AK Parti tarafından gösterilecek belediye başkan adayları belirlenirken çalışkanlık, dürüstlük, güvenilirlik, mütevazilik ve samimiyet çerçevesindeki genel ve çok önemli kriterlerin dışında ağırlıklı olarak şu başlıklara vurgu yapılabilir.
a-Cumhur İttifakı’nın ruhunu ve kapasitesini kavramış olmak
b-Şehrin demografisi ve buna bağlı oy verme davranışı ile uyumluluk
c-Hemşeri duygusunun korunabilmesi ve şehirle özdeşlemiş olmak
d-Diğer seçmen gruplarından da oy alabilme potansiyeline sahip bir profil
e-Aday, parti teşkilatı ve ittifakın koordinasyonunda üst düzey bir yapılanma
Kuşkusuz bu kriterler sadece AK Parti için değil diğer siyasi partiler için de büyük ölçüde geçerlidir. Yerel siyasette başarılı olmanın yolu belirli ölçülerde bu ilkeler manzumesine uyumlu olmaktan geçmektedir. Yerel seçimler yaklaşırken bu çerçevede de yoğun ve detaylı değerlendirmelerin çıkacağı muhakkak.
Yerel Seçimlerin Kendine Özgü İklimi
Yerel seçimler yaklaşırken en fazla merak edilenlerin başında kuşkusuz aday isimleri gelmektedir. Bu bağlamda hangi partinin kimi ve nereden aday göstereceği siyaset gündeminin önemli başlıkları arasında bulunuyor. En fazla merak edilen şehirlerin başında İstanbul ve Ankara’nın yer alması ise sürpriz değil. AK Parti açısından da İstanbul ve Ankara önemli bir gündem maddesi. Kamuoyu araştırma şirketleri, AK Parti’nin Ankara ve İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlığı için kimi aday göstereceği konusunda bir süredir sahadalar. Elde ettikleri verileri kamuoyu ile paylaşıyorlar. Benzer şekilde hem medyada hem de siyasetin yoğun konuşulduğu farklı zeminlerde bu soruya cevap aranıyor. Sürece, bir nevi nabız yoklama yakıştırtması da yapılabilir. AK Parti’nin kendi adaylarını nasıl belirlediği ve kamuoyuna ilan ettiği önceki seçimlerden bilinen bir gerçek olsa da adaylar netleşene kadar isimler bağlamındaki değerlendirmeler de devam edecektir. Burada dikkat çekilmesi gereken nokta adayın belirlenme sürecinde hangi kriterlerin dikkate alınacağı bağlamında öne çıkıyor. 2019 seçimlerinden alınan derslerin yeni aday belirlenme sürecinde nasıl bir çıktı sağlayacağı önemli. Bu bölümü detaylandırmadan önce muhalefete dair de bir parantez açmakta fayda var.
Muhalefetteki Kafa Karışıklığı
Muhalefet kulislerinde CHP ve diğer muhalefet partilerinin İstanbul ve Ankara’da aynı isimleri yine ortak aday olarak gösterip gösteremeyeceği tartışma konusu. İki belediye başkanı aday olmak istedikleri yönünde güçlü işaret verdiler, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da teyit mahiyetinde benzer açıklamalar yaptı, fakat bu iki aday etrafında 2019’daki uzlaşı henüz sağlanabilmiş değil. Çünkü İYİ Parti’den gelen açıklamaların işaret ettiği yön şu anki atmosfere göre bakıldığında oldukça farklı. HDP-YSP de henüz bu konuda net bir tutum takınmış gibi görünmüyor. Bu listeye oy oranı düşük olan diğer muhalif partileri de eklemek mümkün.
CHP’de yaşanan genel başkanlık rekabeti ve İYİ Parti’nin CHP ile iş birliği yapmayacağı yönündeki açıklamaları muhalefet cephesinde taşları ciddi şekilde yerinden oynatmış durumda. Süreç içinde belirli kararlar alınsa da dengenin yeniden eskisi sağlanabilmesi için zamana ihtiyacı var muhalefetin. CHP’de genel başkanın kim olacağı ve İYİ Parti’nin mevcut söylemlerinin arkasında ne kadar durup durmayacağı buradaki gidişatın belirleyicisi olacak. Fakat mevcut söylem savaşına ve muhalefeti kimin dizayn edeceği yönündeki hamlelere bakıldığında yerel seçimler öncesinde bazı tortuların kalacağını söylemek mümkün. Çünkü tüm bu siyasi tartışmaların, pazarlıkların ve çekişmelerin toplumsal zeminde bıktırıcı bir karşılığı olduğunu gösteren yansımalar çeşitli düzlemlerde görülüyor. Dolayısıyla yerel seçimlere aylar kala muhalefetin zor zamanlar geçirdiği aşikâr. İstanbul ve Ankara bağlamında CHP’nin mevcut belediye başkanlarıyla yola devam edeceği noktasında ilk açıklamalar gelmiş olsa da bu isimlerin sadece CHP’nin adayı mı yoksa Millet İttifakı’nın ortak adayı mı olup olmayacağının netleşmesi için bir süre daha beklenmesi gerekiyor. Buradan çıkacak ortak ya da ortak değil noktasındaki kararın AK Parti ve Cumhur İttifakı açısından belirgin bir karşılığı var. Bununla birlikte AK Parti açısından meselenin daha önemli kısmını ise kendi adayını nasıl belirleyeceği başlığı oluşturuyor.
Anketlerdeki İsimler
AK Parti’nin Ankara ve İstanbul’da kimi aday göstereceği konusunda 15-20 civarında isim geçiyor. Tabi, bunlar kamuoyunun yakıştırdığı isimler. Bu isimlerden hiçbiri kamuoyuna böyle bir açıklamada bulunmadı veya partisi tarafından herhangi bir isme işaret edilmedi. Araştırma şirketleri, kendi hazırladıkları listeler üzerinden anketlerini yapıyor ve medya ile paylaşıyorlar. Bu listelerde adı ilk sırada veya diğer sıralarda çıkanların, AK Parti’nin aday belirleme sürecinde, kamuoyu baskısına dönüşme ihtimalini ise zaman gösterecek. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset yapma anlayışını ve yönetme yaklaşımını bilenlerin böyle bir soruya en başından hayır cevabını vermekte zorlanmayacağı öngörülebilir.
Bununla birlikte kimin aday olacağı meselesi yerel seçimlerin dinamikleri göz önüne alındığında büyük ölçüde belirleyici olacaktır. Zira, yerel seçimlerde belediye başkan adayının profili genel seçimlerdeki milletvekili adayı ile kıyaslandığında daha belirleyici oluyor. AK Parti, son yerel seçimlerde bu bağlamda negatif bir tecrübeyi yaşadı. Ankara ve İstanbul üzerine yapılan değerlendirmelerde kaybetmenin gerekçeleri tartışıldı ve hem demografi vurgusu yapıldı hem de temsil dinamikleri bakımından aday profilinin şehirle uyumu üzerinde duruldu. Zaten yerel seçimler adından da anlaşılacağı üzere yereli (ili, ilçeyi, kasabayı, köyü) önceleyen dinamiklere sahiptir. Bu dinamikleri hem somut düzlemde hem de duygusal düzlemde karşılayamayan adayların toplumsal zeminde konumlanma sorunu yaşama ihtimali olduğunu önceki seçimler göstermektedir.
Demografi ve Adayın Temsil Potansiyeli
Burada bir parantezi de şehirlerin demografik gerçekliklerine açmak gerekiyor. Toplumsal yapı ve sosyolojik dinamikler genel seçimlerde olduğu kadar yerel seçimlerde de etki gücüne sahiptir. Kim, toplumun hangi kesimlerinden ne ölçüde oy alabilir, hangi seçmen gruplarının eğilimleri daha net görünmektedir, adayın kimliğinin seçmen grupları nezdindeki karşılığı nedir ve diğerleri nezdinde ne kadar esneme payına sahiptir. Bu türden soruları artırmak mümkündür. Ama kesin olan bir şey var ki o da aday belirleme sürecinde demografik dinamiklerin göz ardı edilmesinin üreteceği maliyetin büyüklüğü noktasında ortaya çıkabilir.
AK Parti’nin İstanbul ve Ankara’da kimleri belediye başkan adayı göstereceği noktasında anketlerde rastlanan isimlerin önemli bir kısmına bakıldığında yukarıda altı çizilen parametrelerin dışında bir tablo olduğu görülmektedir. Bu anlamda anketlerin aslında alarm zili çaldığını söylemek mümkündür.
Bu yüzden yerel seçimlerde aday belirlenirken demografik gerçekliğe ehemmiyet verilmesi öncelikli realite olarak görünmektedir. Şehirleriyle özdeşleşmiş isimlerin tercih edilmesi adaylardan önce gelen bir olgu gibi görünmektedir. O şehirde yaşayan insanların bir hemşeri olarak özdeşleşebilecekleri isimlerin olması yerel seçimlerin ruhuyla ve rasyonalitesiyle uyumludur.
Aday belirlenme sürecinde dikkat edilmesi gereken diğer kritik noktayı ise popüler siyasetçi olgusu oluşturmaktadır. AK Parti’de siyaset yapan ve kamuoyunda bilinirlikleri gerçekten yüksek olan bazı isimlerin adaylığı noktasında İstanbul ve Ankara belediyeleri geçmektedir. Böyle olması bir taraftan normal sayılabilir. Fakat şehirlerin gerçeklikleri ve önceki yerel seçimlerde AK Parti’nin bu şehirleri neden kaybettiği noktasında yapılan değerlendirmelere bakıldığında bu yöntemin kulağa hoş gelmekle birlikte yerel seçimlerin şehirlere sunduğu yetki eğilimiyle uyumlu olmadığına dönük bir tecrübe bulunmaktadır. Yani burada iki kere iki dört etmemektedir. Bu yüzden genel siyasette başarılı bir isim olmakla yerel seçimlerde aday olduğunda seçimin kazanılacağı noktasında doğrudan bir ilişki olmadığını gösteren acı reçete önceki yerel seçimde AK Parti tarafından tecrübe edilmiştir.
İsimlerden bağımsız olarak söylemek gerekirse yerel seçimlerin dinamiklerini en iyi bilen isimlerin yerelden gelen isimler olması eşyanın tabiatına uygundur. AK Partili, Cumhur İttifakı’nın sosyolojik özelliklerini taşıyabilen ve ittifakın ruhunu kavramış isimlerin bu şablona daha uygun olduğu görülmektedir. Bu bağlamda ilçe belediye başkanlarının veya şehirle özdeşleşmiş siyasetçilerin büyükşehir belediye başkan adaylığı için isimleri öne çıkmaktadır. Bu şablon yerel siyasete daha uygun görünmektedir. Hem İstanbul’da hem Ankara’da bu yöntemin tercih edilmesi AK Parti siyaseti açısından aşağıdan yukarıya doğru hareket eden enerjiyi de kuvvetlendirecek ve teşkilatlara da ayrıca yeni bir dinamizm katacaktır. Sonuçta yerel seçim dinamiklerinin farklı oluşu, onun kendine özgü doğasını dikkate almayı gerektirmektedir.
[Prof. Dr. Yusuf Özkır, Türkiye Araştırmaları Vakfı kıdemli araştırmacısıdır.]