Venezuela’da seçimler yapıldı ama ülkede tartışmalar bitmedi. Üstelik kısa bir süre daha bitecek gibi görünmüyor. Venezuela seçim sonuçları hem oy sayımı hem de seçim öncesinde yaşananlar nedeniyle ülkeyi bir belirsizliğe sürüklüyor. Bu bağlamda Venezuela’da Maduro’nun seçim zaferine kimse inanmıyor. Seçim öncesi yapılan anketlere göre, muhalefetin %20 ile %30 puan arasında bir zafer elde edeceği beklenirken; Ulusal Seçim Konseyi (CNE) Nicolas Maduro’nun oyların %51,2’sini alarak seçimi kazandığını ve muhalefetin ortak adayı sağcı Edmundo Gonzalez’in ise %44,2 oranında oy aldığını açıkladı. Ancak seçim kurulunun yaptığı bu açıklamalar oyların %80’inin sayılmasının ardından gerçekleşti. Nitekim oyların %20’sinin henüz sayılmadığı ve iki aday arasındaki farkın yakın olduğu bir durumda hiç kimse açıklanan sonuçları inandırıcı bulmadı.
Sonuçların resmi olarak açıklanmasının ardından, seçimde aday olması yasaklanan sağ muhalefetin lideri Maria Corina Machado, sandık tutanaklarına göre Gonzalez’in oyların %70’ini aldığını Maduro’nun ise sadece %30’unu aldığını iddia etti. Venezuela muhalefeti, Gonzalez’in 6,3 milyon oy alarak ülke genelinde oyların %70’ine sahip olduğunu; Maduro’nun ise 2,8 milyon oy elde ettiğini açıkladı. Bu veriler göz önüne alındığında Maduro’nun seçimi kazanması matematiksel olarak imkânsız.
Muhalefet, Gonzalez’in kazandığını ispat etmek ve uluslararası kamuoyunun incelemesi için seçim tutanaklarını bir internet sitesine yükledi. Oysa CNE, oylama sonuçlarının %100’ünü açıklamak ve tutanakları seçime katılan tüm partilerin tutanaklarıyla eşleştirmek zorunda. Ancak CNE oyların %80’ni saymasına rağmen geriye kalan oyların tutanaklarıyla karşılaştırma onayı beklemeden hem sonucu açıklaması hem de veri akışını durdurması seçimlere şaibe karışmasına neden oldu.
Ulusal Seçim Konseyi Başkanı Elvis Amoroso’nun gece yarısı sonuçları açıklama şekli, hakkındaki şüpheleri daha da artırdı. Öncelikle seçim konseyi başkanı Amorroso, aynı zamanda Maduro’nun partisi olan Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin (PSUV) eski milletvekili ve Chavismo’nun sert kanadını temsil ediyor. Amoroso, veri akışının kesilmesinin nedeni olarak iletim sistemine karşı saldırı yapıldığını açıkladı. Son olarak Amorroso, seçim sistemine yönelik terörist eylemler düzenlendiği hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu. Daha sonra Makedonya kaynaklı bir siber saldırıya maruz kaldığını söylese de Maduro, Amerikalı iş adamı Elon Musk’ın siber saldırı düzenlendiğini açıkladı.
Uluslararası toplum da seçim sonuçları hakkında şüphelerini dile getirdi. Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric, sosyal medyada sonucun “inanılması zor” olduğunu söyledi. Peru, “halk iradesinin ihlali” gerekçesiyle Caracas’taki büyükelçisini geri çağırdı. Üstelik Latin Amerika’daki üç büyük ülkenin solcu Cumhurbaşkanı; Brezilya’da Lula da Silva, Kolombiya’da Gustavo Petro ve Meksika’da Lopez Obrador, Maduro’dan seçim sonuçlarının şeffaf bir şekilde açıklamasını isteyerek tüm seçim kayıtlarının yayımlanmasını bekleyeceklerini açıkladılar.
Arjantin başta olmak üzere; Şili, Peru, Kosta Rika, Uruguay, Ekvador, Panama, El Salvador, ABD ve AB ülkeleri Maduro’nun seçim zaferini tanımadı. Maduro’yu seçim nedeniyle tebrik edenlerin tamamı ABD karşıtı ve demokratik normların zayıf olduğu ülkelerdi. Bunlar Latin Amerika’da Küba, Honduras, Bolivya, Nikaragua; Asya’da Çin, Rusya, İran ve Suriye yeniden seçildiği için Maduro’yu tebrik etti.
Oy Kullanıma Yönelik Müdahaleler
Bu seçimler hükümet, muhalefet ve ABD arasında yapılan bir dizi anlaşmanın sonucunda ortaya çıktı. Ancak Maduro hükümeti, önce sağ muhalefetin hırçın lideri Maria Corina Machado’nun ve ardından Corina Yoris’in seçimlere katılımını engelledi. Buna rağmen muhalefet son anda Gonzalez’i ortak bir aday olarak çıkarmayı başardı.
Venezuela’da, son on yılda, ABD ambargosunun siyasal ve ekonomik sonuçları yüzünden nüfusun dörtte biri (8 milyon kişi) bölge ülkelerine göç etti. Bu bağlamda yurtdışında yaşayan 8 milyon Venezuelalıdan yaklaşık 5 milyonu oy kullanabilecek durumda olmasına karşın yalnızca 69 bin Venezuelalı oy kullanma hakkına sahipti. Hatta Maduro’ya muhalif ve komşu Kolombiya’da yaşayan 3 milyon Venezuelalı, oylarını kullanmasın diye Kolombiya sınırı kapatıldı. Bu durum, ülkenin seçim ve demokratik süreçleri için ciddi sorunlar teşkil etti. Dolayısıyla farklı kuruluşların hesaplarına göre Venezuela’nın gerçek seçmeni 21 milyon değil, 13 milyon civarında olduğu düşünülüyor.
Seçim günü elektrik sisteminden kaynaklı olarak bazı bölgelerde aksaklıklara rağmen seçim oylama makinelerinin yedekleri ve pilleri düzgün işledi. Yani sistem hem insani açıdan hem de elektronik açıdan çok sağlam bir şekilde çalıştı. Ancak asıl sorunlar saat 14.30’da başladı. Çünkü CNE’nin resmi temsilcileri olan ve aynı zamanda Maduro’nun partisi PSUV ile bağlantıları bulunan koordinatörler tutanakların kopyasını muhalefet temsilcileriyle paylaşmak istemediler.
Venezuela’da seçim süreci, silahlı kuvvetlerin “Republica Planı (Cumhuriyet Planı)” adı verilen bir planının koruması altındadır. Seçim malzemelerini taşıyan, oy verme merkezlerinin bakımını yapan, seçim sürecine katılan, seçimin güvenliğini sağlayan, her vatandaşın oyunu kullandıktan sonra malzemeleri toplayan ve toplama merkezine aktaran Venezuela ordusudur. Üstelik tutanaklar, oy defterleri ve oy pusulasının bulunduğu kutular da Cumhuriyet Planı çerçevesince askerler tarafından toplandı. Yani tüm malzemeler ordunun elinde olduğu için silahlı kuvvetler seçimin hayati tanığıdır.
Venezuela’da oy verme işlemi elektronik ortamda yapılmakta ve bu durum seçim sonuçlarının hızlı bir şekilde açıklanmasını sağlamaktadır. Ancak sandıkların kapanması ile sonuçların resmi olarak açıklanması arasında altı saatlik bir gecikme oldu. Üstelik henüz resmî sonuçların %80’inin açıklanmasına rağmen Maduro’nun seçimi kazandığı ilan edildi. Maduro yönetimi, gecikmeyi “sonuçların yayımlanmasını engellemek için” tasarlanmış bir siber saldırıya bağladı.
Elon Musk’un Venezuela’ya Olan İlgisi NİKEL’den Kaynaklanıyor
Venezuela yaklaşık 303 milyar 200 milyon varil kanıtlanmış petrol rezerviyle dünyada ilk sırada; 6,4 trilyon metreküp doğal gaz rezerviyle dünyada yedinci sırada bulunuyor. Bunun dışında 320 ton altın rezervleriyle dünyada ilk on ülke içinde yer alıyor. ABD’nin Venezuela’ya olan ilgisi, enerji ham maddeleriyle ilişkili. Ancak Amerikalı iş adamı Elon Musk’ın ilgisi petrol, doğalgaz ve altından ziyade Nikel’den kaynaklanıyor. Aslında elektrikli otomotiv üretimi için nikel başta olmak üzere Elon Musk; altın ve lityum madenleri için bölgeye ilgi gösteriyor. Çünkü nikel ve altın, elektrikli otomotiv endüstrisinde kullanılan pillerin temel unsurudur.
Nikel; roket motorlarında, paslanmaz çelik üretiminde, cam işlerinde, hibrid araç ve pillerde, boru yapımında, çeşitli alaşımları yapmak için mıknatıs ve bozuk para üretiminde, elektronik mutfak eşyalarında, elektronik cihazlarda, tıbbi malzemelerde ve son yıllarda otomotiv endüstrisinde kullanılmaktadır. Bilinen en önemli nikel yatakları; Avustralya, Brezilya, Rusya, Yeni Kaledonya ve ardından Küba, Filipinler, Endonezya’dır. Venezuela’da nikel üretim ve satışına ilişkin birçok bilgi yetersizdir. Çünkü uzun zamandır üretime ara verildiği ve sağlıklı veri alınamadığı için ülkedeki nikel rezervleri ile ilgili net bilgi alınamıyor. Ancak dünyanın en büyük elektrikli otomotiv, elektronik ev aletleri üretimi yapan ülkelerin ciddi bir ilgisi var.
Elektrikli araçlarda yer alan lityum iyon bataryalar, altın ile bağlantılıdır. Altın, bu bataryaların içinde elektrik iletimi için kullanılır. Elektrikli araç pazarının büyümesi, lityum iyon bataryalarının üretiminde artışa yol açarken bu da altın talebini doğrudan etkilemektedir. Venezuela gibi altın zengini bir ülke ABD’nin ekonomik ve siyasi ambargosu yüzünden altın ihracatını sınırlı sayıda ülkeye yapabilmekte. Altın, yenilenebilir enerji projeleri, elektrik ve elektronik bileşenidir. Elektrikli araçlar genellikle yenilenebilir enerji kaynaklarıyla şarj edilir. Bu durum, yenilenebilir enerji yatırımlarının artmasıyla altın talebinde potansiyel bir artışa işaret etmektedir.
Venezuela’nın tek nikel üretim sahası başkentin kuzeyinde bulunan Loma de Niquel’dir. Tam kapasite ile çalıştığında dünya nikel üretiminin %1’ini karşılamaktadır. Bu tesis 1980’lerden kalma ve çok eski bir üretim teknolojisine sahip olduğu için âtıl kalmıştır. İşte Amerikalı iş adamı Elon Musk, Venezuela’daki bu nikel sahasını elde etmek istiyor. Bu yüzden ülkeye yatırım yapmanın en iyi yolunun iktidar ile iyi bir iş birliğinden geçtiğini düşünerek Maduro’ya değil; sağ muhalefete destek veriyor. Çünkü Elon Musk, Venezuela’daki nikel ve altın üretimine yapacağı teknolojik altyapı desteğiyle hem üretim kapasitesini artırabileceğini hem de şirketlerinin nikel ve altın ihtiyacını karşılayabileceğini düşünüyor.
Geleceğe Dair Muhtemel Senaryolar
Venezuela’da yaşanan siyasal gerilim artık uluslararası bir boyut kazanmış durumda. Ülkede Maduro’ya karşı bir askeri darbe veya suikast bekleniyor. Uzun vadeli iç çatışma içeren bazı endişe verici senaryolar olsa da şu an için pratikte mümkün değil. Devam eden süreçte Maduro’ya karşı protestolar olacak ve bu protestolar şiddetli bir şekilde bastırılmaya çalışılacaktır. Nitekim seçim sonrasındaki ilk hafta şiddetli gösteriler gerçekleşmiş, ülke genelinde devrimin atası Hugo Chavez’in heykelleri yıkılmıştı. Yazıyı kaleme aldığım (15 Ağustos) saate kadar en az yirmi beş ölü ve 2 binden fazla kişi gözaltına alınmıştı. Göstericiler, Maduro’nun koltuğu bırakmasını isterken uluslararası toplum da Maduro’ya baskıyı artırmaya başladı. Dolayısıyla bu durum Maduro’nun daha fazla otoriterleşmesine, muhalefetin daha fazla kriminalize edilmesine, en nihayetinde protestocuların kontrolden çıkmasına neden olabilir.
Bu durumda Maduro için birkaç temel senaryo olasıdır.
1-Maduro’ya Yönelik Askeri Bir Darbe veya Suikast
Maduro, bugüne kadar girdiği seçimleri muhalefetin boykot veya sınırlı katılımı nedeniyle kazanmıştı. Her ne kadar katılım çok düşük olsa da önceki seçimler şeffaf bir şekilde yapılmış ve seçmenin oy kullanmasına engel olumsuz bir durum yaşanmamıştı. Ancak bugün durum böyle değil. Venezuela seçim kurulu, tutanakları açıklamaktan imtina ediyor. Seçim sonuçlarının kısmi açıklanması, oyların tamamı sayılmadan veri akışı durdurulması, süreci muğlaklaştırmakta ve Maduro yönetiminin daha fazla eleştiri almasına yol açmaktadır. Dolayısıyla bu zorlayıcı birlikteliğin kendisine yönelik illegal eylemleri de beraberinde getirmesi muhtemel görülüyor.
2-Maduro’nun Kendi İsteğiyle Ayrılması
Eğer değişim Venezuela’da önümüzdeki aylarda şaşırtıcı bir şekilde gelirse, büyük ihtimalle bu senaryodan kaynaklanacaktır. Maduro’yu protestolar ve uluslararası toplumun baskısı seçimi kaybettiğine ikna etmek için zorlayabilir. Bu senaryo iktidardakilerin çıkarlarını gelecekte koruyan yarı onurlu bir geri çekiliş olabilir. Bu senaryonun önündeki tek engel, Chavistaların, generallerin ve uyuşturucu kartellerin kendilerine karşı gelen kitlesel protestolar nedeniyle nüfuz kaybetmeleridir. Ancak bu senaryo gün geçtikçe uygulanabilirliğini yitiriyor. Sosyal medya platformlarına yönelik kısıtlamalar gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle Küba istihbaratının bu senaryoda çok net direnç gösterdiği biliniyor.
3-Protestoların Kontrolden Çıkması
Eğer güvenlik güçleri, gösterileri bastırmayı bırakıp protestoculara müdahale etmezse, protestocular kamu binalarını ele geçirebilir. Tıpkı Asya ülkesi Bangladeş’te olduğu gibi, öğrencilerin başlattığı gösteriler kontrolden çıkarak kamu binalarının işgal edilmesine yol açınca Başbakan Hasine helikopterle Hindistan’a kaçmak zorunda kalmıştı. Dolayısıyla protestoların şiddeti Maduro ile müttefiklerini devirebilir. Bu bağlamda güvenlik güçlerinin genç kadrolarının Maduro’ya eleştirel yaklaştığı biliniyor. Özellikle Küba istihbaratı ve Rus Wagner paralı askerleri Venezuela güvenlik güçlerine danışmanlık yapıyor. Keza iktidar açısından polis veya asker herhangi birinin protestolara müdahale etmeyi reddetmesi Maduro’yu çok tehlikeli bir noktaya götürebilir.
4-Seçimlerin Tekrarı
Maduro, muhalefet gibi ideolojik olarak aynı çizgide olduğu Latin Amerika solcu hükümetlerini de seçim sonuçlarına inandıramıyor. Çünkü seçim sonuç tutanaklarının karşılaştırılması konusunda birçok gizemli ve şaibeli davranışlar söz konusu. Nitekim muhalefetten uluslararası kamuoyuna kadar kimse Maduro’nun kazandığına inanmıyor. Üstelik Maduro koltuğu da bırakamıyor. Brezilya Cumhurbaşkanı Lula da Silva’nın ileri sürdüğü “Başka bir seçim daha yapın.” fikri Maduro ve yönetimine uygulanabilir geliyor. Ancak halk desteğini tamamen kaybettiği için ikinci seçimin çok daha büyük farkla bitmesi daha büyük bir krize neden olabilir. Ayrıca ikinci seçim Maduro’ya manipülatif bir şekilde kazanma kılıfının hazırlanmasına olanak vermektedir.
5-Uluslararası Müdahale
Şu anda en zayıf senaryo olarak duruyor. Nitekim kimse bu senaryoyu savunmuyor. Keza bölgesel ve uluslararası konjonktürde askeri bir müdahaleye uygun zemin taşımıyor. İsrail Gazze’de Filistinlilere soykırım yaparken, Ukrayna-Rusya savaşı aktifken, dünyanın birçok ülkesinde hayat pahalılığı yaşanırken; Venezuela seçimleri yüzünden hiçbir ülke Venezuela’daki demokrasi sorununa müdahale için kendi kamuoyunu ikna edemez.
Sonuç olarak Maduro, iktidarını koruma noktasında geri adım atmayacağını göstermeye çalışıyor. Uluslararası toplum, Venezuela’ya tekrar yaptırım uygulamakla tehdit ederken sınırlı sayıda ülke Maduro’ya destek veriyor. Maduro daha önce de bu tür çabalara direndi; görece de başarılı oldu ama Venezuela halkını ciddi bir sefalete mahkûm etti. Ne yazık ki dünya, Venezuela’da demokratik değişim beklentisiyle uzun vadeli bir karar almak konusunda yukarıda ifade ettiğimiz senaryolardan pek fazla bir seçeneğe sahip değil. Çünkü birçok ülke kendi iç sorunları veya bölgesel sorunlarla meşgul ve hayat pahalılığı başka bir ülkenin iç sorunlarıyla ilgilenmeyi mümkün kılmıyor.
Gonzalez ve sağ muhalefetin seçimi kazanması yetmediği gibi sadece Maduro’nun da koltuğundan ayrılıp ayrılmaması yetmiyor: ülkedeki birçok dinamiğin de seçim sonuçlarına onay vermesi gerekiyor. Bu dinamiklerin başında ordunun üst düzey komutanları, Küba istihbaratı ve Rus paralı askerleridir. Silahlı kuvvetler eskisi gibi Maduro’yu desteklemiyor. Her ne kadar komuta kademesi, ‘Maduro’ya destek’ mesajı vermiş olsa da ordunun Maduro’ya sadakati eskisi kadar yüksek değil. Ancak Maduro’ya destek veren generaller, muhalefeti desteklemeleri durumunda idari, siyasi ve ekonomik kazanımlarını da kaybedeceğinden Maduro ile ordu arasında ayrışma zayıf gözüküyor. Dolayısıyla Maduro’nun iktidarda kalması daha muhtemel gözükürken ülke içinde yaşanabilecek darbe, suikast, iç savaş veya halk ayaklanması gibi senaryoların da ihtimal dahilinde olduğu göz ardı edilmemelidir.
Seçim öncesi bir mitinginde Maduro, kazanamazsa Venezuela’nın “bir kan gölüne, (…) bir iç savaşa” düşeceği konusunda halkı uyarırken; bu açıklaması yurtiçinden ve yurtdışından büyük tepki almıştı. Maduro’nun seçim sonuçlarını kabul etmemesi, göze almış olduğu riskin boyutu açıklamasının arkasındaki motivasyonundan anlaşılmaktadır.
[Hüsamettin Aslan, Latin Amerika Uzmanı ve Yunus Emre Enstitüsü Brezilya Eski Müdürüdür.]