AK Parti Döneminde Enerji

Bugünlerde kuruluşunun 22. yıldönümü kutlanan AK Parti’nin 21 yıllık iktidarının arkasında hiç şüphesiz uygulamaya koyduğu politikaların etkisi bulunmaktadır. AK Parti döneminde Türkiye birçok alanda ilerleme kaydederken bunların içerisinde enerjinin ayrı bir yeri vardır. Bu başarıları elde etmek hem uzun süren bir çabanın hem de stratejik bir planın ürünüdür. Enerji alanında nükleer enerji rüyasının gerçekleşmesi, yenilenebilir enerjideki ilerleme, sondaj gemilerinin alınması ve Karadeniz’de 700 milyar metreküpten daha fazla doğalgaz rezervi bulunması bu başarılardan bazılarıdır.

AK Parti iktidarından önce 2002 yılında kurulu güç 32 bin megavat ve elektrik üretimi 133 milyar kilovat iken bugün 105 bin megavat ve 330 milyar kilovat ile nerede ise üç kat artmış durumda. AK Parti iktidarı öncesinde planlı/plansız elektrik kesintileri, şehirlerdeki kömür sobalarının oluşturduğu hava kirlilikleri büyük bir problem olarak karşımıza çıkarken AK Parti iktidarıyla bu sorunların kısa sürede çözüldüğü görülmektedir. 1990’ların Türkiye’sinde gazete haberlerine sık sık yansıyan bu problemler halkın gündeminden uzaklaşmış durumda.

Yenilenebilir ve Nükleer Enerji

AK Parti döneminde yenilenebilir enerjide önemli projelerin yapıldığı görülmüştür. Bir yandan yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimi artırılırken diğer yandan yenilenebilir enerji teknolojisinin geliştirilmesi için YEKDEM ve YEKA projeleri hayata geçirilmiştir. 2002 yılında Türkiye’nin üretim miktarı yaklaşık 12 milyar kilovat iken bugün yenilenebilir enerji kaynaklarından 132 milyar kilovat elektrik üretilmesi yenilenebilir enerjideki ilerlemeyi göstermektedir. Türkiye yenilenebilir enerji kurulu gücü anlamında Avrupa’da 5. dünyada ise 12. sırada yer almaktadır.

Diğer taraftan 1950 yılından itibaren portföyüne katmaya çalıştığı nükleer enerji kaynağını AK Parti hükümetleri girişimleri sonucu nükleer enerjiden elektrik üreten bir ülke konumuna gelen Türkiye bu alanda önemli bir başarı yakalamıştır. Nükleer enerji ile ilgili başka yatırımları da gündemine alan Türkiye, Sinop ve Trakya bölgelerinde yeni santraller açmayı planlamaktadır. Böylece Türkiye 1950 yılından itibaren hayalini kurmuş olduğu nükleer santralleri portföyüne katmaya başladı.

Enerjide Merkez Olma

AK Parti döneminde uygulanan enerji politikaları sayesinde Türkiye uluslararası projelerde daha aktif ve daha katılımcı rol oynamaya başlamıştır. Bunun en önemli örneği olan TANAP projesinde Türkiye’nin yüzde 30’luk bir ortaklığı söz konusudur. Hazar enerji kaynaklarını Türkiye üzerinden Avrupa’ya transfer eden hattan gelen doğalgaz ile Rusya’ya olan bağımlılık düşürülmüştür. Rusya’ya olan bağımlılığı düşüren diğer bir strateji ise dünyanın birçok noktasından LNG ithal edebilecek teknik alt yapı tasarlanmasıdır. Bu teknik altyapı boru hatlarında yaşanacak olumsuzlukların iç piyasadaki enerji tüketimini etkilememesi açısından hayati öneme sahip olan LNG terminallerinin kapasitesi arttırılmıştır. Aynı şekilde yeraltı depolama kapasitesi yaklaşık olarak 10 milyar metreküpe çıkarılması gündeme alınmıştır. Böylece boru hatlarından doğalgaz gelmemesi durumunda Türkiye kendi tüketeceği doğalgazı garanti altına almıştır. Diğer taraftan Türkiye hem depolarındaki hem de LNG tankerleriyle getirilen doğalgaz kapasitesini artırarak doğalgazda merkez olma konumunu güçlendirmiştir.

1990’lı yıllarda sık sık enerji kesintileri yaşayan enerji sektörünün bugün geldiği noktada enerji güvenliği arttırılmıştır. Türkiye uluslararası alanda enerji kavşağı veya geçiş güzergâhı olarak ön plana çıkarken günümüzde Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefinden bahsediliyor. Rusya’nın sadece Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğalgaz gönderebilmesi ve Türkiye ile bu anlamda işbirliğine açık olması enerjide merkez olma açısından önemlidir. Aynı zamanda Orta Asya ve Hazar bölgesindeki enerji kaynaklarının Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra daha kritik hale gelmesi Türkiye’nin konumunu daha fazla güçlendirmektedir.

Doğalgazda enerji merkezi olma hedefine ulaşmaya çalışan Türkiye üç adet LNG terminali ve iki adet doğalgaz depolama alanı ile teknik altyapısını oldukça geliştirmiştir. Bulgaristan ile yeni bir doğalgaz anlaşması imzalayan Türkiye yıllık bir buçuk milyar metreküp doğalgazı vermeye başlamıştır. Avrupa’daki ülkelerle doğalgaz anlaşmaları yapabilecek teknik altyapıya kavuşan Türkiye için bir sonraki hedef enerji üreten ve tüketen oyuncuları EPİAŞ enerji borsasında bir araya getirmektir. Bunun için AK Parti hükümetlerinin yoğun bir gayret sarf ettikleri görülmektedir. Bu anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Macaristan ziyaretinde imzalanan enerji anlaşması bu durumu açık bir şekilde göstermektedir.

Arama ve Sondaj Faaliyetleri

Cumhuriyet tarihinden itibaren doğalgaz arama ve sondaj faaliyetlerine başlayan Türkiye önemli bir rezerv keşfedememiştir. AK Parti hükümetlerinin ortaya koymuş oldukları stratejiler neticesinde Türkiye 4 adet derin deniz sondajı ve 2 adet sismik araştırma gemilerini portföyüne katmıştır. Bu gemilerle önemli rezervler keşfeden Türkiye tarihinde ilk defa dünya çapında ses getiren rezervler keşfetmeye başlamıştır. Karadeniz’i adeta bir enerji denizi haline çeviren buluşlar yeni aramaların motivasyon kaynağı olmuştur. Karadeniz’in birçok noktasında yapılan araştırmalar sonucunda yeni rezervlerinde bulunacağı yönünde beklentiler ortaya çıkmıştır.

Yıllık doğalgaz tüketiminin sadece yüzde 1’ini üretebilen Türkiye 2026 yılında Karadeniz gazının pik üretimiyle birlikte doğalgaz üretiminde yüzde 40’a kadar çıkacaktır. Yine aynı şekilde petrol üretiminde günlük 200 bin varillik bir hedefi gerçekleştirmek için çalışan Türkiye enerji bağımlılığını yaptığı sondaj faaliyetleriyle düşürmeyi planlamaktadır. Enerji arama ve sondaj faaliyetlerinde gelinen bu nokta AK Parti hükümetlerinin ortaya koydukları politikalar sayesinde gerçekleşmiştir.

Emisyonsuz Bir Enerji Stratejisi

Önemli başarılara enerji alanında imza atan AK Parti bu başarıların daha fazla devamı için yeni stratejiler ortaya koymuştur. 2053 yılında karbon nötr hedefini ortaya koyan Türkiye emisyonsuz bir enerji sektörünü bugünden planlamaya başlamıştır. Rüzgar ve güneşten önemli miktarda elektrik üretmeyi hedefleyen Türkiye’nin yeni nesil yenilebilir enerji kaynağı olan hidrojen için stratejiler ortaya koyması önemli bir gelişmedir. 2035 yılında 5 GW’lık elektrolizör kapasitesine ulaşmayı planlayan Türkiye sonraki yıllarda bu kapasitesini hızla arttırmayı planlamaktadır.

Özet olarak 21 yıldır katıldığı bütün seçimleri kazanan AK Parti’nin halkın istek ve taleplerini dikkate alarak geliştirdiği politikaları sayesinde iktidardaki yerini korumaktadır. Bundan dolayı Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin sonraki enerji politikalarında şimdiye kadar ortaya konulan hedeflerden daha iddialı hedefler ortaya konulması beklenmektedir. Bu hedeflerin en önemli saç ayağının enerjide dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması, enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve enerjide merkez ülke olmak sayılabilir. Bu hedefler ile ilgili AK Parti hükümetinin enerji stratejisi ile ilgili ayrıntılı bir yol haritasının ortaya konulması ve hedeflere ulaşılması için gereken aksiyonların alınması gerekmektedir. Kendi enerjisini kendi kaynaklarından üretebilen bir uluslararası enerji aktörü konumuna gelmek için ilerleme kaydeden Türkiye’nin gelecekte enerji aktörü olma rolünün daha fazla ön plana çıkması beklenmektedir. Sonuç olarak enerji yüzyılına uygun stratejileri ve projeleri hayata geçirecek olan yine AK Parti hükümetleri olacağı anlaşılmaktadır.

[Dr. Öğr. Üyesi Yunus Furuncu, Türkiye Araştırmaları Vakfı Kıdemli Araştırmacısıdır.]

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu