Körfez’in Barış Vahası: Umman

Umman Sultanlığı, barış yanlısı politikaları ve dini hoşgörüsüyle tanınmaktadır. Uluslararası siyasette “aktif tarafsızlık” ilkesini benimseyen, hiçbir ülkenin iç işlerine müdahil olmayan, ülke içinde toplumsal uyumun sağlanmasına büyük önem veren Umman, 2011’de Orta Doğu’da başlayan halk ayaklanmalarından en az etkilenen ülke olmuştur. 4,6 milyonluk nüfusunun %45’ini Asya ülkelerinden gelen yabancıların oluşturması ve ülkedeki Müslümanların büyük çoğunluğunun Hariciliğin bir kolu olan İbadi mezhebine mensup olması, Umman’ın ayırt edici özelliklerinden kabul ediliyor. Diğer Orta Doğu-Körfez ülkelerinin aksine, Umman’ın tüm farklılık ve çeşitliliklerine rağmen mevcut tutum ve yapısı oldukça dikkat çekici. Ülkenin çatışmalardan uzak, hoşgörü anlayışına sadık, uzlaştırıcı ve birleştirici politikalarının arkasındaki dini, mezhepsel, demografik, siyasi ve tarihi saikler Umman’ı incelenmeye değer kılıyor.

Günümüzde 4,6 milyon nüfusa sahip olan Umman Sultanlığı’nın %55’ini Ummanlılar, %45’ini Asya’dan gelen yabancılar oluşturmaktadır. Ülkede İslam’ın yanı sıra Hristiyan, Bahai ve Hindu vatandaşlar ile Sünni, Şii ve İbadilik mezhebine mensup çok çeşitli insan profiline rastlamak mümkündür. Ayrıca %85’i Müslüman olan ülkenin %75’ini İbadiler oluşturmaktadır. Öte yandan ülkede petrol üretimi diğer Körfez ülkelerine nazaran düşük olsa da Körfez bölgesi petrolünün %90’ını Umman’ın Musandam bölgesinden geçerek dünyaya ihraç edilmektedir. Umman’ı diğer Körfez ülkelerinden ayıran bir diğer özelliği ise coğrafi şekilleridir.  Diğer körfez ülkeleri çöllerle kaplıyken Umman çöl, dağ, deniz ve tarım alanlarına sahiptir. Ilıman bir iklime sahip olan Umman’da yazları sıcaklık 40 derecenin üstünde seyrederken sonbaharda muson yağmurlarının etkisiyle hava daha da ılımanlaşmaktadır.

Tarihi milattan önce 2000’li yıllara kadar dayanan Umman coğrafyasına Fenikeliler, Asurlular, Babilliler ve Farslar hâkim olmuşsa da ülkenin Araplaşması ve mevcut kimliğini oluşturmaya başlaması Umman b. Kahtan ile başlamıştır. Ardından Hz. Muhammed’in sahabilerini Umman’a göndermesiyle İslam dini burada yayılmaya başlamış, Umman devletini yöneten Ceyfer ve Abd Culende kardeşler İslam dinini kabul ederek Müslüman olmuştur. Hz. Muhammed, Umman ülkesi ve halkı için hayır-dua etmiştir. Hz. Muhammed’in vefatının ardından kimi Arap kabileleri İslam’dan yüz çevirirken ülkenin yöneticisi konumundaki Abd Culende, Medine’ye giderek Halife Ebu Bekir’e bağlılığını bildirmiş ve dinden dönenlere karşı başlatılan Ridde Savaşları’nda yer almıştır. Hz. Peygamber ve ardından gelen halifeler Umman’ın siyasi egemenliğine saygı duyarken Umman halkı ve ülkesi de İslam’a bağlılığını sürdürerek desteğini esirgememiştir.

Devam eden süreçte Hz. Ali ile Hz. Muaviye’nin karşı karşıya gelmesiyle birlikte radikal bir grup olarak Haricilik ortaya çıkmış, ancak bu grup kısa zamanda çeşitli bölünmeler yaşamıştır. Radikal Haricilikten ayrılan grupların en ılımlısı ve Sünni anlayışa en yakın duranı olarak İbadilik neşet etmiştir. Ilımlı yapısıyla, Hariciliğin ortaya çıktığı Suriye-Irak coğrafyasında tutunamayan İbadilik, kısa zaman sonra başta Umman olmak üzere çeşitli coğrafyalara yayılmıştır. Umman’a girişi ve yayılışından sonra ‘imam’ merkezli kendi yönetim şeklini oluşturmuş ve Umman topraklarını İbadi imamlar yönetmeye başlamıştır. İbadiliğin ılımlı yapısı, Sünni anlayışa en yakın Harici mezhebi oluşu ve imam merkezli yönetim şekli Umman’da uzun yıllar boyunca sağlanan toplumsal uyumun ana faktörlerinden biri kabul edilmiştir.

Sultan Kabus dönemine gelindiğinde İbadi imameti fiilen kaldırılmış, Sultan Kabus siyasi yönetimi ele almış ve devletin yasama mercii olarak İslam şeriatını belirlemiştir. Ülkede Devlet Konseyi ve Şura Meclisi’nden oluşan iki kanatlı meclis oluşturulmuş, mezhepçilik ülkede kanunlarla yasaklanmış ve ülkenin çoğunluğunu İbadiler oluştursa da Umman devleti resmi olarak İbadi mezhebine göre yönetilmemiştir. Sultan Kabus iç politikada toplumsal uyuma büyük önem vererek tüm Ummanlıları “Umman” kimliği altında birleştirmeyi hedeflemiştir. 2011’de başlayan halk ayaklanmalarından kısmi olarak etkilenen Umman Sultanlığı’nda Ummanlılar, bölgedeki diğer ülkelerden farklı olarak rejimin değişmesini ya da liderlerinin gitmesini istememişlerdir. Ekonomik birtakım taleplerde bulunan halkla bizzat dönemin devlet başkanı Sultan Kabus ilgilenmiş, bazı bakanları değiştirip maaşlarda iyileştirmeye giderek bu sorunu çözmüştür.

Umman Sultanlığı iç siyasetteki toplumsal uyum politikasını dış ilişkilerine “aktif tarafsızlık” ilkesi şeklinde uyarlamayı başarmıştır. Uluslararası siyasette denge politikası izleyen Umman; başta İran, Suudi Arabistan, Filistin, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere diğer ülkelerle dengeli ilişkiler yürütmektedir. Körfez’de, Suudi Arabistan öncülüğünde İran’a karşı oluşturulan blokta yer almayarak İran’la özel ilişkiler geliştiren tek ülke konumundadır. Ayrıca İsrail’in Filistin’i işgalini kınayarak Filistin’in BM’ye tam üyeliğini desteklemekte ve İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması talep etmektedir. Öte yandan Umman, ABD ve İngiltere gibi Batılı ülkelerle de ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor. 2023 yılında İngiltere ile ortak hava tatbikatı gerçekleştirmiş ve ABD ile de ortak güvenlik tatbikatı gerçekleştirmeyi planlamıştır. Bu açıdan bakıldığında Umman’ın içerideki mevcut toplumsal uyum tutumunu dış ilişkilerine yansıttığı ve “aktif tarafsızlık” ilkesiyle çatışmalardan uzak ilişkiler geliştirmeye çalıştığı görülüyor. Umman ilişkiler geliştirdiği ülkelerin iç işlerine müdahil olmadığı gibi siyaseten düşmanlık da yapmamaktadır.

Sonuç olarak Umman; dini, siyasi, tarihi ve genetik kodları üzerinden okunduğunda, hoşgörü politikasının dayanak noktaları ortaya çıkmaktadır: Umman, ılımlı iklim yapısına sahip bir coğrafyada yer almakta, böylece iklim etkisindeki Umman toplumu da sakin karakteristik özellikler gösteriyor. Umman toplumu İslam’ı kılıçla değil sahabiler aracılığıyla tanımış, Hz. Muhammed Umman için hayır-duada bulunmuş, Ummanlılar Hz. Muhammed ve diğer halifelere biat etmiş; dönemin İslam devletleri de Umman’ın siyasi otoriterlerine müdahale etmemişlerdir. Ilımlı bir harici mezhebi olan İbadiliğin sakin karakteristik özelliğe sahip Umman toplumuna uyumu, Sultan Kabus’un etnik çeşitliliğe sahip ülkeyi Umman kimliği altında birleştirmesi ve tüm bu toplumsal uyumu dış politikasına yansıtması, ülkeyi çatışma ve kargaşalardan uzak tutmuştur. Dolayısıyla Umman Sultanlığı’nın ülke içinde toplumsal uyumu sağlama çabası ile uluslararası ilişkilerinde aktif tarafsızlık ilkesi gereğince barış yanlısı politikalar izlemesi, bölgede “Körfez’in Barış Vahası” olarak anılmasını sağlamıştır.

[Ahmet Han AYBÜ Dinler Tarihi yüksek lisans öğrencisidir]

 

KAYNAKLAR

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu