Gürcistan’ın iç ve dış dinamiklerini etkisi altına alan ‘yabancı etkinin şeffaflığı’ adı verilen yasa tasarısı dünya kamuoyunda geniş yer tutarken, iki ayı aşkın süredir yasa karşıtı kitlesel protestolar devam ediyor. Konu yasa, fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yurt dışından alan Gürcistan’daki sivil toplum kuruluşlarını denetim altına almayı amaçlıyor. Dolayısıyla da kurum ve kuruluşların finansman kaynağına sınırlama getiriyor. Bu yasaya göre fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yurt dışından sağlanan sivil toplum kuruluşları ‘yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten organizasyon’ olarak kayıtlara geçecek ve ceza uygulanacak.
Bu yasa gereği kuruluşların her yıl mali beyanname doldurma zorunluluğu olacaktır. Beyannamenin doldurulmaması halinde kurumlar 25 bin Gürcistan Larisi cezayla karşı karşıya kalacak. Yasa tasarısı, Gürcistan Adalet Bakanlığına sivil toplum kuruluşlarını uygun gördüğü konularda ve zaman diliminde konuyu araştırma, inceleme ve takip etme yetkisi veriyor.
Gürcü Hayali Partisi, ‘yabancı etkinin şeffaflığı’ yasa tasarısını ilk olarak Mart 2023’te parlamentoya sundu. Bu tarih itibariyle tartışmalara neden olan yasa tasarısı muhalefet ve uluslararası organizasyonlardan yoğun tepki alınca geri çekildi. Bu yıl ise Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te haftalardır süren protestolara, muhalefete ve uluslararası organizasyonların yoğun tepkiye rağmen hükümet yasanın devreye sokulmasında oldukça kararlı. Gürcistan ve Avrupa Birliği (AB) bayraklarıyla sokağa inen protestocuların endişe duyduğu en temel noktalardan biri, bu yasa tasarısının, Mart 2022’de AB üyeliğine başvuran ve Aralık 2023’te adaylık statüsü alan Gürcistan’ın Avrupa Birliği ile ilişkilerinin bozulma ihtimalidir. Yasaya dair gelen tepkilere bakıldığında adaylık sürecinin askıya alınması çok uzak bir ihtimal olmadığı görülmektedir.
Avrupa Birliği ve Gürcistan İlişkileri
Avrupa Birliği genişleme politikaları bağlamında uygun gördüğü ülkelerle daha yakın iş birliği sağlamak amacıyla bu ülkelerin belirli kriterleri sağlaması kaydıyla kendi mekanizmasına dahil etmektedir. Kopenhag Kriterleri bu kriterlerin en önemlisidir; bu kriter aday ülkeler için yol haritasıdır. Kopenhag Kriterleri doğrultusunda üç temel kriteri karşılanması gerekmektedir. Bunlar siyasi kriter, ekonomik kriter ve AB Müktesebatını uyum sağlama. AB’ye katılım için belirlenen kriterlere, 1995 Madrid Zirvesi’nde eklenen Madrid Kriteri de dahil edilmiştir. Bu kriter, aday ülkelerin AB mevzuatını ulusal hukuka aktarmasını ve bu mevzuatın etkin uygulanmasını sağlayacak idari ve hukuki kapasiteyi geliştirmelerini gerektirmektedir. Ayrıca, diğer bir kriter olan Gündem 2000 belgesine göre ise, iyi komşuluk ilişkilerinin tesis edilmesi de bir katılım koşuludur. Aday ülkeler, kendi aralarındaki ve üçüncü ülkelerle olan sınır ihtilaflarını çözmeli, çözememeleri durumunda Uluslararası Adalet Divanı’na başvurmalıdır. Gürcistan’ın adaylık sürecine ilişkin uyum süreci bu bağlamda değerlendirilmektedir.
Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte Gürcistan, 9 Nisan 1991’da kabul edilen bağımsızlık yasası ile birlikte bağımsız, üniter ve bölünmez bir devlet olarak kurulmuştur. Bağımsızlık sonrası Avrupa ile yakın temaslar tesis edilmeye çalışılmış, ancak esas politik dönüşüm 2003 yılında gerçekleşen Gül Devrimi ile yaşanmıştır. Gürcistan’ın iç ve dış politikasında büyük bir değişim yaratan Gül Devrimi sonucu, Sovyet yanlısı düşünceye sahip kişiler iktidardan uzaklaştırılmıştır. Eski Başkan Mikheil Saakashvili döneminde, Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik entegrasyonu öncelikli hedef olarak belirlenmiş ve Gürcistan’ın Avrupa’ya ait olduğu vurgulanmıştı. Resmi belgelerde, Gürcistan’ın tarihsel, kültürel, politik ve coğrafi olarak Avrupa’nın bir parçası olduğu ve Avrupa değerlerini paylaştığı önemli vurgulanmıştı. Gürcistan’ın Atlantik hattına yakınlaşması, NATO’ya üyelik için gerekli askeri, siyasi ve ekonomi alanlarında program oluşturulması, 2008 yılında yaşanan savaşın en önemli nedenlerinden biri olmuştur.
2016’da AB ile yapılan Ortaklık Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte Gürcistan, Şengen bölgesinde vizesiz seyahat imkanına sahip olmuştur. Bu anlaşma doğrultusunda geri kabul anlaşması, askeri eğitim, tıbbi eğitim, siber güvenlik, adalet vb. birçok konuda iş birliği sağlanmıştır. Örneğin, Avrupa Konseyi’nin 2021-2023’te Gürcistan Savunma Kuvvetlerine toplam yaklaşık 65 milyon avroluk yardım tahsis etmiş, birçok alanda da modernize paketleri uygulanmaya başlanmıştır. Bu sayede Gürcistan Avrupa Birliği için adaylık sürecine dahil olmadan kendisini AB standartlarına göre reformize etmiştir.
Gelinen noktada, protestocular ve muhalefet AB uyum sürecinde edinilen kazanımların kaybedileceği noktasında endişelere sahip olduğu açıktır. Göstericiler tasarıyı ‘Rus Yasası’ olarak nitelendirmektedir. Yasa tasarısının parlamentoda 3 kez onaylanması ve ardından cumhurbaşkanı tarafından onaylanması gerekmektedir. Tasarı parlamentoda 17 Nisan’da birinci ve 1 Mayıs’ta ikinci, 14 Mayıs’ta da üçüncü oylamadan geçmiştir. 150 üyeli yasama organında 83 milletvekilinin onayı ile kabul edilmiştir. Ancak hükümetten ve parlamentonun çoğunluğundan farklı olarak, Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili yasa tasarısına karşı bir politik tutum içinde bulunmuş, tasarıyı Rus yasası olarak nitelendirmiştir. Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili 18 Mayıs’ta yasa tasarısını veto etmiştir. Cumhurbaşkanı Zurabişvili yaptığı açıklamada ilgili yasanın anayasaya ve Avrupa standartlarına aykırı olduğunu belirterek, Gürcistan’ın Avrupa yolunda engel teşkil edeceğini vurgulamıştır. Ancak Gürcistan Parlamentosu Zurabişvili ‘nin yabancı nüfuzun şeffaflığına ilişkin vetosunu dörde karşı 84 oyla geçersiz kılmıştır.
Yasa Gürcistan-AB ile İlişkileri Etkiler mi?
Tiflis hükümeti ‘yabancı etkinin şeffaflığı’ Avrupa Komisyonunun aldığı kararlar çerçevesinde uyumlu olduğunu savunuyor. Gürcistan Parlamentosu Başkanı Şalva Papuashvili konuya ilişkin açıklamasında, yasa tasarısının Avrupa Komisyonu tarafından başlatılan bir direktif taslağından alındığını belirtti. Papuashvili, yasayı AB direktifi ile ilişkilendirerek bu yasa AB tarafından üye ülkelerin dışında herkese uygulandığını belirterek, bu tasarının arkasındaki mantığın da benzer olduğu yönünde açıklamada bulunmuştur. Parlamento Başkanı Papuashvili’nin işaret ettiği yasa, Avrupa Komisyonu tarafından Aralık 2023’te Demokrasi Savunma paketi olarak kabul edilmiştir. Bu paket, politikaları, karar alma süreçlerini ve demokratik alanı etkilemeyi amaçlayan üçüncü ülkeler adına yapılan çıkar temsil faaliyetlerinin şeffaflığını ve demokratik hesap verebilirliğini artırmaya yönelik bir yasa önerisini içermektedir. Yani bu pakette yer alan kararlar, üçüncü ülkelerin AB politikaları ve karar alma süreçleri üzerindeki etkisini şeffaf hale getirmeyi ve demokratik hesap verebilirliği artırmayı amaçlayan önlemler içeriyor. Bu noktada Tiflis yönetimi tarafından ‘yabancı etkinin şeffaflığı’ yasası ile ortak amaç içerdiğini belirtmektedir.
Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze yaptığı açıklamada, Avrupa zihniyetinin şeffaflık ve topluma karşı hesap verebilirlik olduğunu ve Gürcistan Hükümeti’nin zaten Avrupa şeffaflık standardını uygulamaya koyduğunu belirtmiştir. Irakli Kobakhidze açıklamasında, kişinin haklı olduğu ve herhangi bir şeye zarar verme niyeti olmadığı durumlarda, şeffaflık ve hesap verebilirliğin yanlışları ve hataları önlemenin en iyi yolu olduğunu belirtmiş ve şeffaflık eksikliğinin tamamen Avrupalı olmayan bir davranış olduğunu vurgulamıştır. Gürcistan Parlamentosu Başkanı Şalva Papuashvili de ‘Radikal’ gruplara, partilere ‘gizli finansman’ şeffaf olmak yerine arttığını belirtmiştir. Bu ifadelerle yasanın hem Avrupa tarzı bir yasa olduğu belirtmiş hem de güvenlik ekseninde şeffaflığın gerekliliği vurgulanarak, yasa makul bir zemine oturtulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte yasa tasarısının Rus yasası olarak nitelendirilmesine karşı çıkılmıştır. Gürcistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Archil Talakvadze, konu yasanın, Rusya’dan gelebilecek olası girişimler de dahil olmak üzere her türlü dış müdahaleyi önleyeceğini ifade etmiştir.
Yasaya Tepkiler Hızla Büyüyor
Almanya Başbakanı Olaf Scholz kendi hükümetinin ve Avrupa Birliği’nin tasarıya yönelik eleştirilerde bulunduğunu belirterek, “Gürcistan’ın yasayı kabul etmeyeceğini umuyoruz.” dedi. Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Avrupa Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Olivér Várhelyi, Gürcistan’daki ‘yabancı etkinin şeffaflığı’ yasa tasarısının nihai kabulünün olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade etmişlerdir. Borrell ve Várhelyi, Gürcistan’ın AB üyeliği yolunda başarılı bir şekilde ilerlemesine katkıda bulunan dinamik sivil toplumunu vurgulayarak, önerilen yasaların sivil toplum ve medya kuruluşlarının özgürce faaliyet göstermelerini sınırlayabileceğini belirtmişlerdir. Bu mevzuatın, ifade özgürlüğünü kısıtlayabileceği ve Gürcistan vatandaşlarına fayda sağlayan kuruluşları haksız bir şekilde damgalayabileceği endişesini dile getirmişlerdir. AB yetkilileri, Gürcistan hükümetini, vatandaşlarının büyük çoğunluğunun desteklediği AB yolundan sapmaya neden olabilecek bu tür yasaları kabul etmekten kaçınmaya çağırmıştır.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller tartışmalı yasa tasarısı hakkında yaptığı açıklamada, ilgili yasayı ‘Kremlin’den ilham alan dış etki yasası’ olarak tanımlayarak, bu yasayı ilerletme kararı nedeniyle ciddi hayal kırıklığına uğradığını belirtti. Miller, AB’nin de belirttiği gibi, bu yasanın kabul edilmesinin Gürcistan’ın Avrupa yolundaki ilerlemesini tehlikeye atabileceğini vurgulamıştır. NATO Genel Sekreteri’nin Kafkasya ve Orta Asya Özel Temsilcisi Javier Colomina, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, ‘Bu taslak geriye doğru bir adımdır ve Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik entegrasyonunu ilerletmemektedir.’ ifadelerini kullanmıştır. Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel yaptığı açıklamada, Gürcistan’ın Avrupa Birliği hedefi ve katılım gidişatı ile tutarlı olmadığını söylemiştir.
ABD yönetimi, Gürcistan Parlamentosunun onayladığı “yabancı etkinin şeffaflığı” yasa tasarısından derin endişe duyduğunu açıklamıştır. Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, bu tasarının Rusya’nın etkisiyle atılan bir adım olduğunu ima ederek, Gürcistan’ın bu yasa ile demokratik değerlere zarar verdiğini ve Avrupa Birliği ile NATO hedeflerinden uzaklaştığını belirtmiştir.
Avrupa Parlamento Başkanı Roberta Metsola yasa tasarısına ilişkin açıklamasında, Avrupa Parlamentosu’nun Gürcistan halkının yanında olduğunu ifade ederek, sosyal medya paylaşımında, Gürcülerin sokaklarda Avrupa hayali kurduklarını ve Avrupa bayrağını gururla salladıklarını söylemiştir. ‘Tiflis, seni duyuyoruz! Sizi görüyoruz!’ diyen Avrupa Parlamentosu Başkanı, Gürcü halkının Avrupa değerleri ve standartlarını beklediğini, Avrupalı bir gelecek istediğini vurgulamıştır.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejčinović Burić Gürcistan Venedik Komisyonu’nun yasama bölümüyle ilgili görüşünü beklemeden kabul etmesinden hayal kırıklığı duyduğunu belirtmiştir. Venedik Komisyonu (resmi adıyla Avrupa Hukuku Yoluyla Demokrasi Komisyonu), Avrupa Konseyi’ne bağlı bir danışma organıdır. 1990 yılında kurulan bu komisyon, anayasa hukuku, seçim hukuku ve demokratik kurumların işleyişi konularında üye devletlere ve diğer ülkelere hukuki danışmanlık sağlar. Gürcistan’ın AB uyum sürecinde önemli bir denetim organı olarak karşımıza çıkmaktadır.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Gürcistan’da Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen “yabancı etkinin şeffaflığı” yasasının yürürlüğe girmesi durumunda harekete geçeceklerini belirtmiştir. Blinken, bu yasayı “Moskova’nın oyunu” olarak nitelendirerek, yasanın Gürcistan’ın AB’ye katılma hedeflerine aykırı olduğunu söylemiştir. ABD’nin bu duruma karşı alacağı önlemleri incelediğini ve AB’nin de yasanın Gürcistan’ın katılım sürecine etkisini değerlendirdiğini ifade etmiştir.
Sonuç
‘Yabancı etkinin şeffaflığı’ adı verilen yasa Gürcistan’da kitlesel tepkilere neden olmuştur. Muhalefet ve protestocular tasarının Gürcistan’ı Avrupa’dan uzaklaştırdığını ve fikir özgürlüğünü kısıtladığını savunarak, Batı’nın etkisini sınırlandıracağını endişelenmektedir. Bu yasa, Gürcistan’ın Batı ile bütünleşme sürecinde bir sınav olarak görülmektedir.
Tasarının destekçileri ve karşıtları arasındaki bölünme, ülkenin iç siyasetinde ve dış ilişkilerinde ciddi bir gerilim yaratmıştır. Tasarının yasalaşması, Batı’nın bölgedeki etkisini sınırlandırabilir ve Gürcistan’ı Rusya’ya daha yakın bir pozisyona itebilir. Ancak, Gürcistan’ın geçmişteki deneyimleri ve Batı ile entegrasyon hedefleri göz önüne alındığında, ülkenin bu süreçte dikkatli ve dengeli bir politika izlemesi gerekmektedir. Batı’nın Gürcistan’daki gelişmelere verdiği tepki, bu sürecin uluslararası boyutta ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır. ABD, İngiltere, Almanya, İtalya ve Fransa gibi büyük güçlerin tasarının geri çekilmesi gerektiğini vurgulaması, küresel safların netleştiğini göstermektedir.
[Tuba Çebi TÜRKSAM bünyesinde Koordinatör olarak görev almaktadır.]