20 Nisan 2023 tarihinde açılan Filyos Doğalgaz İşleme Tesisleri Türkiye Cumhuriyeti tarihinde enerji alanında önemli bir seviyenin aşıldığını göstermektedir. Bu açılışla tükettiği doğalgazın yüzde 99’unu ithal etmek durumunda olan Türkiye bu alandaki bağımlılığını kayda değer bir şekilde düşürmeye ve halkın mutfaklarına bedava doğalgaz vermeye başladı. Bu açılış rezervlerin üretime dönüştürme ve halkın ekonomisine yansıma hızını göstermektedir.
İlk etapta yıllık yaklaşık 4 milyar metreküplük bir doğalgazı üretime dönüştürecek olan Filyos Tesisi sonraki yıllarda açılacak faz iki üretimiyle birlikte bu miktar artarak 15 milyar metreküpe kadar çıkacak. Faz üç üretimiyle birlikte yıllık 22 milyar metreküplük üretimi planlayan Türkiye doğalgaz tüketiminin yüzde 40’a kadar olan kısmını bu projeden karşılayacak. Sonuç olarak üretimini eskiye göre hızla artıran Türkiye küresel enerji fiyatlarının aşırı yükselmesi durumunda bile vatandaşına daha uygun fiyatlarla doğalgaz sunabilecek. Hatta bu açılışla bir aylık doğalgaz faturası ve aylık 25 metreküplük doğalgazı halkına bedava sunan Türkiye dünyanın kâbusu olan enerjiyi halkına bedava sunabilme yaklaşımını ortaya koydu. Böylece enerji güvenliği artan Türkiye uluslararası enerji krizlerinden daha az etkilenecektir.
Yaklaşık 100 yıllık bir hidrokarbon arama ve sondaj tecrübesine sahip olan Türkiye son beş yılda bu alanda tarihi başarılara imza atmaya ve uluslararası piyasalarda etkili bir enerji aktörü haline geliyor. Karadeniz’de ilk milli sondaj gemileriyle arama faaliyetini 2020 yılında başlayan ve 320 milyarlık bir rezerv keşfeden Türkiye kısa sürede 710 milyar metreküplük bir rezervi keşfetmeyi başardı. Aynı şekilde dünyada bu kadar kısa bir sürede derin denizdeki rezervi üretime dönüştürme başarısını yakalayan Türkiye enerji piyasalarında etkili bir oyuncu konumuna yükseliyor.
Enerji krizinde yaşanan son gelişmelerden dolayı ülkeler enerji üretimlerini kendi sınırları içinde gerçekleştirmenin yollarını aramaktadır. Türkiye takip ettiği strateji sayesinde enerjide bağımsız olma yolunda ilerlerken ortaya çıkacak enerji krizlerine kendini hazırlıyor. Bu strateji aslında dört adet derin deniz sondaj iki adet sismik araştırma gemileri ile daha önce ortaya konulmuştu. Şimdi ise Türkiye bu yoğun çabasının meyvelerini toplamaya başladı. Türkiye hem kendi imkânlarıyla doğalgazı keşfetti hem de iki buçuk sene gibi kısa bir süre içerisinde derin deniz tabanında bulunan rezervi üretime dönüştürdü. Böylece Türkiye’nin son zamanlarda enerji alanındaki yakaladığı başarısının somut bir sembolü olan Karadeniz’deki rezervler vatandaşın mutfağının gazını ücretsiz verme seçeneği sunmuş oldu.
Enerjide İthalat Bağımlılığı
Doğalgaz, petrol ve kömürde belli oranlarda yurt dışına bağımlı olan Türkiye genel olarak tükettiği enerjinin yüzde 70 oranında ithal etmektedir. Türkiye süratle bu bağımlılıktan kurtulmak için önemli projeleri ve çalışmaları yıllar önce ortaya koymaya başladı. Bunlardan en önemlisi mevcut rezervlerin keşfi için hem karada hem de denizde sondaj faaliyetlerine daha fazla ağırlık vermekti. İkincisi yenilenebilir enerji kaynakları ve teknolojisinin gelişimini sağlamaktı. Bundan dolayı Türkiye yenilenebilir enerji alanında Avrupa’da 5. dünyada 12. sırada yerini aldı. Üçüncü olarak bu yıl nükleer santralini devriye almaya hazırlanan Türkiye nükleer teknolojinin ülke içinde gelişmesi için yoğun bir çaba harcadı. Resmin geneline bakıldığında yıllık yaklaşık 100 milyar dolarları bulan enerji faturasını ödemek durumunda kalan Türkiye son birkaç yıldır ortaya koyduğu stratejilerle enerji ithalatının ve buna bağlı cari açığın düşmesi için yoğun bir çaba içerisindedir.
Türkiye’nin Enerjide Merkez Olmasına Katkısı
Türkiye bir taraftan enerji üretimini kendi öz kaynaklarından tedarik etmekte diğer taraftan komşu ülkelerle işbirliği yaparak enerji alanında merkez olma hedefine doğru yelken açmaktadır. TANAP ve Türk Akımı gibi uluslararası doğalgaz boru hatlarıyla bu alandaki başarısını ortaya koyan Türkiye’nin önemli bir doğalgaz merkezi olma hedefi bulunmaktadır. Bundan dolayı Türkiye’nin enerji üretici ve tüketici devletlerle geliştireceği yeni işbirlikleri ayrı bir önem kazanmaktadır.
Çok taraflı alım ve satımın olduğu, onlarca enerji üreten ve tüketen ülkenin buluştuğu, referans fiyatın oluştuğu ve belli miktarda doğalgaz depolayabilen bir enerji merkezi haline gelmeyi hedefleyen Türkiye’nin belli miktarda doğalgaz üretmesi büyük bir avantaj sunmaktadır. Rusya, Azerbaycan, Türkmenistan gibi büyük doğalgaz kaynaklarına sahip olan ülkeler Türkiye’nin doğalgazda merkez olmasını destekledikleri görülmektedir. Diğer taraftan AB ülkelerinin ise doğalgaza olan talepleri Ukrayna-Rusya savaşı sonrasında daha fazla artmış durumdadır. Doğalgaza ihtiyacı olan AB ülkeleri ve enerji üreten Azerbaycan, Türkmenistan, Rusya gibi ülkelerin kazançlı çıkacakları Türkiye’nin enerji merkezi formülünde bir araya gelebilirler.
Toplam beş LNG terminali, iki depolama alanı ve yedi tane uluslararası doğalgaz boru hattı ile önemli bir teknik altyapıya sahip olduğu görülen Türkiye’nin doğalgaz sektörü kayda değer bir büyümeye ulaşmıştır. Bu konumunu doğalgazda merkez ülke olma hedefiyle bir basamak ileriye taşımak isteyen Türkiye bölgesinde enerji alanında artık oyun kurabilen bir kabiliyete ulaşmıştır. Sonuç olarak doğalgazda enerji merkezi haline gelinmesi açısından teknik, hukuki, ekonomik ve siyasi olarak Türkiye’nin belli bir seviye geldiği görülmektedir. Filyos Tesisi’nin açılmasıyla doğalgazda ithalat bağımlılığı ve doğalgaz maliyetlerini düşüren Türkiye enerjide küresel bir aktör haline gelmeye başlamıştır.
[Dr. Öğr. Üyesi Yunus Furuncu, Türkiye Araştırmaları Vakfı kıdemli araştırmacısıdır.]