin kopuşunu beraberinde getirdi. Ancak ilişkilerdeki bu gerilim siyasal alanla sınırlı kalarak ekonomik alana pek yansımadı. 12 yıl aradan sonra Mısır’dan Türkiye’ye Cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleştirmiş ilk ziyaret (her ne kadar ilkinin gerçekleştirildiği ifade edilse de) daha önce tesis edilmiş olan YDSK mekanizmasının canlandırılması noktasına önemli bir dönüm noktası oldu; nitekim toplantıda on yedi anlaşma imzalandı. Toplantının ardından paylaşılan ortak bildiride iki ülkenin ticaret hacimlerini 15 milyar dolara çıkarmaya istekli oldukları ifadesine yer verildi. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat da sosyal medya hesabından iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırmak ve yatırımların önünü açmak için çalışmalara devam edileceği mesajını verdi.

Mısır’daki Türk Yatırımları

Türkiye ve Mısır arasında yatırım anlaşması 1996’da imzalanmış ve 2002’de yürürlüğe girmişti. Ancak iki ülke arasındaki STA’nın 2007 yılında yürürlüğe girmesiyle birlikte yalnızca ilişkilerin ticari boyutu gelişme göstermedi aynı zamanda yatırım ilişkileri de gelişti. Bu tarihten itibaren özellikle tekstil sektöründe faaliyet gösterenler olmak üzere, Türk yatırımcıları üretimlerini Mısır’a taşıdı. Ekonomi Bakanlığı tarafından 2016-17 dönemi için Mısır’ı öncelikli yatırım ülkelerinden biri olarak belirlemesi de yatırımların Mısır’a yönlendirilmesinde önemli bir faktör oldu. 2022 yılına gelindiğinde Türkiye, Mısır ekonomisine 103,5 milyon dolarlık yabancı yatırımla en fazla katkı sağlayan ülkelerden biriydi. Mısır’daki işgücü ve enerji maliyetlerinin Türkiye’ye göre daha düşük olması uluslararası rekabetçilik gücünü korumak isteyen Türk şirketlerini Mısır’da üretim yapmaya yönlendirmesinde etkili oldu. İlişkilerdeki normalleşmenin ardından Mısır’ın Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasını kolaylaştırması da Mısır’ın yeniden Türk yatırımcılarının gündemine girmesini beraberinde getirdi. Nitekim 2023 sonu itibarıyla Mısır’da toplamda 2,5 milyar dolar Türk yatırımı yapıldığı ifade edilmektedir. Muhtelif sektörlerde, aralarında büyük Türk firmalarının olduğu 790 Türk şirketi Mısır’da faaliyet göstermekte ve doğrudan 70 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır. En çok öne çıkan sektör ise tekstil ve hazır giyim sektörüdür. Öyle ki Mısır’ın bu sektördeki ihracatının üçte birini Türk firmaları yapmaktadır. Öte yandan Mısır’a yatırım konusunda Türk mücevherat sektörü de yeni bir sektör olarak öne çıkmaya başlamıştır. Zira son yıllarda sektördeki üretici firmaların Mısır’da yatırım yapmaya yönelmeleri söz konusudur. İşgücü maliyetlerinin Türkiye’dekinden düşük olması ve vergi avantajları Mısır’ı bu sektör açısından da cazip kılmaktadır.

Diğer taraftan, Sisi’nin son ziyaretinde kullandığı “Türklerin ülkemize yatırım yapması ve ürünlerin de farklı ülkelere ihraç edilmesi yine önemli bir husustur.” ifadesi esasında Mısır’daki Türk firmalarının yatırım motivasyonunun daha az maliyetle üretimin ötesine geçerek nihayetinde rekabetçi bir şekilde uluslararası piyasalara açılmaları olduğuna işaret etmektedir. Zira Mısır ve ABD’nin 2004’te imzaladıkları protokol uyarınca Nitelikli Sanayi Bölgelerinde üretim yapan firmaların ürettikleri malı ABD’ye kotasız ve gümrüksüz mal sokmalarına izin verilmektedir. Türk yatırımlarının yoğunlaştığı Kahire ile İskenderiye Nitelikli Sanayi Bölgeleri arasında bulunmaktadır. Bu bağlamda Mısır, Türkiye için sadece Afrika’ya açılan kapı olmakla kalmayıp, Türk firmalar açısından uluslararası pazarlara erişmek noktasında önemli bir köprü görevi görmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye ve Mısır ilişkileri açısından gündeme gelen normalleşme süreci ekonomik dinamiklerden bağımsız değildir. Nitekim Türkiye ve Mısır ilişkilerinin siyasal düzlemde gergin olduğu dönemlerde dahi, ilişkilerin ekonomik boyutu istikrarlı bir biçimde sürdürülmüştür. Türkiye ve Mısır, bölgesel gelişmeler karşısında kimi zaman farklı siyasal tutumlar içerisinde olsalar da belirli bir seviyeye gelmiş olan ekonomik ilişkileri nedeniyle, karşılıklı ticaret ve yatırım ilişkileri olumsuz etkilenmemekte; ikili ilişkilerin adeta taşıyıcısı olmaktadır. Bu bakımdan ekonomi, Türkiye-Mısır ilişkilerinin sürdürülmesinde ve dalgalanan siyasi ilişkilerin de normal/doğal seyrine gelmesinde belirleyici bir unsur olarak öne çıkmaktadır.

[Doç. Dr. Fatma Sarıaslan, İstanbul Medeniyet Üniversitesi öğretim üyesidir.]

 

i Fatma Sarıaslan, “Turkish-Israeli economic relations in the new normalisation environment”, Israel Affairs, 30 (1), 2024, ss. 163-172.

ii Fatma Sarıaslan, Türkiye-Mısır ilişkilerinde ekonomik dinamiklerin etkisi. Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, (54), 2019, s. 548.

iii TÜİK rakamlarına göre, 2021’de hayvansal mamuller, yaş meyve sebze, mücevher ve madencilik gibi farklı sektörlerde Türkiye’nin Mısır’a ihracatı % 100’ün üzerinde artış gösterdi.

iv 3 Temmuz 2013’te Cumhurbaşkanı Mursi yönetimine son verilmesinin ardından iki ülke başkentlerinde diplomatik temsil 2023 Kasım ayından itibaren Maslahatgüzar düzeyinde yürütülmüştü.

v Anlaşmaya göre burada üretilen mallar en az % 10,5 oranında İsrail girdisi kullanılarak üretilmelidir.

Başa dön tuşu