Yaklaşık bir yıldır, ülkede ciddi manada gerilim yaratan, tüm dünyanın gözünün üstünde olduğu, tüm dünyanın üzerine konuştuğu bir seçim dönemi yaşadık. Bu dönem içinde bir de tarihimizin en büyük deprem felaketiyle karşılaştık. Binlerce insanımızı kaybettik, 11 ilimizde büyük yıkımlar oldu. Bazıları yerle bir oldu. Ancak yaşadığımız seçim Millet İttifakı sayesinde bu büyük acının önüne geçmeyi başardı.
Böylesi bir sürecin dünyada örneği var mı ya da böylesi bir daha yaşanır mı bilinmez ama bilinen bir tek şey var, o da bu seçim sadece Türkiye’nin değil dünyanın kaderini etkileyecek. İşte tüm dünyanın gözünü, kulağını bu seçime dikmiş olmasının nedeni de bu. Dünya Türkiye’yi konuşuyor, dünya 2023 seçimlerinin sonuçlarını takip ediyor.
Oyun Bozuldu…
Seçim üzerine çok oyun kuruldu, çok tuzak planlandı. Ancak onca oyuna, onca tuzağa, onca saldırı ve engellemeye rağmen seçim vaktinde ve hiçbir olay yaşanmadan yapıldı. Türk Milleti tüm bu oyunları göğüsleyerek oldukça başarılı bir sınav verdi. Yurt içi ve yurt dışında yaşayan tüm vatandaşlarımız 14 Mayıs’taki ilk turda %88,8 gibi inanılmaz bir katılım oranıyla sandıklara koştu ve dünyaya demokrasi dersi verdi. Avrupa’da, bu oran kimi ülkelerde %40, kimi ülkelerde %50, kimi ülkelerde ise %60 civarında kalıyor.
Nüfus ve katılım oranlarıyla tüm ülkelere fark atan Türkiye’de her seçim huzur, güven ve asayiş içinde yapılıyor. Ancak birileri bu huzurdan, Türkiye’nin çeyrek asırdır gösterdiği siyasi istikrardan son derece rahatsız. İşte o birileri durumu tersine çevirmek için bu seçimde sinsi tuzaklar kurdu ve tüm kozlarını sahaya sürdü. Ancak yine de yirmi yıldır iktidarda olan Erdoğan’ı iktidarından edemediler. Erdoğan bir kez daha milletin güçlü desteği ile seçimi kazandı ve zaferini çeyrek asra taşıdı. Peki neydi Erdoğan’ın bu başarıdaki sırrı?
Erdoğan’ın Sırrı…
Erdoğan’ın başarısının en büyük sırrı; halkla iç içe olması, samimiyeti ve hepsinden önemlisi davaya olan inancıdır. Bu inançla sahaya inen Erdoğan tek başına takım görüntüsü veriyor. Her seçimde olduğu gibi Erdoğan; kalede, geride, orta sahada, forvette, kısacası her yerde oyun kuruyor. Erdoğan’ın bu zinde hali seçmenini de motive ediyor. Bu motivasyon da Erdoğan’ı ona inananlarla bütünleştirip tek vücut haline getiriyor. Bu bütünleşmeyi görmenin en kolay yolu miting meydanlarına bakmak. Meydanlara baktığınızda alanı dolduran yüzbinlerin liderleri Erdoğan’la tek vücut bütünleştiğini görüyorsunuz. İşte bu bütünleşme de beraberinde başarıyı getiriyor.
Bu genel okumadan sonra şimdi gelelim seçimlerin muhasebesini yapmaya. Malum ülkece çok kritik bir eşikten geçtik ve tarihin en önemli seçimini geride bıraktık. Peki, seçim bitti diye her şey bitti mi? Elbette hayır. Esasen işler daha yeni başlıyor. Şimdi acilen seçimleri masaya yatırmalı ve yaşananları mercek altına alarak doğru ve yanlışlarımızı tespit etmeliyiz. Çünkü bu seçimden çıkaracağımız dersler, bu seçimden öğreneceğimiz çok şey var. Dolayısıyla yapacağımız muhasebe inandığınız yol haritasına çok şey katacaktır ve sonuçta kazanan ülkemiz olacaktır. Bu değerlendirmeyi yaparken tek yapmamız gereken etnik, dini ve siyasi tüm kimlikleri bir kenara bırakarak meseleyi tarafsız bir gözle, sağduyu ve akılla sorgulamak olacaktır.
Seçimin Sürprizi …
Bana göre yılın sürprizi, bu seçimin en büyük şoku muhalefetin aldığı oy oranı oldu. Yapılan onca ihanete rağmen, meydanlarda onca gerçek dışı söyleme rağmen nasıl oldu da Türk Milletinin neredeyse her iki kişiden birisi Millet İttifakına oy verdi. Bu sorun üzerinde çok durulması gereken, üzerine çok kafa yorulması gereken ama mutlaka çözülmesi gereken bir sorundur. Zira sorun sosyolojik bir soruna dönüşmüş durumdadır. Sorunun çözülmesi için tüm birimler, akademik çevreler, üniversiteler devreye girmeli ve millet ittifakı kanadının tüm yaptıklarına rağmen nasıl bu oyları aldığı araştırılmalıdır.
- Kendini Mustafa Kemal’in askerleri olarak nitelendiren yüzbinlere “it sürüleri” diyen bir kişiye sessiz kalındığı yetmezmiş gibi, bu kişiyle siyasi ortaklık yapılmasına,
- Kandilin, PKK’nın, FETÖ’nün ve diğer tüm terör örgütlerinin “tek umudumuz millet ittifakıdır” demesine,
- Apo ve Demirtaş katillerine ve bunların tetikçisi teröristlerine genel af istemesine,
- Cumhuriyetle ve Atatürk’le hesaplaşacağız demelerine,
- Ayasofya’yı tekrar müze yapacağız,
- Doğu ve Güneydoğuyu özerklik adı altında böleceğiz demesine rağmen nasıl oluyor da neredeyse iki kişiden biri üstelik kendini Atatürkçü, Milliyetçi ve muhafazakâr olarak tanımlayanlar Kılıçdaroğlu’na oy veriyor. Bu konu çok ciddi araştırılmalıdır.
Seçimin Kazananları…
Seçim sonrasında en çok merak edilen ve en çok sorulan soru buydu. Kim kazandı, kim kaybetti. Esasen bu sorunun cevabını Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim meydanlarında defalarca verdi ve “Bu seçim herkesin kazanacağı bir seçim olacak” ifadelerini sık sık tekrar etti.
Cümle ilk duyulduğunda bir şaşkınlık yaratıyor. Ancak üzerine biraz kafa yorulduğunda esasen derin mana içerdiği de görülüyor. Bu cümlede herkesten kasıt tahmin ettiğiniz gibi yüce Türk Milleti. Burada genel anlamda vurgulanmak istenen ister muhalefet seçmeni olsun ister iktidar bu sonuçlarla her ikisi de kazandı denilmek isteniyor. Evet bu seçimde kazanan gerçekten Türk Milleti oldu. Şu an bu durumu fark edemeyen muhalifler gelecekte nasıl bir eşikten geçtiğimizi çok daha iyi anlayacaklardır.
Kazandıklarımıza bakarsak mesela Savunma Sanayimizi kazandık. Ona dokunmaya niyetlenen ellerin kırıldığı önümüzdeki süreçte şaha kalkacak ve milyarlarca doları ülke ekonomisine kazandıracak bir sektörü kazandık. Teröre karşı verdiğimiz mücadeleyi kazandık. Operasyon ve harekatların devam edecek olması nedeniyle terörü ve teröristi bitirme şansını kazandık.
Güçlü bir ordu kazandık. Devletinin kendisine verdiği desteğin devam edeceğini gören, kendi silah ve teçhizatıyla geleceğe daha güvenle bakan bir ordu kazandık. Sahip olduğumuz ama birilerinin yıllardır engellemesi sonucu erişemediğimiz yeraltı kaynaklarımızı, madenlerimizi, petrollerimizi, doğalgazımızı kazandık. Milli ekonomiyi kazandık. Bizi tekrar IMF’ye, küresel çetenin para baronlarına teslim etmeyecek bir iktidarı kazandık. Aynı zamanda ülkeyi bu yapılara peşkeş çekmeye hazırlanan kirli bir çeteyi yok etme fırsatını kazandık. Türk Dünyası, Türk devletleri ve Turan Birliğini kazandık. Millet ittifakının idareyi ele geçirdiği an önce bu birliği unutturup ardından sessiz sedasız dağıtma ihtimalini yıktık.
Seçimin Kaybedenleri…
Siyaseten kaybedeni açık aslında. Listenin başına CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu yazılabilir. Devamında ise altılı masa üyeleri, HDP, iki belediye başkanı ve onların etrafında koro halinde olan yandaş medya sıralanıyor. Hepsi kaybetti.
Ayrıca küresel çetenin uşaklığını yapan FETÖ ve PKK kaybetti. Bu soysuzların girdiği deliklerden çıkma, ihanet ettikleri topraklara geri dönme ümitleri yerle bir oldu. Devlet içinde kümelenmiş vatan hainleri, mandacılar, siyasetçiler, gazeteci kılığına girmiş kriptolar kaybetti. Şimdi hainlerde “yaptığımız ihanetin bedelini ödetirlerse halimiz nice olur” korkusuyla karışık bir yürek gümbürtüsüdür gidiyor. Siyasetin arkasına gizlenerek Türk milletinin geleceği ve çıkarları hesaplaşma içinde olanlar kaybetti. Kaybetmeye de devam edecekler. Çünkü artık millet hem ülkesine ve çıkarlarına sahip çıkıyor hem de adamlarını tanıyor ve onlara sahip çıkıyor.