Türkiye’den Afrika’nın Stratejik Hattına Çıkarma

17 Temmuz günü Türkiye’nin Afrika Açılımı Politikası için bir milat olabilir. Türkiye, Sahel’in kilit ülkelerinden Nijer’e tabiri caizse bir çıkarma yapıyor. Heyette yer alan isimlere bakıldığında bu ziyaretin ne denli önemli olduğu anlaşılabilir. Dışişleri Bakanı Fidan, MİT Başkanı Kalın, Savunma Bakanı Güler ve Enerji Bakanı Bayraktar’ın yanı sıra Savunma Sanayi Başkanı Haluk Görgün ve Ticaret Bakan Yardımcısı Volkan Ağar Nijer’de temaslarda bulundu.

Nijer’in Attığı Adımlar Geçmişin Prangalarını Kırıyor

Batı Afrika’yı Kuzey Afrika’ya bağlayan bir kilit olan Nijer, 1922’de Fransız sömürge idaresine girdi. 1950’lerde ülkedeki uranyum yataklarının keşfedilmesi sonrası ise Fransa’nın bölgedeki tahakküm arzusu artarak devam etti. 1960’ta bağımsızlığını kazanmasına rağmen Fransız tahakkümünden kurtulamayan Nijer’de geçtiğimiz sene gerçekleşen iktidar değişikliği, ülkede bazı tabuları kıracak gibi.

26 Temmuz 2023’te iktidara gelen General Abdurrahmane Tchiani (Abdurrahman Çiani) önderliğindeki hükümet, başta Fransa olmak üzere Batılı devletlerle neredeyse tüm ilişkilerini koparma kararı aldı. Fransa’yla “savunma anlaşmasını (accord de défense)” tek taraflı olarak fesheden Nijer, ülkedeki 1.500 Fransız askerin ivedilikle sınır dışı edilmesi talebinde bulundu. Fransız Büyükelçi Sylvain Itte, “istenmeyen kişi” ilan edildi. Ülkedeki Fransız eğitim kurumları da tek taraflı olarak kapatıldı.

Afrika’nın Sorunlarını Afrikalılar Körüklüyor

Nijer’in attığı bu cesur adımlara karşılık çok gecikmeden geldi. Dikkate değer olan cevabın doğrudan Fransa ya da Batılı ülkeler tarafından değil, CEDEAO’dan gelmesi. Bölgesel bir örgüt olan CEDEAO, Nijer’e bir dizi yaptırım uyguladı ve Nijer’e komşu ülkelerin sınırlarını kapatmasını talep etti. İzlenen caydırma politikalarına boyun eğmeyen Nijer karşısında elini artıran CEDEAO, Ağustos 2023’te Nijer’e olası bir “askeri müdahale”

seçeneğinin masada olduğunu açıkça belirtti ve üyelerine olası bir müdahale gücünün oluşturulması için nota gönderdi.

CEDEAO tarafından tecrit edilmeye çalışılan Nijer, son bir yıldır krizlerle cebelleşiyor. Ülkede fakirlik oranı yüzde ellinin üzerine çıktı. Gıda fiyatları 2023’te yüzde yetmiş oranında arttı. Ekonomik zorluklarla beraber ülkede güvenlik ve kamu refahı da önemli bir sorun haline geldi. Boko Haram’ın şehir merkezlerindeki eylemlerinin yanı sıra Batılı devletlerin güdümündeki askeri gruplar, merkezi hükümete başkaldırmış durumda. Sınamalar karşısında direnen Nijer için bu zorlukları aşmanın yegane yolu yeni ittifaklar kurmakta yatıyor.

Nijer Sadece Bölgesinde Değil Uluslararası Alanda Da Ezber Bozabilir

Nijer’e karşı baskılar artsa da Nijersiz Sahel’deki güvenlik açığı ve kıta içi ticarete herhangi bir çözüm bulunamıyor. Kuzey Afrika ile Sahra Altı Afrika’yı birbirine bağlayan Nijer, bölgede kilit bir noktada yer alıyor. Ticaret yollarının kesişiminde yer alan Nijer’in tek gücü jeopolitik konumu değil. Dünyanın en büyük uranyum üreticisi olan Nijer, küresel uranyum arzının yüzde yirmi beşini, Avrupa’nın en büyük nükleer gücü Fransa’nın ise uranyum talebinin yüzde yirmisini karşılıyor. Rusya – Ukrayna Savaşı ile birlikte enerji arz krizine giren AB için Nijer’in uranyum tedariğine devam etmesi hayati önem taşıyor.

Avrupalılar için hayati öneme arz eden Nijer, aynı zamanda küresel siyaset için de vazgeçilmez bir cephe haline geldi. İktidar değişikliği sonrası ülkedeki Amerikan askerlerinin varlığı 15 Eylül itibariyle sona erecekken, Rusya ve Çin ile yakın ilişkiler tesis edilmeye çalışılıyor. Nijer’in dış politika tercihleri ise yeni bir soğuk savaşın eşiğindeki ABD’yi endişelendiriyor.

Türkiye’nin Nijer Çıkarması Ne Vadediyor?

Her yandan ateş hattında kalan Nijer’e gerçek manada dostluk elini uzatan tek ülke Türkiye. Bu ziyaretle birlikte Türkiye – Nijer iş birliği derinleşiyor. Bu derinleşmenin altında yatan motivasyon, her iki ülkenin olası bir yakınlaşmadan elde edeceği ortak faydalar.

Nijer açısından bakıldığında ülkedeki ekonomik sorunların çözümü için yegâne yol, ticaretin gelişmesi ve yatırımların artırılmasından geçiyor. Nijer’in Türkiye’ye ihracatı 2020 yılında 166 bin dolarken ekonomik krizlere rağmen 2023’te 30 milyon doları aştı. Türkiye, Nijer için önemli bir pazar haline geldi. Nijer’den Türkiye’ye yapılan ihracatların yaklaşık yüzde yetmişi KOBİ’lerce gerçekleştirildi. Batılı devletlerin aksine Türkiye, Afrika ülkeleriyle tecrübe paylaşımı yapan tek ülke ve bu durum ilişkilerin sürdürülebilirliğine katkı sağlıyor. Nijer’in karşılaştığı bir diğer sorun ise ülkedeki güvenlik zafiyeti. Bu noktada, Türkiye güvenilir bir ortak olarak ön plana çıkıyor. Somali ve Libya’da Türkiye’nin ülkelerin siyasi istikrarını desteklemesi ve sözlerini yerine getirmesi, bölgedeki güvenirliliğini önemli ölçüde artırmış durumda. Başta Bayraktar TB2 ve ATAK-2 helikopteri olmak üzere Türk savunma sanayi ürünlerinin Etiyopya ve Mali’deki başarıları, Nijer güvenlik makamları nezdinde Türkiye’yi aranan ülke haline getiriyor. Tecrit edilmeye çalışan Nijer için Türkiye gibi bir müttefikin varlığı sadece siyasilere değil, aynı zamanda Nijer halkına da güven telkin ediyor. Tüm bu unsurlar, Ulusal Konsey Başkanı General Tiani’nin bahsettiği “bağımsız ve müreffeh Nijer” vizyonuna hizmet ediyor.

Türkiye’nin bölgedeki politikası ise oldukça açık: İnsani ve girişimci dış politika. Türkiye’nin izlediği dış politikanın insani yönü, Nijer’deki iç karışıklığın sadece Nijer’le sınırlı kalmayacağı gerçeğiyle, bölgede istikrarın tesisi olarak karşımıza çıkıyor. İzlenilen politikanın girişimci yönüyse küresel siyasette dengeleri değiştirebilir. Bilindiği üzere Türkiye nükleer güç olmanın arifesinde. Nükleer güç olabilmek sadece nükleer reaktörlerle değil, aynı zamanda bu reaktörlerin yakıtı uranyum ile sağlanabiliyor. Dünyanın en büyük uranyum üreticisiyle uzun soluklu bir iş birliğine girişmek, Türkiye’ye çok önemli bir avantaj sağlayacaktır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar’ın son demecinde de belirttiği gibi enerji arzı güvenliği, Türkiye’nin önceliklerinden birisi ve Nijer ile kurulacak bir iş birliği bu güvenliğe katkı sağlayabilir. Türkiye’nin bir diğer önceliği, izlenilen Libya politikasının başarıya ulaşabilmesi için Nijer’de de istikrarın bir mecburiyet haline gelmesi. Bölgedeki paralı askerler ve vekil terör örgütlerinin Libya’da büyük uğraşlarla tesis edilen istikrarı tahrip etmemesinin yolu, Nijer’in bu gruplar için arka bahçe olmamasından geçiyor. 2014’te kurulan güvenlik odaklı G5 Sahel’de ön alıcı rol oynayan Nijer ile Türkiye arasında olası bir güvenlik iş birliği, Türkiye’nin Batı Afrika’da en etkin ülkeler kategorisine girmesine yardımcı olabilir. Türkiye için bir başka önemli husus ise Nijer’den başlayarak bölgesel kalkınmanın sağlanması. Batı Afrika’nın dünyaya açılan kapısı olan Konakri Limanı’nın işletmesinin bir Türk firmasınca gerçekleştirilmesi, Türkiye’nin uzun yıllardır kurguladığı bölgesel kalkınma stratejisinin önemli bir parçası. Gine’den Batı Afrika’ya giriş yapan ürünler ise Nijer üzerinden bölge içlerine naklediliyor. 6 Temmuz’da Mali, Burkina Faso ve Nijer’in CEDEAO’dan ayrılıp Sahel Devletler Birliği’ni (AES) kurması, izlediği ekonomik bağımsızlık politikasının somut örneklerinden birisi. Ekonomik olarak bağımsız hale gelen ülkeler ile kalkınma ilişkilerinin üçüncü tarafların girişimlerinden olabildiğince az etkilenmesi de Türkiye’nin kurguladığı Afrika vizyonunun gerçekleşmesine katkı sağlayabilir. Nijer ile tesis edilecek olası bir kalkınma ortaklığının Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini artırması ise kuvvetli bir ihtimal olarak karşımıza çıkıyor.

 

[Salih Kaya Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü doktora öğrencisidir]

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu