Avrupa Basınında Türkiye’deki Seçim Sonuçları

Türkiye, 14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen seçimlerle birlikte uluslararası kamuoyunun gündemine oturdu. Hem Türkiye’nin iç siyasetindeki değişimlerin yanı sıra hem de uluslararası ilişkileri açısından oldukça önemli olan bu seçimler, özellikle AB üyeliği müzakereleri ve bölgesel politikaları gibi konulara dair tartışmaları da beraberinde getirdi.

Avrupa basını, 14 Mayıs öncesinde Türkiye’deki seçimlere dair çeşitli yorumlar ve analizler yaparak, seçimlerin 2023 yılının en önemli seçimlerinden biri olduğu vurgulandı. The Economist, kapağında Türkiye’deki seçimlere işaret ederek, “2023’ün En Önemli Seçimleri-Türkiye ve Demokrasinin Geleceği” başlığını kullanarak seçimlerin önemine değindi. Aynı dergi; Erdoğan gitmeli”, “Demokrasiyi koruyun”, “Oy ver” gibi pankart resimler kullanarak seçimlere ilişkin, “Türkiye zorbasını görevden alırsa her yerdeki demokratlar cesaretlenmeli” başlığıyla 14 Mayıs öncesi Türkiye’ye karşı tavrını gösterdi. Benzer yorumları, Haftalık Fransız L’Express dergisi 4 Mayıs tarihli sayısının kapağında “Erdoğan, kaos riski” gibi yorumlarda görmek mümkün. Dergi, 2017’deki Anayasa değişikliği referandumundan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neredeyse tüm güçleri tek elde topladığını iddia etti. Avrupa basının 14 Mayıs öncesinde ağız birliği etmiş gibi sistematik olarak Türkiye’deki seçimlere yönelik Erdoğan ve Türkiye karşıtlığını manşetlerine taşıdı.

28 Mayıs seçim sonuçlarının ardından ise Avrupa basınında daha yumuşak ve ılımlı bir haber dili kullanıldı. The Economist dergisi 28 Mayıs seçim sonuçlarını; “Erdoğan’ın Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı zaferi, zaten ne kadar güce sahip olduğunu gösteriyor” gibi ifadelerle seçim sonuçlarını kabullenen ve halkın iradesine dem vuran bir dil kullanıldığı görülüyor. Benzer şekilde, Economist “Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin cumhurbaşkanı olarak yeniden seçildi” haberini okuyucularıyla paylaştı. Öte taraftan diğer gazeteler seçim sonuçlarının hayal kırıklığı betimleyen başlıklar kullandığı görülmektedir. Guardian “İstanbul’u yöneten Türkiye’yi yönetir” söyleminin geçerliğini yitirdiğini belirtirken BBC, “Altılı masanın geniş yelpazesi sandığa yansımadı” ifadeleri kullanıldı. Aynı şekilde BBC; pandemi, ekonomik kriz ve Kahramanmaraş depremleri gibi büyük krizlerin de Erdoğan’ı yenmeye yetmediğini belirtti.

 Türkiye’nin bölgesel politikaları ve uluslararası ilişkilerdeki rolünün şekilleneceği bu seçimlerin, Türkiye’nin ve bölgenin geleceği açısından büyük bir belirleyici olduğu ifade edildi. 14 Mayıs öncesinde yapılan anketler ve araştırmalar, mevcut iktidarın değişebileceği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son dönemi olduğu yönünde yorumların ağırlıkta olduğunu ortaya koydu. Bu konuda Bloomberg: Erdoğan, birkaç hafta önce pek olası görünmeyen bir seçim zaferine imza attığını belirtirken seçimde öngörmedikleri netice aldıklarını itiraf etmiş oldu. Guardian ise, seçimlerin ilk turunda yüzde 44 oy oranında kalan Kılıçdaroğlu için muhalefeti hayal kırıklığına uğrattı haberleriyle ilk turda anket firmalarının yanıldığını belirtti.

Bu durum, Avrupa kamuoyunun Türkiye’deki seçimlere ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı negatif bir algı ve haber akışıyla yaklaştığını gösteriyor. Ancak, ilk tur seçimleriyle birlikte anket sonuçlarının aksine, Cumhur İttifakı’nın meclis çoğunluğunu elde etmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın % 49,5 oy almasıyla yapılan yorumlarda revizyonlara neden oldu. Mevcut iktidarın gücünü koruması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı’nın önemli bir oy oranı elde etmesi, Avrupa kamuoyunda şaşkınlık yarattı.

Diğer yandan, bazı Avrupa yayınları ise Türkiye’deki seçim sonuçlarının Avrupa-Türkiye ilişkilerini nasıl etkileyeceği konusunda endişelerini dile getirdi. Türkiye’deki iktidarın güçlenmesinin AB üyeliği müzakerelerini etkileyebileceği ve demokratikleşme sürecinde geri adımların atılabileceği kaygısı dile getirilerek seçim sürecinde önyargılı bakışını ortaya çıkardı.  Fransız Le Monde gazetesi, “Erdoğan, Türkiye’de İkinci Turu Kazanarak Siyasi Sahneye Bir Kez Daha Damga Vurdu” şeklinde seçim sonuçlarını duyurdu. Gazete, Türk seçmenlerin yüksek katılım oranının Avrupa’da büyük ilgi uyandırdığını vurguladı. Fransız Liberation gazetesi, Le Monde gazetesi ve RFI radyosu, ekonomik kriz ve 6 Şubat depremlerine rağmen Erdoğan’ın zaferini vurgulayarak, Türk seçmenlerin desteğinin sarsılmaz olduğunu belirtti.

The Guardian gazetesi ise “Erdoğan, Türkiye’de İkinci Turu Kazanarak Siyasette Yeniden Gücünü Gösterdi” başlığıyla seçim sonuçlarını okuyucularına duyurdu. Gazete, seçimlerin Türkiye’nin iç ve dış politikasında nasıl bir etki yaratacağı konusunda tartışmaların başladığını aktardı.

Alman FAZ gazetesi Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının oy tercihlerini akıl dışı bir şekilde sorgulayarak siyasi tercihlerini ‘’Erdoğan taraftarları çoğulculuk, liberalizm ve seküler kozmopolitizm karşısındaki zaferlerini “kendi” Almanlarının yüzüne vurmak istiyor gibi görünüyor’’ şeklinde okuyucularına taşıdı. Aynı zamanda seçim sonuçlarını kutlama şeklini sorgulayarak uyum tartışmalarını tekrar sürdürmesi şaşkınlık oluşturdu.

Seçim sonuçları, özellikle Türk kökenli vatandaşların yoğun olarak yaşadığı Avrupa ülkelerinde, Türk toplumunun siyasi tercihleri hakkında yeni tartışmalar başlattı. Bu seçimler, Avrupa’daki Türk toplumunu beklenmedik bir şekilde sorgulamaya itti ve Türk toplumunun siyasi tercihlerini ve entegrasyon sürecini yeniden değerlendirmesine yol açtı.

Viyana’da seçim sonuçlarını bozkurt işareti yaparak kutlayan gençlere polis tarafından ceza kesilirken, diğer taraftan Avrupa Birliği tarafından terör örgütü ilan edilen PKK’nın faaliyet göstermesine, eylem, miting veya sembolleri kullanması durumunda benzer cezai işlemlerin yapılmaması Avrupa’nın Türkiye’ye karşı çifte standardını yansıtmaktadır.

Avrupa kamuoyunda, Erdoğan’ın Türkiye’deki seçimlerde yüksek oy alması, Türk toplumunun siyasi eğilimleri konusunda çeşitli yorumlara sebep oldu. Bazıları, Türk kökenli seçmenlerin Türkiye’deki politik gelişmelerle sıkı bağları olduğunu ve bu nedenle Erdoğan’ı desteklediğini savundu. Diğerleri ise, Türk toplumunun entegrasyon sürecindeki zorluklar ve kimlik meseleleriyle ilişkilendirerek, siyasi tercihlerin daha karmaşık bir açıklamasının olduğunu öne sürdü.

Seçim sonuçları, Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkileri etkileyebilecek önemli bir faktör haline geldi. Bu sonuçlar, Türk diasporasının Avrupa’daki politik etkisini ve Türkiye’nin Avrupa ülkelerindeki toplumlarla olan ilişkilerini yeniden değerlendirme ihtiyacını ortaya çıkardı. Aynı zamanda, Avrupa ülkelerinin Türk kökenli vatandaşların siyasi katılımını ve entegrasyonunu daha yakından incelemelerine ve politika yapım süreçlerine dahil etmelerine yönelik bir çağrı olarak da görüldü.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri, Avrupa kamuoyunda geniş yankı buldu ve bu seçim sonuçları, Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkileri etkileme potansiyeline sahip önemli bir faktör olarak kabul edildi. 14 Mayıs öncesinde yapılan yorumlar genellikle Türkiye’deki seçimlere ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı negatif bir algı ve haber akışıyla yaklaşıldığını gösterdi. Ancak, 28 Mayıs seçim sonuçlarıyla birlikte Avrupa basını daha ılımlı bir dil kullanmaya başladı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaferini kabullenme eğiliminde oldu.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu