Rusya -Ukrayna savaşı uzadıkça lojistik, mühimmat ve her türlü silah desteği iki taraf için acil bir ihtiyaç haline gelmektedir. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin son Hollanda ve Danimarka ziyaretleri bu ihtiyacı karşılamak üzere gerçekleşti. Ukrayna’ya müttefiklerinden en çok silah desteği yapan ülkeler arasında ABD, İngiltere, Almanya, Polonya, Hollanda, Norveç, İsveç, Danimarka ve Kanada başı çekiyor. Ukrayna ordusunun Sovyet yapımı askeri ekipmana aşinalığı ve Ukraynalı askerlerin temelde bu ekipmanı kullanmayı bilmesi Sovyet teknolojisini envanterinde bulunduran ülkeleri daha da önemli kılıyor. Bu nedenle ABD, Çek Cumhuriyeti gibi Sovyet yapımı silah stoğuna sahip ülkelere Ukrayna’ya silah desteğinde bulunmaları için baskı yapmaya devam ediyor. Benzer şekilde Mısır ve Cezayir gibi büyük miktarda Sovyet yapımı silahlara sahip olan ülkeler üzerinde de uluslararası baskının arttığını söylemek mümkün.
Yakın tarihte Mısır’ın ABD’nin Ukrayna’ya silah gönderme talebini reddetmesi Mısır’ın Ukrayna-Rusya savaşındaki pozisyonuna yönelik çeşitli soruları beraberinde getirmiştir. Açıkçası Washington yönetiminin savaşın ilk aylarından itibaren Kahire yönetiminden başta top mermileri, tanksavar roket ve hava savunma sistemleri talep ettiği bilinmektedir. Tüm bu talepler karşısında Mısır ihtiyatı elden bırakmayarak savaşta net bir pozisyon almaktan uzak durmuştur. Ülkenin içerisinde bulunduğu gıda güvenliği ve ekonomik kriz problemleri ve özellikle farklı silah teknolojilerine yatırım yaparak envanterini çeşitlendirme gayesi bu kapsamda ön plana çıkan faktörlerdir.
Gıda Güvenliği
Mısır 2022’de 13,3 milyon ton tahıl ithal ederek dünyada en fazla tahıl ithal eden ülke olmuştur. Ülke ihtiyacının büyük çoğunluğu Rusya ve Ukrayna’dan karşılanmaktadır. Bu durum kaçınılmaz olarak Mısır’ı gıda güvenliği konusunda dışa bağımlı ve tedarik zincirinde meydana gelen ani değişikliklerden oldukça etkilenen bir ülke haline getirmektedir. Ukrayna-Rusya savaşının başlamasıyla Ukrayna’dan tahıl ithalatının güvenli bir şekilde temin edilememesi ile kırılan tedarik zinciri, Mısır’ı ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıya bırakacağı öngörülüyordu. Bu öngörünün kısmen de olsa gerçekleştiği söylenebilir. Buna karşılık Mısır yönetiminin Rusya’nın yanında Fransa, Bulgaristan ve Romanya gibi farklı ülkelerle tahıl ithalatında anlaşması gıda güvenliği kapsamında attığı adımlar arasındadır. İlave olarak son dönemde Rusya’nın Süveyş ekonomik bölgesinde lojistik bir dağıtım merkezi kurması ve Mısır’ın Rusya ile ticarete daha da önem vermesi gıda güvenliği meselesinin ülke gündeminin üst sıralarında yer aldığına işaret eden diğer bir gelişmedir. Mısır var gücüyle bu alandaki eksikliklerine yönelik adımlar atmaktan çekinmemektedir. Buradan hareketle savaşın tüm olumsuz şartlarına rağmen Rusya-Mısır ilişkilerinin istikrarlı bir yapıda seyretmesi özellikle Mısırlı yetkililer açısından oldukça önemli olduğunu söylemek mümkündür.
Mısır Ekonomisi ve Rusya ile İlişkiler
Mısır-Rusya ilişkilerinin olumlu seyrettiğini son dönemdeki bazı gelişmelerde açıkça görmek mümkündür. Geçtiğimiz Temmuz ayı sonunda düzenlenen Rusya-Afrika Zirvesi’ne Mısır’ın katılım göstermesinin yanında Mısır Devlet Başkanı Sisi, Rusya Devlet Başkanı Putin ile ikili görüşme de gerçekleştirdi. Ağustos ayında Mısır Moskova’da bir hafta boyunca devam eden Army-2023 askeri silah ve mühimmat fuarına katıldı. Ayrıca 22- 24 Ağustos tarihlerinde Güney Afrika’da gerçekleşen BRICS zirvesinde üyeliğe davet edilen 6 ülkeden birisinin Mısır olması kayda değer bir gelişmedir.
Aylardır yaşadığı döviz krizinden çıkış yolları arayan ve IMF’nin şartlarını yerine getirmediği için henüz kredi alamayan Mısır, BRICS ülkeleri arasında kendine yer bulmaya, bu vesile ile alternatif kredi sağlayıcıları temin etmeye ve bu konuda özellikle Rusya’nın desteğine oldukça önem veriyordu. Bütün bu gelişmeler, Mısır’ın Rusya ile istikrarlı ilişkiler sürdürmeye çalıştığını göstermektedir.
Silah Kaynaklarını Çeşitlendirme Stratejisi
Mısır cephaneliği çok sayıda Sovyetlerden kalma savaş uçağı, tank, tanksavar ve uçaksavar gibi çeşitli silah ve mühimmata sahiptir. T54-55 ve T62 tanklarından toplam 500’den fazla elinde bulunduran Mısır, MİG-29M/ M2 Fulcrum ve MİG-29UB Fulcrum uçaklarından toplam 44 kadar uçağa da sahip. Geçen seneye kadar Mısır ve Cezayir Rusya’dan silah tedariki yapan ülkelerin başında geliyordu. Ayrıca Mısır’ın 2015-2019 yılları arasındaki askeri ithalatının % 35’i Rusya tarafından karşılanmaktaydı. Mısır’ın yıllık 1.3 milyar dolarla İsrail’den sonra ABD’den en çok askeri yardım alan ikinci ülke olmasına karşın Mısır’ın neden bu kadar Rus yapımı silaha sahip olduğu önemli bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır.
Mısır ordusunun askeri teçhizat açısından Sovyet silahlarına bel bağlaması Nasır döneminin ön plana çıkan özelliklerinden biriydi. Bu durum Sedat dönemiyle beraber değişmeye başlamıştır. Sedat döneminden itibaren Mısır ne kadar SSCB’den yüzünü çevirmiş olsa da Sovyetlerden kalan cephaneye sahip çıkmaya ve genişletmeye önem verdiği görülmektedir. Son 10 yılda Mısır bu durumu silah kaynakları çeşitlendirme stratejisiyle birleştirerek hem Rusya ile hem de Fransa ve İtalya’yla hacimli silah anlaşmaları yapmaktan geri durmamıştır.
ABD’nin Ukrayna’ya silah sevkiyatı yapma teklifine Mısır’ın neden olumlu bakmadığını anlamak mümkündür. Bu teklif, bir taraftan Batı müttefiki çoğu ülkede Rus yapımı silahlar tükenirken halen stokunu koruyan Mısır’ı kıymetli bir kozdan mahrum bırakabilecekken aynı zamanda Batı silah teknolojisine mahkûm etme potansiyelini de taşımaktadır. Bölgesel şartlar göz önünde bulundurulduğunda ise sınır komşusu Sudan’da aylardır devam eden kanlı çatışmalar ve Nijer’de gerçekleşen askeri darbeyi takip eden süreçte ECOWAS’ın askeri müdahale tehdidi Mısır açısından güvenlik sorunu oluşturuyor. Bu şartlar altında tehlike çanları çalarken Kahire yönetimi, Rusya ile karşı karşıya gelebileceği bir duruma düşüp Ukrayna’ya kritik silahlar gönderme riskini almaktan uzak görünüyor. Başta bahsettiğimiz gıda güvenliği problemi, ekonomik kriz ve kaynak çeşitlendirme stratejisi kombinasyonunda bir değişiklik olmadığı sürece Mısır’ın bu ihtiyatlı pozisyonundan vazgeçmesini beklemek gerçekçi değildir.