1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nı Yunan Megali İdea'sı Üzerinden Okumak: Kıbrıs'ta ''Ebedi Barış''

Megali  İdea’dan  vazgeçmedikçe, Yunanlılar hiçbir zaman Türklerin dostu olamazlar.

Emekli Orgeneral Suat Aktulga[i]

Giriş

Ünlü filozof Immanuel Kant, neredeyse 230 sene önce 1795’de “demokratik”, “ticari” ve “kurumsal” barış bağlamlarında[ii] “Ebedi Barış”ı [Perpetual Peace] önerirken,[iii] acaba Kıbrıs Adası’nda yüzyıllarca süren çatışma ve gerginliklerin, 20 Temmuz 1974 sabahından itibaren –gerçekten ve her anlamda- “ebedi bir barış”a ulaşacağını mı düşünmüştür? Bilemeyiz; ancak, Kıbrıs’ta uluslararası antlaşmalar çerçevesinde garantör devlet olan Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 sabahı başlattığı ve bugüne değin adadaki tüm taraflara özgürlük ve barış getiren “elzem” askerî harekât, Kant’ın tam da öngördüğü ebedi barışa hizmet eden, haklı ve hukuki bir barışçı girişim olmuş görünmektedir. (Bkz. Resim-1)

Dolayısıyla, bu yazıda 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ve Yunan Megali İdeası ilişkisi irdelenecektir. Bu kapsamda, bugünlerde 50. Zafer Yıl Dönümü’nü kutladığımız 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı gerek Türkiye gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) sosyo-politik gündemin ilk maddesini oluşturmaktadır. Bu vesileyle, adadaki tüm herkese –abartısız şekilde- bir “ebedi barış” ve 50 yıldır adada huzur ve esenliğin hüküm sürmesini sağlayan 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın Türkiye tarafından neden gerçekleştirilmek zorunda kalındığına Yunan Megali İdeası üzerinden bir okumayla açıklık getirilecektir.

Resim 1. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı[iv]

Yunan Megali İdeası

Yunan Megali İdeası (diğer bir deyişle Yunan Büyük Ülküsü), jeopolitik olarak yayılmacı ve genişlemeci (irredentist),[v]ideolojik olarak aşırı-milliyetçi ve faşizan (başkasına yaşam hakkı tanımayan) sosyo-politik bir devlet doktrinidir. Megali İdea’nın ilk ruh ve fikirleri, 1714 yılında şair Etolios tarafından Adalar Denizi adasında, Yunan-Rum Osmanlı reayası arasında anlatılmış ve bu milliyetçi-yayılmacı ideolojiye destekçi aranmıştır. Ancak, bu ülkünün daha çok tanınması ve yayılması için en fazla çalışan ve hatta bu genişlemeci-milliyetçi ideoloji için “Megalo İdea” [Büyük Ülkü] ismiyle ilk haritayı yayımlayan kişi, Yunan tarihinin ünlü şairi ve ulusal kahramanı gayri-müslim Osmanlı vatandaşı Velestinli Rigas Feraios’tur (1757-1798).

Feraios, 1791’de Romanya-Bükreş’te bulunduğu sırada Megali İdea’nın ilk jeopolitik ve ideolojik haritasını çizmiş ve 1797’de bu haritayı Avusturya-Viyana’da bastırarak Yunanca konuşulan tüm topraklarda dağıttırmıştır.[vi] Dolayısıyla Rigas Feraios, Megali İdea’ya ilk ruh ve uyanış şeklini veren kişidir; bunu da, ilk Megali İdea haritası olarak görülebilecek olan, 12 parçadan oluşan, 4 m2 ebatında ve Balkanlar’da Tuna Nehri’nin tüm aşağı bölümü, Adalar Denizi’nin tüm adaları, Girit, Kıbrıs, Trakya, İstanbul ve Batı ve Orta Anadolu’nun (antik ve kadim) Yunan toprakları olarak gösterildiği “Hellas’ın Haritası”nı yayımlayarak yapmıştır.[vii]

Aslında Feraios’un idealist ve romantik milliyetçi düşüncelerinden feyz alan ve Yunan bağımsızlığı için dönemin güçlü devletleri İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusyası’nın desteğini almak amacıyla siyasi, askerî ve ekonomik bağlamda Yunan-Rum propaganda, lobicilik ve isyan faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için çalışan ve 1814’te kurulmuş “Filiki Eterya-Dostluk Cemiyeti”nin hedefleri Megali İdea’nın temel amaçlarını teşkil etmektedir. Bu hedefler şöyle sıralanabilir; (1) Yunanların tam bağımsızlığının temin edilmesi, (2) Selanik ve Batı Trakya bölgelerinin Yunanistan’a katılması, (3) Batı Anadolu bölgesinin Yunanistan’a katılması, (4) Kıbrıs’ın alınması, (5) On İki Ada’nın (Dodecanese) kazanılması, (6) Ege Adaları’nın tümüyle Yunanistan’a katılması, (7) Kadim Pontus Rum Krallığı’nın yeniden kurulması, (8) Gökçeada ve Bozcaada’nın Yunanistan’a katılması, (9) Son olarak ise, Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul merkezli olarak “Büyük Helen İmparatorluğu” adıyla yeniden kurulmasıdır.[viii] (Bkz. Resim-2)

Resim 2. Yunan Megali İdeası’nın Modern Bir Bayrağı[ix]

Sonuçta 1821 Yunan İsyanı’nın ilk sloganı, “Megali İdea” ile vücut bulmuş ve böylelikle Megali İdea Yunan milliyetçiliğinin vazgeçilmez siyasal doktrini hâline gelmiştir. Yunan İsyanı öncesi 1814’te kurulan Filika Eterya gibi ihtilalci Yunan derneklerinin temel hedefleri, hem kadim antik Yunan hem de Doğu Roma İmparatorluğu’nun bir zamanlar egemenliğindeki toprakların, bir isyanla kurulacak yeni Yunan devletinin hâkimiyeti altına girmesi olmuştur.[x]Bu yolda isyancı ve ayrılıkçı bu Yunan ihtilal derneklerinin Mora’da 1821’de yaptığı büyük toplu insan kıyımı neticesinde 40 bin civarında Osmanlı Türkünün katledilmesi ile başlayan Megali İdea’nın kanlı yüzü[xi] Osmanlı-Türk egemen coğrafyalarında onlarca yıl aynı şiddet ve zalimliklerle devam etmiş; son olarak Kıbrıs’ta Kıbrıs Türklerine karşı Kıbrıslı Rum EOKA terör örgütlerinin gerçekleştirdiği ve soykırıma varan terör ve katliamlar ile sonuçlanmıştır.[xii] Bunlar da göstermektedir ki; Megali İdea, aşırı-milliyetçi, popülist, yayılmacı bir jeopolitik doktrin olmasının yanında, anti-demokratik ve faşizan bir ideolojidir. Bu yüzden de, Megali İdea tarihinde birçok insanlık suçu mevcuttur.[xiii]

Yunan Megali İdeası ve Kıbrıs Adası

Bugünkü Yunanistan devletinin 1830’da kurulmasını müteakip, 1844 yılı Anayasa görüşmelerinde dönemin Başbakanı Ioannis Kolettis’in 1844’te Yunan Parlamentosu’nda yaptığı konuşma ile Megali İdea jeopolitik doktrini, siyaseten ve ideolojik bir devlet politikası olarak resmileşmiştir.[xiv] Megali İdea çerçevesinde 1830 sonrasında yayılmacı bir ideolojiyle Balkanlar’da geniş Osmanlı topraklarını egemenliğine katmayı başaran Yunanistan, son olarak II. Dünya Savaşı hemen ertesinde imzalanan 1947 Paris İtalyan Barış Antlaşması ile güney-doğu Ege’deki On İki Adalar bölgesindeki birçok ada, adacık, kayalığın egemenliğini İtalya’dan almıştır. Bu, Yunanistan’ın 1830’dan bu yana Türkiye aleyhine kazandığı son coğrafyadır.

Doğal olarak Yunanistan’ın bu On İki Adalar zaferi ile genişlemeci açlığı daha da güven kazanarak, artmıştır. Bundan ötürü Yunanistan, 1947 sonrası gözünü Megali İdea’nın vazgeçilmez hedeflerinden birisi olan Kıbrıs’a daha da dikkatlice dikmiş ve adayı tümden ele geçirmek için 1923 Lozan Barış Antlaşması ertesinden beri ada Rumlarıyla birlikte sürdürdüğü terör faaliyetlerini 1950’den itibaren daha da artırmıştır. Bu bağlamda Yunanistan, Kıbrıs’ta Rumlara 1954’te EOKA terör örgütünü kurdurtmuş ve bu tarihten 1974’e değin adada Kıbrıslı Türklere karşı yoğun bir terör, tedhiş, baskı, zulüm, vahşet ve hatta nihayetinde soykırım uygulamıştır. Türkiye, 1974’te Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilgili uluslararası antlaşmalardan doğan hakları kullanarak, adaya bir Barış Harekâtı ile müdahale ederek, adada hâlen günümüzde de süren barış, esenlik ve istikrarı getirmiş ve Kıbrıslı Türklerin can ve ırzını kurtarmıştır. Ancak, buna rağmen adanın güveyinde konuşlu Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) olarak bilinen siyasal entite, 2004 yılında Avrupa Birliği’ne tam üye yapılmak suretiyle, siyasi ve ekonomik olarak azami destek görmeye başlamıştır.[xv]

Dolayısıyla, asla unutulmamalıdır ki, Kıbrıs Adası ve Doğu Akdeniz, yayılmacı Yunan jeopolitiği olan Megali İdea’nın iki yüzyılı aşkın bir süredir -ayrıcalıklı- bir hedefi hâlindedir. Bu yüzden, adanın resmi olarak 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması ile İngiltere’nin egemenliğine geçmesi sonrasında Rum-Yunan ikilisi asla rahat durmamış ve İngiliz yönetimine karşı baskı ve terör siyasaları uygulamaya başlamıştır. II. Dünya Savaşı’nın 1945’te bitişi ile birlikte Yunanistan, bir yandan Ege’nin güneyinde, Anadolu Yarımadası’nın kıta sahanlığı üzerinde bulunan, dolayısıyla Türkiye’nin egemenliğinde olmaları gerekirken Lozan Barış Antlaşması ile İtalya egemenliğine bırakılan Meis ile Menteşe Adaları (diğer adıyla On İki Adalar [Dodecanese]) grubunun egemenliğini 1947 Paris İtalyan Barış Antlaşması ile elde ederken, öte yandan Kıbrıs’ın da tüm egemenliğini en kısa vadede İngilizlerden devralıp Kıbrıslı Türkleri de adadan bir şekilde tasfiye ederek adanın hızlıca Yunanistan’a ilhak edilmesini (Yunanca “Enosis”) sağlama faaliyetlerine girişmiştir.

Görüldüğü üzere, tüm bu Yunan-Rum rüyalarını besleyen temel etken, “Yunan Megali İdeası” olarak bilinen aşırı-milliyetçi ve faşizan ideolojili yayılmacı Yunan jeopolitiğidir. Ancak işin en tuhaf tarafı, Yunanistan’ın tüm bunları Megali İdea ideolojisi ile gerçekleştirebileceğine inanacak kadar büyük bir hayalperestlik içinde olmasıdır. Aynı hayalperestliğe Kıbrıs Rumları da sahiptir. Bunu önlemek için, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, haklı olarak; “…Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis’e “gerçekleşmeyecek hayaller peşinde koşmaması” ve “diyalog çağrılarına olumlu yanıt vermesi” çağrısında” bulunmuştur.[xvi] Dolayısıyla, Yunan-Rum ikilisinin zihninde bu tuhaflığa yol açan temel tarihsel faktörün, “Büyük Ülkü”lü Yunan devlet-aklının, o hayalci bilincini 10 Ağustos 1920’de Sevr’de bırakmış olmasında yattığı düşünülmektedir. Nitekim üç yıllık işgali sonrasında 1922’de Anadolu’da uğradığı büyük bozgun ve yenilgi bile Sevr’de kalmış bu donuk Yunan bilincini çözmeye ve ona rasyonel bir zihniyet kazandırmaya yetmemiş, Yunanistan’ın günümüzde hâlâ “Büyük Yunanistan” ve kadim Bizans’ı ihya hayalleri peşinde koşmaya devam etmesi bunu göstermektedir. Bu yüzden de Yunanistan, geçmişten bugüne Kıbrıs’tan hiçbir zaman vazgeçmemiştir.

Bunu üst düzey Yunan hükümet yetkililerinin bazı resmi beyanatlarından da net olarak görmekteyiz. Nitekim 2023 Temmuz’unda “Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıl dönümüyle ilgili paylaşımda bulunan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis skandal ifadeler kullandı. Miçotakis, Ada’nın Türkiye tarafından ‘işgale’ uğradığını…[xvii] iddia ederken, 15 Temmuz 2024 günü GKRY’de temaslarda bulunan Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da bir yıl sonra yine Başbakanı Miçotakis’in izinden gitti.  Yunan Helenizminin farklı bir yol izlediğini ve ilişkilerinin de olması gerektiği gibi olduğunu dile getiren Dendias, Hristodulidis’e Rum Yönetimi başkanlığı döneminde “50 yıllık işgal ve bölünmeden kurtulmayı hak ettiklerine dair dileklerini” ilettiğini de sözlerine ekledi.[xviii] Ancak tüm bu söylemler, hem Yunanistan ve GRKY ikilisinin Türkiye’nin 1974’de haklı ve hukuki olarak adaya gerçekleştirdiği Barış Harekâtı’ndan ders almadığının hem de Yunan Megali İdeası’nın Kıbrıs’tan asla vazgeçmeyeceğinin -açık- göstergeleridir. Buna karşılık, KKTC Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’a “Kıbrıs Barış Harekâtı” cevabında, “Kıbrıs Barış Harekâtı, Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasını önlediği gibi hem Türklerin hem Rumların can güvenliğini sağlamış meşru bir harekâttır[xix] beyanatında bulunmuştur.

Sonuç: 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı

Yunanistan, bağımsızlığını elde ettiği 1830 sonrası, elindeki ile yetinmeyip daha fazla Osmanlı toprağını ele geçirmeyi “ulusal bir hedef” olarak benimsemiş ve Megali İdea ideolojisini zamanın İngiltere, Fransa, Çarlık Rusyası gibi güçlü devletlerini arkasına alarak gayet başarıyla uygulamıştır. Bunun sonucunda da; Ege Makedonyası ile Tesalya’yı, Batı Trakya ve Selanik’i, Doğu Ege Adaları’nı (Boğazönü, Saruhan ve Menteşe Adaları) ülkesine katarak, Megali İdea’nın ilk önemli hedeflerini gerçekleştirmiştir.

Bu yayılma siyasetinde Yunanistan ve Büyük Ülküsü, Türkiye’den iki kez önemli dersler almıştır. Bunlardan ilki, Megali İdea’nın hedef coğrafyası Batı Anadolu’da gerçekleşmiş ve kendilerinin “Büyük Felaket-1922 (Great Catastrophe)” olarak nitelediği, ancak bizce “Büyük Ders” denebilecek, I. Dünya Savaşı ertesinde kalkıştıkları Batı Anadolu’yu Yunanistan’a ilhak (Enosis) girişimleridir. Megali İdea’dan kaynaklı bu tehdit, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen Millî Mücadele ile Anadolu topraklarından atılmıştır. İkincisi ise, yine Megali İdea’nın bir başka hedef coğrafyası olan Kıbrıs Adası’nda gerçekleşmiş ve 1974’te Adalı Rumları da Megali İdea’nın zararlı ruhuna ve doktrinine alet ederek, Kıbrıs Adası’nın bütününü Yunanistan’a ilhak (Enosis) girişimidir. Bu tehdit de, Kıbrıs’ta uluslararası antlaşmalarla garantör ülkelerden biri olan Türkiye’nin gerçekleştirdiği 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile -en azından- adanın kuzeyinden, diğer deyişle Kıbrıs Türklerinin vatanı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarından atılmıştır. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıl dönümü kutlu olsun; bu zaferin daha nice yıllarca kutlanması dileklerimizle…

 

[Emekli Kurmay Albay Dr. Gökhan Ak İstanbul Topkapı Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde öğretim üyesidir]

[i] Suat Aktulga, “Kıbrıs Barış Harekatı”, Günaydın Gazetesi, 25 Ocak 1975, s. 1.

[ii] Lucas Thorpe, “Kant on the ‘Guarantee of Perpetual Peace’ and the Ideal of the United Nations”, Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 6(1): 223-245, 2019.

[iii] Immanuel Kant, Zum ewigen Frieden: ein philosophischer Entwurf (1 ed.), bey Friedrich Nicolovius, Königsberg, 1795.

[iv] Utku Şimşek, “Kıbrıs’a Barış Getiren Harekatın 50 Yılı”, 19.07.2024, Anadolu Ajansı,  https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kibrisa-baris-getiren-harekatin-50-yili/3279544 (Erişim tarihi: 21.07.2024)

[v] Thomas Ambrosio, Irredentism: Ethnic Conflict and International Politics, Praeger, Westport, CT, 2001.

[vi] Ertan Köse, Yunanistan’ın Türkiye ve Balkanlar Üzerindeki Stratejik Hedefleri,  Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Gebze Teknik Üniversitesi, Kocaeli, 2005.

[vii] Herkül Millas, Yunan Ulusunun Doğuşu, İletişim, İstanbul, 1994.

[viii] Oğuz Kalelioğlu, “Türk-Yunan İlişkileri ve Megali İdea,” Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, (41): 105-123, 2008.

[ix] https://www.dunyabulteni.net/makale-yorum-1/yunanistan-in-bitmeyen-megalo-idea-si-ve-turkiye-ne-yapmali-h476728.html, 02 Eylül 2020 (Erişim tarihi: 22.02.2023)

[x] Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınları, İstanbul, 1995, s. 169.

[xi] Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün: Osmanlı Müslümanlarına Karşı Yürütülen Ulus Olarak
Temizleme İşlemi 1821-1922, (Çev. B. Umar), İnkılap Yayınları, İstanbul, 1995.

[xii] Turgay Bülent Göktürk, “Kıbrıs’ta Rumların Gerçekleştirdiği 1974 Katliamları, “Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi,” 116(228), 159-170, 2017; Oğuz Yucel, Kıbrıs’ta Türklere Karşı İşlenen Uluslararası Suçlar (1955-1974), Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 2020.

[xiii] Pınar Akarçay, “Türkiye-Yunanistan İlişkileri Bağlamında Yunan İsyanı ve Türklere Yönelik Katliamlar”, Hasan Acar (Ed.) Türkiye-Balkan Devletleri İlişkileri (s. 59-88), Nobel, Ankara, 2023, s. 64.

[xiv] Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, V. Cilt (Nizam-ı Cedid ve Tanzimat Devirleri (1789-1856)), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 1988, s. 107-108.

[xv] Emruhan Yalçın, “Hangi Türkiye, Hangi Türkler?, ‘Megali İdea’ Yaşıyor”, 2023 Dergisi, (140), Ankara, 15 Aralık 2012.

[xvi] Yeni Şafak, “KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’dan Rum lider Anastasiadis’e: Gerçekleşmeyecek hayaller peşinde koşma”, 02 Ocak 2021, https://www.yenisafak.com/dunya/kktc-cumhurbaskani-tatardan-rum-lider-anastasiadise-gerceklesmeyecek-hayaller-pesinde-kosma-3592529 (Erişim tarihi: 20.07.2024)

[xvii] Yeni Şafak, “Miçotakis’ten skandal Kıbrıs paylaşımı: Türkiye’ye ‘işgalci’ dedi”, 20.07.2023, https://www.yenisafak.com/gundem/micotakisten-skandal-kibris-paylasimi-turkiyeye-isgalci-dedi-4546690 (Erişim tarihi: 21.07.2024)

[xviii] Kıbrıs Gazetesi, “Yunanistan Savunma Bakanı Dendias Güney Kıbrıs’ta temaslarda bulundu”, 16.07.2024, https://kibrisgazetesi.com/yunanistan-savunma-bakani-dendias-guney-kibrista-temaslarda-bulundu/ (Erişim tarihi: 20.07.2024)

[xix] Muhammet İkbal Arslan, “KKTC Dışişleri Bakanlığı: Kıbrıs Barış Harekatı meşru bir harekattır”, 15.08.2022, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kktc-disisleri-bakanligi-kibris-baris-harekati-mesru-bir-harekattir/2661763 (Erişim tarihi: 20.07.2024)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu