Propagandanın Sınırları: Alman Medyasında Filistin Krizi

‘’Çatışmalardaki askeri faaliyetler, eylemin gerekli olup olmadığına göre savaş suçu olarak sınıflandırılıyor. Örneğin, bir okulun ya da bir apartmanın bombalanması, uluslararası hukuka göre askerî açıdan gerekli görülürse savaş suçu olarak değerlendirilmeyebiliyor.

İsrail ve Hamas arasındaki çatışmalar, böyle bir ayrımı uzaktan yapmanın zorluğunu ortaya koyuyor. Ayrıca Gazze, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri. Uzmanlara göre, bu nedenle Gazze’de sivil – askeri hedef ayırımını yapabilmek zor.’’[i]

İlk bakışta sosyal medyanın ücretli propaganda aparatları tarafından paylaşıldığını düşünebileceğiniz bu satırlar, Alman devletinin resmi yayın ajanslarından Deutsche Welle’nin 17 Ekim 2023 tarihli haberinde yayınlandı. Dünya tarihi okumuş, batılı ülkelerin Amerikan yerlilerine, Afrika kıtasının insanlarına, Hiroşima’daki çocuklara yaptıklarını öğrenmiş ve çıkarları çerçevesinde Batı’nın insanlığın dip çizgisini ne kadar aşağı çekebileceğinin farkında olan birisi olarak ahlak yoksunluğunun bu kadarı beni bile şaşırttı. Batı medyasının ve siyasetçilerinin ekseriyetinin İsrail devleti ve işbirlikçileri tarafından kontrol edildiği ve yönlendirildiğini bilmeme rağmen bu kadar ileri gidebileceklerini düşünmemiştim.

Deutsche Welle’nin yayınladığı bu haberden bir gün önce de BBC WORLD, ‘Hamas Hastenelerin Altına Tünel mi İnşa Ediyor’[ii] başlıklı bir haber yayınladı. 17 Ekim akşamı bu haberlerin nedeni anlaşıldı. İsrail Gazze’deki Al-Ahli Arabi hastanesini bombaladı ve hastaneye sığınan bine yakın masum sivilin katledilmesine sebep oldu. Deutsche Welle ve BBC Batı medyası için bile sınırları zorlayan, yapılabilecek en aşağılık propaganda girişimlerinden bir tanesinin altına imza atmış oldu.

Bu yazıdaki Batı medyasını genel bir değerlendirmeye tabi tutmaktan ziyade, ana akım Alman medyasının 7 Ekim 2023 tarihinde fitili ateşlenen İsrail-Filistin çatışmasını nasıl ele aldığını anlatacak, yukarıda bahsettiğim gözü kör İsrail yanlısı haberciliğin tüm Alman medyasına sirayet edip etmediğini inceleyeceğim.

İncelemeye olayların başladığı 7 Ekim tarihinden günümüze yapmaktan ziyade, Gazze’de dün bombalanan Al-Ahli hastanesinin Alman ana akım medyasında, özellikle devlet kontrolünde olan, Türkiye’deki TRT’nin muadili olarak addedebileceğimiz ARD yayın kuruluşunun kanallarında nasıl haberleştirildiğini anlatmakla başlayacağım. Al-Ahli hastanesinin bombalanması ve yüzlerce masum sivilin katledilmesinin Alman medyasının Siyonistlerce  ne seviyede kontrol edildiğini ve baskı altında tutulduğunu anlamak açısından önemli buluyorum. Bu kadar açık bir katliamda dahi sesini çıkaramayan bir medyanın ‘insanlığın sesi’ olma ihtimali yok.

17 Ekim akşamı yayınlanan ve Almanya’da en çok takip edilen iki ana haber bülteni, Tagesschau ve ZDF Heute ile başlayalım. Bu iki haber bülteni de devlet kurumu olan ARD’ye bağlı. Tagesschau’nun 17 Ekim, Almanya saatiyle 20:00’da yayınlanan ana haber bültenini incelediğimizde, ‘Filistinli kaynaklara’ dayandırdığı habere göre Gazze’de bombalanan hastaneden kısa da olsa bahsetti ve devamında İsrail’in Filistinlileri göçe zorladığı Güney Gazze bölgesini de bombaladığına ve insani şartların giderek ağırlaştığına değindi.[iii]

Fakat aynı haber bülteninin 18 Ekim’de sabah saatlerinde paylaştığı kısa videoda, bombalanan hastanenin haberinde ‘Filistinli kaynaklar’ tabiri yerine, ‘İslamcı Hamas tarafından kontrol edilen Gazze bölgesinin Sağlık Bakanının açıklamalarına göre’ ibaresi kullanıldı.[iv] Daha da kötüsü, sanki bu iddia sadece Hamas’ın iddiasıymış ve başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşlar da İsrail’i suçlamıyormuş gibi ‘militan Filistinliler İsraili suçluyor’ cümlesi kullanılarak akabinde İsrail ordu sözcüsünün sözlerine geçildi: ‘’İsrail bu iddiaları reddediyor’’. Haberin devamı, saldırının kim tarafından yapıldığının belirlenmesinin çok zor olduğu ve dikkatli olunması gerektiği yönünde devam ederek ve kafa karıştırma çabalarıyla nihayete erdi.

Diğer medya kuruluşu ZDF Heute’nin Almanya saatiyle 21:00’da yayınlanan haber bülteni incelendiğinde, ZDF’in Tagesschau’ya rahmet okuttuğu görülüyor.[v] Manipülasyonun ve Alman medya kuruluşlarındaki korkunun boyutlarını anlatabilmek adına haber bülteninde yaşananları biraz açmak istiyorum. Haber bülteni, Alman Şansölye Scholz’un İsrail ziyaretiyle başlayıp ‘hastaneye yapılan roket saldırısıyla’ devam ediyor. Haberde ‘Hamas’ın Sağlık Bakanlığının verdiği bilgilere göre’ ibaresi eşliğinde yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği anlatılıyor. Tabii ki İsrailli yetkililerin bunu kabul etmediğinden bahsediliyor. Haber tam olarak 25 saniye sürüyor ve akabinde, Hamas’ın yayınladığı esir görüntülerine geçilerek esir kadının açıklamalarına, annesinin basın toplantısına, İsrailli basın sözcüsünün Hamas’ı suçlayan değerlendirmelerine 75 saniye ayrılıyor. Yüzlerce çocuk ve kadının paramparça olduğu bir olay 25 saniye yer bulabilirken, sağlık durumu yerinde tek bir kadının haberi 75 saniye boyunca uzun uzadıya haberleştiriliyor. Tabii ki amaç sürekli bir şekilde İsrail’i mağdur gösterip işlediği katliamları meşrulaştırmak.

Haber bülteninin devamında yerel muhabirlere bağlanılıyor. Tel Aviv’deki muhabir genel retoriğe uygun bilgiler verirken Kahire muhabiri genel yayın çizgisi dışına çıkıyor. Muhabir, bölge ülkelerinin başkanlarının İsrail’i suçlayan açıklamalarını paylaştıktan sonra ‘insanlar batılı ülkelerin İsrail’in saldırılarına verdiği koşulsuz desteğe ve batılı devletlerin iki yüzlülüğüne çok tepkili’ bilgisini veriyor. Bunun üzerine muhabirin ‘sınırı’ aştığını hisseden stüdyodaki sunucu müdahale ederek ‘hastane saldırısının arkasında kim olduğunu bilmiyoruz, bu yüzden henüz çok dikkatli olmamız gerekiyor’ uyarısını yaparak konuyu değiştiriyor.

İsrail’in hastane katliamı sonrasında Alman medyasının bocaladığı, haber yapmakta giderek zorlandığı ve sosyal medya yorumları incelendiğinde seyircisinin önemli bir kısmının da bu tarafgirliğin, Alman medyasının İsrail yanlısı haber yaptığının gayet farkında olduğu anlaşılıyor.

17 Ekim hastane katliamından 7 Ekim tarihine döndüğümüzde, Alman medyasının dilinin süreç içerisinde tam İsrail yanlısı habercilikten, biraz daha az İsrail yanlısı haberciliğe evrildiği rahatlıkla söylenebilir. İsrail’in Gazze şeridinde artan katliamları ile birlikte Alman medyasının sessiz kalması ve İsrail yanlısı haber yapması zorlaştı. Her ne kadar, öncelikle İsrail’in mağdur gösterilmesi, sürekli 7 Ekim saldırılarında hayatını kaybeden insanların ve Hamas’ın elindeki esirlerin hikayesine öncelik verilmesine rağmen Filistinli insanların kayıpları ve yaşadıkları insani felaketlere de artan bir biçimde yer verilmeye başlandı.

Özellikle saha muhabirleri bu konuda etkili oldu ve Tel Aviv’de konuşlu muhabirlerin ‘Gazze’deki arkadaşlarımızdan edindiğimiz bilgilere göre’ şeklinde geçtiği haberlerde Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekilmeye başlandı. Benim şahsi izlenimim, sunucuların ve muhabirlerin ekseriyetinin gönüllü İsrail savunuculuğu yapmaktan ziyade, işlerini kaybetmemek adına zoraki İsrail yanlısı bir haber dili benimsedikleri yönünde. Bu durum özellikle hazır metinlerin okunmadığı, soru cevap şeklinde geçen sunucu-muhabir diyaloglarında meydana çıkıyor. İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamların gayet farkında olan muhabirler bir yandan edindikleri bilgileri aktarmaya diğer taraftan da ‘sınırı aşmamaya’ ve ‘amirlerini kızdırmamaya’ çabalıyorlar.

Sonuç olarak Alman medyasının, İsrail lobisinin baskısı altında kaldığı, yanlı haberler yapmak ve İsrail’in propagandasına alet olmaya devam etmek zorunda olduğu gün gibi açık. Bu durumun kısa ve orta vadede değişmesi, Alman medyasının Siyonist prangalarından kurtulup bağımsız ve tarafsız habercilik yapması olası gözükmüyor. İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımı devam ettirmesi halinde Alman medyasının işi giderek zorlaşacak ve halihazırda büyük yara almış prestijlerinin, kendi vatandaşları gözünde dahil, külliyen yok olmasına neden olacaktır. Sosyal medyanın da etkisi ve gücüyle ana akım medya dediğimiz bu organlar zamanla gündem oluşturma etkilerini de büyük oranda kaybedecektir.

[i] https://www.dwturkce.com/tr/hangi-eylemler-savaş-suçu-kabul-edilir/a-67113150

[ii] https://x.com/BBCWorld/status/1713936586411311331?s=20

[iii] https://www.youtube.com/watch?v=y0mbTcxmce8

[iv] https://www.youtube.com/watch?v=8D_20tUa4Cg

[v] https://www.youtube.com/watch?v=duD0KBCl_ik&t=5s

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu