Cumhur İttifakı adayı olarak girdiği 28 Mayıs seçiminde AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan oyların yüzde 52,18’ini alarak sandıktan zaferle çıktı ve yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Rakibi Millet İttifakı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise yüzde 47,82 oy oranında kalarak genel başkan koltuğundaki 13. Yenilgisini yaşadı. Erdoğan seçimden sonra hızlı bir şekilde Kabinesini açıkladı ve kampanya döneminde vadettiklerini gerçekleştirmek için yola koyuldu. Erdoğan’ın sık sık kullandığı durmak yok yola devam sloganı perspektifinden bakıldığında Erdoğan için çalışmak eşyanın tabiatına uygun bir gerçekliğe işaret ediyor. Seçim sonuçları farklı açılardan analiz edilebilir kuşkusuz. Fakat burada başka bir konuya değineceğim ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bay Kemal söylemini sahiplenmesinin siyasi anlamı üzerinde duracağım.
Erdoğan’ın Bay Kemal Nitelemesi
2023 seçimleri yaklaşırken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kamuoyunun karşısına sürpriz karşılanacak bir kabullenmeyle çıktı. Açıklamasına göre Kılıçdaroğlu kendini Bay Kemal olarak tanımlıyordu. Bilindiği üzere Bay Kemal tanımlaması Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından CHP Genel Başkanı için kullanılan bir ifadeydi. Bu nitelendirmenin nasıl bir anlam ihtiva ettiği konusunda farklı analizler yapılabilir. Kimisi hafife alma, kimisi küçümseme, kimisi eleştirme, kimisi de normal bir hitap şeklinde bunu değerlendirebilir. Fakat bilinen bir gerçek olarak şunu belirtmek gerekir ki Kemal Kılıçdaroğlu bu nitelendirmeyi kendi lakabı olarak kabul edinceye kadar bu söylem CHP çevrelerinde hoş karşılanmıyordu ve söyleyene yönelik bir negatif yaklaşım kendini gösteriyordu.
Bu tespiti pekiştirebilecek bir örneği sanırım iki sene önce bir ders ortamında tecrübe etmiştim. Türk siyasal hayatına damga vuran isimlerin lakapları-unvanları üzerine konuşuyorduk. Yakın tarihimizde iz bırakan isimlerin lakaplarından bahsettikten sonra bugüne gelince Erdoğan’a millet tarafından ve sevenlerince verilen lakaplar üzerine değerlendirmelerde bulunduk. Bilindiği üzere Reis’ten Dünya Lideri’ne, Sağlam İrade söyleminden Uzun Adam’a farklı başlıklar burada karşımıza çıkabiliyor. Bu tablo içinde söz doğal olarak Kılıçdaroğlu’na gelince onun hakkında belirgin ve kamuoyuna mal olmuş bir lakabın olmadığı fark edildi. Biraz yüksek sesle düşünürken öğrencilerden biri “Bay Kemal” dedi gayri ihtiyarı şekilde. Önce bir sessizlik oldu. Kılıçdaroğlu’na yönelik rakipleri tarafından eleştirel düzlemde kullanılan tanımlamanın pozitif lakapların vurgulandığı bu düzlemde kullanılması biraz tuhaf karşılanmıştı. Çünkü dersin akışı içinde bahsettiğimiz diğer siyasi aktörlerin sevdiği, benimsediği ve kitlelere mal olan nitelemelerin arkasından bu tespitin gelmesi doğal olarak bir tezat durumu ortaya çıkartmıştı. Bu lakabı halk vermediği için de listeye dahil edilmesi söz konusu olmamıştı. CHP genel başkanı seçildiği ilk yıllarda vurgulanan Gandi Kemal söylemi de kısa süre içinde terkedildiği için üzerinde durulmuyordu.
İyi Hesaplanmamış Bir Strateji
Cumhuriyet Halk Partisi seçim kampanyasını yöneten reklam ajansının önerisiyle veya Kılıçdaroğlu’nun yakın ekibinden birilerinin önerisiyle bu adım atılmış olabilir. Seçimden bir süre önce Kılıçdaroğlu Bay Kemal lakabını kendisi için kullanmaya başladı ve bu ifadeyi Twitter hesabına ekledi. Halen oradaki yerini koruyor. Burada sonuçları açısından iyi hesaplanmamış belirli bir stratejinin takip edildiği görülüyor. Muhtemelen liderin olumsuz gibi görünen özelliklerinin sempatikleştirilmesi bağlamında veya olumsuz gibi görünen unsurlarla radikal şekilde hesaplaşma stratejisi benimsenerek bu adım atılmış. Başlangıçta ofansif hava oluşturduğu söylenebilir ama seçim kaybedilince doğal olarak hikâye farklı yazılabiliyor. Kampanya döneminde bu kapsamda değerlendirilebilecek başka adımlar da atıldı aslında. Mesela bunlardan birini Kılıçdaroğlu’nun Twitter hesabından yayınladığı “Alevi.” İçeriği oluşturuyordu. Başta bazı İyi Parti milletvekilleri olmak üzere Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğinden dolayı seçilemeyecek aday olduğu yönünde açıklamalar yapılmıştı. Bazı sosyalist isimlerden de buna benzer paylaşımlar yapıldığını hatırlatmak gerekir. Cumhur İttifakı tarafından bu yönde bir açıklama yapılmadığı gibi Erdoğan tarafından ve diğer yetkili isimler tarafından kimlik üzerinden üretilen bu söylem sert şekilde eleştirilmiş ve dışlanmıştı.
Kılıçdaroğu, belki de bu bağlamdaki iddiaları açığa düşürmek amacıyla bu isimde bir video çekti ve gençlerden oy istedi. Bay Kemal söylemindeki etkinin oluşması hesaplandı. Oluşturduğu kamuoyuna ve görüntülenme rakamlarına bakılırsa epey de ses getirdi bu paylaşım. Sonuçta paylaşım, etkileşim ve gündem belirleme üçgeninden sonra günün sonuna gelindiğinde Kılıçdaroğlu, kendisi hakkında kazanamayacak aday söylemini desteklemek için kullanıldığı görülen (tekrar etmekte fayda var, bu iddia hiçbir zaman Cumhur İttifakı tarafından dile getirilmedi, ağırlıklı olarak CHP’ye ve İP’e yakın isimler tarafından dile getirilmişti) bir tartışmayı daha tersine çevirmiş ve meydan okuyucu pozisyonuyla sempati toplama aşamasına geçmişti. Kılıçdaroğlu’nun seçime az bir süre kalmışkın muhtemeln kampanya stratejisi kapsamında “hakkımda gerçek dışı kaset çıkabilir, kurgu çıkabilir” diyerek bulunduğu iddia hakkında da sonrasında ön almak için yaptığına dair ifadeler kullanması bir dezavantajı daha avantaja çevirme çabası bağlamında okunabilir. Kamuoyundaki değerlendirmelerde de ağırlıklı olarak bu noktaya vurgu yapılmıştı. Dolayısıyla Bay Kemal nitelemesi başlangıçta ve uzun zamandır Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirel düzlemde kullanılan bir söylem iken bu tanımlama 2023 seçimlerine az bir süre kalmışken yeni bir boyut kazanmıştır. CHP lideri Kılıçdaroğlu bu nitelemeyi kendi lakabı olarak kullanmaya başlamış ve kampanya söyleminin bir kısmını da bu nitelemeyi kullanarak gerçekleştirmeye başlamıştır. Sık sık “Bay Kemal sözü, Bay Kemal diyor, Bay Kemal geliyorum” gibi ifadeler kullanılmaya başlanmıştır.
Milletin Verdiği Lakaplar
Türk siyasal hayatını takip edenler siyasete damga vuran liderlere lakaplarını sevenlerinin veya toplumun verdiğini görecektir. Bu süreç doğal bir akış içinde başlar, şekillenir ve genelleşir. Bu anlamda toplum tarafından verilen pek çok lakabın olduğunu hatırlayacaktır. Yakın dönemde siyasi parti genel başkanı veya Başbakan olarak görev yapan isimler arasında toplumun bu teveccühüne mazhar olan pek çok isim sayılabilir. Bu isimler arasında Süleyman Demirel’den Bülent Ecevit’e, Necmettin Erbakan’dan Alpaslan Türkeş’e önemli isimler bulunuyor. Mesela CHP ve DSP genel başkanlığı yapan Bülent Ecevit’in bilinen lakabı Karaoğlan ona halk tarafından verilmiştir. Siyaset hayatı boyunca bu isimle anıldı ve siyasetin Karaoğlan’ı olarak tarihe geçti Ecevit. Necmettin Erbakan için kullanılan Mücahit, Savunan Adam ve Hoca gibi nitelemelerin mucidi de sevenleri ve toplum olmuştur. Bu ifadeler Erbakan için kullanılmış ve toplum nezdinde onunla özdeşleşmiştir. Süleyman Demirel’in de bu anlamda arşivinin geniş olduğunu belirtmek gerekir. Topluma mal olan bir siyasetçi olarak Demirel’in Çoban Sülü, Baba ve Barajlar Kralı gibi nitelemeleri geniş kesimlerce kullanılmıştır. Bu lakaplar üzerinden Demirel’in toplumsallaşması ve kitlelerce kabullenilmesi gerçekleşmiştir. Benzer bir durumun Alpaslan Türkeş için de geçerli olduğunu eklemek gerekir. Türkeş siyasi hayatındaki söylemleri ve eylemleri neticesinde Başbuğ olarak konumlandırılmış ve bu tanımlama üzerinden siyasal hayata geçmiştir. Turgut Özal için kullanılan Tonton, Tansu Çiller için kullanılan Ana ve Bacı ile Hasan Celal Güzel için kullanılan Tank Hasan gibi tanımlamalar da hep kendi doğal akışı içinde şekillenmiş ve kamuoyuna mal olmuştur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için kullanılan Reis, Büyük Usta, Kasımpaşalı, Uzun Adam, Mücahit, Sağlam İrade ve Dünya Lideri gibi nitelendirmelerin hepsi gündelik hayatın akışı içinde sevenleri tarafından ona yakıştırılmış ve farklı zamanlarda kullanılarak Erdoğan ile özdeşleşmiştir.
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak 14 ve 28 Mayıs seçimlerine giren Kemal Kılıçdaroğlu ise 2010 yılından bu yana CHP’nin başında olmasına rağmen bu anlamda yaygın bir karşılığı üretemediği görülmektedir. Kitleler nezdinde Kılıçdaroğlu ile özdeşleşen pozitif yönlü bir lakabın veya nitelemenin olmadığını söylemek mümkündür. Son 3-4 aydır Kılıçdaroğlu için kullanılan Bay Kemal lakabı ise toplum tarafından veya onun sevenleri tarafından kullanılan bir tanımlama olarak dolaşıma girmemiştir. Aksine rakibi tarafından ona eleştirel düzlemde verilmiş bir lakaptır. Bu yüzden Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi kariyeri bu anlamda yakın dönem içerisinde bir ilki barındırıyor. Sadece girdiği 13 seçimde de rakibi Erdoğan karşısında yenilmiş olmakla değil aynı zamanda rakibinin eleştirel düzlemde kullandığı nitelemeyi de kabul etmiş bir isim olarak kayıtlara geçmiş durumda. Toplum ve Kılıçdaroğlu arasındaki kopukluğun bu açıdan da okunmasında fayda var.
[Prof. Dr. Yusuf Özkır, Türkiye Araştırmaları Vakfı Kıdemli Araştırmacısıdır.]