İyi Parti’nin Bitmek Bilmeyen Varoluşsal Krizleri

İyi Parti kurulduğu günden beri adı sıklıkla varoluşsal kimlik krizleriyle gündeme geldi ve gelmeye devam etmektedir. Bu anlamda gerek partinin makro varoluşsal pozisyonunda gerekse genel başkandan partinin önemli birçok isminin inişli çıkışlı duruşlarında söz konusu varoluşsal kriz gözlenebilmektedir. Kimi zaman küçük (kongrelerdeki kavgalar vb.), kimi zaman büyük (birçok önemli ismin istifası vb.) birçok mesele ile gündeme gelen ve varoluşsal krizlerin adeta alameti farikası olduğu İyi Parti, bugüne kadar yaşadığı türbülansın daha büyüğünü 14 Mayıs 2023 seçimleri döneminde yaşamaktadır.

Özellikle Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinde İyi Parti’nin masadan kalkması, çeşitli dönemlerde partiden ayrılan isimlere yenilerinin eklenmesi, parti teşkilatından yapılan toplu istifalar, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için yürütülen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş kampanyaları, son dönemde kurulan siyasi partilerin (Memleket Partisi, Zafer Partisi) yaşattığı oy kaybı ve en son milletvekili aday belirleme sürecinde yaşanan liste ve isim krizleri gibi bir çok faktör İyi Parti’nin yaşadığı varoluşsal krizi derinleştirmektedir. Bu nedenle seçim sonuçları nasıl olursa olsun, seçim sonrası İyi Parti’nin yaşayacağı varoluşsal kriz partinin akıbetinin ne olacağını da belirleyecektir.

Varoluşsal Krizin Nedenleri

İyi Parti’nin kurulduğu günden beri bitmek bilmeyen varoluşsal krizlerinin birçok nedeni sayılabilmekle birlikte, bu analizin sınırları içerisinde iki temel krizin altı çizilmektedir. Bunlardan biri partinin aklını oluşturacak kurucu felsefesinin ne olduğunun netleştirilememiş olmasıdır. Diğeri ise partinin kurucu felsefesini kimlerin, hangi figürlerin temsil ettiği sorunudur. Söz konusu bu iki temel sorun birbirini besleyen, büyüten ve partinin sürgit devam eden varoluşsal krizlerini derinleştirerek partinin meşruiyetini tartışmaya açan hususlardır.

Partinin kurucu bir felsefeden uzak olması nedeniyle kimi zaman sağcı muhafazakâr isimler kriz nedeni oldu, kimi zaman milliyetçiler, kimi zaman daha seküler zeminde duranlar krizin temel nedeni oldular. Ayrıca bu felsefesizlik hali başta kendi tabanı olmak üzere ülke kamuoyuna karşı partinin hangi konuda nasıl refleks göstereceği konusunda da bir güvensizlik oluşturmuş durumdadır. Bu nedenle felsefesi duruş problemi parti içindeki söz konusu farklı ideolojik kimliklerin ve kliklerin kendi aralarındaki mücadelesinin de fitilini sürekli ateşleyen çok temel bir faktör olarak var olmaya devam etmektedir. Özetle partiye ve partinin genel duruşuna ilişkin sorulacak olan ‘partinin kurucu felsefesinin ne olduğu ve bunu kimlerin temsil ettiği soruları cevapsız kalmaktadır.

İyi Parti’nin varoluşsal krizler yaşamasının nedeni olan hususlara örnek olarak partinin önemli isimlerinden biri olan Ümit Özdağ ve Buğra Kavuncu arasında yaşanan FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) üyeliği tartışması, münferit bir mesele olmaktan ziyade partinin bütününe ilişkin bir zihin karmaşasına işaret etmektedir. Aynı şekilde Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) ayrılarak yine milliyetçi ağırlığı olan bir siyasi parti olarak kurulan İyi Parti’nin 14 Mayıs 2023 seçimlerine yönelik kurulan Millet İttifakı’nda, Halkların Demokrasi Partisi (HDP) ve PKK terör örgütü ile ilişkiler konusunda yaşadığı iç gerilimler yine bir varoluşsal krize işaret etmektedir. Bir yılı aşkın süredir bir arada seçim hazırlığı yapan Millet İttifakı bileşenlerinin en önemli ikinci aktörü olan ve ‘Altılı Masa’da kriz çıkmaz’ diyen Meral Akşener’in en büyük krizi çıkararak 3 Mart 2023 tarihinde masadan kalkması ve 3 gün sonra talepleri karşılanmamış olmasına rağmen geri dönmesi, aynı şekilde partinin varoluşsal krizine işaret eden bir diğer göstergedir.

Varoluşsal Krizleri Hamaset ve Erdoğan Nefretiyle Örtmek

İyi Parti’nin yaşadığı varoluşsal krizin dışa vurumuna ilişkin en iyi örnek hiç kuşkusuz partinin genel başkanı Meral Akşener’in konuşmalarıdır. Genel Başkan Akşener’in özellikle haftalık grup toplantılarındaki konuşmalarının yoğun hamaset içeren ve Cumhurbaşkanı Erdoğan nefretiyle örülen bir içeriğe sahip olduğu görülmektedir. Vatan, bayrak, namus, özgürlük, bağımsızlık, din, inanç, ezan vb. hamaset içeren vurgularında daha çok soyut ve muhatabı belli olmayan cümleler kullanmaktadır.

Bununla birlikte ülke gündemine ilişkin kendi özgün politikaları, teklifleri, yapıcı eleştirilerini ifade etmek yerine, merkezinde çoğunlukla Erdoğan karşıtlığı, hatta nefreti konularak dikkatler başka yöne çekilmektedir. Örneğin hamaset ve Erdoğan karşıtlığı belirli aralıklarla ‘senaryo veya drama’ denemeyecek amatörlükte basit figürler ve hadiseler üzerinden somutlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu kimi zaman semt pazarında bir vatandaş, kimi zaman bir depremzede kimi zaman partinin grup toplantısına çıkarılan bir öğrenci vb. olabilmektedir. Ülke gündemini hamaset ve Erdoğan karşıtlığıyla anlatmaya çalışan bu örneklerin büyük kısmının sahte olduğu ortaya çıkmasına rağmen, benzer tavır sürekli tekrar etmektedir.

Bunun en son örneği 31.03.2023 tarihinde hırsızları uzaklaştırmak amacıyla bir gece bekçisinin silahından çıkan kurşunların İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı’na isabet etmesi sonucunda yaşanmıştır. Olaydan kısa bir süre sonra tespit edilerek göz altına alınan bekçinin ve söz konusu mezkur eylemin İyi Parti ile ilgisinin olmadığı açık ve net biçimde ortaya çıkmışken, olay her zamanki gibi hamaset ve Erdoğan karşıtlığına bağlanarak izah edilmeye çalışılmıştır. Sayın Akşener olay günü yaptığı açıklamada ve sonraki hafta grup toplantısında (4 Nisan 2023) son derece hamasi bir dil kullanarak, doğrudan iktidarı ve Erdoğan’ı olayın hedefine koyarak her geçen gün artan agresif tavrını bir kez daha göstermiştir.

Varoluşsal Kriz Neyin Habercisi?

İyi Parti’nin ilk günden beri yaşadığı çoklu varoluşsal krizler yumağı, 14 Mayıs 2023 seçimleri sonrasında da büyük ölçüde devam edecek gibi görünmektedir. Millet İttifakı (CHP, İyi Parti, Deva, GP, SP, DP) ve destekçisi Yeşil Sol Parti’nin seçimde toplamda meclis çoğunluğunu kazanması ve Cumhurbaşkanı adayları Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkan olarak seçilmesi durumunda İyi Parti’nin yaşayacağı krizin boyutları farklı olacaktır. Seçimin kaybedilmesi yani Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanması durumunda İyi Parti’nin gerek parti içi yaşayacağı kriz, gerekse Millet İttifakı bileşenleri ile yaşayacağı krizin boyutları ise oldukça ayrı olacaktır.

Seçimin Millet İttifakı tarafından kazanılması durumunda iktidarda güç paylaşımına konu olarak; karar ve yetki dağılımı, bakanlık ve diğer atamalardaki dağılımlar, başkan yardımcılıkları, HDP ve terör ile ilişkiler gibi Millet İttifakı’nın uzun zamandır yaşadığı kriz alanları, İyi Parti’nin seçim sonrasında da yaşayacağı muhtelif krizlere işaret etmektedir. Aynı şekilde seçimin kaybedilmesi durumunda İyi Parti’nin yaşayacağı çok daha büyük varoluşsal krizin işaretleri şimdiden görülmektedir. Zira Millet İttifakı’nı oluşturan masanın beş üyesinin ittifakla cumhurbaşkanı adayı olarak belirlemek istedikleri Kemal Kılıçdaroğlu ismine karşı, masanın kurucu figürlerinden olan Akşener’in 3 Mart 2023 tarihinde son derece sert bir açıklama ile masadan kalktığını duyurması altılı masayı büyük bir krize sürüklemiştir. Üç gün süren krizin ardından 6 Mart 2023 tarihinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kerhen kabul eden Akşener’e geçen süre zarfında yapılan hakaretler, kaybedilmiş bir seçimin ardından söyleneceklerin fragmanı niteliğindedir. Buna ilaveten seçimin kaybedilmesi sonrasında İyi Parti’yi bekleyen kriz sadece ittifak ortakları ile değil, parti içinde yaşayacağı daha büyük varoluşsal kriz olacaktır. Parti lideri olarak Akşener’in liderlik performansı tartışılmaya açılacak, partinin hızla eriyen oy potansiyeli ve partiden istifa eden önemli figürlerin hesabı sorulmaya başlanacak, parti politikaları ve seçim sürecinde girilen ittifakların bedeli masaya yatırılacak ve hatta partinin varlık sebebi tartışılmaya açılacaktır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu