Bu yazıda sosyal medyada ve özellikle Twitter’da seçimlere müdahale etmenin mümkün olduğu iddia edilerek söz konusu müdahalenin nasıl gerçekleştirildiği ele alınmaktadır. Sosyal medya üzerinden seçimlere müdahale etmek ve belirli açılardan seçmeni etki altına almak imkân dâhilindedir. Nitekim son birkaç yıl içerisinde Twitter aracılığıyla belli ülkelerdeki seçimlere ve seçim süreçlerine etki edildiği bilinmektedir. Ancak bir şirket olarak Twitter’ın kendisinin ülkelerin seçimlerine doğrudan herhangi bir müdahalesinin olup olmadığı şimdilik tartışma dışında bırakılmaktadır. Her ne kadar “Twitter Files” adıyla bazı gizli dosyalar Elon Musk tarafından yayınlanmış olsa da bu yazıda Twitter’ın genel tavrına ve politik pozisyonuna değinilmemektedir. Ancak dosyalar çerçevesinde belirli gizli listelerin oluşturulduğu, özgürce konuşabilmenin engellendiği, bazı tweet’lerin işaretlendiği, Amerikan Devleti tarafından yazılı taleplerin şirkete iletildiği, sansürün ve toplu gözetimin gerçekleştirildiği bilinmektedir. Dosyalar ekseninde Twitter’da yaşananların sadece seçimle ve oy vermeyle ilişkili olmadığını, genel olarak Twitter’ın ideolojik bir angajman doğrultusunda kullanılmak istendiğini anlamak mümkündür. Bu yazı dahilinde ise Twitter kullanıcısı olan bireylerin ve çeşitli kurumların Twitter kullanımları örneklerle ele alınmaktadır. Twitter’da seçmenin yönlendirilmesine dair bazı önemli seçim örnekleri kısaca ifade edilebilir.
Rusya’nın 2016 ve 20200 Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçimlerinde seçim sürecine dahil olarak kamuoyu üzerinde manipülasyon yaptığı ve üretilen enformasyonu yönlendirdiği iddia edilmektedir. Bu iddianın doğruluğu hala tartışılıyor olsa da açığa çıkan ana sorun, Amerikan seçmeninin seçim güvenliğine olan güvenini kaybetmesidir. Bununla birlikte Birleşik Krallık’ta 2016 senesinde gerçekleştirilen Brexit referandumunda Twitter ve diğer sosyal medya platformlarının dezenformasyonu artırdığı ve seçmenin rasyonel kararlar almasının önüne geçecek duygusal içeriklere izin verdiği yönünde suçlamalar söz konusudur.
Twitter özelinde daha birçok örnek vermek mümkün olsa da seçim süreçlerine müdahalenin, sadece kullanıcıların şahsi gayretleriyle gerçekleşmediği ve manipülasyonun devlet destekli birçok aktör tarafından yönetildiği bilinmektedir. Sosyal medyayı yönlendirebilmenin yalnızca hacmi yüksek içerik ile mümkün olması sürecin oldukça kalabalık bir ekip tarafından yönetilmesini zorunlu kılmaktadır.
Dezenformasyon Kampanyaları
Yukarıda bahsedilen seçimlerde ve referandumda olduğu gibi oy kullanacak kitlenin siyasi pozisyon almasını sağlamak üzere Twitter aracılığıyla uygulanabilecek çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Yöntemler kısaca şu şekilde özetlenebilir: Yöntemlerden birincisi dezenformasyon kampanyalarıdır. Dezenformasyon kampanyaları bağlamında oy verecek seçmenin kafasını karıştırmak, güvensiz bir ortam yaratmak ve yanlış bilgiler sunmak öncelikli hedeflerdendir. Bir kısmı ya da tamamı manipüle edilmiş içeriklerin üretimi ile doğru-yanlış arasındaki ayrımın ortadan kaldırılarak seçmenin tercihleri oldukça müphem bir alana çekilmektedir. Bu süreç seçmeni duygusal açıdan yönlendirilebilir ve etkilenebilir hale getirerek rasyonel kararlar vermesini zorlaştırmaktadır.
Seçimlere müdahale etmede kullanılan bir diğer yöntem ise bot hesaplar ve trol ordularıdır. Twitter’da önceden belirlenmiş içerikleri sayısal olarak büyütebilmek ve o zaman diliminin “trend topic”ini yaratabilmek için bot hesaplar kullanılmaktadır. Bu hesaplar üzerinden genel olarak insanların, özelde de seçmenin duygu ve düşünceleri manipüle edilmekte, genel kanaatin belirli bir yönde olduğuna dair algı yaratılmaktadır. Kitlelerin desteklediği bir düşünceye ya da aldıkları pozisyona kayıtsız kalmak mümkün olmadığı için seçmenler, kendi düşüncelerinin ve pozisyonlarının ayrıksı ve farklı olduğunu düşünerek kendilerini sorgulamaktadır.
Twitter’da seçmeni etkilemek için kullanılan bir diğer usul “hacklemek”tir. Seçim sürecinde siyaseten önemli kişilere ait gizli kalması gereken hassas içeriklere saldırıların gerçekleştirilmesi neticesinde elde edilenlerin kamuya ifşa edilmesi ile seçmenin yönlendirilmesi söz konusudur. Burada siyasi adaya ait bilgilerin kamuoyuna sızdırılması neticesinde adayın ve içinde bulunduğu siyasal partinin imajına zarar verilerek, seçmen manipüle edilmeye çalışılmaktadır.
Kişi Odaklı Reklamcılık
İfade edilen yöntemlerin dışında sosyal medya, partilerin ve adayların reklamcılık faaliyetlerini sürekli gerçekleştirebilecekleri bir platform sunmaktadır. Geleneksel reklamcılık yöntemlerinden ziyade sosyal medyanın ve Twitter’ın dijital doğasına uygun bir biçimde hedef/kişi/grup odaklı reklamcılık yürütülmektedir. Televizyon ve radyo gibi araçlarda kitlesel reklamlar sürdürülmesine rağmen Twitter’da doğrudan kullanıcıya ve onun kullanım pratiklerine uygun düşen, tamamen kişiselleştirilmiş siyasal reklam kampanyaları gerçekleştirilmektedir. Söz konusu kişiselleştirilmiş reklam kampanyaları, o kişinin tüm dijital geçmişinin, verilerinin ve ürettiği enformasyonun üçüncü kişilerle ve şirketlerle paylaşılması ile oluşturulmaktadır. Seçmenin kitlesel reklam kampanyalarına nazaran doğrudan kendisine, düşüncelerine ve duygularına dönük içerikler ile manipüle edilebilme ihtimali çok daha kuvvetlidir.
Sonuç olarak Twitter gibi sosyal medya şirketleri, seçime müdahale ihtimallerini azaltmak için politik reklamları şeffaflaştırmaya, içerik denetimlerini arttırmaya ve sahte hesaplarla mücadeleye dönük ciddi önlemler almaktadır. Sosyal medya şirketleri seçim süreçlerinde tehditlerin ve saldırıların arttığını fark ederek güvenlik önlemlerini katı bir biçimde uygulamaya çalışmaktadır. Ancak sosyal medyanın dönüşen doğası nedeniyle yeni manipülasyon ve ikna teknikleri açığa çıkarken, daha fazla insanın da sosyal medyaya dahil olmasıyla seçime müdahale riskinin tamamen ortadan kaldırılması söz konusu değildir. Twitter üzerinden seçimlere farklı yöntemlerle müdahale edebilmenin ve seçmeni yönlendirebilmenin mümkün olduğu bilindiği için platformlar, kullanıcıları daha çok bilgilendirmeye ve devlet kurumlarıyla ortaklaşa çalışmaya özen göstererek farklı önleyici yöntemleri devreye sokmaktadır.
14 Mayıs seçimleri öncesinde ağırlıklı olarak Twitter merkezli ortaya çıkan tartışmalar bu anlamda seçmen davranışlarının yönlendirilmesi noktasında belirli güç merkezleri tarafından bir çaba olduğuna işaret etmektedir. Cumhur İttifakı’nı destekleyen kamusal aktörlerin etkileşiminin kısıtlanması, görünürlüğünün azaltılması ve takipçi sayılarının düşürülmesi seçim yaklaşırken dikkat çekici bir ayrıntıdır.
[Doç. Dr. Eyüp Al Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi ve Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısıdır.]