Eskişehir Saldırısı ve Yeni Küresel Tehdit

Teenage Neo-Nazi Terörü

Eskişehir’de meydana gelen, 18 yaşında bir gencin Tepebaşı Camii bahçesinde oturanlara gerçekleştirdiği bıçaklı saldırıyla tüm Türkiye sarsıldı. Saldırganın üzerinde bulunan neo-Nazi sembolleri ve bıçağındaki gamalı haç, dünyada son birkaç yılda yükselişe geçen, üyelerinin yaşları 13’e kadar inebilen teenage neo-Nazi terör örgütlerini hatırlattı. Estonya’nın ücra bir kasabasında bilgisayarı başında uluslararası bir terör örgütü kurmuş 13 yaşındaki lideriyle, 2020’de İngiltere’nin terörist listesine girmiş olan Feuerkrieg Division (FKD) isimli bir örgüt bile mevcut. Bunun yanında, örgüt sempatizanlarından yeni gruplar da çıktı. Bunlardan birisi, dört araştırmacı gazetecinin uluslararası teenage terörist ağın içerisine sızarak bir yıl boyunca topladığı bilgilerle oldukça ayrıntılı bir rapor hazırladığı, 16 yaşındaki lideriyle Totenwaffen (Ölüm Silahları) oldu.

Eskişehir’de, neo-Nazi ideolojiyle genç bir insanın böyle ciddi bir saldırı gerçekleştirmesi Türkiye’de ilk örnek. Bu nedenle de daha önce Avrupa, ABD ve Baltık ülkelerinde ortaya çıkan teenage neo-Nazi yapılanmanın sayıları hiç de azımsanmayacak kadar olan bu grupların Türkiye’de de araştırılması ve çevirim içi radikalleşmelerinin önüne geçecek yöntemler uygulanması için vakit gelmiş görünüyor.

Eskişehir saldırısını gerçekleştiren Arda Küçükyetim ile dünyadaki benzer örnekler, küçük yaşta çocuk ve gençlerin aşırı sağ ideolojilerden etkilenerek birer örgüt lideri veya üyesine dönüştüklerini gösteriyor. Ayrıca çevirim içi radikalleşme, bu tür grupların Türkiye için de ciddi bir tehdit oluşturduğunu gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, bu yazı aşırı sağ, neo-Nazi grupların nasıl çevirim içi oyun platformları ve Telegram gibi mesajlaşma servislerinden çocuklara ulaşarak terörist saldırı planlayacak kadar radikalleştirdiklerini analiz etmeyi amaçlamaktadır.

13 Yaşında Bir Uluslararası Terör Örgütü Lideri

Estonya Polisi, 2020’de ülkenin ücra bir kasabasında uluslararası bir neo-Nazi terör örgütü liderini tutuklamaya gittiğinde, karşılarında 13 yaşında bir çocuk bulmayı beklemiyordu. FBI (Federal Bureau of Investigation), ABD’de bombalı saldırılar planlayan iki kişiyi tutukladığında mesajlaşmalarında “Commander” (Kumandan) diye hitap edilen örgüt liderinin Estonya’da olduğunu belirlemiş, yetkililere bildirmişti. Bu olayla birlikte, neo-Nazi, aşırı sağcı terörist yapılanmaların dünyanın farklı bölgelerinde küçük çocuklara internet üzerinden kolaylıkla ulaşabildiği ortaya çıktı.

“Commander” diye hitap edilen çocuk, 2018 yılında Feuerkrieg Division (FKD) isimli örgütü kurmuş ve hemen Kuzey Amerika ve Avrupa’da üye toplamaya çalışmıştı. Yetkililer neo-Nazi, terörist bir örgüt olan Atomwaffen Division gibi gruplara baskı yaptıkça FKD’ye üyelik arttı. Üyeleri bildiriler astı, Nazi bayraklarıyla poz verdi, bildiriler paylaştı, ateşli silahların nasıl edinileceği ve patlayıcıların nasıl yapılacağı konusunda bilgi alışverişine başladı. İdeolojilerinin özünde bir dizi neo-Nazi yazıları vardı; en önemlisi de Amerikalı neo-Nazi James Mason’ın 1992 tarihli “Siege” (Kuşatma) adlı kitabıydı. Şu anda 72 yaşında olan ve ABD’nin Denver şehrinde yaşayan Mason, “sistem” dediği şeye karşı terörist saldırıları savunuyordu.

FKD örgüt üyelerinden birinin, 24 yaşındaki Conor Climo’nun, ABD’nin Las Vegas şehrinde bombalı saldırı hazırlığında olduğunu 2019’da FBI ortaya çıkarmıştı.  FBI, bu şahsın Wire mesajlaşma platformundaki yazışmalarına sızmış, Estonya’daki örgüt liderine ulaşmıştı.  13 yaşındaki örgüt lideri “Commander”ın, Steam oyun platformunda kullandığı takma isim “HeilHitler8814” idi. Yaşı küçük olduğundan dolayı herhangi bir yargılama yapılamadı ancak yetkililer çocuğun ebeveynleriyle çalışacaklarını bildirdiler.

Feuerkrieg Division (FKD) Terör Örgütü Yapılanması

Feuerkrieg Division (FKD), Accelarationism (İvmecilik), beyaz üstünlükçü ideolojiyi benimseyen, Amerikalı bir neo-Nazi, James Mason’ın yazmış olduğu kitap “Siege” kültürünü savunan, uluslararası bir neo-Nazi örgütü olarak tanımlanıyor. Grup, “sistemin” ve modern toplumun şiddetli yıkımı yoluyla beyaz bir etno-devlet yaratmayı amaçlıyor. Toplumun çöküşünü hızlandırmak için FKD üyeleri “ırk savaşına” hazırlanmaya ve onu başlatmaya teşvik ediliyor.

FKD’nin üye toplama ve beyin yıkama gibi faaliyetleri büyük ölçüde çevrim içi olarak gerçekleşse de örgüt ayrıca ırkçı ve anti-Semitik ideolojilerini yaymak için broşür dağıtmaya, hedeflerine ulaşmak için şiddet içeren faaliyetlerde bulunmaya çağırıyor. Kuzey Amerika ve Avrupa genelinde üyeler açıkça toplu silahlı saldırı çağrılarında bulunmuş ve terör saldırıları planlamaktan tutuklanmıştır.

Örgüt, Şubat 2020’de resmen dağıldığını iddia etmiş, ancak Mayıs 2021’de mesajlaşma uygulaması Telegram’da yeniden ortaya çıkmıştı. FKD, o zamandan beri Baltık ülkeleri ve diğer Avrupa ülkelerindeki varlığını yeniden canlandırdı. Yakalandığında terör örgütü kurucusunun 13 yaşında olduğunu örgüt üyelerinin de bilmediği ifade ediliyor.

Las Vegas’ta Conor Climo, Eskişehir’de Arda Küçükyetim

Las Vegas’ta FKD üyesi olan, 2019’da FBI’ın radarına girerek yakalanan Conor Climo kayıt dışı silah bulundurmaktan suçlu bulunmuş ve ceza evine girmişti. Climo’nun çevirim içi radikalleşmesi, Eskişehir saldırısını gerçekleştiren Arda Küçükyetim ile de oldukça benzer bir seyir gösteriyor. Arkadaşlarının kaydettiğine göre Climo, arkadaş canlısı, zeki bir çocuktu ama büyüdükçe giderek daha fazla yalnızlaştı, öfkelendi ve bazı sınıf arkadaşlarına göre dengesizleşti. Arkadaş edinmeye çalışıyordu ancak insanlar ona pek iyi davranmıyordu. Çok fazla zorbalığa uğramıştı. Okul arkadaşlarından birisi, “Kimse beni sevmiyor. Buradan nefret ediyorum,” diye hıçkırarak ağladığını kaydetmişti.

Ailesiyle birlikte yaşayan Climo, mezun olduktan sonra eksikliğini duyduğu topluluğu buldu: İnternetin karanlık köşelerinde gizlenmiş, neo-Nazi bir ırk savaşını ateşlemeyi amaçlayan şiddet yanlısı küresel bir harekette artık bir topluluğun parçası olmuştu. Climo, 1930’larda Almanya’daki Nazi mitinglerindeki meşaleli yürüyüşlerden esinlenerek “ateş savaşı” anlamına gelen Feuerkrieg Division’a çekildi. Grupla olan ilişkisi Climo’yu odasında bomba yapım malzemeleri depolamaya kadar götürmüştü. Giderek daha da radikalleştikçe, FBI ve mahkeme belgelerine göre bir sinagogu havaya uçurmayı planladığı ve hedefleri tespit ettiği şüphesiyle tutuklandı.

Eskişehir’deki saldırıyı gerçekleştiren, 18 yaşındaki Arda Küçükyetim’in bir sabıkası yok. Aynı Climo gibi, kendisini “Ben genellikle sessiz birisi olarak dışlanıyordum.” diye tarif etmiş. Saldırıdan önce yayımladığı manifestoda “İnsanlığa nefretim ortaokul sonlarına doğru başladı.” diye kaydediyor. Aynı Climo gibi, o da eksikliğini duyduğu topluluğu, internetin karanlık köşelerinde buluyor.

Küçükyetim saldırı sonrasında verdiği ifadede, FKD örgütünün de ortaya çıkarılmasını sağlayan Steam oyun platformunda tanıştığı ve Doğu Avrupalı olduğunu söyleyen Fjotolf Hansen rumuzlu kişi tarafından yönlendirildiğini itiraf etti. Bu itiraf,  2020’de dağıldıktan sonra 2021’de yeniden üye toplamaya başlayan örgütün bu işte parmağı olabileceğine işaret ediyor.

Küçükyetim ifadesinde, “Fjotolf Hansen” kullanıcı isimli kişi için şunları söylemiş: “Bu kişi kendi gittiği okulda silah alıp eylem yapmak istediğini söylüyordu. Ayrıca bu şahıs bana kendimin patlayıcı yapabileceğimi söylemişti. Hansen’le aramızda yaptığımız bir konuşma esnasında kendisinin de patlayıcı madde yapmayı düşündüğünü hatta bir yakınının arabasını alıp bu patlayıcılarla eylem yapmayı düşündüğünü anlattı ancak detay vermedi.” Norveçli neo-Nazi terörist Anders Breivik, 2011’de 77 kişinin öldüğü, 242 kişinin ise yaralandığı terör eylemlerini gerçekleştirmiş, daha sonra da hapishanede Fjotolf Hansen ismini almıştı.

Basında yer alan bilgilere göre kendisi gibi, insanlardan hazzetmeyen bu kişiyle savaşlar ve siyaset hakkında konuşmaya başlayan Küçükyetim, silah almak istediğini ancak silah bulamadığını söylüyor. Bunun üzerine, Hansen rumuzlu kişi ona patlayıcı yapmayı öğretmeyi teklif ediyor. Patlayıcı yapmayı öğrenmek için araştırmalara başlayan Küçükyetim, hem malzemeleri temin edememesi hem de evde bomba yapmanın tehlikeli olacağını düşünmesi üzerine bu fikirden vazgeçiyor ve yeni bir plan yapıyor.

Saldırıyı gerçekleştirdiği Tepebaşı Camii çevresinde keşif yaparak İngilizce krokiler hazırlayan Küçükyetim’in, bunları konuştuğu Hansen rumuzlu kişinin onayına sunduğu belirtiliyor. Küçükyetim, saldırıyı gerçekleştirmeden önce bilgisayar ve cep telefonuna format atarak tüm bilgileri silse de mevcut bilgiler bir FKD terör eylemi hazırlığına benzerlik gösteriyor. Aynı zamanda, yazdıklarında bahsettiği “sistem”, Mason ideolojisi ve FKD bağlantısı olabileceğine işaret ediyor.

2021’de özellikle ABD’de FKD’ye katılan genç insanlar olduğu konusunda alarm verilmişti. Yakalananlardan birisi, 20 yaşındaki Christian Michael Mackey, saldırı hazırlığını yapmak için güçlü bir silah almak üzereyken aslında FBI ile çalışan bir kadınla buluştuğunda yakalandı. Bir ay sonra yapılan duruşmasında FBI ajanı, yetkililerin Mackey’nin yaşadığı aile evinde parça tesirli bir boru bombası bulduğunu söyledi.  Mackey’nin üvey babası, tutuklamadan kısa bir süre sonra oğlunun çevrim içi olarak radikalleştiğini belirtti. FBI kayıtları ve mahkeme belgeleri, Mackey’nin neo-Nazi Instagram grup sohbetlerinden birinde bir kullanıcıya “Sadece saldırıp ölmek için yeterince uzun yaşamaya çalışıyorum.” dediğini gösteriyordu. Küçükyetim de manifestosunda böyle bir ruh halinde olduğundan ve boru bombasından bahsediyor.

2022 yılında yaşları 15 ila 21 arası değişen, neo-Nazi terör gruplarına katılmaya çalışan, bomba yapımı hazırlığında olan veya bombalı saldırı düzenleyen gençler Kanada, Danimarka, İngiltere ve Litvanya gibi ülkelerde terör suçuyla yargılandı. Sadece İngiltere’de bile 2017-2021 yılları arasında aşırı sağcı gruplarla ilişkili 18 genç, terör suçlarından hüküm giydi.

Totenwaffen (Ölüm Silahları) Örgüt Yapılanması

Çocuk ve gençlerden oluşan neo-Nazi örgütlerini derinlemesine araştırmak isteyen POLITICO, Welt ve Insider’dan gazeteciler, bir yıllık araştırmanın sonucu olarak 2022’de bir rapor yayımlamıştı. Bu aşırı sağcı, yalnız kurt türü terörizmin iç işleyişini, radikalleşmenin nerede ve nasıl gerçekleştiğini anlamak için dört gazeteci, Telegram’daki yazışma ağlarına sızmış ve giderek şiddetlenen bu hareketin iç işleyişini ortaya çıkarmışlardı. Ödül alan araştırmadaki neo-Nazi genç yapılanmasının detayları, Arda Küçükyetim hakkında da ipuçları veriyor. Küçükyetim’in saldırısından sonra paylaşılan sözde manifestosunda ve daha sonra basında yer alan ilk ifadesindeki detaylar, uluslararası genç terörist ağların ideolojisi ve eylemleriyle birebir örtüşüyor.

Araştırmanın merkezinde olan ve FKD örgütünden esinlenerek, kendi örgütünü kuran Lukas F., dünyanın dört bir yanından gençlerden oluşan bir ağın parçası olmuştur. Aşırı sağcı fikirleri, Nazi propagandası ve saldırı videolarını paylaşan, bu süreçte birbirlerini kışkırtarak bazılarının liberal düzene karşı silahlanmaları gerektiğine inanmalarını sağlayan gençlerdir bunlar. Araştırma, ABD’den Batı Avrupa’ya ve Baltık ülkelerinin en ücra köşelerine kadar uzanan uluslararası bir ağda birbirine bağlı düzinelerce grup olduğuna işaret ediyor. Lukas F.’nin küçüklüğünden beri bilgisayar başında, özellikle oyun platformu Discord’da oldukça fazla vakit geçirdiği belirtiliyor.

Kasım 2020’de artık “gerçek bir terörist grubu” kurmaya karar veren ve Telegram üzerinden bir sohbet grubu oluşturan Lukas F., buna “Totenwaffen” (Ölüm Silahları) adını veriyor. Üyeleri arasında Discord ve Roblox oyun platformlarında tanıştığı kişiler olan örgütte Lukas F. de grup lideri- grubun “Führer’i” oluyor. Kasım 2020 ile Mayıs 2021 arasında yaklaşık 100 kullanıcıya ulaşan Totenwaffen grubunda Estonya, Fransa ve ABD dahil olmak üzere birçok farklı ülkeden kişi olduğu belirtiliyor ve birbirleriyle İngilizce sohbet ettiklerine dikkat çekiliyor. Lukas F., evde hazırladığı bombaların denemelerini açık arazilerde gerçekleştiriyor ve bunları görüntüleyerek grup üyeleriyle paylaşıyor.

Grup üyeleri, katılmadan önce liderin emirlerine uyacaklarına dair yemin etmektedir. Grupta ayrıca neo-Nazi James Mason’ın kitabını okuma şartı vardır. Üyeler, edindikleri makineli tüfekleri, bomba yapımı tarifleri, 3D yazıcıda silah yapma fikirleri, geçmişteki neo-Nazi terörist saldırı görüntüleri gibi paylaşımlar yapmaktadır. Grup üyelerinin fotoğraflarının üzerinde aynı Küçükyetim gibi neo-Nazi sembolleri ve kuru kafa maskeleri olması dikkat çekiyor.

Dikkat çeken ayrıntılardan bir diğeri de grup üyelerinin, Küçükyetim’in idealize ettiği kişilerden, Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki iki camide 51 kişiyi vurarak öldüren aşırı sağcı teröristi övmüş olmalarıdır. Hatta grup üyelerinden birisi bu sağcı terörist için “Tarrant bir efsane” yazmıştır.

Küçükyetim’in manifestosunda “günümüz azizleri” dediği kişilerden, 2011 yılında Norveç’te 77 kişiyi öldüren aşırı sağcı terörist Anders Breivik’i; Totenwaffen grubunda da övdükleri, içlerinden birisinin ona “aziz” dediği belirtiliyor. Küçükyetim’in sözde manifestosunda yazdığı ve ifadesinde belirttiği insanlara karşı nefreti, kendisini Nasyonal Sosyalist olarak tanımlaması gibi bilgiler, Lukas F.’in yazdıkları ile neredeyse aynı görünüyor. Grup sohbetlerinin birisinde ilk olarak 14 veya 15 yaşındayken “nefretinin” farkına vardığını yazan Lukas F., “İlk başta Nasyonal Sosyalist olduğumun gerçek olmasını istemedim. Ama şimdi bunun için mücadele ediyorum.” demiştir.

Sonuç

Özellikle pandemi döneminde yaygınlaşan neo-Nazi örgütlerin, oyun platformları ve mesajlaşma servisleri üzerinden çocuklara-gençlere ulaşması, çevirim içi radikalleşmeleri Türkiye’de de bir sorun olarak ortaya çıkmış görünüyor. Eskişehir’de saldırı gerçekleştiren Küçükyetim’in, sözde manifestosunu paylaştığı Telegram platformu, pek çok ülkede, neo-Nazi terör gruplarının içerisine çekilen çocukların en yaygın haberleşme ağı olarak ön plana çıkıyor. Telegram üzerinden aşırı sağ iletişimleri sistematik olarak izleyen uzmanlar, yetkililerin dijital alanları ciddiye almaya başlamasının yıllar aldığını ve kolluk kuvvetlerinin yetersiz olduğunu belirtiyor. Ayrıca uzmanlara göre  bu yetersizlik, aşırı sağcı terörist alt kültürünün Telegram’da engelsiz  şekilde gelişmesine izin verdiği gibi  küçüklerin de uygulamaya kolayca erişebilmesine olanak sağlıyor.

Totenwaffen terör grubu üzerine yayımlanan rapora katkı sağlayan uzmanlardan Miro Dittrich: “Gençler çok daha erken radikalleşmeye başlıyor. 14 veya 15 yaşına geldiklerinde genellikle bir nefret sarmalının sonuna ulaşmış oluyorlar.” diyor. Dolayısıyla, bu örgütlerin ideologları olan James Mason tarafından önerilen gevşekçe birbirine bağlı hücreler, Küçükyetim’de de gördüğümüz “yalnız kurt” saldırı stratejisi, gençler tarafından kolayca uygulanabilir hale geliyor.

Devlet yetkilileri için bu terörist yapılanmaları belirlemenin oldukça güç olduğu belirtiliyor. Grupların ortadan kaybolup tekrar ortaya çıktığına, grup üyeleri arasındaki bağlantıların katı bir örgütlenmenin ürünü olmaktan çok, paylaşılan ideolojinin ürünü olduğuna dikkat çekiliyor. Ağın gücü de sabit bir grup olmamasında, dünyanın herhangi bir yerinde bulunabilen bireyler topluluğu olmasında yatıyor. Ortak noktalarının; ideolojileri ve nefretleri olduğu belirtiliyor. Avrupa Polis Teşkilatı Europol’e göre, bu grupların kovuşturulmasını çok zorlaştıran şey, birbirleriyle bağları gevşek bireyler topluluğu olmaları. Kendi inisiyatifleriyle hareket eden bir veya iki bireyin, aynı Arda Küçükyetim vakasında gördüğümüz gibi, gerçek bir tehdit oluşturabileceği kaydediliyor.

Küçükyetim’in yazdıklarında, özellikle Batı’da ve Türkiye’de yükselişe geçen son yıllardaki göçmen karşıtı aşırı sağ söylemleri, bazı Türkiye’ye ait olmayan tanımlamaları görüyoruz: Örneğin Türkiye’de saldırı hedeflerinde belirttiği “Göçmen Kayıt Merkezi” diye bir yer bulunmuyor; Türkiye’de göçmenlerin kayıtlarını sadece Göç İdaresi Müdürlükleri gerçekleştiriyor. Bu gibi bilgiler Küçükyetim’in ithal bir ideoloji ve yönlendirmeyle Türkiye’deki saldırıyı gerçekleştirdiğini düşündürüyor. Bundan sonraki süreçte, Küçükyetim’in uluslararası iletişimde olduğu gruplar, radikalleşmesine giden süreç ve onun gibi başka gençler olup olmadığı Türkiye’deki yetkililer tarafından da mercek altına alınmalı ve bu gençler henüz eyleme geçmeden başından önlem alınması için yetkili bakanlıklar ve uzmanlar iş birliğine gitmelidir.

Dr. Işıl Acehan, Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısıdır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu