İran her daim dinamik gündeme sahip bir ülke. 2024 yılının ilk yarısı boyunca yaşanan olaylar İran’ı dünya gündeminden hiç düşürmedi. 19 Mayıs 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopterin düşmesi sonucu İran cumhurbaşkanını ve dışişleri bakanını kaybetti. İslami Şûra Meclisi ile Uzmanlar Meclisi seçimleri henüz gerçekleşmiş ve daha yeni seçilen meclisin başkanı dahi seçilmemişken İran, bir kez daha seçim gündemine girmiş oldu. Devleti zafiyet içerisinde göstermemek adına müesses nizam hızlı bir karar alma sürecinin ardından seçim takvimini açıkladı. İbrahim Reisi, müesses nizam tarafından kendisine ciddi yatırımlar yapılmış ve girdiği her seçimde seçim mühendislikleri yapılarak önü açılmış bir isimdi. Bu ismin kaybı ve seçime uzun bir sürenin olmaması yeni adayların kim olacağı, katılım oranlarının nasıl seyredeceği ve yeni dönemde İran’ın nasıl bir siyaset izleyeceği gibi birçok soruyu gündeme getirdi.
Sürecin başlangıcında İran siyasetindeki kilit figürlerden biri olan ancak geçmişte adaylığı veto edilen Ali Laricani’nin paylaştığı gönderiler “acaba Devrim Rehberi’nden onay mı aldı” sorularına sebep olmuş ve bu defa adaylığının onaylanıp onaylanmayacağı merak konusu olmuştu. Keza Eski Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad da görünürlüğünü yitirmemek adına aday adaylığını açıklayan isimler arasındaydı. Ne var ki bahsi geçen bu isimlerin hiçbiri Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) tarafından onaylanmadı. Onaylanan isimlerden beşi muhafazakar cenaha ait isimlerken biri ise reformist cenahtandı. Adaylar kesinleştikten sonra Meclis Başkanı ve İran siyasetinde oldukça önemli bir figür olan Muhammed Bakır Kalibaf, birçok analist tarafından ismi en çok öne çıkarılan isim oldu. Said Celili ise muhafazakar kamptan gelen bir başka önemli isimdi. Ancak Celili’nin muhafazakar oyları bölmemek adına seçimlerden hemen önce Kalibaf lehine çekileceği düşünülmekteydi. Nitekim seçimden hemen önce Celili’ye bu yönde baskılar da geldi. Fakat Celili bu baskıları kulak ardı etti ve seçimlere girme kararında ısrarcı oldu.
Mesud Pezeşkiyan ise sicili oldukça temiz, halk nezdinde karşılığı olan bir isim olmasıyla öne çıktı. Bunun dışında reformistler de 2020 meclis seçimlerinden bu yana sistem dışına ittirildiklerini düşünmekteydiler ve umutsuzluk içerisindeydiler. Geçen onca zamandan sonra Pezeşkiyan gibi bir figürün adaylığının onaylanması reformist cenahta bir umut dalgası yarattı. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinden hemen önce gerçekleşen milletvekilliği seçimlerinde Pezeşkiyan’ın milletvekilliği adaylığı önce reddedildi ardından itirazlar sonucu kabul edildi. Pezeşkiyan 2013 yılında 11. İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aday oldu ancak Ekber Haşimi Rafsancani’nin adaylığı nedeniyle yarıştan çekildi. İbrahim Reisi’nin seçildiği ve 2021 yılında yapılan 13. İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise AKK tarafından adaylığı veto edildi. Dolayısıyla Pezeşkiyan’ın adaylığının onaylanması gerek reformist kimliği gerek son iki seçimde (2021 cumhurbaşkanlığı ve 2024 meclis seçimleri) veto edilmiş olması sebebiyle birçokları için şaşırtıcı oldu.
2024 İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda hiçbir aday oyların %50’sinden fazlasını alamadı ve seçim ikinci tura gitti. Reformist aday Mesud Pezeşkiyan 10,4 milyon oyla (%42,45) birinci sırada yer alırken aşırı muhafazakâr aday Said Celili 9,5 milyon oyla (%38,61) ikinci sırada yer aldı. Diğer adaylar arasında Muhammed Bakır Kalibaf 3,4 milyon oyla (%13,79) üçüncü ve Mustafa Purmuhammedi ise 206 bin oyla (%0.84) dördüncü oldu. Toplamda 1.056.159 geçersiz oy sayıldı.
Sonuçları itibariyle seçimin ilk turu birçok açıdan ilginç oldu. Öncelikle seçimlerin aday adaylığı sürecinde bir heyecan dalgası yaşanmış olsa da bu sandığa yansımadı ve seçimlere katılım İran tarihinde hiç olmadığı kadar düşük seyretti. Bir diğer ilginç nokta ise Kalibaf’ın aldığı oy oranı oldu. Seçimlerin favori ismi olarak görülen Kalibaf’ın halkta bir karşılığı olmadığı, sadece muhafazakar elitlerde bir karşılığı olduğu görülmüş oldu. Bu seçim sonucunun Kalibaf’ın siyasi kariyerine oldukça hasar verdiğini kaydetmek gerek. Zira önceden kaybettiği seçimler bir yana ibre muhafazakarların lehine bu derece dönükken ve sistem içinden bu kadar destek almışken bu sonucu almak Kalibaf’ın siyasi kariyeri için geri dönüşü zor bir tablo oluşturdu. Hakkındaki ağır yolsuzluk iddialarının da bu sonuçta etkili olduğu düşünülebilir.
Said Celili’nin aldığı oy oranı ise ilk turun ikinci ilgi çekici noktası oldu. Celili, tavizsiz siyaset anlayışı ve aşırı muhafazakar tutumuyla bilinen bir isim. İran-Irak Savaşında bacağını kaybetmiş bir savaş gazisi. İran’ın eski Nükleer Baş Müzakerecisi ve İran dış politikasında hatırı sayılır bir geçmişi bulunmakta. Celili’nin özellikle halkın muhafazakar cenahı destekleyen kısmı nezdinde Kalibaf’a göre daha çok kredisinin olduğu bu seçimlerle ortaya çıkmış oldu. Kendisine yapılan “çekil” baskılarına da neden olumsuz yanıt verdiği de seçim sonuçlarıyla birlikte anlaşıldı.
Mesud Pezeşkiyan’ın sandıktan birinci çıkması ise büyük bir sürpriz olmadıysa da sonuçları itibariyle önemli. Zira İran’da seçimlere ağırlıklı olarak halkın muhafazakar kesimi katılıyor. Reformist cenahı destekleyenler umutsuzluklarından dolayı sandığa gitmezken halkın bir kesimi ise doğrudan seçimlere karşı ilgisini kaybetmiş durumda. Seçim sonuçlarına bakıldığında Pezeşkiyan’ın muhafazakarlardan da oy aldığı görülüyor. Bunda Pezeşkiyan’ın özellikle Sağlık Bakanlığı döneminde yaptığı icraatlar ve kırsal kesime yapılan sağlık yatırımlarının etkili olduğu düşünülebilir. Keza Pezeşkiyan, 1994 yılında geçirdiği bir kaza sonucu kendisi gibi doktor olan eşini ve bir çocuğunu kaybetmesi, kalan çocuklarını tek başına büyütmesi, İran-Irak Savaşında eşiyle aktif rol almış olması gibi birçok faktörden dolayı halk nezdinde bir “hikayesi” olan bir isim. Herhangi bir yolsuzluk geçmişinin de olmaması kendisini öne geçiren faktörlerdendi.
İlk tur seçimleri ile ikinci tur arasıdaki bir hafta boyunca İran basını ağırlıklı olarak katılım oranını gündeme getirdi. Gerek Devrim Rehberi’nin açıklamalarında gerek İran basınında yer alan haber ve analizlerde sıklıkla seçime katılmayan %60’lık kesimin “devrim karşıtı” olarak algılanmaması vurgusu yapıldı. Reformist cenaha ait gazeteler ise katılımdaki düşüklüğü önceki senelerdeki seçim mühendisliği uygulamalarına bağladılar. Nihayetinde seçim günü geldi ve Mesud Pezeşkiyan 16.384.403 oy alarak (%54,76) İran’ın yeni cumhurbaşkanı oldu. Said Celili ise 13.538.179 oy (%45,24) aldı. İkinci tur seçimlerine katılım ilk tura göre daha yüksek seyretti ve katılım oranı yaklaşık %49 oldu.
Pezeşkiyan, ılımlı ve kapsayıcı siyasi anlayışıyla öne çıkan bir isim. Çevresinde Cevad Zarif gibi Hasan Ruhani döneminden pek çok isim bulunuyor. Bu yüzden özellikle muhafazakar cenaha yakın basın seçim kampanyası boyunca kendisinden “Üçüncü Ruhani Hükümeti” diye bahsetti. Cevad Zarif’in dış politika anlayışının Pezeşkiyan hükümetine ne kadar tesir edeceğini zaman gösterecek. Öte yandan Pezeşkiyan’ın rakiplerinin onu “Pan-Türkizm” ve bölücülükle suçluyor olması da Pezeşkiyan’ın Türkiye ve Azerbaycan’a karşı (en azından davranış bakımından) dikkatli davranmaya sevk edebilir. Ne var ki kendisinin bugüne kadar izlediği siyasete bakıldığında rakiplerinin bu sözlerini dikkate almayacağı ve kendisine yönelik bu tarz saldırıları her zaman olduğu gibi “İslam ve vahdet” söylemiyle geçiştireceği söylenebilir. Son olarak hala daha muhafazakarların kontrolünde olan İslami Şura Meclisi’nden Pezeşkiyan hükümeti için kimlere güvenoyu çıkacağı ve hükümetinin ilk yüz gününü görmeden kesin konuşmak zor.
[Oral Toğa, İRAM bünyesinde araştırmacı olarak görev almaktadır.]