Küresel siyaset ve iktisadın ağırlık merkezinin Asya-Pasifik bölgesine kaymasıyla birlikte Asya-Pasifik bölgesi ile Avrupa arasındaki ticaret yolları/ekonomik koridorlar önemli bir rekabet alanı haline geldi. Bu dönemde Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi ve Hindistan’ın Hindistan-Orta Doğu-Avrupa ekonomik koridoru projesi, bölgedeki en önemli iki proje olarak ön plana çıktı.
Deniz taşımacılığının düşük maliyeti, Bab el-Mendeb, Hürmüz, Malaka boğazları gibi kritik su yolları ve bu su yollarının denetlenebileceği kara parçalarının jeoekonomik önemini iyice artırdı. Son dönemde jeoekonomik önemi oldukça artan bölgelerin başında Belucilerin yaşadığı topraklar geliyor. Geçtiğimiz günlerde İran ve Pakistan ordusunun bu bölgeye yönelik olarak düzenlediği karşılıklı olarak saldırılar Belucileri ve Belucilerin yaşadığı toprakları daha çok ön plana çıkardı.
İran ve Pakistan sınırları içerisinde kalan Beluci topraklarını önemli kılan temel jeoekonomik faktör Çin’in Gwadar, Hindistan’ın Çabahar limanlarına yaptıkları yatırımlardır. Her ikisi de Belucilerin yaşadığı bölgede olan bu kritik derin su limanları hem Hindistan’ın hem de Çin’in kendi ekonomik koridorları açısından oldukça kritiktir. Bu yazının temel iddiası Belucistan bölgesinde ortaya çıkan istikrarsızlığın Çin’in bölgeye dönük yatırımlarını baltalamaya ve İran’ın doğudan çevrelenmesine hizmet edebileceğidir.
Çin’in Malakka Boğazı’nı Atlatma Planları
İthalat ve ihracatının çok büyük bir kısmını deniz yoluyla karşılayan Çin için en büyük tehdit Basra Körfezi’nden Tayvan Boğazına kadar tüm bölgeyi kontrol eden ABD deniz gücüdür. Bu güzergâhın en kritik noktası ise yaklaşık 800 km uzunluğunda olan ve yer yer 30 km’ye kadar daralabilen Malakka boğazıdır. ABD ile Çin arasında herhangi bir askeri gerilim durumunda ABD’nin Malakka’yı Çin’e kapatabilme ihtimali Çin açısından en büyük felaket senaryosudur.
Malakka’daki ABD jeopolitik kuşatmasını by-pass etmek isteyen Çin uzun yıllardır Malakka’ya alternatif güzergâhlar inşa etmek için devasa harcamalar yaparak üç önemli proje geliştirmiştir. İlk olarak Çin, Andaman Denizi’ni, Güney Çin Denizi’ne ve Hint Okyanusu’nu Pasifik Okyanusu’na bağlayarak Malakka Boğazı’ndan transit geçişe bir alternatif olarak planlanan Kra Kanalı projesini geliştirdi. Tayland Körfezi’ni güney Tayland boyunca Andaman Denizi’ne bağlayacak kanalın Panama Kanalı ve Süveyş Kanalı’na benzer şekilde bölgedeki ulaşımı iyileştireceği hesaplanıyor. Kanal, Malakka Boğazı’ndan geçişe bir alternatif sağlayacak ve Japonya ve Çin’e petrol sevkiyatını 1.200 km kısaltacak. Halen, Çin’in Orta Doğu ve Afrika’dan gelen petrolünün %80’i Malakka Boğazı’ndan geçiyor. Uzunluğu 102 km, genişliği 400 metre, derinliği ise 25 metre olarak planlanan bu kanala Çin, 21. yüzyıldaki deniz İpek Yolu’nun bir parçası olarak bakıyor. Tayland yönetimi bu girişimi henüz kabul etmediği için proje şimdilik kâğıt üstünde kalmış durumda.
İkinci olarak Pekin yönetimi Çin-Myanmar ekonomik koridor projesini geliştirdi. Bu proje kapsamında Myanmar’dan başlayarak Çin’in Yunnan eyaletine uzanan petrol ve doğalgaz boru hatları inşa edildi. Hâlihazırda Çin’in toplam petrol ithalatının yüzde 6’sını karşılayan proje sayesinde Çin’in enerji ithalatında Malakka’ya olan bağımlılığı kısmi olarak azaldı.
Üçüncü olarak Çin 2010’lu yılarda Doğu Türkistan’dan başlayıp Pakistan’ın Belucistan eyaletinde bulunan Gwadar limanına uzanacak yaklaşık 1300 km uzunluğunda Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nu (ÇPEK) inşa etmeye başladı. 65 milyar doları bulan yatırım bütçesiyle ÇPEK sadece liman, demiryolu, petrol ve doğalgaz boru hattından oluşmuyor aynı zamanda Belucistan bölgesine 300 civarında fabrika yatırımını da içeriyor. Bu durum ÇPEK’nu bir taraftan Çin’in Malakka’yı by-pass eden bir proje haline getirirken diğer taraftan Pakistan’ın Belucistan eyaletinde sanayi ve altyapıyı geliştirmeyi amaçlayan yoğun bir Çin yatırımı anlamına gelmektedir.
Çin’in geliştirdiği liman projeleri bölgede Çin’in en önemli jeopolitik rakibi olan Hindistan’ı da harekete geçmeye zorlamıştır. Çin’i dengelemek için Hindistan’ın İran’a ait Çabahar limanına yönelik yatırımları geçtiğimiz yıl G-20 zirvesinde duyurulan Hindistan-Orta Doğu-Avrupa ekonomik koridorunun başarısı için oldukça önemlidir. Çabahar’ın da tıpkı Gwadar limanı gibi Beluci topraklarında bulunması Belucistan’ın istikrarını ekonomik koridorların başarısı açısından kritik kılmaktadır.
Belucistan’daki İstikrasızlığın Olası Sonuçları
Balucistan eyaleti, Pakistan topraklarının yaklaşık yarısını oluşturmasına rağmen Beluciler ülke nüfusunun yüzde 7-8’ini oluşmaktadır. 1947 yılında Pakistan bağımsızlığını ilan ettiğinde Beluciler yeni kurulan devlete gönülsüz bir biçimde katılmışlardır. Bağımsızlık yanlısı Beluci ulusçuluğunun örgütlediği ayrılıkçı isyanlar, Pakistan ordusunun bölgeye dönük geniş harekâtlar düzenlemesiyle bastırılabilmiştir. En son isyan 2005 yılında başlamış ve zaman zaman şiddetlenerek günümüze kadar devam etmiştir. Bölgede 1960’lı yıllardan itibaren Pakistan hükümetine karşı ayrılıkçı mücadele veren çok sayıda örgüt ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu örgütlerin en önemlileri Belucistan Özgürlük Ordusu (BLA), Belucistan Halkın Kurtuluşu Cephesi (BPLF), Belucistan Kurtuluş Cephesi (BLF), Beluci Öğrenci Örgütü ve Ulusal Parti’dir. Benzer şekilde İran tarafında kalan Beluci topraklarında da ayrılıkçı silahlı örgütler bulunmaktadır.
Bugün Belucilerin yaşadığı İran ve Pakistan’da her iki devlete yönelik de gelişen bir ayrılıkçı hareketten bahsedebiliriz. Pakistan ve İran güvenlik kuvvetlerine karşı zaman zaman silahlı eylemler gerçekleştiren Beluci örgütler son dönemde bölgede artan Çin yatırımlarına ve yoğunlaşan Çinli işçilere yönelik de saldırılar düzenliyor. Son yıllarda bölgede çok sayıda Çinli işçinin kaçırılması veya öldürülmesi Çin hükümetini, denizaşırı yatırımların korunması konusunda daha hassas hale getirdi.
Son dönemde hem İran hem de Pakistan sınırları içerisinde kalan Beluci topraklarında ciddi bir istikrarsızlık ortaya çıkmaya başladı. Bölgede İran ve Pakistan ordusuna yönelik meydana gelen saldırıların son dönemde kaydettiği artış, her iki devleti, bir taraftan kendi topraklarında daha sıkı güvenlik tedbirleri almaya diğer taraftan yaşanan krizden birbirlerini sorumlu tutmaya sevk etti. İran, İran karşıtı eylemler gerçekleştiren ve Pakistan’da yuvalanan örgütlerin Batı ve İsrail tarafından desteklendiğini iddia ederken, Pakistan, hem Pakistan hem de İran topraklarında faaliyet yürüten ve Pakistan karşıtı eylemler gerçekleştiren örgütlerin Hindistan tarafından desteklendiğini savunmaktadır. 1970 yılında Bengallilerin Hindistan’ın yardımıyla Pakistan’dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etmiş olmaları, Pakistan siyasi elitlerinde gelecekte Belucilerin de benzer bir yolu takip edebileceklerine dair endişeyi canlı tutmaktadır.
Çin-Hindistan jeopolitik rekabeti ve aynı zamanda her iki ülkenin de alternatif ekonomik koridor projesi açısından kritik bir yer olan Beluci topraklarında son dönemde yoğunlaşan istikrarsızlık önemli jeoekonomik sonuçlar doğuracaktır. Bölgede ortaya çıkan istikrarsızlık ilk olarak ÇPEK’unun başarısı açısından önemli bir risk taşımaktadır. Çin’in Malakka’yı by-pass etmek için uzun yıllardır milyarlarca dolar yatırım yaptığı bu bölgenin istikrarsızlaşması Kuşak ve Yol İnisiyatifinin başarısını da etkileyecektir.
İkinci olarak bölgede ortaya çıkan istikrarsızlık Orta Doğu bölgesinde ABD ve ABD’nin en önemli müttefikleri olan İsrail ve Suudi Arabistan tarafından tanımlanan bölgesel statükoya meydan okumayı en önemli dış politika gündemi olarak kabul eden İran’ın dikkatini dağıtacaktır. Beluci topraklarının istikrarsızlaşması İran’ın doğudan çevrelenmesi anlamına gelecektir. İran vatandaşı Beluciler üzerinde bir nüfuz kurmak isteyen ABD yönetimi İran’ın Sistan ve Belucistan eyaletinde silahlı eylemlere destek vererek İran’ı doğudan çevreleme konusunda oldukça isteklidir.
Son dönemde İran ve Pakistan sınırları içerisinde kalan Beluci topraklarında yoğunlaşan bir istikrarsızlık ile karşı karşıyayız. Bu bölgeyi önemli kılan temel faktör Hindistan ve Çin’in ekonomik koridor projelerinin en önemli ayağı olan Gwadar ve Çabahar limanların Beluci topraklarında bulunuyor olmasıdır. Bölgede artan istikrarsızlığın en önemli sonucu bölgedeki Çin yatırımlarının baltalanması ve İran’ın doğudan çevrelenmesi olacaktır.
[Dr. Necmettin Acar, Mardin Artuklu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü başkanıdır.]