Mısır ve Türkiye Arasındaki İlişkiler

Doğu Akdeniz’de Enerji Politikaları Çerçevesinde Çatışma ve İş Birliği Dinamikleri

Mısır ve Türkiye, tarihin derinliklerinden gelen çok boyutlu ilişkilere sahip iki önemli bölgesel aktördür. Bu ilişkiler, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet dönemi Türkiye’sine, Mısır’da ise monarşi döneminden Nasır dönemi sosyalizmine ve Mübarek dönemine kadar birçok farklı dönemde çeşitli dalgalanmalar yaşamıştır. Soğuk Savaş Dönemi, iki ülke arasındaki ilişkilerin ideolojik farklılıklar ve bölgesel politikalar nedeniyle zaman zaman gerildiği bir dönem olarak dikkat çekse de 2013 yılında Mısır’da gerçekleşen askeri darbe sonrası ilişkilerin durumu kopma noktasına gelmiştir.  21. yüzyılda özellikle Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının keşfi ile bu ilişkiler yeniden şekillenmiş ve iki ülke arasındaki çatışma ve iş birliği alanları daha belirgin hâle gelmiştir. Bu yazıda, Mısır ve Türkiye arasındaki ilişkilerin tarihsel bir çerçevede nasıl evrildiğini ele aldıktan sonra, Doğu Akdeniz’deki enerji meselesinin hangi noktalarda çatışma hangi noktalarda iş birliği yarattığını analiz edeceğim.

Doğu Akdeniz’de Enerji Rekabeti ve Çatışma Dinamikleri

2013’te Mısır’da gerçekleşen askeri darbe sonrası Doğu Akdeniz’deki enerji meselesi, deniz yetki alanlarının paylaşımı noktasında Türkiye ve Mısır’ı karşı karşıya getirmiştir. Türkiye, bölgedeki kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge (MEB) hakları konusunda uluslararası hukuka dayalı güçlü bir duruş sergilemekle birlikte, Kıbrıs’ın güneyinde faaliyet gösteren Rum Yönetimi ve Yunanistan ile deniz sınırları konusunda ciddi bir anlaşmazlık yaşamaktadır. Mısır, 2003 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile bir deniz sınırı anlaşması yapmış ve bu anlaşma, Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarına ters düşmüştür. Türkiye, bu anlaşmayı uluslararası hukuka aykırı ve bölgedeki Türk haklarını ihlal eden bir gelişme olarak değerlendirmiştir. Mısır, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına erişmek ve deniz yetki alanlarını güvence altına almak amacıyla 2003’teki bu antlaşmaya imza attığını dile getirmektedir. Mısır açısından bakıldığında ise bu antlaşma ile enerji kaynaklarından pay alma ve bölgedeki deniz sınırlarını resmileştirme hedefini gerçekleştirmiş gözükmektedir. Ayrıca Mısır, Türkiye ile olan ilişkilerdeki mesafeden dolayı bölgede birtakım ortaklıklar kurma arayışına girmiştir. Uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen söz konusu süreçte GKRY ile olan iş birliğini sürdürmüştür.

2019 yılı Kasım ayında Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) arasında imzalanan deniz yetki alanları antlaşması ise Mısır, Yunanistan ve GKRY tarafından güçlü bir şekilde eleştirilmiştir. Mısır, bu antlaşmayı Türkiye’nin bölgedeki jeopolitik hamlelerini genişletme çabası olarak değerlendirmiş ve bunu kendi enerji çıkarlarına bir tehdit olarak görmüştür. Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nda[1] Mısır’ın öncülüğünde Türkiye’ye karşı bir koalisyon oluşturulması, bu rekabetin bir diğer tezahürü olarak öne çıkmaktadır. Bu forumda, Mısır, Yunanistan, İsrail, İtalya ve GKRY’nin yer alması Türkiye’nin bölgedeki izolasyonunu artırmıştır. Türkiye bu girişimlere kendi sondaj faaliyetlerini artırarak ve enerjide bağımsızlık politikalarını güçlendirerek karşılık vermiştir. Türkiye’nin Karadeniz ve Akdeniz’deki doğal gaz rezervleri keşif çalışmaları da bu stratejinin bir parçası olarak görülebilir.

Bu minvalde, Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) arasında imzalanan deniz yetki alanları antlaşması ile Türkiye, Doğu Akdeniz’de deniz sınırlarını kesinleştirerek kendi münhasır ekonomik bölgesini (MEB) genişletmiş ve Doğu Akdeniz’deki haklarını hukuki bir zemine oturtmuştur. Antlaşma, Türkiye’nin bölgedeki enerji kaynaklarına erişimini meşrulaştırmış ve Türkiye’ye, Doğu Akdeniz’de sondaj ve arama faaliyetleri yürütme hakkı sağlamıştır. Bu hamle, Türkiye’nin diplomatik ve askeri varlığını güçlendirirken bölgedeki enerji ve deniz sınırları konusundaki müzakerelerde elini güçlendirmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin Libya ile kurduğu bu stratejik ortaklık, bölgedeki izole edilme çabalarına karşı bir denge unsuru yaratarak Doğu Akdeniz’deki jeopolitik dengeleri Türkiye lehine değiştirmiştir.

Mısır ile İş Birliği İmkânları

Her ne kadar enerji meselesi iki ülke arasında ciddi bir çatışma kaynağı olmuşsa da son dönemde Türkiye ile Mısır arasında diplomatik ilişkilerin yeniden canlandırılması iş birliği olanaklarını da gündeme getirmiştir. 2021’den itibaren iki ülke arasındaki diplomatik temaslar ve karşılıklı ziyaretler, enerji alanında potansiyel iş birliği fırsatlarını artırmıştır. Mısır, bölgedeki en büyük doğalgaz üreticilerinden biri olarak, Türkiye’nin enerji koridorları açısından önemli bir tedarikçi hâline gelebilir. Bu bağlamda, Mısır’ın LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) altyapısı, Türkiye’nin enerji arz güvenliği, yani Türkiye’nin enerji ihtiyacını daha çeşitli ve güvenilir kaynaklardan karşılayabilmesi açısından stratejik bir önem taşımaktadır. Bölgesel iş birliği açısından bir diğer önemli nokta, Türkiye’nin Mısır ile Avrupa arasında kurulabilecek enerji koridorlarında oynayabileceği potansiyel roldür. Özellikle Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltma çabaları, Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınmasını daha da stratejik hâle getirmiştir. Türkiye, coğrafi konumu gereği bu enerji transferinin kilit noktası olabilir.

Diğer yandan, özellikle devletlerarası iş birliğinin devletlere sağladığı imkânlara da vurgu yapılması gerekmektedir. Enerji kaynaklarının uluslararası ticaret ve ekonomik bağımlılık üzerinden yönetilebileceği fikri, Mısır ve Türkiye arasında enerji koridorları ve enerji arz güvenliği üzerinden iş birliği imkânlarını gündeme getirmektedir. Uluslararası enerji ticareti, her iki ülkenin de ekonomik çıkarlarını maksimize etmesine olanak sağlayabilir. Bu bağlamda, karşılıklı ekonomik bağımlılık, iki ülke arasında uzun vadede çatışmaların azalmasına ve iş birliğinin artmasına zemin hazırlayabilir.

 Mısır ve Türkiye arasındaki ilişkiler, tarih boyunca inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının keşfi, bu ilişkilerin yeniden tanımlanmasına yol açmıştır. Enerji meselesi hem çatışma hem de iş birliği potansiyeli taşıyan bir konu olarak iki ülkenin gündeminde yer almaktadır. Realist bir bakış açısıyla, iki ülkenin bölgesel enerji rekabeti çatışmalara yol açarken; neo-liberal perspektiften bakıldığında ise enerji ticareti ve ekonomik bağımlılık iş birliği fırsatlarını beraberinde getirebilir. Sonuç olarak, bölgedeki enerji dinamiklerinin Mısır ve Türkiye arasındaki ilişkilerin geleceğinde kritik bir rol oynaması beklenmektedir.

[Dr. Sibel Bülbül Pehlivan, Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısıdır.]

[1] Doğu Akdeniz Gaz Forumu (DAGF) resmen Ocak 2019’da kurulmuştur. Kahire merkezli bu forum, Kıbrıs, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır gibi ülkeleri bir araya getirmektedir. Forumun amacı, bölgedeki doğal gaz keşifleri ve gelişimi konusunda iş birliğini teşvik etmek ve üye devletlerin jeopolitik ve ekonomik çıkarlarını yönetmektir. Fransa forumda tam üyelik talebinde bulunurken, Amerika Birleşik Devletleri daimî gözlemci olarak katılmaktadır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu