Irkçı-Tengrici Terör

Türkiye, Eskişehir’de cami çevresindeki yedi kişiyi bıçaklayan 18 yaşındaki Arda K. adındaki gencin terör saldırısıyla sarsıldı.

Saldırganın, yayınladığı 16 sayfalık manifestoya bakınca son 10 yıldır Türkiye’de köpürtülmeye çalışılan ırkçı, Tengrici ideolojiden etkilendiği görülüyor.

Türkiye teröre yabancı bir ülke değil. Etnik, ayrılıkçı, Marksist-Leninist veya İslamiyet’i suistimal eden PKK, DEAŞ, DHKP-C, El-Kaide, TİKKO ve FETÖ gibi farklı terör örgütleri ile yıllardır mücadele ediliyor.

Ama Arda K.’nin terör saldırısı; esinlendiği ideoloji, örnek aldığı teröristler ve saldırı biçimi açısından Türkiye tarihinde bir ilk.

Irkçı-Tengrici terörün ilk örneği olarak niteleyebileceğimiz bu terör saldırısının maalesef göstere göstere geldiğini söyleyebiliriz.

Zira Türkiye dışından yönlendirilen bazı çevreler ve bir siyasi parti, uzunca süredir bu kafatasçı ırkçılığın tohumlarını Türkiye’de ekmekteydi.

Kayseri’deki mültecilere karşı başlatılan saldırıların da gösterdiği üzere üretilen nefret söylemi maalesef toplumumuzun bir kısmını, özellikle de bazı gençleri etkilemiş vaziyette.

Bu duruma bakınca Arda K.’nin terör saldırısının son olmayacağı ve yalnız kurt diye tabir edilen yeni isimlerin bu tarz terör saldırıları yapma ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Zira aileleriyle, çevreleriyle çeşitli sorunlar yaşayan ve bariz psikolojik sorunları olan bazı gençler, sorunlarının kaynağının göçmenler, mülteciler ve yabancılar olduğuna inandırılmış durumda.

Bu gençler önlerine atılan günah keçilerine ve nefret objelerine yönlendirilmiş hâldeler.

Türkiye’deki ırkçı-Tengrici ideolojinin orijinal bir söylemi yok.

Ümit Özdağ gibi isimlerin tek yaptıkları, Batı’daki aşırı sağcı ırkçıların söylemlerini ve argümanlarını Türkiye’ye taşımaktan ibaret.

Arda K.’nin sözde manifestosuna baktığımız zaman Batı’dan Türkiye’ye ithal edilen bu kafatasçı ırkçılığın söylemlerinin ezberlendiğini ve tekrarlandığını görüyoruz.

Arda K. kendisini nasyonal sosyalist ve Türkçü-Tengrici olarak nitelendiriyor. Arda K.’nin, Aryan Alman ırkını üstün ırk; Türkleri ise ikinci sınıf olarak gören bir ideolojiye mensubiyetini ilan etmesi nasıl bir kafa karışıklığı ile karşı karşıya olduğumuzu açıkça gösteriyor.

Arda K.’nin böcek olarak nitelendirdiği insan kitlesi çok geniş; Yahudiler, göçmenler, mülteciler, Kürtler, zenciler; tembel ve asalak olarak nitelendirdiği Türk toplumunun geneli.

Aslında Arda K., ötekine düşman; nedenini bilmese de kendisine öğretilen nefret, sorunlarının kaynağı olarak hep ötekine işaret ediyor.

Bu gencin böyle bir katliamı gerçekleştirecek seviyede radikalleşmesinin bir günde veya bir gecede olmadığı herkesin malumu.

Özellikle son yıllarda malum parti ve lider eliyle gün geçtikçe dozunu artıran ajitasyonlar ve yaygınlaştırılan, normalleştirilen ırkçı söylemlerin Arda K.’nin radikalleşmesinde büyük rol oynadığını söyleyebiliriz.

Bunun da ötesinde, özellikle Batı kaynaklı çeşitli formlar üzerinden bu ırkçı ideolojinin Türkiye’ye sızdığını söyleyebiliriz.

Ama her şeyden önemlisi, sosyal medya şirketlerinin kendi ilan ettikleri politikalarına apaçık bir şekilde aykırı olan bu ırkçı söylemleri engellememeleri, aksine yaygınlaştırmaları.

Sosyal medya şirketlerinin ırkçılık söz konusu olduğunda Batı’da farklı, Türkiye’de farklı davrandığını artık hepimiz biliyoruz.

Irkçı-Tengrici terörün ve ideolojinin bu saldırıyla birlikte Türkiye açısından millî güvenlik problemi olduğu apaçık şekilde ortaya çıktı.

Umarız gerekli önlemler alınır yoksa başımızı çok ağrıtacak yeni bir terör dalgası başlıyor. Yılanın başı ufakken ezilebilirse Türkiye yakın gelecekte büyük bedeller ödemekten kurtulmuş olur.

Doç.Dr. Enes Bayraklı, Türkiye Araştırmaları Vakfı başkan yardımcısıdır.

Bu yazı, ilk olarak 14.08.2024 tarihinde Diriliş Postası’nda yayımlanmıştır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu