Kurulduğu günden itibaren sosyal medya özgürlüğün, bireylerin kendisini rahatlıkla ifade edebilmesinin, bir araya gelebilmesinin, topluluklar oluşturabilmesinin hatta tüm bunları hem yerel hem de küresel ölçekte gerçekleştirebilmesinin bir alanı olarak tasavvur edilmiştir. Ancak sosyal medyanın özü itibariyle özgürlüklerin temsil edildiği bir alan olarak kurgulanması epey tartışmalı bir konudur. Çünkü dijital teknolojiler ve daha özelde de sosyal medya, özgürlüklerle ilişkili birçok boyuta sahip olmasına rağmen meselenin ekonomik ve politik bağlamını es geçmek çok mümkün görünmemektedir. Sosyal medya platformları genel itibariyle ekonomik kazançlarını satın alınan üyelikler üzerinden sağlamadığı için doğrudan kullanıcıların kendilerinin, tüketim pratiklerinin, hayat görüşlerinin ve politik olanla kurdukları ilişkinin belirlenmesi üzerinden bir ticari faaliyet yürütmektedir. Dolayısıyla sosyal medyada ekonomik unsurlar çok ön planda görünmemesine rağmen aslında yapıları itibariyle ticari bir faaliyet üstlenmektedirler. Bu durum ilk elden böyle lanse edilmediği yani ortaya konulmadığı için bireylerin sosyal medyayla ilişki kurma biçimi çok daha farklı bir zeminde gerçekleşmektedir. Twitter şirketinin adının X olarak değiştirilmesi sürecinin anlaşılması için öncelikle sosyal medyanın tarihine göz atmak, ardından sosyal medyanın önemini kavramak ve son olarak da platformun dönüşümünü ele alarak özgürlüklerin kısıtlanmasından ticari faaliyetlerin öne çıkış sürecini anlamak açısından gereklidir.
Sosyal Medyanın Kısa Tarihi ve Önemi
Sosyal medya, internet kullanıcılarının çevrimiçi etkileşimde bulunmalarını ve içerik paylaşmalarını sağlayan dijital platformlar bütünüdür. Sosyal medyanın ilk dönemi yaklaşık olarak 2000’lerin başlarına tekabül etmektedir. O dönemde Friendster (2002), MySpace (2003) ve LinkedIn (2003) popüler platformlar arasında yer almıştır. Bu platformlar, kullanıcıların kişisel profiller oluşturmasına ve arkadaşlarıyla bağlantı kurmasına olanak tanımıştır.
2000’lerin ikinci yarısıyla birlikte Facebook ve Twitter küresel bir fenomen haline gelmeye başlamıştır. 2004 yılında Mark Zuckerberg tarafından kurulan Facebook, sosyal medyanın büyük bir dönüm noktasını temsil eder. Çünkü Facebook ilk defa kullanıcılarına çevrimiçi olarak arkadaşlarıyla iletişim kurma, fotoğraf ve video paylaşma ile etkinlikleri takip etme imkânı sağlamıştır. 2006 yılında Jack Dorsey tarafından kurulan Twitter ise kısa mesajları (tweet’leri) paylaşma konsepti ile spesifik bir alanda popülerlik kazanmıştır. Ardından sırasıyla YouTube (2005), Instagram (2010) ve Snapchat (2011) gibi platformlar, görsel ve video içerik paylaşımını daha da önemli hale getirmiştir. Platformlar, kullanıcıların görsel hikâyeler anlatmalarına ve geniş kitlelere ulaşmalarına yardımcı olurken hem bireylerin hem de kitlelerin gündelik hayatlarını her türlü etkiye açık hale getirdiği için önemi de gün geçtikçe artmaktadır.
Sosyal medyayı önemli kılan unsurlarının başında, kullanıcıların dünya genelindeki arkadaşları ile kolayca iletişim kurmalarını sağlaması ve aynı zamanda yeni insanlarla tanışarak profesyonel ağlar oluşturmalarına imkân vermesi gelmektedir. Kullanıcılar, fotoğraf, video ve yazılı metin ile paylaşımlarda bulunarak kendilerini anlatırken eğlence amaçlı içerikler de paylaşmaktadır. Bununla birlikte sosyal medya, haberlerin hızla yayılmasına ve güncel olaylara dair bilgilere kolayca ulaşılmasına olanak tanırken doğruluk kontrolü önemli bir sorun teşkil eder. Doğruluk sürecini hem politika yapıcılar hem de şirketler kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmeyi ister. Örneğin şirketler, sosyal medyayı ürünlerini ve hizmetlerini tanıtmak, hedef kitlelerine ulaşmak ve müşterileriyle etkileşimde bulunmak için kullanmaktadırlar. Devletler ve politika yapıcılar açısından benzer bir durum hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunun yönlendirilmesi bağlamında geçerlidir. Bu süreçte sosyal medya, toplumsal değişimin yönünü etkilemek için açıkça kullanılmakta, kitleler manipüle edilmektedir.
Sosyal medya, toplumsal konulara dikkat çekmek, aktivizm ve toplumsal değişim hareketlerine katkıda bulunmak için kullanılır. Özellikle “hashtag” kampanyaları ve sosyal medya üzerinden yapılan organizasyonlar toplumsal değişimde önemli bir rol oynar. Sosyal medyanın hızla dönüşen doğası, bireysel, toplumsal ve ekonomik yaşamı derinlemesine etkilerken, gizlilik, güvenlik ve bilgi doğruluğu gibi sorunları da beraberinde getirir. Bu nedenle, sosyal medyanın etik ve kullanım konuları üzerinde dikkatle düşünülmesi gerekirken gün geçtikçe bu konularda güç kaybının yaşandığı, platformlar özelinde merkezileşmenin arttığı, yeni ekonomik gelirler yaratma kaygısının platformları yönlendirdiği fark edilmektedir. Twitter’ı da bu bağlamda tarihsel açıdan değerlendirmek mümkündür.
Twitter’ın Kuruluşu ve Küresel Politikalarla İlişkisi
Twitter, Mart 2006’da Jack Dorsey, Noah Glass, Biz Stone ve Evan Williams tarafından kurulan bir “mikroblogging” platformudur. Twitter, kullanıcıların 280 karaktere kadar kısa mesajlar paylaşmalarına, yaygın tabiriyle tweet atmalarına olanak tanır. İlk tweet, “just setting up my twttr” şeklinde Jack Dorsey tarafından atıldı. Twitter, zaman içerisinde büyük bir ilgi gördü ve platformun kullanıcı tabanı hızla büyümeye başladı. Özellikle ünlülerin ve politikacıların Twitter’ı aktif bir şekilde kullanmaları, platformun popülerliğini artırdı. Türkiye’de de küresel seyrin bir benzeri gerçekleşti ve Twitter, politik olanın kendisine fazlasıyla alan bulduğu bir yer haline geldi. Twitter, hızla dünya genelinde iletişim aracı haline gelirken olayların canlı yayınlandığı, haberlerin anında paylaşıldığı bir kaynağa dönüştü. Özellikle acil durumlarda, doğal afetlerde ve siyasi olaylarda Twitter, insanlar arasında iletişim kurmanın ve bilgi paylaşmanın önemli bir aracı haline geldi.
Zaman içerisinde Twitter, küresel politika ve siyasetle yakından ilişkili bir hal almıştır. Politik liderler, kamuyu temsil eden yetkililer ve kurumlar ile hükümetler Twitter’ı geniş kitlelere ulaşmak, politik açıklamalarını yapmak ve uluslararası ilişkileri yönlendirmek için sıkça kullanmaya başlamıştır. Özellikle politikacılar, Twitter üzerinden politik görüşlerini açıklarken halkla/kitleyle doğrudan iletişim kurarak politik etkilerini artırmayı hedeflemektedir. Twitter bu konumu nedeniyle siyasi kampanyaların ve seçimlerin önemli bir parçası haline gelmiştir. Politikacılar ve partiler, destekçilerini mobilize etmek, bilgiyi ve enformasyonu en hızlı ve doğru şekilde yaymak ve rakipleri hakkında kampanyalar yürütmek için Twitter’ı kullanmaktadır. Twitter bir olaya ya da habere anında erişmenin, canlı gözlemde bulunmanın, küresel olayları takip etmenin ve halkı bilgilendirmesinin çok önemli bir aracı haline gelmiştir. Twitter, toplumsal hareketlenmelerin, protestoların ve aktivizmin koordinasyon sürecinde etkin bir şekilde kullanılmaktadır.
Görüldüğü üzere Twitter küresel politika ve iletişim alanlarında en büyük etkiye sahip platformların başında gelmektedir. Politikacılar, haber medyası ve bireyler bu platformu aktif bir şekilde kullanarak dünya çapındaki olayları takip etmek, tepki göstermek ya da şekillendirmek için Twitter’ı kullanır. Ancak bu etki ve etkilenme süreci Twitter’ın hak ettiğinden fazla ilgi görmesine, politik özgürlüğün ve halkların kendi geleceklerini kurma haklarının sergilendiği bir sahneye dönüşmesini sağlarken, ticari faaliyet gösteren bir kurum olarak Twitter’ın arka planda kalmasına neden olmuş ve Elon Musk’ın Twitter’ı satın alarak X’e dönüştürmesi süreci ile ticari olgular tekrardan gündeme gelmiştir.
Twitter’dan X’e Geçiş ve X’in Yeni Pozisyonu
Twitter gibi dünya çapında 100 milyonlarca kullanıcısı olan bir sosyal medya şirketinin satın alınması küresel düzlemde büyük bir yankı uyandırmıştır. Satın alma işlemini gerçekleştiren kişinin popüler sahnenin önemli bir aktörü haline gelen Elon Musk olması ise satın almayı çok daha ilginç bir hale getirmektedir. Bununla birlikte zaman içerisinde Twitter’ın neredeyse bir kamusal alana dönüşmesi, özgürlüklerin temsil edildiği konumdan bir anda sanki bugüne kadar hiçbir şekilde ticari faaliyet yürütülmüyormuşçasına lanse edilmesi ve ardından Elon Musk’ın satın almasıyla birlikte ticari bir kuruma dönüşüyor olması imajı doğru ve tutarlı değildir. Elbette Twitter önceden de ticari bir faaliyet yürütüyordu, şu anda da ticari bir faaliyet yürütmektedir. Elon Musk bunu çok daha açık ve gerçekçi bir biçimde temsil ederek kurumun ticari hacmini büyütmek yönünde bir adım atmaya çalışmaktadır.
Musk, ilk başta bot hesapları (gerçekmiş gibi duran ama algoritmanın yürüttüğü hesap) ve kullanılmayan hesapları ya da anonim hesapları kaldırmak yönündeki tavrıyla bunu göstermektedir. Durumun ardındaki temel neden ise aslında Twitter’ı çok daha aktif ve kullanışlı bir alan haline getirme, ticari hacmini ve kullanım göstergelerini yukarıya çekmektir. Çünkü platform ancak gerçek kişiler tarafından çok daha yoğun kullanıldığında kazanç sağlayacak bir yer haline gelebilir. Özellikle mavi tik olayının kısa bir süre içerisinde gündeme gelmesi ve para karşılığında satılması, bir kırılma anına işaret etmektedir. Twitter’ın adının X olarak değiştirilmesi bile temsil düzleminde yeni bir platform ile karşı karşıya olunduğunu ve birçok yeni uygulamanın da beraberinde geleceğini ima etmektedir.
Twitter veya benzer platformlarda mavi tik gibi belirli bir özelliğin veya doğrulama işaretinin parayla satılması en temelde kullanıcılar ve topluluklar açısından birçok tartışmaya neden olmaktadır. Herkesin rahatlıkla dahil olabileceği, kendisini ifade edebileceği, fikir özgürlüğünün sağlanabileceği bir alan olarak tasarlanan sosyal medyaya sınırlandırıcı bir unsur yani para şartı getirmek, adı anılan tüm özellikleri bertaraf edeceği gibi hesapların güvenilirliğine ilişkin yeni sorunlara da zemin oluşturacaktır. Eşitlikten, adaletten, platformun sürdürülebilirliğinden, itibarından topluluk duygusuna kadar her şeyin zarar görme ihtimali açığa çıkmaktadır. Platformların bu ölçekte büyük kararları alırken kullanıcıların ve toplulukların ihtiyaçlarını, platformun değerlerini ve uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerini göz önünde bulundurması gerekirken, kısa vadeli ticari hedeflerin yüz milyonlarca kullanıcısı olan sosyal medya şirketlerini nasıl yönlendirdiği bir kez daha görülmüştür.
Tüm bunlara rağmen Elon Musk’ın ticarileşme faaliyetlerini yeniden ve güçlü bir şekilde gündeme getireceği, her kullanıcıdan ücret alacağı, mavi tık gibi ücrete tabi uygulamaları devreye sokacağı hatta görünürlüğü yüksek kullanıcılara ücret ödemeyi planlaması ve başlaması önemli göstergelerdir. Twitter’dan X’e geçiş, basit bir satın alma eyleminden ya da isim değişikliğinden ziyade orta ve uzun vadede sosyal medya platformlarının gideceği yolu göstermesi bakımından dikkat çekmektedir. X, sadece “tweet” atılan bir yer olmaktan ziyade kullanıcının üretici faaliyetlerini artırarak daha çok kazanacağı, dolaylı olarak şirkete ve marka değerine katkı sağlayacağı, kitlelerin yoğun kullanımı ile manipülasyonun artacağı ve Musk’ın da platformu “super application” denilen bir forma dönüştüreceği yeni bir sürecin başlangıcı gibi görünmektedir. Musk’ın muhtemel hedefleri arasında X’i konumlandırdığı yer, diğer platformlara da yol gösterecek bir kutup yıldızı olarak yeni sermaye kaynakları yaratmak ve merkezileşmeyi artırmak üzerinedir. Bu da ister istemez özgürlüklerin sınırlanmasına, bilgi kirliliği ile manipülasyonun artmasına ve ticari faaliyetlerin belirleyiciliğine boyun eğmek anlamına gelecektir.