Türkiye’de Demokrasi Siyasal İletişim ve Seçim Kampanyaları

Türkiye’de genel seçimler milli iradenin yansıdığı kurucu dinamik olarak öne çıkmaktadır. Birden fazla siyasi partinin yarıştığı seçimlerde toplumun desteğini daha fazla alabilen siyasi partiler ülkeyi yönetme hakkını elde etmektedir. Türkiye’de 1923’te Cumhuriyetin kurulmasından sonra 1950’ye kadar geçen süreçte CHP’nin Tek Parti yönetiminden gerçek anlamda çok partili demokratik sisteme geçilebilmesi ancak 14 Mayıs 1950 seçimleriyle mümkün olabilmiştir. Bu tarihten sonrasına bakıldığında günümüze kadar demokrasinin dönemsel olarak askeri darbeler ve muhtıralar nedeniyle hırpalandığı ve kesintiye uğradığı görülse de sonrasında demokrasiye geçilmesi noktasında toplum baskısı ağır basmış ve Türkiye demokratik siyasal yapısını koruyabilmiştir.

Son olarak 15 Temmuz 2016 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından seçilmiş iktidara karşı gerçekleştirilen askeri darbe girişimi de bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine milletin meydanları doldurması ve darbeye direnmesi sonrasında püskürtülmüştür. Böylece toplumun demokratik siyasal yapıyı darbecilere karşı doğrudan savunduğu bir iradenin varlığı da net şekilde görülmüştür.

Bu tarihten sonra Türkiye’de hem demokrasi olgunlaşmış hem de bununla koşut olarak siyasal iletişim kampanyaları gelişmiş, profesyonelleşmiş ve içerikleri zenginleşmiştir. Ana hatlarıyla bakıldığında 1950-1990’lar arası siyasal iletişim içeriklerinin ilk örneklerinin ortaya çıkması, gelişmesi ve profesyonelleşmesi bağlamında okunabilir. Bu anlamda elinizdeki çalışmanın üçüncü bölümünde konuya detaylı şekilde değinilmektedir. İki binli yıllardan sonra ise Erdoğan liderliğindeki Ak Parti hükümetleriyle birlikte siyasi partilerin siyasal iletişim yönetimleri hem içerik üretimi konusunda hem de demokratik anlayış bakımından yeni bir seviyeye gelmiştir.

Editör: Prof. Dr. Yusuf Özkır

KİTABI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.

Başa dön tuşu