Alçaktan Gelen Büyük Tehdit

Kamikaze İHA'lar

Kamikaze İnsansız Hava Araçları veya diğer bir adıyla “Dolanan Mühimmatlar” son yıllarda harp alanının öncü ateş güçlerinden biri haline gelmiştir. Hem devletler hem terör örgütleri hem de vekil unsurlar tarafından, insansız sistemleri oluşturan teknolojilerin giderek daha erişilebilir bir hale gelmesi bu sistemlerin teknolojik yaygınlığını artırmış ve nihayetinde harp alanının her bir noktasında giderek artan bir yoğunlukta kullanım alanına erişmiştir. Bu yazıda, söz konusu sistemlerin ne olduğu ne gibi teknolojilere dayandığı, neden bu kadar erişilebilir bir teknoloji olduğu ve harp alanı üzerinde nasıl bir etki bıraktığına değinilecektir.

Kamikaze İHA’lar veya yaygın bilinen adıyla dolanan mühimmatlar, insansız hava aracı teknolojisini kullanarak, klasik bir İHA’ya göre çok daha yüksek hız ve manevra kabiliyetine sahip olacak şekilde tasarlanmış, farklı güdüm yöntemleri ile ilgili bir hedefe güdümlenebilen ve nihayetinde sahip olduğu harp başlığını güdümlendiği hedefte infilak ettirerek hem kendisini hem de hedefi imha etmeyi amaçlayan sistemlerdir. Günümüzde bu sistemler özellikle anti-personel ve SEAD/DEAD (Hava Savunmanın Bastırılması&İmhası) görevleri için oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Bir Kamikaze İHA’nın ISR(İstihbarat Keşif ve Gözetleme) görevi için geliştirilmiş olan klasik bir İHA’dan temelde iki farkı bulunmaktadır. Bu farklar hava araçlarının aerodinamik ve mekanik tasarımlar ile sahip oldukları güdüm yöntem ve prensiplerinin farklılığından kaynaklanmaktadır. Bu farklılık aslında Kamikaze araçların doğası gereği sahip olması gereken bazı özelliklerden kaynaklanmaktadır. Örneğin bir Kamikaze İHA, ISR görevi yapan klasik bir İHA’ya kıyasla çok daha hızlı ve çevik bir yapıda olmalı ve hedeflere belirli rotalar çizerek agresif dalışlar yapmak ve başarılı bir şekilde hedefi güdümleme kabiliyetine muktedir olmalıdır. Bu da aslında bu araçların aerodinamik ve mekanik yapıları ile güdüm sistemlerini doğrudan etkileyen anlayışları temsil eder.

Bir ISR görevini gerçekleştirmesi için tasarlanmış olan İHA’lar günümüzde oldukça popülerdir. Bu hava araçlarının en tipik özelliği, yüksek irtifalarda, düşük seyir hızlarında stabil bir uçuş gerçekleştirerek, uzun menzil/görev sürelerinde sahip oldukları EO/IR, Radar ve çeşitli sinyal istihbarat podları yardımı ile ISR görevini icra etmektedir. Bu görevin en temel gerekliliği ilgili sensörlerin mümkün olan en iyi şekilde kullanılması ilkesine dayanır. Bu ilgili sistemlerin verimliliğini artıran en temel etmen ise yüksek irtifalarda, mümkün olduğunca stabil bir uçuş gerçekleştirerek yer hedeflerinin tespit, teşhis, takip, tanımlama ve varsa nihayetinde imhasını gerçekleştirmektir.

Bununla birlikte bu sistemlerin efektifliği bir hava savunma şemsiyesinin olduğu bölgelerde oldukça düşüktür. Bunun temel sebebi ilgili sistemlerin görevleri gereği hava savunma sistemlerinden korunma ihtiyacı duymalarıdır. Örneğin bir operasyon bölgesinde eğer düşman birliklerine ait müşterek bir hava savunma şemsiyesi varlığı söz konusu ise bir İHA’nın veya herhangi bir hava aracının o bölgede ISR görevi icra etmesi mümkün değildir zira bu durumda hava savunma sistemleri için açık bir hedef olacaktır.

Kamikaze araçlarda ise durum bunun tam tersidir. Kamikaze araçlar bir SEAD/DEAD veya Anti-personel görevi yapmak için tasarlanan araçlardır. Bu görev profili de aslında ISR görevi yapan konvansiyonel İHA’ların aksine bu sistemlerini bir hava savunma şemsiyesi kısmen veya tamamen bulunan bölgelerde operasyon yapmaları gerektiğini ortaya koyar. Bu durumun getirdiği iki önemli gereklilik mevcuttur. Bunlardan ilki söz konusu sistemlerin hava savunma şemsiyesi bulunan bir bölgede, düşman hava savunma sistemlerinin tespit etmesinin zor olduğu veya tespit etse bile takibinin zor olduğu bir yapıda hareket etmeleridir. İkinci temel unsur ise ilgili hedef seti ister hava savunma sistemleri isterse de anti-personel olsun, nihai güdüm fazında yüksek bir başarı oranı ile hedefleri tespit ve takip işlemini yapma gerekliliğidir.

Söz konusu özelliklerden ilki hava aracının aerodinamik ve mekanik tasarımı ile doğrudan ilgilidir. Eğer hava aracı, aerodinamik ve mekanik açıdan yüksek manevra kabiliyetine sahip, yüksek seyir hızlarına ulaşabilen ve aynı zamanda nihai güdüm fazında yapacağı güdüm manevrasına dayanabilecek bir mekanik yapıya sahipse bu bir Kamikaze İHA için birincil yeterliliktir. Bu kabiliyetler sonrasında hem bu özelliğin hem de ikinci temel unsurun yani güdüm fazının yeterliliği ise platformun sahip olduğu elektronik ve yazılım kabiliyetleri ile ilgilidir.

Aerodinamik ve mekanik açıdan “çevik” bir yapıda tasarlanan hava aracı hem seyrüsefer hem de güdüm fazında yönlendirilebilmek için çeşitli elektronik donanım ve yazılımlara ihtiyaç duyarlar. Bünyesinde bulunan çeşitli sensörlerden elde edilen verileri işleyen Uçuş Kontrol Birimi(UKB) ve Görev Kontrol Birimi(GKB) gibi bilgisayarlar vasıtası ile hava aracına ait veriler ilgili sensörler yardımı ile toplanarak bu bilgisayarlar içerisinde yer alan yazılımlara birer girdi olarak verilir. Söz konusu bu yazılımlarda hem seyrüsefer hem de güdüm fazında çeşitli matematiksel modellemelere dayanarak ve elde edilen bu verileri kullanarak hava aracının hareketli yüzeylerini kontrol eder ve seyrüsefer/güdüm işlemini tamamlamış olur.

Burada özellikle güdüm fazında imha edilecek olan hedefe ait bir konum verisine ihtiyaç duyulmaktadır. Zira hava aracının gideceği veya imha edeceği yeri bilmesi gerekir. Bu bilgi de hava aracında bulunan çeşitli sensörler ile yapılmaktadır. Değişen hedef tipine göre bu söz konusu sensörler de değişebilmektedir. Örneğin bir SEAD/DEAD görevi için Radyo Frekansı kaynağını tespit eden arayıcı başlıklar kullanılırken, Anti-personel görevi için çeşitli kameraları bünyesinde barındıran EO/IR sistemleri kullanılmaktadır. İlgili bu sensörler vasıtası ile hedefe ait konum verisi elde edildikten sonra bu veri de yine UKB ve GKB birimlerine birer girdi olarak verilir ve güdüm fazında kullanılır.

Aslında burada teknik bir çerçevede bir Kamikaze İHA’nın temel çalışma prensibi anlatılmıştır. Burada asıl önemli husus ise bu sistemlerin harp alanında gittikçe çok daha yaygın bir şekilde kullanılması ve sağladıkları ateş gücünün ciddi şekilde artmasıdır. Bunun en temel sebebi ilgili sistemlerin genellikle sivil teknolojileri özümsemesi ve sivil teknolojiler etrafında bir yapı kurmasından kaynaklanmaktadır.

Bu durumun getirdiği iki temel avantaj söz konusudur. Birincisi, sivil teknolojilerin kullanımı ile Kamikaze İHA’lar çok daha maliyet etkin bir hale gelmiştir. Öyledir ki bugün bir hava savunma sistemini imha etmek için yüzlerce adet Kamikaze İHA harcamak harp esnasında maliyet açısından eşdeğerdir. Bununla birlikte yine bu durum Kamikaze İHA’ların geliştirme maliyetlerini de ciddi oranda azaltmaktadır. Örneğin bir HSS 5-7 yıl gibi bir süre zarfında geliştirilebiliyorken onu imha etme kabiliyetine sahip bir Kamikaze İHA için bu süre 1-2 yıl bandındadır.

Sivil teknoloji kullanımın getirdiği ikinci temel avantaj ise teknolojik yayılımdır. Sivil teknolojiler askeri teknolojilere göre çok daha fazla geliştirme kaynağına sahiptir. Özellikle açık kaynaklı yazılımların ve bu yazılımların geliştirme ortamlarının çeşitlenmesi bu araçların çok daha kolay bir şekilde geliştirilebilmesine olanak sağlamaktadır.

Bu yazıda belirtilen tüm bu noktalar göz önünde bulundurulduğu takdirde Kamikaze İHA’larda yaşanan gelişmeler savunma/saldırı sistemleri arasındaki dengeyi saldırı sistemleri lehine değiştirmektedir. Gün geçtikçe ateş gücü ve başarı oranı artan ama maliyetleri hala Hava Savunma Sistemlerine kıyasla inanılmaz düşük kalan bu sistemler her geçen gün ülkelerin hava savunma doktrinlerini değiştirmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu durumun farkında olan çeşitli ülkeler de konvansiyonel hava savunma sistemleri yerine yeni teknolojilere dayanan, teknolojik olarak hem daha maliyet etkin hem de daha yaygın sistemleri devreye sokarak teraziyi tekrar dengelemeyi amaçlamaktadır. Buradaki çabalar her ne kadar ciddi olsa da kısa ve orta vadede denge açık bir şekilde Kamikaze İHA’ların lehine olacak gibi görünmektedir ve bu durum da harp alanını ciddi oranda etkileyeceği su götürmez bir gerçektir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu