Geert Wilders, Neo-Oryantalizm ve Kültürel Emperyalizm

Küresel siyasette İslam karşıtı söylemleriyle tanınan Hollandalı aşırı sağcı lider ve Özgürlük Partisi (PVV) Başkanı Geert Wilders bir kez daha ortalığı karıştırmayı başardı. Kendisini uzun zamandır İslam’ın etkisine karşı Batılı değerlerin savunucusu olarak gören Wilders sosyal medya üzerinden bir kez daha siyasi aktivizm ile egemen ulusların iç işlerine müdahale arasındaki çizgiyi aşan görüşlerini dile getirdi. Wilders’in tutumu özellikle de sosyal medya etkileşimlerinde ve kamuya yaptığı açıklamalarda açıkça görüldüğü üzere Batı kültürünün üstünlüğüne ve ilerlemeleri için Batılı olmayan toplumlar tarafından bu kültürün benimsenmesi gerektiğine dair bir inanca işaret ediyor.

Bunun en güncel örneği Wilders’in, 19 Şubat 2024’te Feyza Altun’u bir kahraman olarak öven Türkçe tweeti olmuştur. Feyza Altun Türkiye’de hiçbir zaman şeriat olmadığını ve olmayacağını iddia ederek, hatta bununla kalmayıp şeriata küfreden bir tweet atarak tartışmanın fitilini ateşledi. Bunun üzerine Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı Altun hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla soruşturma başlatmıştı. Altun’un fitneci ve kışkırtıcı tutumuna tepki olarak mahkeme, Altun’a yurt dışına çıkış yasağı ve haftada iki kez yerel polis karakoluna imza verme zorunluluğu gibi adli kontrol tedbirleri uygulamıştı. Wilders’in Altun’la ilgili yapmış olduğu açıklama her ne kadar dışarıdan (en azından Batılı gözler tarafından) destekleyici görünse de paradoksal bir şekilde Batı’nın diğer kültürlerin değerleri ve kahramanları üzerinde ahlâki ve entelektüel otoriteye sahip olduğu fikrini güçlendiriyor.

Dahası, Wilders’in bu tweeti Türkçe yazmayı seçmesi, Batı’nın “öteki”yi medenileştirme görevine olan inancının dijital dünyaya uyarlanmış net bir yankısıdır. Bu inanç, dünyanın geri kalanı için modernliğe giden yolu tanımlamada Batı’nın üstünlüğünü varsayan incelikli bir kültürel tahakküm biçimidir. Söz konusu destek, göçmenlerin Batı kültürüne asimilasyonunu şiddetle savunan ve çoğu zaman yerel kimliklerini ve dillerini terk etmelerini de içeren anlayışa sahip bir politikacıdan gelmektedir. Ne var ki Wilders’in oryantalist zihniyeti, kendi topraklarında yasaklanmasını istediği dili, medeniyetin ışığına yönlendirilmesi gereken Doğululara ulaşma arzusuyla kullanmasını meşrulaştırıyor.

Wilders’in Altun’u kamuoyu önünde desteklemesi, başka ulusların iç işlerine karışma eğiliminin altını çizmekle kalmıyor, aynı zamanda Türk toplumunda laiklik, ifade özgürlüğü ve dini inançlar arasındaki karmaşık dinamikleri de aydınlatıyor. Günümüz küresel siyasetinde Geert Wilders, Oryantalizmin kalıcı mirasının ve bir zamanlar Avrupa’nın sömürgeci çabalarının temelini oluşturan misyonerlik zihniyetinin bir kanıtı olarak duruyor. Wilders, İslam karşıtı sert söylemiyle, aydınlanmış Batı ve barbar Doğu ikilemini örneklemekle beraber modern bir kültürel emperyalizm biçimine de girişiyor. Bu yaklaşım, aydınlanma ve moderniteyi teşvik etme maskesi altında, Batılı olmayan toplumların siyasi ve sosyal dokusunu Batılı bir plana göre yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor.

Dahası, Altun’u övdükten bir gün sonra İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ı telefonla arayarak ‘’Hamas, İslami Cihad ve diğer teröristlere karşı verdiği varoluş savaşında İsrail’e tam destek verdiğini ve İsrail’in Avrupa’dan her gün gelen ucuz eleştiriler yerine daha fazla desteği hak ettiğini’’ söylediğine dair bir tweet paylaşmıştı. Wilders’in İslami terörizm olarak nitelendirdiği terörle mücadelesinde İsrail’i açık bir şekilde desteklemesi ve Avrupa’nın İsrail’e yönelttiği kınamaları eleştirmesi, onun Oryantalist bakış açısının altını daha da çizmektedir.  Wilders, İslami gruplara karşıtlığı temelinde bir tarafı kesin bir şekilde destekleyerek, sadece Oryantalist düşüncenin merkezinde yer alan ikili karşıtlığı güçlendirmiyor, beraberinde geleneksel Batı alanı dışındaki bölgelerin jeopolitiğine de belirgin bir ön yargıyla karışıyor. Wilders’in küresel siyasete bu seçici müdahalesi uluslararası sahnede Batılı, özellikle de İslam karşıtı bir dünya görüşünü yaymaya ve böylece “biz-onlara karşı” şeklindeki bölücü bir anlatıyı sürdürmeye yönelik daha geniş bir gündemin göstergesidir.

Wilders’in sosyal medya faaliyetlerinden kamuoyuna yaptığı açıklamalara kadar siyasi manevraları, Batılı değerlerin savunulması kılıfına bürünmüş daha geniş bir Oryantalist misyonu yansıtıyor. Ancak bu misyon, kültürel ya da ideolojik dayatmanın ötesinde, küresel manzarayı Batı’nın imajına göre şekillendirmeye çalışan ve Batılı olmayan toplumların özerkliğini, saygınlığını ve kültürel mirasını bir kenara iten siyasi bir Oryantalizme işaret ediyor. Wilders, siyasi faaliyetlerini Oryantalist bir mercekle çerçeveleyerek, sadece klişeleri ve bölünmeleri sürdürmekle yetinmiyor. Bununla birlikte küresel birbirine bağlılık gerçeğini ve çağdaş toplumların çoğulcu doğasını da göz ardı ediyor.

Böyle bir duruş paternalist olmakla kalmaz, aynı zamanda her biri kendi değerlerine, geleneklerine ve modernliğe giden yollara sahip olan küresel kültürlerin zengin dokusunu da görmezden gelir. Wilders’in Türkiye’nin İslami doğası nedeniyle asla AB’nin bir parçası olamayacağı yönündeki ısrarı ve İslam karşıtı görüşleriyle uyumlu dış politikaları seçici bir şekilde desteklemesi, siyasi felsefesinin kalbindeki çelişkiyi özetliyor. Bir yandan Batı aydınlanması ve modernite davasını savunurken, diğer yandan farklı kültürlerin ve dinlerin bir arada yaşayabileceği çoğulcu ve kapsayıcı bir Avrupa olasılığını reddetmeye çalışıyor.

Sonuç olarak, Wilders kendisini İslam’ın algılanan tehditlerine karşı Batı medeniyetinin bir savunucusu olarak konumlandırsa da diğer ulusların siyasetine yönelik son girişimleri, kültürel üstünlük ve müdahaleciliğe ilişkin güncelliğini yitirmiş kavramlara daha derin ve sorunlu bir bağlılığı ortaya koyuyor. Dünya küreselleşme, göç ve kültürel alışverişin zorluklarıyla boğuşurken Wilders gibi figürlerin geliştirdiği söylem milliyetçilik, kimlik ve özgürlük ve haysiyet için evrensel özlemler arasındaki kalıcı gerilimleri hatırlatıyor.

Amina Smith Akılma, Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısıdır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu