İsrail’in 1 Nisan’da İran’ın Şam’da bulunan diplomatik temsilciliklerine gerçekleştirdiği saldırıda, İran Devrim Muhafızları’ndan Tuğgeneral Muhammed Reza Zahedi ile beraber yardımcısı General Muhammed Hadi Hajriahimi ve 5 İranlı yetkilinin öldürüldüğü açıklanmıştı. Yaklaşık iki haftadır İran’ın İsrail’e vereceği karşılık merak konusu iken, dün gece İran kamikaze insansız hava araçları ile balistik ve seyir füzeleriyle İsrail’e saldırı düzenledi. İran, BM Şartnamesi’nin 51. Maddesine dayanan ve öz savunmaya vurgu yapan maddesine atıfta bulunarak askerî bir operasyon düzenlediğini açıkladı. Gece boyunca İran’ın saldırılarının kapsamı, sonuçları, bölgesel ve küresel çapta yaratabileceği yankılar tartışılırken, İran’ın önemli partnerlerinden ve Suriye’deki askerî varlığı ile bölgenin önde gelen aktörlerinden olan Rusya’nın alacağı pozisyon da merak konusuydu. Peki Rusya niçin sessiz ve pasif bir aktör olarak gözüktü? Rusya’dan İran lehine farklı beklentiler içerisine girmek ne kadar doğru?
İran’ın Saldırılarına Rusya’nın İlk Tepkisi
İsrail’e aktif bir şekilde tam savunma desteği ilan eden ve aksiyon alan Batılı güçlere karşılık Çin ve Rusya’nın İran lehine veya en azından dengeleyici bir güç olarak sahneye çıkması ihtimaller dahilinde. Ancak Rusya ve Çin gece boyunca herhangi bir açıklama yapmak yerine sabahı beklemişler gibi gözüküyor. Konuya dair Rusya’dan ilk resmî reaksiyonlar sabah saatlerinde Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın resmî sayfasından yapılan açıklamada ve Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Birinci Başkan Yardımcısı Dmitry Polyanski’nin ifadelerinde görüldü. Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın resmî internet sayfasından yapılan açıklamalarda itidal çağrısı yapıldı. BM Güvenlik Konseyi’nin 1 Nisan’da İsrail’in İran’ın diplomatik temsilciliklerine yönelik saldırılarına karşı ciddi bir reaksiyon vermemesi, taraflar arasında gerginliğin artmasına sebep olarak gösterildi. Viyana sözleşmeleri ile belirlenen diplomatik düzenlemelerin korunmasına da vurgu yapan Rusya, tarafların arasındaki gerginliğin bölgesel bir istikrarsızlığa dönüşmesinden duyduğu endişeyi belirtti. Bunun yanında, Rus diplomat Dmitry Polyanski de gerginliğin akut bir krize dönüşmesinden duyduğu endişeyi belirterek benzer bir itidal çağrısı yaptı. Konuya dair ilgili kurum ve yetkili açıklamaların yanı sıra eski Rus Devlet Başkanı ve şu anki Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev de Telegram sayfasında ABD’ye eleştirilerde bulunarak; Ukrayna kriziyle kısa bir karşılaştırma yaptı. ABD seçimleri ve ABD Başkanı Joe Biden’ın yeniden seçilme şansı üzerine değerlendirmelerde bulundu. Peki, bölgesel ve hatta küresel çatışma risklerinin konuşulduğu olayların yaşandığı dün geceye dair Rusya’nın yukarıda özetlenen resmî aksiyonları yetersiz mi kaldı?
Saldırıların Rusya İran İlişkilerine Etkileri
İran ile Rusya arasında son yıllarda gelişen ilişkilerin “stratejik iş birliği” seviyesine gelmek üzere olduğunu Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ifadelerinden anlayabiliriz. Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya yönelik “Özel Askerî Operasyon” olarak adlandırdığı askerî müdahalesinin ardından İran ile Rusya arasındaki ilişkiler ciddi bir gelişim kaydetmişti. İran, 2024 başında Rusya’nın da aktif desteğiyle resmen BRICS üyesi oldu. Bunun yanı sıra özellikle savunma sanayi alanında iki ülke arasında karşılıklı alışveriş ile Rusya’nın muhtemel teknoloji paylaşımı gibi hususlar Batı’yı endişelendiren unsurlar olarak öne çıkmaktaydı. Ancak ne bu gelişmeler ne de iki ülkenin anti-Batıcı söylemlerde ve politikalarda buluşması, Rusya ve İran’ı doğrudan müttefik devletler olarak değerlendirmek için yeterli. Rusya açısından İran bölgesel ve hatta bazı platformlarda küresel bir partner olarak önemli bir ortak olabilir. Ancak İsrail de Rusya açısından uzun yıllardır özel ilişkilere sahip olduğu bir devlet. Rusya’nın İsrail ile ilişkilerinin İran sebebiyle bozulması, Ukrayna’da bir anda İsrail silahlarının ve askerî sistemlerinin Rus askerini hedeflemesiyle sonuçlanabilir. Öyle ki, İsrail’in Rusya Büyükelçisi Simona Galperin’in Rus Devlet Haber Ajansı RIA Novosti’ye yaptığı belirtilen açıklamalarda, İsrail’in Rusya’dan İran’ın İsrail’e saldırılarını kınamasını beklediği ifade ediliyor.
Rusya için bölgede çıkarlarını ve varlığını koruyabilmek, geliştirebilmek adına Suriye kadar net başka bir müttefik olduğunu iddia etmek pek mümkün değil. Hele ki, İsrail’in ABD’si gibi İran’ın hamisi olması ihtimali hiç mümkün değil. İran’ın da böyle bir beklenti içerisinde olduğunu söylemek yanlış olur. Rusya’nın dün gece yaşananlara dair sınırlı reaksiyonu bu aşamada Ukrayna meselesini öncelediğini işaret ediyor. Son olarak, Rusya’nın dün gece yaşananların ardından gerginliğin nasıl bir sürece evrileceğini görebilmek açısından keskin bir pozisyon belirlemek için acele etmemeye özen gösterdiğini de söyleyebiliriz.
[Osman Tekin, Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü bünyesinde doktora yapmaktadır.]