İran’ın Suriye İç Savaşındaki Rolü ve Savaşın İran Ekonomisi Üzerindeki Yansımaları

Syrian Economic Forum adlı düşünce kuruluşunun raporuna göre Suriye iç savaşına dahil olan İran süreç içerisinde iktisadi düzenini çöküş noktasına getirmiştir. Bilhassa söz konusu çöküşün hızlandığı 2011-2014 yılları arasındaki veriler incelendiği takdirde İran para birimi olan riyalin % 62’den fazla düştüğü, enflasyonun % 50’leri aştığı, işsizlik oranının % 24’lere vardığı ve Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının (GYSH) ise yıllık % 15.95’lik bir düşüşe neden olduğu gözlemlenmektedir. Dolayısıyla Suriye’deki iç savaşın bir tarafı haline gelen İran’ın ciddi bir iktisadi yük ile karşı karşıya kaldığı ifade edilebilir. Öyle ki Lübnan Amerikan Üniversitesi Genel Merkezi ve Akademik Merkezi’nin İdari Direktörü ve Londra’daki Chatham House’un Yardımcı Üyesi Nedim Şehadi sadece 2014-2015 yılları arasında İran’dan Suriye rejimine aktarılan paranın yıllık 6 ila 15 milyar dolar arasında olduğunu iddia etmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2018 tarihli açıklamasında ise İran’ın 2012’den bu yana Suriye’de 16 milyar doların üzerinde harcama yaptığını iddia ederken eski Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti ise Suriye rejiminin ayakta kalması için yılda 8 milyar dolarlık bir bütçe tahsis edildiğini ifade etmiştir. The Syrian Observer adlı araştırma kurumu İran’ın 2018 yılı itibariyle Suriye’deki harcamalarının yurtiçi harcamalarını geçtiğini bildirirken Birleşmiş Milletler (BM) ve Arap Birliği Özel Suriye Temsilcisi Staffan de Mistura’ya göre ise söz konusu harcamaların yılda 6 milyar dolar olduğu iddia edilmektedir.

Günümüzde Suriye iç savaşının İran ekonomisi üzerindeki etkisine dair bir diğer veri yine İran parlamentosundan gelmiştir. Mayıs 2020’de İran parlamentosunun Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi Eski Başkanı Haşmetullah Falahatpişe ise İran’ın Suriye’de 30 milyar dolar harcadığını iddia etmiş ve kaybın telafi edilmesi gerektiği konusunda muhtelif eleştirilerde bulunmuştur. İran’ın Suriye üzerindeki iktisadi taahhütleri birkaç başlık altında şöyle kategorize edilebilir:

  1. Tahran Yönetimi’nin Esad rejimine yönelik sağladığı 1.2 milyar dolar değerinde askeri malzeme ve silah teçhizatı desteği
  2. İran Merkez Bankası tarafından “fon transferleri” çatısı altında İran’ın kendi petrollerini faizsiz kredi imkanı sağlanarak geri ödeyeceği anlayışıyla ihraç edilmesi
  3. “Acil durum fonları” adı verilen 2012-2013 yardımı (Söz konusu yardım BBC Araştırmacısı Ali Hademi’nin aktardığı habere göre 14-15 milyar dolarken Tahran kaynakları Avusturya ve İtalyan özel bankalarının yardımıyla 30 ay boyunca 300 dolarlık dilimler halinde toplamda 1,2 milyar dolar dağıtıldığını söylüyor. )
  4. Afgan, Pakistanlı ve az sayıda Iraklı milislerden oluşan 12.000 kişilik Fatımiyyun Tugayı’na 2016’dan bu yana sağlanan ekonomik destek (Dönemin Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, milislerin aylık 100 dolardan fazla nakit almadığını iddia ederken bazı meclis üyeleri ise bu meblağın 1000 dolara yakın olduğunu iddia etmiştir.)
  5. İran’ın Suriye ekonomisini finanse etmek için sağladığı bir başka gelir kaynağı ikili ticaret anlaşmalarıdır.

Günümüzde ise Tahran yönetimi Suriye’de mevcut rejime sağladığı söz konusu desteklerden fayda görmeyi ümit ediyor. Ülkede uzun vadeli hedefleri doğrultusunda çıkarlarını güvence altına alma gayreti içerisinde hareket eden İran, Suriye ekonomisini sadece potansiyel bir pazar alanı olarak görmekle kalmamış, bunun yanı sıra stratejik hedeflere ulaşma gayesi ile hareket etmiştir. Bu bağlamda savaşın sürdüğü 12 yıl boyunca birçok kriz ile karşılaşan İran’ın Şii Hilali’nin önemli bir parçası olan Suriye rejimine karşı koşulsuz destekleyici tutumu İran iç politikasında eleştiri konusu olurken söz konusu desteğin karşılığının Tahran yönetimi tarafından alınıp alınamaması ayrı bir tartışma konusunu oluşturmaktadır. 2023 yılında yayınlanan bir başka gazete haberinin iddiasına göre ise Suriye iç savaşında İran’ın 50 milyar dolarlık bir mali yükü sırtladığı ifade edilirken bu rakamın sadece 18 milyar dolarının Suriye rejimi tarafından ödeneceği kalan miktarın ise garanti edilmeyen yatırım projeleri ve planları ile ödeneceği ifade edildi. Yakın zamanda muhalif bir grubun hükümet bilgilerine ulaşmasıyla ortaya çıkan söz konusu miktarın doğruluğu kabul edildiği takdirde bu rakamın  2011-2022 yılları arasında petrol gelirlerinin 400 milyar doları bulan İran’ın petrol gelirlerinin yüzde 10’unu oluşturduğu söylenebilir.

Tüm bu gelişmeler ışığında güvenlikleştirme politikası güden Tahran yönetiminin Suriye rejiminin devamlılığı için maddi ve manevi tüm imkanların sağladığı söylenebilir. Öte yandan ülke içinde yapılan tartışmalar, İran’ın Suriye rejiminin ayakta kalması için gösterdiği çaba ve harcadığı paranın karşılığını alıp alamadığının da sorgulanır hale getirmiştir. Bununla beraber İranlı makamların planlı bir politika dahilinde hareket ettiği ve bu çatışma durumunun kısa ve uzun vadede gerek iktisadi gerekse ideolojik bağlamda fırsatçı bir politika dahilinde ele alındığı ifade edilmektedir. Bundan hareketle Suriye iç savaşı sırasında Tahran’ın Suriye’ye ihracatı, rejime yönelik bölgesel ve uluslararası yaptırımlar nedeniyle artmış ve bu durum Esad rejimini  iktisadi anlamda İran’a bağımlı hale getirmiştir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu