İlişkilerin Son On Yılı
İki ülke arasındaki ilişkilerin yakınlık veya uzaklığının somut ve açık göstergeleri olarak kabul edilebilecek temel parametreler bulunmaktadır. Üst düzey ziyaretlerin hangi düzeylerde ne sıklıkla ve ne kadar sayıda yapıldığı bu parametrelerden birisidir. Bir diğeri de lider ve Bakanlar gibi üst düzey yetkililer tarafından muhatap ülkelerin birbirlerinin yönetimleri veya halklarına ilişkin kamuoyu önünde yapılan açıklamalardır. İlişkilerde daha ileri bir safhayı göstermesi itibarıyla imzalanan anlaşmaları da bir diğer gösterge olarak saymak mümkündür.
2013 yılında Mısır’da gerçekleşen darbe sonrasında, Türkiye ve Mısır’dan öncelikle birbirlerine yönelik sert açıklamalar gelmiş, ardından karşılıklı olarak Büyükelçiler istenmeyen adam ilan edilmiş, ilişkiler maslahatgüzar seviyesine indirilmiştir. Aradan geçen bu on yıllık süreç içerisinde de iki ülke arasında üst düzey olarak nitelendirilebilecek bir temas da söz konusu olmamıştır.
İlişkilerdeki değişimin kamuoyuna yansıyan ilk sinyalleri, 2019 yılı Ağustos ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bir açıklamada Türkiye ve Mısır istihbarat servisleri arasında görüşmeler yapıldığını ifade etmesi olmuştur. 2021 yılında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Mısır’la normalleşme açısından bazı girişimlerden bahsetmiştir. Bu kapsamda Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri ile 2020’de yapılan İKÖ toplantısı esnasında ilişkilerin normalleştirilmesi ile ilgili görüştüğünü ifade etmiştir.
Bu on yıllık sürecin kırılma noktasını Kasım 2022’de Dünya Kupası’nın açılış töreninde Katar’ın başkenti Doha’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin tokalaşması oluşturmuştur.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun 18 Mart 2023 tarihinde Mısır’a gerçekleştirdiği ziyaret, Doha’da daha önce iki lider tarafından karşılıklı olarak atılan ilk adımın, somut ilerlemeye dönüşecek bir sürece dönüştürülmesini sağlayan bir aşama olmuştur.
İlişkilerdeki ilerlemenin zamana ihtiyaç duyulan bir süreç olduğunun taraflarca kabul edildiğinin altını çizmek gerekmektedir. Zira Bakanlar tarafından yapılan açıklamalarda da bu vurgulanmış, Bakan Çavuşoğlu “süreci başlattık” ifadesini kullanmıştır. Doha’da liderlerin tokalaşması Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ziyaretini ve ziyaret kapsamında karşılıklı yapılan açıklamalar sonucunu getirmiştir.
Çavuşoğlu’nun ziyaretinin ardından, ilişkileri bir sonraki aşamaya taşıyacak bir adım daha atılmıştır. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’nin Türkiye’nin resmi davetine icabet ederek 13 Nisan 2023 tarihinde Türkiye’ye gelmiştir. Bu ziyaret kapsamında düzenlenen ortak basın toplantısında Şukri, “Diplomatik temsilciliklerin uygun bir zamanda açıklanması konusunda hemfikir olduklarını” ifade etmiştir. “Buna paralel olarak Cumhurbaşkanları düzeyinde bir zirvenin söz konusu olacağını” da belirtmiştir.
Mısır ve Türkiye tarafından 4 Temmuz 2023’te yapılan ortak açıklamada karşılıklı Büyükelçi atanmasının kararlaştırıldığı açıklanmıştır. 10 Eylül 2023’te Cumhurbaşkanları Erdoğan ve Sisi Hindistan’daki G20 Zirvesinde tekrar görüşmüşlerdir. 27 Eylül 2023’te Mısır Büyükelçisi güven mektubunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunarak görevine başlamıştır. 22 Temmuz’da ataması Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Büyükelçi Salih Mutlu Şen de güven mektubunu 17 Aralık 2023 tarihinde Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’ye sunmuştur.
Bütün bu gelişmeler, Liderler buluşmasına zemin hazırlamış olup bir sonraki aşamada liderlerin karşılıklı ziyaretleri söz konusu olacaktır.
Bölgesel Krizler İçerisinde İlişki Arayışı
İlişkilerin maslahatgüzar seviyesine indiği 2013 yılı sonrasında, Libya ve Doğu Akdeniz gibi kriz alanlarında iki ülkenin farklı politikaları iki ülkeyi dolaylı olarak karşı karşıya getirmiştir. Hususen Türkiye’nin meşru Libya hükümeti yanında yürüttüğü politikalar karşısında Mısır’ın Libya politikaları daha farklı ve karşıt şekilde tezahür etmiştir. Libya’da BM tarafından tanınan meşru hükümet Libya’daki kriz ve çatışma ortamında varlığını sürdürebilmiş, iç savaşta da bir ateşkese gidilmiştir. Libya’da siyasi bölünmüşlük ve istikrarsızlık ise devam etmektedir. Mısır ve Türkiye’nin Libya politikalarındaki farklılık gibi bölgesel konulardaki farklılıkların ilişkilerin ilerleyişine engel teşkil etmesinin aşıldığı, ikili ilişkilerdeki ilerlemenin temel odağa alındığı görülmektedir.
Diplomatik ilişkilerin, artırılması ve derecesinin yükseltilmesinin amaçlandığı 2019 sonrasında, Libya gibi derin ihtilaflı konuların, ilişkileri başlatma noktasında öncelikli olarak taraflarca gündeme getirilmediği görülmüştür.
2022 yılı Ekim ayında Türkiye ve Libya arasında hidrokarbon alanında mutabakat muhtırası imzalanmıştır. Türkiye ve Libya arasında atılan bu imzaya Mısır sert açıklamalar ile tepki göstermiştir. Bu imzadan bir ay sonra, iki lider Erdoğan ve Sisi, Doha’da tokalaşmış, devamında bu imzadan henüz beş ay sonra Bakanlar bir araya gelmiştir. Libya ile imzalanan mutabakatın görüşmelerin başlamasına engel teşkil etmemesi noktasına gelinmesi de sürecin gelişme kaydedilen bir diğer yönüdür.
Karşılıklı ziyaretlerin yapılamamış olması ve diplomatik ilişkilerin maslahatgüzar seviyesinde olması, Libya ve Doğu Akdeniz gibi derin kriz konularının görüşülmesine başlanılmasından daha önce gelen müstakil bir sorun haline dönüşmüştür. İkili ilişkilerdeki bu kopukluk, taraflar arasında ilk olarak aşılması gereken müstakil bir sorun alanı olmuştur. Münhasır olarak çözüm arayışı gerektirmiştir.
Bakanların karşılıklı ziyaretleri ile kaydedilen gelişme ise büyükelçilerin atanması ve lider ziyaretlerinden önceki ilk zor adımdır.
Bu kapsamda dikkat çekilmesi gereken önemli gelişmelerden birisi de 7 Ekim’den sonra Gazze’de yaşananlardır. Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkilerin normalleşmesinde önemli adımların atıldığı, büyükelçilerin göreve başladığı zaman dilimi ile Gazze’ye yönelik saldırıların yoğunlaşması aynı döneme tekabül etmektedir. Türkiye, Gazze’deki insani dramda, insani yardım ve yaralıların tahliyesi gibi konularda aktif rol alma çabası içerisindedir. Gazze’ye ulaşabilme noktasında Mısır’ın coğrafi ve siyasi olarak hayati bir fonksiyonu bulunmaktadır. Gazze’ye ve yaralılara insani yardım ihtiyacının zirvede olduğu mevcut durumda, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin başlamış olması, iki ülke arasındaki ilişkilerde 3-4 sene önceden başlayarak mesafe alınmış olması da oldukça önemlidir.
Gelecekte İki Ülke İlişkileri Nasıl Bir Seyir İzleyebilir?
Mısır ile ilişkilerin geleceğini iki parametre üzerinden değerlendirmek mümkündür:
Birincisi; 2013 yılından önce yakın geçmişteki ilişkilerin düzeyi üzerinden bir çıkarım yapmak mümkündür. 2003-2010 arasında iki ülke arsında çok yoğun karşılıklı ziyaretler gerçekleşmiştir. Bu dönemde Türkiye’den Mısır’a 65, Mısır’dan Türkiye’ye 30 kadar üst düzey ziyaret gerçekleşmiştir. Ziyaretlerin baş döndüren sıklığı ve sayısı çok dikkat çekicidir. Örneğin, sadece 2009 yılında her iki ülkenin Cumhurbaşkanları 2’şer defa karşılıklı ziyaretlerde bulunmuşlardır.
Bu dönemde iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSİK) kurulmuş, Türk Mısır İş Forumu düzenlenmiştir. Türk-Mısır Stratejik Diyalogu Çerçeve Muhtırası imzalanmış, Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmış, yüzlerce Türk firması Mısır’da yatırım yapmış, Mısır’da ortak Endüstri bölgesi kurulmuştur. Dış ticaret hacmi kısa sürede katlanarak artmıştır. İlişkilerdeki bu ivmeyi Arap Baharı olarak nitelendirilen süreç ve sonrasındaki gelişmeler etkilemiştir. İki ülke arasındaki ilişkilerin iyileşmesi durumunda, yakın geçmişte vaki olan ivmenin kısa sürede tekrar yakalanması potansiyeli, imkân ve ihtimali bulunmaktadır.
İkincisi; devletlerin mevcut ilişki düzeylerinin dışında, ilişkilerin seyrine yön verebilecek potansiyel ilişki alanlarını da tespit etmek ve değerlendirmek mümkündür. Bu potansiyel alanlar konjonktürel olarak değişebilmektedir. Türkiye ve Mısır arasında her iki ülkenin çıkarına olabilecek ve bölgedeki güçlerine katkı sunabilecek potansiyel ilişki alanları söz konusudur. Özellikle Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının değerlendirilmesi noktasında iki ülkenin işbirliği ve ilişki potansiyeli bulunmaktadır. Bunun yanı sıra iki ülke arasında münhasır ekonomik bölge anlaşması imzalanma ihtimali geleceğe ilişkin muhtemel bir ilişki potansiyelini oluşturmaktadır. Böyle bir anlaşma her iki ülkenin çıkarına olduğu gibi bölgedeki güç dengesi açısından da her iki ülke için büyük sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Türkiye’nin Libya ile imzaladığı anlaşmalar bu bağlamda önemli bir referanstır.