Bu yazıda Güney Afrika Cumhuriyeti’nin 29 Mayıs Parlamento seçimleri konusunu özellikle Güney Afrika’nın demokrasi serüvenini ve 29 Mayıs seçimlerine giden süreci gündeme alarak seçim sonuçları doğrultusunda Güney Afrika’nın gelecek yönetiminde muhtemel senaryolarını analiz edeceğim.
Güney Afrika’nın Demokrasi Yolculuğu
Güney Afrika Cumhuriyeti, 9 eyalet ve 257 belediyeyi içinde barındıran 62 Milyon nüfusu ile Sahra Altı Afrika kıtasının ekonomik olarak en güçlü ikinci ülkesidir. Afrika Birliği, BRICS, G20, SADC ve BM Güvenlik Kurulu üyelikleri, Avrupa ülkeleri ile iyi olan ilişkileri Güney Afrika’yı Afrika kıtasında ve dünyada stratejik bir konuma yerleştirmektedir.
Ancak, stratejik ülke konumunda olmasının yanı sıra Güney Afrika’nın siyasi iç yapısı incelendiğinde birçok sıkıntı ile yüzleştiği görülmektedir. Örneğin, ANC liderliğindeki 30 yıllık (1994-2024) süreçte eşitlik ve adalet gibi konulara değinilerek, Apartheid döneminde ikinci ve üçüncü sınıf insan muamelesi gören melez ve siyahların temel ihtiyaçlarını sosyal yardım politikalarıyla karşılama yoluna gidilmiş ve Güney Afrika toplumunun refahının arttırılması planlanmıştır. Ancak bu süre zarfında ANC yönetimindeki ülke, parti içi siyasi çekişmelere sahne olmuştur. Ülkenin eski Cumhurbaşkanları Thabo Mbeki’nin neoliberal politikaları ve Jakob Zuma’ya yöneltilen yolsuzluk iddiaları ile görevden uzaklaştırılması örnek olarak verilebilir. Nihayetinde, gündemden düşmeyen yolsuzluklar, Covid salgınının toplumdaki ağır ekonomik yankısının etkisi ve Zuma’nın Zulu halkını kışkırtarak ülkede ayaklanma ve yağma olaylarının başlaması, ANC’nin başa çıkmak zorunda kaldığı büyük sorunlar haline gelmiştir. Bu gerekçeler neticesinde her 5 yılda yapılan genel seçimlerde (2014 ve 2019) ANC’nin oy oranı % 62’den % 57.5’e düşmüştür.
29 Mayıs Seçimlerine Giden Süreç
2019 seçimlerinde oylarının düşmesine rağmen halk bir kez daha ANC’ye iktidar olma sorumluluğunu yüklemiştir ve bu son dönem (2019-2024) iktidarı sırasında ANC hükümeti, ekonomik kalkınma, istihdam oluşturma, yoksulluğu azaltma, yolsuzlukla mücadele etme gibi bir dizi atılım gerçekleştirmiştir.
Fakat, toplumun üçte birinin işsizlikle yüzleşmesi, Eskom’daki yolsuzluk sebebiyle ülkede saatlerce süren elektrik kesintileri, gelir eşitsizliğinin giderek artması yüzünden ANC hükümetinin bu kıymetli atılımlarının topluma yansıması gecikmiştir. Bu yüzden, halkın ekonominin yeniden inşa edilmesi, işsizlik ve yoksulluğun azaltılarak yaşam kalitesinin arttırılması ve suç oranlarının azaltılması beklentisi 29 Mayıs tarihinde yapılan seçimlerde belirgin rol oynamıştır.
Seçim Sonuçları
Apartheid yönetiminin Güney Afrika toplumuna yaptığı ayrımcılığın etkisiyle ten renklerine göre ayrılan gruplar ülke yönetiminde hak sahibi olmak için, kendilerini temsil eden partiler kurmuştur. Ayrıca 30 yıllık ANC yönetiminden rahatsız olan gruplar da yeni parti oluşumlarına öncülük etmiş veya partilere destek vermişlerdir. Örneğin, kendini ülkenin gerçek sahibi olarak gören siyahları temsil eden dört ana parti ANC (Afrika Ulusal Kongre Partisi), MKP (uMkhonto weSizwe’si: Ulusun Mızrağı Partisi), EFF (Ekonomik Özgürlük Savaşçıları Partisi), IFP (Inkatha Özgürlük Partisi); Apartheid döneminin suçluluğunun mahcubiyetini omuzlarında taşıyan beyaz parti DA (Demokratik İttifak Partisi) ve Hint kökenli Hintlilerin, Endonezya ve Malezya kökenli melezlerin iktidar ve muhalefet partilerine oy vermesi gibi.
Ancak toplumda özellikle Apartheid yönetiminin sıkıntılarını çeken neslin bakış açısı ile yeni neslin bakış açısındaki ve beklentilerindeki farklılıklar seçimin seyrini de değiştirmiştir. Zira, genç nesillerin önceliği siyasi özgürlüğün yanı sıra ekonomik özgürlük olmuştur. Bu yüzden, 29 Mayıs 2024’de yapılan Ulusal Parlamento seçim sonuçlarına göre; Afrika Ulusal Kongre Partisi (ANC)-% 40.19, Demokratik İttifak (DA)-% 21.09, uMkhonto weSizwe partisi (MK partisi)- %14.59, Ekonomik Özgürlük Savaşçıları (EFF)- %9.52, aldıkları oy oranları ile Güney Afrika’nın yönetiminde rol oynamaya hak kazanmıştır. Bu doğrultuda, Afrika Ulusal Kongre Partisi (ANC)-159, Demokratik İttifak (DA)-87, uMkhonto weSizwe partisi (MK partisi)-58, Ekonomik Özgürlük Savaşçıları (EFF)-39, Inkatha Özgürlük Partisi (IFP)-17, Yurtsever İttifakı (PA)-9, Freedom Front Plus (FF Plus)-6, ActionSA-6, Afrika Hıristiyan Demokrat Partisi (ACDP)-3, Birleşik Demokratik Hareket (UDM)-3, Afrika Dönüşüm Hareketi (ATM)-2, Al Jama-ah-2, Build One Güney Afrika (BOSA)-2, National Coloured Congress (NCC)-2, Rise Mzansi-2, İYİ Parti-1, Azania Pan Afrikalı Kongresi (PAC)-1, Birleşik Afrikalılar Dönüşümü (UTM)-1, toplamda 400 üyeli Güney Afrika Ulusal Meclisi’nde en çok oy alarak milletvekili gönderen partiler olmuşladır. Bölgelere göre seçim sonuçları ise şöyledir. Eastern Cape-ANC oyların % 62,42’sini, 16 milletvekili; Free State-ANC oyların %52,56’sını, 6 milletvekili; Gauteng-ANC oyların %34,62’sini, 17 milletvekili; KwaZulu-Natal-MK Partisi %44,91 oy, 19 milletvekili; Mpumalanga-ANC oyların %51,31’ini, 8 milletvekili; Northern Cape-ANC oyların %49,47’sini, 3 milletvekili; Limpopo-ANC oyların %73,38’ini, 16 milletvekili; North West-ANC oyların %58,29’u, 8 milletvekili; Western Cape-DA %53,37 oyla, 14 milletvekilidir. 9 eyalet meclisinde kazananlar da şu şekildedir. Eastern Cape-ANC kazandığı 45, Free state-ANC kazandığı 16, Gauteng-ANC kazandığı 28, KwaZulu-Natal-MK Partisi kazandığı 37, Mpumalanga-ANC kazandığı 27, Northern Cape-ANC kazandığı 15, Limpopo-ANC kazandığı 48, North West -ANC kazandığı 23, Western Cape-DA kazandığı 24 sandalyeyle, meclislerde liderlik edecektir.
Seçim sonuçları değerlendirildiğinde seçimlerde kayıtlı 27.79 milyon seçmenden yaklaşık 16 milyonunun geçerli oy kullanmış olması, seçim şartlarının yetersizliği veya GAC halkının apolitikliğiyle açıklanabileceği gibi halkın siyasetten beklediği çözümler açısından duyduğu ümitsizliği hakkında da bilgi vermektedir. Ayrıca, ANC’nin iktidar olması için alması gereken oy oranını alamaması, partinin diğer partilerle koalisyon kurmasını zorunlu hale getirmekte ve bu koalisyonun Güney Afrika yönetiminde bir kaosun başlangıcına yol açacağı ihtimal dahilindedir.
Güney Afrika Cumhuriyeti Seçim Sonuçlarının Muhtemel Gelecek Senaryoları
1994 yılından bu yana 30 senedir ANC idaresindeki bürokrasi ve tüm ulusal yapılar her bakımdan bu parti ile iç içe geçmiş ve doğrudan organik ilişki içine girmişken muhtemel bir koalisyona nasıl tepki verecekler? Zaten kriz halinde ve çalışmayan limanlar, Eskom, Güney Afrika Havayolları gibi kurumlar kısa ve orta vadede nasıl verimli olabilecek ve halka hizmet sunabilecek? 30 yıldır iktidarın tüm nimetlerinden nemalanan çıkar grupları varlıklarını ve gelirlerini bir koalisyon ortağı ile paylaşmaya hazır mı? Muhtemel bir koalisyon mevcut yapıyı yolsuzluklardan temizlemek için mi yoksa “şimdi bizim sıramız” diyerek iktidarın nimetlerinden faydalanmaya mı geliyor? Bu soruların cevabı şüphesiz önümüzdeki beş yıl için kurulacak yeni bir hükümetin ömrünü belirleyecektir.
Bununla birlikte, 30 yıllık tek başına iktidar olan ANC’nin aldığı oy oranı ile %50 oy oranını geçemediği için tek başına iktidar olamayacağından diğer partiler ile koalisyon kurmak zorunda olma gerçeği ile karşı karşıya kalması ülke yönetiminde kaosa neden olabilecek iki olasılığı gündeme getirmektedir. Birinci olasılık, ANC ile Ulusun Mızrağı Partisi (MKP) ve Ekonomik Özgürlük Savaşçıları (EFF) Partileri ile kuracağı bir koalisyondur. Ancak, bu parti yetkililerinin önceki açıklamalarında beyazların sahip olduğu topraklara el konulması, madenlerin ve bankaların millileştirilmesi gibi ekonomiyi şimdiden olumsuz etkileyecek bir sicili var. Ayrıca Ramaphosa tarafından mahkum edilen ve etnik Zulu oylarını arkasına alan eski cumhurbaşkanı Zuma’nın seçim sonuçlarına itiraz ederek seçimlerin tekrar yapılmasını istemesi, halkı ayaklandıracağı söylentisi ve Ramaphosa’nın partiden gönderilmesi şartı ile ANC ile ortaklık kuracağını bildirmesi, eski Cumhurbaşkanının intikam senaryolarının Güney Afrika halkına tedhiş ve ekonomik kriz dışında vaadinin olduğunu söylemek güçtür. İktidarı paylaşmadaki ikinci olasılık ise; ANC ve DA arasında kurulabilecek olan bir koalisyondur. Bu koalisyonda ise, Beyazların yönetimindeki DA’nın hangi bakanlıkları isteyeceği ve toplumun yaşlı kesiminde bir tramvaya sebep olan ötekileştirilme endişesinin tekrar gün yüzüne çıkması bu koalisyonun da zorluklarının olduğunu gündeme getirmektedir.
Bu yüzden, Güney Afrika siyasi yapısını yakından bilenler koalisyon hükümetinin uzun ömürlü olamayacağı yorumlarını şimdiden kötümser senaryolarının altına not etmektedir. Bu doğrultuda, kötümser kalemler haklı çıkarsa bir yıla kalmadan ülkede bir erken seçimin olabileceği, fakat bu erken seçimin Güney Afrika ekonomisini zorlayacağı bir gerçektir ve 29 Mayıs seçimleri ile ortaya çıkan kaosu sona erdirebileceği bir muammadır.
Öte yandan, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin özellikle BRICS içindeki ve İsrail’in Filistin‘deki soykırımı ile ilgili gelişmelerdeki rolü göz önüne alındığında 29 Mayıs seçimlerinin yalnız Güney Afrika halkınca değil uluslararası platformda da dikkatle izlendiği ve muhtemel bir koalisyonu oluşturacak partilerin uluslararası siyasi yönelimlerinin dünyadaki gelişmeler için önemli olduğu söylenebilir. Örneğin, ANC’nin DA ile ortak bir hükümet kurması halinde tüm dış politikasında Almanya ve ABD etkisi altındaki bu ikinci partinin ANC’nin geleneksel Filistin yanlısı politikasını desteklemeyeceği öngörülebilir.
Son olarak Türkiye ve Güney Afrika Cumhuriyeti ilişkileri açısından baktığımızda İsrail’in Filistin’deki soykırımı, Birleşmiş Milletler’de “Dünya beşten büyüktür” çalışmaları gibi ortak ideal konuların ve ayrıca iki ülke arasında geliştirilmeye muhtaç ticari ilişkilerin koalisyon ortakları hangi partiler olursa olsun olumlu ilerleyebileceğini söylemek çok iyimserlik olmayacaktır.
[Fatma Yıldız, Cape Town Üniversitesi Afrika Çalışmaları Bölümü bünyesinde doktora öğrencisidir.]