Özellikle depremin de etkisi ile seçim havasına geç giren ülkemizde seçim çalışmaları son günlerde hızlanmış gibi görünüyor. Seçim çalışmaları bayramdan sonra gerçek manada başlamıştır diyebiliriz. Seçim çalışmaları, bir siyasi parti veya adayın seçimlerde başarılı olmak için yaptığı faaliyetlerdir. Bu çalışmalar, halka parti programları ve adayların politik görüşleri hakkında bilgi vermek, seçmenleri ikna etmek ve oylarını kazanmak amacıyla gerçekleştiriliyor. Seçim çalışmaları genellikle, mitingler, toplantılar, seçim otobüsü gezileri, broşür, afiş, reklam panoları, televizyon ve radyo reklamları, sosyal medya kampanyaları gibi faaliyetlerle yürütülür. Seçim çalışmalarında, adayların vaatleri, hizmetleri ve projeleri öne çıkarılır ve seçmenlerin ilgisini çekecek şekilde sunulur. Ayrıca, rakip partilerin politikaları da eleştirilir ve seçmenlerin dikkati bu yönde çekilir. Seçim çalışmaları, demokratik bir sürecin önemli bir parçasıdır ve seçmenlerin siyasi tercihlerini belirlemede önemli bir rol oynarlar. Doğal olarak Türk Milliyetçileri de 2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde değişik parti, ittifak ve adayların altında varlık gösteriyorlar. Temelde milliyetçileri üç gruba ayırmak mümkündür. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) çatıları altında Cumhur İttifakını destekleyenler, İyi Parti çatısı altında, bazen de nadiren dışında Millet İttifakını destekleyenler ve de Ata İttifakı içerisinde ekseriyeti Zafer Partisi çatısı altında duran üçüncü alternatif isteyen milliyetçiler.
Milliyetçi Hareket Partisi neredeyse Millet Partisi olarak kurulduğu 1948 yılından bugüne Türk Milliyetçilerinin oy kullanmakta birinci adresi olmuş durumdadır. 1969 yılına kadar varlığını merkez sağa yakın milliyetçi ve muhafazakâr bir kimlikle sürdürse de 1969’daki Adana Kongresinin akabinde doktriner manada bir milliyetçi parti hüviyetine bürünmüştür. 80’li yılların ortasından sonra bu doktrinerlik bir miktar gevşese de Türk Milliyetçiliğinin tek temsilcisi konumunda olmuştur. 1990’lı yıllar ile BBP ve Aydınlık Türkiye Partisi (ATP) MHP’den kopmuş ama ATP daha sonra geri dönmüş, Büyük Birlik Partisi ise Cumhur İttifakında MHP ile hareket eder hale gelmiştir. MHP’nin oyu 1969’da doktriner formatlamanın akabinde bir miktar düşse de 80 darbesine kadar gelen her seçimde ya milletvekili sayısı ya da oyu iki katına çıkmıştır. Gerçek bir dip dalga olarak Türk siyasetinde önemli bir yer edinmiştir. Daha sonrasında 90’lı yılların sonundan itibaren de sadece bir kez yüzde 10’un altında oy alarak Türk siyasetindeki yerini perçinlemiştir.
MHP’nin 14 Mayıs Hazırlıkları
Milliyetçi Hareket Partisi bu seçim sürecinde de hazırlıklara ilk başlayan parti olmuştur. Ramazan ayı öncesinde sahaya inip açık hava toplantılarına başlamış ve seçim ile ilgili ilk anketlerdeki olumsuz esen havayı pozitife çevirmiştir. Öyle ki bazı anket şirketleri aralarında sadece birkaç hafta olan anketlerde MHP’nin oyunun neredeyse ikiye katlanmış şekilde bulmuşlardır. Elbette böyle bir bulgu ve oranlardaki yüksek değişiklik anket şirketlerinin güvenirlilik eksikliğini de göstermektedir. Önceki seçimlerde de anket şirketlerinin çoğunda MHP baraj altında kalacak bir parti gibi gösterilmiş olmasına rağmen MHP tam aksine bir sonuç elde ederek hem barajı aşmış hem de güçlü şekilde TBMM’de temsil edilmiştir. MHP’ye oy veren seçmenin dinamiklerini önceden kestirmek zor görünmektedir. 14 Mayıs öncesinde tabloya bakıldığında sonuçta MHP’nin oyu yaşanan her şeye rağmen anketlerde yükselişe geçmiş görünmektedir. Büyük Birlik Partisi ise güçlü olduğu ve meclise milletvekili gönderebileceğini düşündüğü yerlerden aday gösterip seçimde kendi gücünü test edecektir.
İYİ Parti Zayıflıyor mu?
2015’te yapılan 1 Kasım seçimlerinden sonra Milliyetçi Hareket Partisi içindeki muhaliflerin başlattığı hareket sonucunda kurulan İyi Parti ise 2018 seçimlerde anketlerde görünenin altında bir oy almış ve neticesinde yaşanan iç karışıklıklara rağmen özellikle ekonominin etkisiyle görece bir ivme yakalamış gibi görünmekteydi. Bu görece yükseliş Meral Akşener’in altılı masa ile yaşadığı kriz ve sonucunda Kemal Kılıçdaroğlu adaylığının desteklenmesiyle yıpranmış ve sert bir düşüş göstermişti. Böyle olmasında aylarca CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun altılı masanın Cumhurbaşkanı adayı olma ihtimaline karşın “seçilecek aday vurgusu” yapılarak başka bir adaya işaret edilmesinden vazgeçilmesinin kamuoyuna yeterince izah edilememesi de rol oynamaktadır. Ayrıca ülkücü geçmişi olan isimlerin pek çoğunun partiden ayrılması ve partinin söylem düzeyinde gittikçe sosyal demokrat bir eksene doğru kayması da ekseriyeti milliyetçi olan tabanda bir hayal kırıklığı yaratmış görünüyor. Tüm bunlara rağmen “en büyük sağ muhalif” görüntüsü İyi Parti oylarına belli bir taban da yaratmış gibi görünüyor. Çalkantılar içinden geçerek gelinen bu süreçte, son iki haftadaki lider ve parti performansının alınacak oy oranına en çok etki etme potansiyeli İyi Parti’de olacak gibi duruyor.
Üçüncü Yol Arayışı…
Milliyetçilerin Cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya çıkan Sinan Oğan ve onu destekleyen Ata İttifakı, Milliyetçi seçmen için üçüncü bir alternatifi oluşturuyor. Milliyetçi alternatif olarak ortaya çıkan Oğan’ın performansı, iki kutuplu siyaset alanında büyük bir oy alması çok muhtemel görünmemekle birlikte, milliyetçilere olası bir ikinci turda bir pazarlık alanı açması açısından önemli bir faktör olarak değerlendirilebilir. Zafer Partisi ise bundan bir, bir buçuk sene evvel yaşadığı yükselişe devam edememiş durumda görünmektedir.
Netice itibariyle toplamda yüzde 25 civarına gelen Milliyetçi seçmenin oyu öncelikle MHP ve İyi Parti’ye sonrasında da Zafer Partisi’ne gidecektir. Olası bir ikinci turda ise ibrenin üçüncü ve dördüncü olacak adaylarla yapılan görüşmelerin neticesinde iki adaydan birine dönmesi beklenmektedir. Cumhur ve Millet ittifakları arasında Cumhur İttifakı HDP bagajına sahip olmadığı için bu arada kalan oyun çoğunluğunu almaya şu an bakıldığında daha büyük bir namzet olarak karşımıza çıkmaktadır. HDP’nin Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu kendi adayı olarak ilan etmesi ve terör örgütü PKK ile FETÖ tarafından yapılan açıklamalarda Kılıçdaroğlu’nun açık şekilde desteklenmesi de üçüncü yol arayışındaki milliyetçi oyların ikinci turda Cumhur İttifakı’na yönelme ihtimalini güçlendirmektedir.